Michael Sonenscher – Kapitalizm (2025)

Michael Sonenscher bu çalışmasında, kapitalizmin nasıl ortaya çıktığını ve bugünkü anlamına nasıl dönüştüğünü açıklıyor. Yazar, kapitalizmin başlangıçta sanayi ya da piyasa düzeniyle değil, daha çok savaşların finansmanı, devlet borçları ve mali yönetimle ilgili bir terim olduğunu anlatıyor. Buna karşılık ticari toplum kavramı, insanların uzmanlaşarak çalıştığı ve iş bölümünün toplumu şekillendirdiği bir yapıyı ifade ediyor. Sonenscher, bu iki farklı düşünce çizgisinin zaman içinde birleşerek kapitalizm kavramını oluşturduğunu gösteriyor.

Yazar, Louis Blanc ve Bonald gibi düşünürlerin kapitalizm ve ticari toplum hakkındaki eleştirilerini Adam Smith, Karl Marx ve Ricardo gibi daha tanınmış isimlerle birlikte ele alıyor. Böylece kapitalizmin sadece ekonomik bir düzen değil, aynı zamanda mülkiyet, eşitsizlik, kamu borcu, sanayi gelişimi ve küresel ticaret gibi birçok farklı alanı etkileyen geniş bir kavram olduğunu ortaya koyuyor. ‘Kapitalizm: Bir Kavramın Hikâyesi’ (‘Capitalism: The Story Behind the Word’), kapitalizmin neden hiçbir zaman tek bir tanıma tam olarak sığmadığını da açıklıyor.

Sonenscher’e göre kapitalizm, iş bölümünün toplumsal sonuçlarıyla devletin mali gücü arasındaki eski tartışmalardan doğuyor. Bu nedenle kavram, sadece ekonomik bir sistemi değil, siyasi yapıları ve toplumsal düzeni de içine alıyor. Kitap, kapitalizmin zamanla nasıl değiştiğini ve günümüz tartışmalarında neden bu kadar önemli olduğunu anlaşılır bir dille gösteriyor.

  • Künye: Michael Sonenscher – Kapitalizm: Bir Kavramın Hikâyesi, çeviren: M. Murtaza Özeren, Vakıfbank Kültür Yayınları, iktisat, 176 sayfa, 2025

Marie Favereau – Moğollar Dünyayı Nasıl Değiştirdi? (2024)

Moğollar tarihe savaş ve fetihlerle geçmişlerdir.

Ancak Cengiz Han’ın ölümünden sonra ortaya çıkan Moğol İmparatorluğu’nun batı kısmı olan Orda’nın bu kapsamlı tarihinde Marie Favereau, bizi dünya tarihindeki en güçlü ekonomik entegrasyon modellerinden birinin içinde yolculuğa çıkararak, Moğolların başarılarının savaş alanının çok ötesine uzandığını gösteriyor.

Bu devlet modeli birbirinden uzak medeniyetleri ilk kez birbirine bağlayan olağanüstü ticari ağın merkezinde konumlanmıştır.

Ayrıca yetenekli yöneticileri ödüllendiren ve yenilikçi bir ekonomik düzeni teşvik eden benzersiz bir siyasi rejime sahipti.

Moğollar, Volga Nehri’nin aşağısındaki başkentlerinden Rusya’daki ve İslam dünyasındaki devlet formlarını etkilemiş, dünya hakkında sofistike teoriler yaymış ve kozmopolit pek çok şehri barış içinde yönetebilmiştir.

‘Moğollar Dünyayı Nasıl Değiştirdi?’, göçebelerin tarihin periferisinde olduğu varsayımlarımıza meydan okuyor ve Moğollar tarafından şekillendirilmiş bir dünyada yaşadığımızı ortaya koyuyor.

Kitap, Moğolların sadece yıkıcı bir güç değil, aynı zamanda küresel ticaret ağlarını şekillendiren, kültürel etkileşimi artıran ve dünya tarihini derinden etkileyen bir medeniyet olduğunu ortaya koyuyor.

  • Künye: Marie Favereau – Moğollar Dünyayı Nasıl Değiştirdi?, çeviren: Muhammed Murtaza Özeren, Dergah Yayınları, tarih, 448 sayfa, 2024

Peter Watson – Alman Dehası (2024)

Almanların son 250 yıllık entelektüel tarihini irdeleyen muazzam bir eser.

