Julie A. Nelson – Hayatımızdaki Ekonomi (2011)

  • HAYATIMIZDAKİ EKONOMİ, Julie A. Nelson, çeviren: Didem Kizen, Yapı Kredi Yayınları, iktisat, 123 sayfa

 

Julie A. Nelson ‘Hayatımızdaki Ekonomi’de, genelde insanın kontrolü dışında işlediği söylenen ekonomik hayatı, ahlaki değerler ve insan ilişkileri ekseninde tartışmaya açıyor. Ekonomi ve etik ilişkisini irdeleyen Nelson, ekonominin bedensel tedarikle ilgisine kadar gidip Adam Smith’in öne sürdüğü mekanik imgeyi ele alıyor ve çağdaş popüler ve akademik tartışmalara dek ekonomi tarihinin izini sürüyor. Nelson buradan, sosyal bilimlerin, ekonomi ve etiği entegre etme çabalarına, kendi cephesinden katkıda bulunuyor. Yazar bunu yaparken de, ekonomiyi bir makine olarak tanımlayıp, etik alanın dışına itmeye çalışan anlayışlarla hesaplaşıyor.

Ozan İşler ve Feridun Yılmaz (der.) – İktisadı Felsefeyle Düşünmek (2011)

  • İKTİSADI FELSEFEYLE DÜŞÜNMEK, derleyen: Ozan İşler ve Feridun Yılmaz, İletişim Yayınları, iktisat, 228 sayfa

 

Adam Smith, Karl Marx ve John Stuart Mill, hem önemli iktisat kuramcıları hem de Batı felsefesine yön vermiş isimler. Zira onların da içinde bulunduğu dönem, iktisat disiplininin diğer sosyal bilimlerden henüz ayrılmadığı, iktisat ve felsefenin iç içe geçtiği bir dönemdi. Fakat daha sonraki yaklaşım, iktisadı kendinden menkul, bağımsız bir disiplin olarak tasarlamaya girişerek, iktisat ile diğer sosyal bilimlerin arasına yüksek duvarlar ördü. İşte elimizdeki kitap, 19. yüzyılın son çeyreğinde neoklasik dönemle başlayan iktisat ve felsefe arasındaki kopuşun başlıca nedenlerini, bir köken sorgulaması eşliğinde irdeliyor. Kitaba yazılarıyla katkıda bulunan isimler şöyle: Eyüp Özveren, Feridun Yılmaz, Metin Arslan, Ozan İşler, Kaan Öğüt, Ragıp Ege, Ercan Eren, Bahar Ayaz Takay, Gülenay Baş Dinar ve Derya Güler Aydın.

Jim Stanford – Herkes İçin İktisat (2011)

  • HERKES İÇİN İKTİSAT, Jim Stanford, resimler: Tony Biddle, çeviren: Tuncel Öncel, Yordam Kitap, iktisat, 336 sayfa

 

Jim Stanford, bir iktisatçı olarak bütün mesleki hayatı boyunca, iktisat konusunda uzman olmayanları, yani işçileri, sendika üyelerini, eylemcileri ve tüketicileri ekonomiyle ilgili bilgilendirmeye çalışmıştı. Stanford’un bu deneyimlerinin ürünü olan ve kapitalist sömürünün ne olduğunu gözler önüne seren elimizdeki kitabının asıl dikkat çekiciliği, konuyu rahat ve anlaşılabilir bir üslupla ele alması. Tony Biddle’ın resimleriyle de zenginleşen kitap, ekonomi ve iktisat, kapitalizm, iktisat tarihi ve iktisat siyaseti gibi temel konuları açıklayarak başlıyor; ardından karmaşık bir sistem olarak kapitalizmi detaylı bir şekilde irdeliyor.

