Pierre Bourdieu – Kültür Üretimi (2023)

Avrupa toplumlarında sanatın kurumsallaşmasının tarihi, sanatın özerkliğini kazanmasının tarihidir.

Rönesans’ta tohumları atılan bu özerkleşme süreci boyunca sanat, Kilise ile Saray’ın himayesinden ve vesayetinden koparak bağımsızlaşır.

Aynı süreçte kapitalizmin yükselişine koşut bir sanat piyasası örgütlenir.

Bir yandan da sanat tarihi ve sanat eleştirisi başlı başına birer yazın türü olarak gelişir.

Ondokuzuncu yüzyıla gelindiğinde, kendi bilgisini ve estetiğini kendi içinde belirleyen, otoriteyi ve meşruiyeti kendi mercilerinden devşiren bir sanat alanı teşekkül etmiştir.

Ne var ki, bu alan bir yandan da piyasaya tâbidir; oysa varlığını “ekonomi”nin inkârı üzerine tesis etmiş, kendini “ticari” kaygıların reddiyle tanımlamıştır.

Pierre Bourdieu, burada yayımladığımız iki temel makalesinde, sanat alanına damgasını vuran bu paradoksu masaya yatırıyor ve “sembolik mallar”ın üretimindeki yapısal dinamikleri ortaya koyuyor.

Tiyatro, edebiyat ve görsel sanat alanlarındaki saha araştırmaları üzerinden, kültürel üretimin temel yasası olan rekabetin nasıl işlediğini inceliyor.

“Çıkar gözetmezlik”, “saf estetik”, “sanat-için-sanat” gibi şiarların üstünü örttüğü sembolik iktidar mücadelelerini gözler önüne seriyor.

Randal Johnson’ın sunuş yazısı ise, Bourdieu’nün çalışmalarını ve temel kavramlarını ele alıyor.

  • Künye: Pierre Bourdieu – Kültür Üretimi: Sembolik Ürünler, Sembolik Sermaye, çeviren: Elçin Gen, İletişim Yayınları, sosyoloji, 224 sayfa, 2023

David L. Swartz – Simgesel İktidar (2022)

Pierre Bourdieu’nün sosyolojisinin altında yatan siyasi analiz, sosyoloji için geliştirdiği siyasi proje ve kendi siyasi eylemciliği büyük ölçüde ihmal edildi.

David L. Swartz’ın bu enfes çalışması, Bourdieu’nün devlet ve siyaset anlayışını merkeze alarak sosyoloji sadece bilim olarak değil, aynı zamanda daha adil ve demokratik bir yaşam için bir siyasi mücadele alanı olarak tasavvur ediyor.

  • Sosyoloji ile siyaset arasında doğrudan bir bağ var mı?
  • Sosyoloji toplumsal dünyayı açıklamakla yetinmeyip değiştirmeye çalışmalı mı?
  • Kısacası, müdahil bir sosyoloji mümkün mü ve sosyolojinin siyaseti olur mu?

Bourdieu, 20. yüzyılın en önemli sosyologlarından biri olsa da genellikle bir siyaset sosyoloğu olarak tanınmaz.

Bunda onun geleneksel siyaset pratiklerine ve siyaset bilimine mesafeli tutumunun payı büyüktür.

Oysa Bourdieu meslek hayatı boyunca, iktidar mücadelelerinin bizzat kültür aracılığıyla toplumun kılcal damarlarına nasıl nüfuz ettiğini, toplumsal eşitsizlikleri nasıl ürettiğini ve direnişi nasıl güçleştirdiğini gerek eylemleri gerekse çalışmaları vasıtasıyla ortaya koymak için büyük bir uğraş verdi.

Her alanda verilen iktidar mücadelelerinin, maddi kaynakların yanı sıra simgesel kaynaklara sahip olmayı, bunları biriktirmeyi ve yönetmeyi gerektirdiğini göstermiş ve simgesel sermayenin toplumsal hiyerarşilerin inşasında ve korunmasında ne denli etkili bir rol üstlendiğini gözler önüne serdi.