Batı ulusları arasında Almanya uzun yıllar boyunca siyasi ve kültürel açıdan zayıf bir yapıya sahipti.

Bu durum 1750’de Bach’ın ölümünden 1933’te Hitler’in yükselişine kadar geçen sürede tamamen değişti ve Almanya neredeyse yeryüzündeki bütün devletlerden daha etkili ve baskın bir entelektüel, kültürel, kimi zaman siyasi ve askeri güç haline geldi.

Alman sanatçılar, yazarlar, filozoflar, bilim insanları ve mühendisler, 20. yüzyılın ilk on yıllarında daha yeni birleşmiş ülkelerini, hayal bile edilemeyecek zirvelere taşıdılar.

1933’e gelindiğinde Almanlar diğer tüm uluslardan daha fazla Nobel ödülü kazanmışlardı.

Fakat bu deha, Adolf Hitler’in ve faşist Üçüncü Reich’ın yükselişi ve ardından çöküşü ile en parlak döneminde yok oldu ve o zamandan beri Almanya dünyaya katkılarını gölgede bırakan bir kötülük mirası ile anılır oldu.

Bu büyüleyici kültür tarihinde Peter Watson, Alman dehasının kökenlerini, 18. yüzyılın ortalarından itibaren nasıl gelişip hayatlarımızı dönüştürdüğünü ve en önemlisi, dünyamızı hâlâ nasıl şekillendirmeye devam ettiğini ortaya çıkarıyor.

‘Alman Dehası: Avrupa’nın Üçüncü Rönesansı, İkinci Bilim Devrimi ve Yirmi Yüzyıl’ arkeolojiden fiziğe, mimariden edebiyata, biyolojiden sinemaya modern dünyanın son 250 sene içerisinde geçirdiği gelişim ve dönüşüm sürecinde Almanların nasıl ön saflarda yer aldığını gösteren heyecan verici bir keşif yolculuğu sunuyor.

  • Künye: Peter Watson – Alman Dehası: Avrupa’nın Üçüncü Rönesansı, İkinci Bilim Devrimi ve Yirmi Yüzyıl, çeviren: M. Murtaza Özeren, Kronik Kitap, tarih, 816 sayfa, 2024

Jairus Banaji – Ticari Kapitalizmin Kısa Tarihi (2023)

Kapitalizmin ortaya çıkışına ve çeşitlerine dair sürükleyici bir çalışma.

Jairus Banaji’nin bunu yaparken Avrupa-merkezci anlatıları ve dogmaları yerinden etmesi ise ayrıca önemli.

Kapitalizmin küresel tahakkümünü tesisi –hem meslekten olmayanlar hem de Marksist tarihçiler tarafından– hâlâ büyük ölçüde 18. yüzyıl Britanya’sında belirleyici atılımını yapan sanayi kapitalizmiyle ilişkilendirilir.

‘Tarih Olarak Teori’yle tanıdığımız Banaji bu yeni çalışmasında yüzyıllar öncesine gidiyor ve bu sıçramadan önce, emeği ve üretimi dünya ölçeğinde şimdiye kadar nadiren takdir edilen bir ölçüde yeniden düzenleyen uzun erimli bir eğilime dikkatleri çekiyor: “ticari kapitalizm”.

Merkezinde sadece Avrupa’nın olduğu bir resimden çıkıp, çok merkezli, sınırların akışkan olduğu, canlı modern öncesi dünyanın kapılarını aralıyoruz.

Sekizinci yüzyıldan beri Guangzhou’da ticaret yapan Müslüman tüccarların kantonlarını, 1216’da İskenderiye’de kaydedilen 3000 Avrupalı tüccarı, Konstantinopolis’in ve daha sonra İstanbul’un ticari hâkimiyeti için savaşan Cenevizlileri, Venediklileri ve İspanyol Yahudilerini tanıyoruz.

Karşımızda sürekli hareket hâlinde olan, birbirine bağlı ve sanayi öncesi kapitalizm tarafından giderek daha fazla tahakküm edilen bir dünyanın zengin ve küresel bir portresi beliriyor.