Karl Marx – Kapital 1. Cilt (2011)

  • KAPİTAL, 1. CİLT, Karl Marx, çeviren: Mehmet Selik ve Nail Satlıgan, Yordam Kitap, iktisat, 875 sayfa

 

Karl Marx’ın ve Marksizmin temel yapıtı ‘Kapital: Ekonomi Politiğin Eleştirisi’, Almanca aslından yapılan yeni bir çeviriyle Türkiyeli okurun karşısına çıkıyor. ‘Kapital’ bilindiği gibi, içlerinde Hikmet Kıvılcımlı’nın da bulunduğu farklı kişiler tarafından Türkçeye çevrilmeye çalışıldı. Bu isimlerden biri de Mehmet Selik’ti. Eserin elimizdeki baskısında, Selik’in çevirmiş olduğu bölümler gözden geçirilmiş ve kalan bölümler Nail Satlıgan tarafından Türkçeye kazandırılmış. Kitabın bu basımında ayrıca, Marx’ın 1. cilde koymayı düşündüğü ama daha sonra vazgeçtiği ‘Dolaysız Üretim Sürecinin Sonuçları’ başlıklı el yazması da bulunuyor.

Charles P. Kindleberger – Cinnet, Panik ve Çöküş (2007)

  • CİNNET, PANİK VE ÇÖKÜŞ, Charles P. Kindleberger, çeviren: Halil Tunalı, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, ekonomi, 342 sayfa

İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde çok etkili olmuş MIT iktisatçılarından biri olan Charles P. Kindleberger’in ‘Cinnet, Panik ve Çöküş’ü, ilk olarak 1978’de yayımlanmıştı. Çalışma, yazarın “kökü kurumayan döngüler” olarak tanımladığı mali krizler tarihine odaklanıyor ve yazarın iyi anlatımıyla da renkleniyor. Kitap, mali krizlerin tarihini verirken, dünya ölçeğinde, buna neden olan etkenleri de ayrıntılı olarak işliyor. Kitap, mali krizlerle arası çok iyi olmaya başlayan Türkiye’ye dair bir okuma sunması yönüyle de ilgiye değer.

Ester Ruben – İktisadın Unuttuğu İnsan (2011)

Ester Biton Ruben, iktisadın psikolojiden beslenmesi gerektiğini ve şimdiye kadar iki alan arasındaki işbirliğinin çok eksik kaldığını savunuyor.

Yazar, insanı merkeze aldığı bir iktisadi bakışı, ‘İktisadın Unuttuğu İnsan’da tartışıyor. İktisat ve psikoloji arasındaki ilişkiyle çalışmasına başlayan Ruben, B. Mandeville’in ‘Arılar Masalı’ adlı eseri aracılığıyla, geleneksel iktisadın insan anlayışını irdeliyor.

Yazar ardından, psikolojinin tanımladığı insana; kapitalizmin körüklediği korku, kaygı, bencillik, güvensizlik, hırs ve öfke gibi temel duygulara ve günümüz küreselleşmiş kapitalist dünyasının psikolojik etkilerine odaklanıyor.

  • Künye: Ester Ruben – İktisadın Unuttuğu İnsan, Bağlam Yayınları, iktisat, 96 sayfa

Şebnem Gökçeoğlu Balcı – Tutunamayanlar ve Hukuk (2007)

  • TUTUNAMAYANLAR VE HUKUK, Şebnem Gökçeoğlu Balcı, Dost Yayınevi, hukuk, 165 sayfa

‘Tutunamayanlar ve Hukuk’, temelde refah devletinin krizine odaklanmasıyla ilgiye değer. Refah devletinin krizi, sosyal hakları hiçbir zaman tam anlamıyla gerçekleştirememiş, büyük bir sorun olan işsizliğin üstesinden hiçbir zaman gelememesiydi. Kitabın başlığına alınan ‘tutunamayanlar’ kavramı, olumsuz bir tabir olmaktan çok, toplumda varolan yerleşik bir tanım olarak, içinde bulunduğu sistemde hiçbir sosyal hakka sahip olmayan bireyi tanımlamak amacıyla kullanılmış. Tutunamayanlar, refah devletinde, işsiz olanları, sosyal haklara sahip olmayanları işaret ediyor. Çalışma giriş ve sonuç dışında, ‘Refah Devletinin Kurucu Unsurları’, ‘Refah Devletinin Felsefi Krizi’ ve ‘Yoksulluk ve Sosyal Dışlanmaya Karşı Korunma Hakkı’ şeklindeki üç bölümden oluşuyor. Balcı’nın çalışması, bireyin, refah devleti, sosyal devlet, sosyal haklar karşısındaki konumuna odaklanmasıyla ilgiye değer.