Swartz, bu kitapta, Bourdieu’nün sosyal bilim tasarısının “sadece bir bilim” olmadığını, ayrıca bir siyaset tasarısı da olduğunu iddia ediyor.

Onun tüm çalışmalarının birleştirici ve değişmez izleği olan bu ‘siyasi’ sosyolojinin unsurlarını, temel kavramlarından hareketle tek tek ve ayrıntılı biçimde ortaya koyuyor.

Bourdieu’nün fikirlerini birbiriyle bağlantısı ve bütünlüğü içinde öğrenmek isteyenlerin kaçırmaması gereken yetkin bir başvuru kaynağı sunuyor.

  • Künye: David L. Swartz – Simgesel İktidar: Siyaset ve Entelektüeller Pierre Bourdieu’nün Siyaset Sosyolojisi, çeviren: Eva Gurbanova ve Cem Sili, Fol Kitap, sosyoloji, 384 sayfa, 2022

Pierre Bourdieu – Dünyanın Sefaleti (2022)

‘Dünyanın Sefaleti’, sefaletin çağdaş veçheleri üzerine muazzam bir sosyolojik çalışma.

Pierre Bourdieu’nün yetkin bir araştırma ekibiyle üç yıl boyunca Fransa’yı karış karış gezerek neoliberal yıkımın mağduru ezileni dinliyor.

1990’lı yılların başlarından itibaren üç yıl boyunca, Bourdieu’nün yönetiminde bir araştırma ekibi, toplumsal sefaletin çağdaş veçhelerinin izinde Fransa’yı boydan boya arşınlar.

Amaç, neoliberal kasırga altında acı çeken Fransa’yı konuşturmak, şimdiye dek söz hakkı tanınmamışlara bu hakkı vermektir.

Mekânlar, insanlar ve yaşam kesitleri, “dillendirilmemiş-dillendirilemeyen” ortak bir toplumsal ızdırabın tanıkları olarak arz-ı endam ederler: banliyöler, kenar mahalleler, göçmenler, gençler, işçiler, sendikalar, memurlar, esnaflar, polisler, öğretmenler, yargı mensupları, öğrenciler, emekliler, işsizler, çiftçiler…

Sosyolog burada artık bir ebedir; ezilene giderek, onu dinleyerek toplumsal sefaleti doğurtacak ve bunu kolektif bir “yüzleşme” (acıyı kusturma) seansına tahvil edecek olan odur.

Mülakatın kendisi, özellikle de yürütülüş biçimi, tüm bu tahakküm kırıcı “müşterek psikanalizin” merkezinde yer alır.

Bourdieu, bilinen tüm standart yöntemleri, sosyoloji derslerinde anlatılabilecek türden yöntemsel “zırvaları”, sıradan yöntem kitaplarının kuru ve anlamsız tasniflerini unutun der gibidir: Yakın yöntem kitaplarını!

Sanki bilimin o alışılagelen karmaşık ve mesafeli dili; sosyoloğun, sözcüsü olmaya soyunduğu o insanların ızdırabını içinde hissetmesinde ve bu duyguyu, öfke ve isyanı olabildiğince sadık biçimde aktarmasında yetersiz kalacakmış gibi…

Yalın ve dolayımsız “gerçeklik”: Sefalet!

Başka bir sosyoloji pratiği, başka bir Bourdieu…

  • Künye: Pierre Bourdieu vd. – Dünyanın Sefaleti, çeviren: Levent Ünsaldı, Aslı Sümer, Hatice Esra Mescioğlu, Özlem İlyas, Laçin Tutalar, Baran Öztürk, Zeynep Baykal ve Özlem Akkaya, Heretik Yayıncılık, sosyoloji, 955 sayfa, 2022

Pierre Bourdieu ve Roger Chartier – Sosyolog ve Tarihçi (2021)

Sosyolog Pierre Bourdieu ve tarihçi Roger Chartier, kendi disiplinlerini ve toplumdaki rollerini karşı karşıya getiriyor.