Banaji’nin çizdiği manzarada, Avrupa’nın dünya egemenliğine yükselişi eşsiz bir dehaya işaret etmez, daha ziyade ticari kapitalizmin devlet gücü ile belirgin bir şekilde kaynaşmasından doğan yeni bir biçimin yükselişini gösterir.

  • Künye: Jairus Banaji – Ticari Kapitalizmin Kısa Tarihi, çeviren: Muhammed Murtaza Özeren, Dergah Yayınları, tarih, 200 sayfa, 2023

Brian Clegg – Ne Olduğunuzu Düşünüyorsunuz? (2023)

Popüler bilim ustası Brian Clegg’in ‘Ne Olduğunuzu Düşünüyorsunuz?’u, sizi siz yapan şeyin biliminde okurlarını eğlenceli bir tura çıkarıyor.

Atom seviyesinden, yaşam ve enerjiye, genetikten kişiliğe kadar, sizi oluşturan milyarlarca parçacığın nasıl ortaya çıktığının peşine düşüyor.

  • Kesinlikle kraliyet soyundan geliyorsunuz, Avrupalı atalarınız varsa Charlemagne mutlaka sizin soy ağacınızda yer alıyor.
  • Vücudunuzdaki hidrojen, Büyük Patlama’dan hemen sonra, yaklaşık 13,5 milyar yıl önce yaratıldı.
  • Vücudunuzdaki elementler yaklaşık 125 £ değerindedir.
  • Bilinçli zihniniz, beyninizin yaptıklarının yalnızca küçük bir kısmıyla ilgilenir.
  • Sizi siz yapan şeyin yaklaşık yüzde 50’si genetik ve epigenetiktir; yine de genlerinizin yüzde 96’sını bir şempanzeyle (ve 60’ını bir muzla) paylaşıyorsunuz.
  • Sizi olduğunuz kişi yapan şeyin büyük bir kısmı (bir dinozorun soyundan gelmenin aksine) yaklaşık 65 milyon yıl önce gerçekleşen dünya üzerindeki kozmik çarpışmaydı.

‘Ne Olduğunuzu Düşünüyorsunuz?’, bizi biz yapan şeyin tam kalbine inen, bunu da aydınlatıcı ve eğlendirici bir üslupla yapan iyi bir çalışma.

  • Künye: Brian Clegg – Ne Olduğunuzu Düşünüyorsunuz?: Benzersiz Olmadığınızı Kabul Etmelisiniz, çeviren: M. Murtaza Özeren, Orenda Kitap, bilim, 248 sayfa, 2023

Bernard Lewis – Hata Neredeydi? (2020)

Avrupa nasıl oldu da silah teknolojisinde, sanayi ve ticarette, yönetimde, eğitimde ve kültürel hegemonyada İslam dünyasının önüne geçti?

Ortadoğu araştırmaları alanının önde gelen isimlerinden olan Bernard Lewis, yeni bir çeviriyle raflardaki yerini alan bu enfes çalışmasında, 18 ile 20. yüzyıllar arasında Batı ve Ortadoğu kültürleri arasındaki farklılıkları merkeze alarak bu soruya çarpıcı yanıtlar veriyor.

İki kültür arasındaki uçurumu Hıristiyanlık ve İslam, müzik ve sanat, kadınların konumu, laiklik ve sivil toplum, saat ve takvim gibi farklı yönleriyle irdeleyen Lewis, yüzyıllar boyunca hem askerî ve ekonomik anlamda hem de uygarlık sanatları ve bilim gibi alanlarda öncü olan İslam dünyasının, nasıl olup da aynı yüzyıllarda “barbar” ve “dinsiz” olduğu iddia edilen Hıristiyan Avrupa’nın gerisinde kaldığını çok yönlü bir şekilde irdeliyor.

Kitap, Doğu’nun Batı tarafından nasıl alt edildiğinin, gölgede bırakıldığının ve tahakküm altına alındığının hikâyesi olarak muhakkak okunmalı.

  • Künye: Bernard Lewis – Hata Neredeydi?: Doğu’nun 300 Yıldır Cevabını Aradığı Soru, çeviren: M. Murtaza Özeren, Kronik Kitap, tarih, 192 sayfa, 2020