Oktar Türel – Geç Barbarlık Çağı 2 (2011)

  • GEÇ BARBARLIK ÇAĞI 2, Oktar Türel, Yordam Kitap, iktisat, 300 sayfa

Kısa süre önce burada, Oktar Türel’in ‘Geç Barbarlık Çağı’nın ilk cildine yer vermiştik. Türel, iki ciltlik bu çalışmasında, otuz yılı aşkın zaman diliminde (1979-2010) kaleme aldığı makalelerinden bir seçkiyi okurlarıyla paylaşıyor. Yazar, çalışmanın devamı olan ‘Geç Barbarlık Çağı 2’de ise, ilkin, Türkiye’de merkezi iktisadi planlama (MİT) deneyimine odaklanıyor. Yazar burada, Türkiye’nin 1960-80 arasındaki “planlı dönem”deki yöntemlerini, 1980 sonrası Türkiye’de kurumsal değişmenin boyutlarını inceliyor. Türel, kitabının ikinci kısmında ise, Türkiye’nin sanayileşme sürecini üç farklı tarih kesitinde ve farklı bağlamlarda ele alıyor.

Marshall Jevons – Marjinde Cinayet (2007)

  • MARJİNDE CİNAYET, Marshall Jevons, çeviren: Belkıs Dişbudak, Liberte Yayınları, roman, 218 sayfa

Marshall Jevos’un ‘Marjinde Cinayet’i, en çok baş kahramanı Henry Spearman’la dikkat çekiyor. Çünkü dedektif Spearman bir iktisatçı olması hasebiyle, işlenen cinayetleri açıklığa kavuşturmak için iktisat bilgisini kullanır. Kendisi de iktisatçı olan kitabın yazarı, kahramanını da bu bilgilerle donatarak, hayatı dönüştüren gerçeğin iktisat olduğunu ve olup bitenlerin kökeninde de böylesi rasyonel unsurların bulunduğunu kurguluyor. Polisiye, esrarengiz olayı çözmeye çalışırken, rasyonellik teması üzerine varyasyonlar denebilecek bir takım ekonomik kavramları kullanarak oluşturulmuş. Roman, ekonomik gerçekçiliği merkeze almasıyla aşırı derecede rasyoneldir ve kurgu, iktisat kuramlarının hayali uygulama alanına dönüşmüştür. Polisiyenin, taşıdığı rasyonel unsurlar sayesinde iktisada giriş derslerinde yardımcı kitap olarak okutulduğunu da belirtelim.

Ben Fine – Sosyal Sermaye, Sosyal Bilime Karşı (2011)

  • SOSYAL SERMAYE, SOSYAL BİLİME KARŞI, Ben Fine, çeviren: Ayşegül Kars, Yordam Kitap, iktisat, 384 sayfa

Ben Fine, nitelikli çalışması ‘Sosyal Sermaye, Sosyal Bilime Karşı’da, sermayenin sosyal köklerini irdeliyor. Kitabına, sosyal sermaye kavramının kökeni ve evrimi ile başlayan Fine, sosyal sermayenin belli bir perspektife yerleşmesine katkısı Becker, Bourdieu, Coleman ve Putnam gibi yazarların eleştirel bir değerlendirmesine koyuluyor. Yazar ardından, sosyal sermayenin kalkınma çalışmalarındaki rolünü ve sosyal sermayenin Dünya Bankası açısından neden bu denli önemli olduğunu ele alıyor. Sosyal sermayenin Türkiye’de görece sınırlı bir kullanım alanına sahip olduğu düşünüldüğünde, kitap bizim açımızdan da önemli bir boşluğu dolduruyor.