Kitap, Bourdieu’nün temel kavramları ile sosyoloji, tarih, felsefe gibi farklı disiplinler hakkındaki görüşlerine ışık tutmasıyla önemli.

Fransız tarihçi Chartier 1988’de France Culture’de bir radyo programı sunar.

Programın adı teklifsiz, apaçık konuşma anlamında “À voix nue” deyimidir.

Bourdieu bu programa beş kez konuk olur ve ‘Sosyolog ve Tarihçi’ de bu program kayıtlarının beş başlık altında derlenmesinden ortaya çıkar.

Chartier’nin eser için kaleme aldığı önsöz ile Birol Çaymaz’ın sunuş yazısıyla ‘Sosyolog ve Tarihçi’, Bourdieu’nün alan, habitus gibi kavramlarını ve sosyoloji, tarih, felsefe gibi farklı disiplinler hakkındaki görüşlerini aydınlatmasıyla çok önemli.

  • Künye: Pierre Bourdieu ve Roger Chartier – Sosyolog ve Tarihçi, çeviren: Zuhal Emirosmanoğlu, Vakıfbank Kültür Yayınları, sosyoloji, 112 sayfa, 2021

Pierre Bourdieu – Genel Sosyoloji (2021)

Bu kitap, Pierre Bourdieu’nün özgün sosyolojisini daha iyi kavramak için harika bir fırsat.

Bourdieu’nün Collège de France’ta 1981-1983 arasında verdiği dersleri sunan kitap, sosyolojik düşünmenin, sosyolojik yöntemin manifestosu niteliğinde.

Kitapta,

  • Sosyolojinin konusunun ne olduğu,
  • Sosyolojik araştırmanın temel ilkeleri,
  • Sosyolojik aklın hileleri,
  • Gerçeklik ve gerçekliğin temsilleri,
  • Gruplar arasındaki sınırların manipülasyonu,
  • Simgesel sermayenin kurumsallaşması,
  • Sosyoloji için metafizik zorunluluklar,
  • Hane içi libidonun duygusal aktarımları,
  • Ve bunun gibi pek çok ilgi çekici konu ele alınıyor.

Bourdieu, bunları yaparken de, çalışmalarının odağında bulunan habitus, alan ve sermaye kavramlarından yararlandığı gibi, tezlerini örneklerle de destekliyor.

Bu derslerinde, bir pratik kuramı geliştirmeyi, bilimin öznesi ile nesnesi arasındaki ilişkinin bir analizini yapmayı hedefleyen Bourdieu, teorisinin temel kavramlarının birbirine eklemlenişini ve bu kavramları bir araya getiren ilişkilerin yapısını irdeliyor.

  • Künye: Pierre Bourdieu – Genel Sosyoloji: Collège de France Dersleri (1981-1983), çeviren: Zuhal Emirosmanoğlu, İletişim Yayınları, sosyoloji, 540 sayfa, 2021

Pierre Bourdieu – Ayrım (2021)

Pierre Bourdieu’nün ‘Ayrım’ı, günümüz sosyal bilimler alanı açısından çağdaş bir klasiktir.

Kitap, farklı sınıfların kültürel beğenileri ve kültürel tüketim yatkınlıklarına getirdiği özgün kuramsal çerçeveyle göz dolduruyor.

Sınıfsal perspektif ile kültürel analizi bir araya getiren ve sınıfsal tahakkümün kültürel mekanizmalarını ifşaya soyunan Bourdieu’nun çalışmasını özgün kılan başlıca husus, sınıf mücadelesinin gizil bir boyutuna, kültürel tüketimin çok değişkenli ve müphem karakterine odaklanması.

Bu çalışma ile Bourdieu, sınıf savaşının gizil bir boyutuna, kültürel tüketimin çok değişkenli ve müphem karakterine eğilerek, felsefe tarihinin en muamma sorularından birine, yargının kökeni ve işleyişi sorusuna sosyo-tarihsel ve ampirik bir cevap sunmuş oluyor.

