Hiçbir şeyin öneminin olmamasının ne önemi var?
Nolen Gertz, nihilizmin tarihini Sokrates’ten Hannah Arendt ve Jean-Paul Sartre’a kadar uzanarak takip ediyor.
Birisi nihilist olarak etiketlendiğinde, bu genellikle bir iltifat anlamına gelmez. Çoğumuz nihilizmi yıkıcılık ve şiddetle ilişkilendiririz.
Nihilizm, kelimenin tam anlamıyla, “hiçliğin ideolojisi” anlamına gelir.
O halde nihilizm hiçbir şeye inanmamak mıdır?
Yoksa hayatın hiçbir şey olmadığı inancı mı?
Yoksa sahip olduğumuz inançların hiçbir şey ifade etmediği inancı mı?
Gertz, nihilizmin birçok çeşidini tanımayı öğrenebilirsek, anlamlı olanı anlamsız olandan ayırmayı öğrenebiliriz, diye düşünerek Batı felsefesindeki nihilizmin tarihini Sokrates’ten Hannah Arendt ve Jean-Paul Sartre’a kadar takip ediyor.
Nihilizm terimi ilk kez Friedrich Jacobi tarafından Immanuel Kant’ın felsefesini eleştirmek için kullanılmış olsa da Gertz, kavramın Sokrates, Descartes ve diğerlerinin düşüncelerini aydınlatabileceğini gösteriyor.
Ancak nihilizmle en çok ilişkilendirilen Nietzsche’dir ve Gertz, Nietzsche’nin düşüncesine odaklanır.
Gertz, nihilizmin ne olmadığını – karamsarlık, sinizm ve ilgisizlik – ve neden olduğunu düşünmeye devam ediyor; Varoluşçuluk ve Postmodernizm ile ilişkili olanlar da dahil olmak üzere nihilizm teorilerini araştırıyor.
Nihilizmi, diğer kaynakların yanı sıra Adorno, Arendt ve Marx’ın fikirleri üzerinden, ayrıca günlük yaşamdaki kullanımlarına da bakarak irdeliyor.
Nihilizmin geleceği üzerine de kafa yoran Gertz, nihilizmi sadece bireysel bir perspektiften değil, aynı zamanda politik bir perspektiften de irdeliyor.
Kitaptan bir alıntı:
“Edinme ve tüketme bildiğimiz tek yaşamsa, o hâlde anlamsız doyum sağlayan anlamsız mal ve hizmetler için, anlamsız para kazandıran anlamsız iş hayatını anlamsız bir yaşam olarak değil, aksine gerçek dünya gibi görürüz.”
- Künye: Nolen Gertz – Nihilizm, çeviren: Mete Tunçay, Pan Yayıncılık, felsefe, 216 sayfa, 2022