Beğeniyi bireyselliğe indirgemeden, onu toplumsal ihtiyacın form değiştirmiş tezahürü olarak görerek beğeninin yaşam tarzını art de vivre olarak dayatmada, konumsallıkları muhafaza etmede ve sınıf mücadelesinde bir koza tahvil etmede ne denli hayati olduğunu saptıyor.

‘Ayrım’, gerek analizlerinin gücü gerekse Bourdieu’nün modelinin dayandığı kuramsal temellerle, özellikle günümüzün hiyerarşik toplumlarında beğeni yargısının kritik sınıfsal niteliğini kavramak bakımından klasikleşmiş bir başvuru kaynağı olmaya devam ediyor.

  • Künye: Pierre Bourdieu – Ayrım: Beğeni Yargısının Toplumsal Eleştirisi, çeviren: Günce Berkkurt ve Derya Fırat, Nika Yayınevi, sosyoloji, 652 sayfa, 2021

Pierre Bourdieu ve Loïc Wacquant – Düşünümsel Sosyolojiye Davet (2021)

‘Düşünümsel Sosyolojiye Davet’, Pierre Bourdieu’nün otuz yıllık araştırmaları boyunca geliştirdiği toplumsal dünyalar ve pratik teorisinin epistemolojik ve metodolojik ilkelerini aydınlatan çok önemli bir yapıt.

Kitap, daha önce ‘Düşünümsel Bir Antropoloji İçin Cevaplar’ adıyla yayımlanan çalışmanın gözden geçirilmiş ve genişletilmiş versiyonu.

Bourdieu’nün eserlerine harika bir giriş niteliği taşıyan çalışma, üç bölümden oluşuyor.

İlk bölümde Loïc Wacquant, Bourdieu sosyolojisinin yapısını ve mantığını çok yönlü bir biçimde değerlendiriliyor.

İkinci bölümde Bourdieu, Wacquant’la yaptığı mülakatta sosyolog olarak entelektüel serüveninin bir muhasebesini yapıyor.

Bourdieu burada çalışmalarını; yapı, alan, strateji, habitus, kültürel sermaye, çıkar, illusio ve simgesel iktidar gibi kullandığı temel kavramlarını açıkladığı gibi, eserlerine yönelik kimi yanlış anlaşılmaların nedenlerini tartışıyor, ayrıca kendisine yöneltilen eleştirilere yanıt veriyor.

Kitabın üçüncü bölümü ise, Bourdieu’nün lisansüstü öğrencileriyle yaptığı bir araştırma seminerinde verdiği konferanslardan oluşuyor.

  • Künye: Pierre Bourdieu ve Loïc Wacquant – Düşünümsel Sosyolojiye Davet, çeviren: Nazlı Ökten, İletişim Yayınları, sosyoloji, 407 sayfa, 2021

Pierre Bourdieu – Homo Academicus (2021)

Büyük sosyolog Pierre Bourdieu’nün, günümüzde üniversitelerin dönüşümünü anlamak için kilit önemde olan eseri ‘Homo Academicus’, artık Türkçede.

Bourdieu burada, özellikle 68 Krizi’ni merkeze alarak akademik alanın dönüşümünü, otonomisini ve heteronomisini ustaca tartışıyor.

‘Homo Academicus’un en önemli katkılarından biri de, bilgi üretim sürecini ve bilgi üreticilerini tarihsel ve toplumsal koşullardan azade ele alan büyüyü bir daha telafi edilemeyecek şekilde bozması.

Bourdieu, genel olarak bilgi üretimini ve özel olarak da akademide bilgi üretiminin faillerini bizzat kendi toplumsal konumlarından yola çıkarak inceliyor.

Akademik alandaki geçmiş ve bugün olan tüm tartışmaları göz önüne aldığımızda, kitap güncelliğini her daim koruyacak türden.

  • Künye: Pierre Bourdieu – Homo Academicus, çeviren: Nazlı Ökten, Arzu Nilay Kocasu ve Eren Gülbey, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, felsefe, 300 sayfa, 2021

Pierre Bourdieu – Sanatın Kuralları (2020)

Pierre Bourdieu’nün yeni bir baskıyla yayımlanan ‘Sanatın Kuralları’, sanat sosyolojisi alanında kült yapıtlardandır.

Bourdieu burada, on dokuzuncu yüzyılda devlet bürokrasisi ve akademilerin dayattığı güzellik anlayışlarından kendini kurtaran bir yazınsal ve sanatsal dünyanın nasıl adım adım yapılandığını ortaya koyuyor.

On dokuzuncu yüzyılın ortalarından günümüze yazın ve sanat tarihine bir pencere açan Bourdieu, özellikle Gustave Flaubert’in modern yazın alanında yaptıklarını diğer sanatlara uyarlıyor.

Bunu yaparken sanat ile toplumsal yapı arasındaki çok yönlü ilişkiyi güçlü bir şekilde hatırlatan Bourdieu, on dokuzuncu yüzyılda sanatın edindiği yeni özerkliğin toplumsal yapıyla olan karmaşık bağlantısını çözümlüyor.

  • Künye: Pierre Bourdieu – Sanatın Kuralları: Yazınsal Alanın Oluşumu ve Yapısı, çeviren: Necmettin Kâmil Sevil, Alfa Yayınları, sanat, 588 sayfa, 2020

Kenneth Allan – Çağdaş Sosyal ve Sosyolojik Teori (2020)

Yirmi birinci yüzyılın ilk onyıllarına özgü bir birey tipi, modernitenin başlangıcından bu yana dramatik değişimlere uğradı.

İşte Kenneth Allan’ın bu harika çalışması, bu değişimi merkeze alarak modernitenin serüvenini anlamaya koyulmuş zengin çağdaş sosyal ve sosyolojik teorileri izliyor.

Dört kısımdan oluşan kitabında Allan ilk olarak, modernite dediğimiz dönemin nasıl başladığına odaklanıyor, modern zamanların belirli bir amaçla başladığını ve daha da önemlisi, bu başlangıcın bütün bilme biçimlerinden daha fazla değer atfedilen bir bilme biçimini, bilimi beraberinde getirdiğini gösteriyor.

Yazar ardından, Frankfurt Okulu’nun eleştirel teorisi ile Talcott Parsons’ın teorisinin sosyal düşünce üzerindeki etkisini anlatıyor, ayrıca ırk, toplumsal cinsiyet ve sınıf gibi sosyolojik söylemin ve sosyal hayatın merkezinde yer alan teorilere odaklanıyor.

Daha sonra modern olmaktan çıkmış olma ihtimalimizi, ya da eğer hâlâ modernsek modernite projelerinin sakatlanmış ya da kontrolden çıkmış olabileceği ve ayrıca kültürün yoldan çıkmış olma ihtimalini değerlendiren Allan, kapitalizmle, kitle iletişimiyle, reklamla, sosyal bilimlerle ve cinsiyet hakkında müphem Freudyen fikirlerle hemhal olmuş bir toplumda ırkın, toplumsal cinsiyetin ve cinselliğin nasıl şekillendiğine ve ifade edildiğine odaklanıyor.

Kitapta fikirleri kapsamlı bir şekilde tartışılan isimler ise şöyle: Talcott Parsons, Max Horkheimer, Theodor W. Adorno, Herbert Blumer, Erving Goffman, Harold Garfinkel, George Homans, Peter Blau, Randall Collins, William Julius Wilson, Janet Saltzman Chafetz, Pierre Bourdieu, Michel Foucault, Immanuel Wallerstein, Manuel Castells, Jürgen Habermas, Jeffrey C. Alexander, Anthony Giddens, Patricia Hill Collins, Cornel West, Dorothy E. Smith ve Judith Butler.

  • Künye: Kenneth Allan – Çağdaş Sosyal ve Sosyolojik Teori: Toplumsal Dünyaları Görünür Kılmak, çeviren: Aksu Bora, Simten Coşar, Hakan Ergül, Mete Pamir ve Erkal Ünal, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, sosyoloji, 592 sayfa, 2020