Jacques Lacan – Benim Öğrettiklerim (2012)

  • BENİM ÖĞRETTİKLERİM, Jacques Lacan, çeviren: Murat Erşen, MonoKL Yayınları, psikanaliz, 142 sayfa

 

‘Benim Öğrettiklerim’, psikanaliz kuramını ve düşünce dünyasını derinden etkileyen isimlerden Jacques Lacan’ın yayımlanmamış üç konferansını bir araya getiriyor. Lacan’ın bir klinik psikiyatr olarak gelenekdışı yöntemler kullanmakla suçlandığı ve bu durumun psikanalitik kuramlarla hayatı boyunca sürecek anlaşmazlıklar yaşadığı biliniyor. Bu anlaşmazlıklar, eldeki konferanslarda dikkat çekici şekilde öne çıkıyor. Lacan, zamanında birçok Fransız ve yabancı entelektüelin katılımıyla ününü pekiştiren konferanslarında, kendi doktrinini çok yönlü bir biçimde açıklamaya koyulurken, psikanalist kuramla da hesaplaşıyor.

J. D. Nasio – Oedipus (2012)

  • OEDIPUS, J. D. Nasio, çeviren: Canan Coşkan, Say Yayınları, psikanaliz, 152 sayfa

 

J. -D. Nasio’nun ‘Oedipus’u, psikanalitik yaklaşımı terapi ve tedavilerinde kullanan terapistlere hitap etmekle birlikte, psikanalizin bu en önemli kavramını ayrıntılı bir şekilde açıklamasıyla önemli bir kaynak. Zira Nasio’nun, kompleksi betimleyip açıklayarak, bir anlamda genel okuru da kavram hakkında bilgilendirdiğini söyleyebiliriz. Kız ve erkek çocuklarında Oedipus, kadın ve erkeğin sıradan ve marazi nevrozlarının sebebi olarak Oedipus, Oedipus üçlemesi gibi konuların ele alındığı kitapta, Oedipus’a dair soru cevap bölümü ile Sigmund Freud ve Jacques Lacan’ın Oedipus üzerine eserlerinden kesitler de yer alıyor.

Nilgün Taşkıntuna ve Yeşim Korkut (der.) – Düşler, Düşlemler ve Masallar (2012)

  • DÜŞLER, DÜŞLEMLER VE MASALLAR, derleyen: Nilgün Taşkıntuna ve Yeşim Korkut, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, psikanaliz, 195 sayfa

 

Psikanalitik Bakışlar-IV sempozyumunda yapılan konuşmaların derlendiği ‘Düşler, Düşlemler ve Masallar’, yerli ve yabancı analistlerin düşüncelerini bir araya getiriyor. Kitapta bir araya getirilen yazılarda, düşlerde aktarım; rüya analizinin öznelleştirici ayna işlevi; psikanalizin bazı para-mitolojik öncülleri; düşlem oluşturmada anlatıcının rolü; günümüz insan doğasını anlamada Gılgamış destanının işlevi; antik uygarlıkların rüyalarının araştırılmasında psikanalitik yaklaşımın ne gibi imkânlar sunduğu; masallardaki kardeş rekabeti ve bir terapötik direnç olarak Külkedisi düşlemi gibi ilginç konular irdeleniyor.

R. D. Laing – Bölünmüş Benlik (2012)

  • BÖLÜNMÜŞ BENLİK, R. D. Laing, çeviren: Ergün Akça, Pinhan Yayıncılık, psikoloji, 212 sayfa

Anti-psikiyatri akımının öncüsü R. D. Laing ‘Bölünmüş Benlik’te, aile ile otoriter, damgalayıcı ve fazlasıyla tıbbî psikiyatrinin dayattığı ve yeniden ürettiği “insan trajedisi”ne varoluşsal/fenomenolojik bir çerçeveden bakıyor. Sağduyu sahibi olmak ile deliliğin göreceli kavramlar olduğunu savunan yazar, uygunluk, itaat, rekabet ve normal olmanın kural olduğu bir ortamda, bireyin özgür seçimlerini uygulayacak bir alan bulamadığını belirtiyor. Sartre, Heidegger ve Kierkegaard gibi isimlerin düşüncelerinden de yararlanan Laing, varoluşsal krizdeki insanın “sahte-benliğinden” nasıl kurtulabileceğini araştırıyor.

Cengiz Güleç – Ruhun Sırları (2011)

  • RUHUN SIRLARI, Cengiz Güleç, Dipnot Yayınları, psikoloji, 230 sayfa

 

Psikiyatri alanında çok sayıda çalışmaya imza atmış Prof. Dr. Cengiz Güleç, ‘Ruhun Sırları’ isimli elimizdeki kitabında, psikoterapi hikâyeleri aracılığıyla, alanı çok yönlü bir bakışla sorguluyor. Psikoterapinin meşruiyeti, terapilerdeki paradoks, terapiyi engelleyen dış faktörler, kültür odaklı psikoterapinin özellikleri, yaşam krizleri ve kayıplarla baş etmede psikoterapinin nasıl bir rol oynadığı, evlilik ve aile terapileri, Güleç’in burada ele aldığı konulardan birkaçı. Tedavide tek ve mükemmel bir model bulmanın mümkün olmadığını özellikle vurgulayan Güleç, psikoterapi alanında yaşanagelen belli başlı sorunları da değerlendiriyor.

Sigmund Freud – Yanılgılar ve Düşler Üzerine (2011)

  • YANILGILAR VE DÜŞLER ÜZERİNE, Sigmund Freud, çeviren: Kâmuran Şipal, Say Yayınları, psikanaliz, 327 sayfa

 

Sigmund Freud, çağdaş Batı dünyasının toplumsal yaşamında köklü dönüşümler yaratan, insana ve topluma bakış açılarını kökünden sarsan isimlerden biri. ‘Yanılgılar ve Düşler Üzerine’ başlıklı elimizdeki kitap da, Freud’un önemli eserlerinden olan ‘Psikanalize Giriş Dersleri’nden seçilmiş derslere yer veriyor. Kitabın ilk bölümünde yanılgıları ele alan Freud, burada, konuşma ve yazıdaki dil sürçmeleri ve yanlış anlama gibi, sağlıklı kişilerin hepsinde gözlemlenebilen, bu nedenle hastalıklar arasında sayılmayan bazı olayları konu ediniyor ve bunların daha ciddi ruhsal bozukluklara dair ne gibi ipuçları verdiğini irdeliyor. Freud, düşleri değerlendirdiği kitabının ikinci bölümünde de, çocuk ve yetişkin düşlerini, düş sansürünü, düşte simgeselliği ve düşteki arkaik özellikleri, düş örnekleri aracılığıyla inceliyor.

Sigmund Freud – Bir Çocukluk Nevrozu Hikâyesi: Kurt Adam Vakası (2011)

  • BİR ÇOCUKLUK NEVROZU HİKÂYESİ: KURT ADAM VAKASI, Sigmund Freud, çeviren: Dilman Muradoğlu, Say Yayınları, psikanaliz, 152 sayfa

 

Sigmund Freud’un, Adler ve Jung’u eleştirmek için kendisine kanıtlar sunmasıyla özel önem verdiği ‘Kurt Adam Vakası’, aynı zamanda onun en ünlü olgu öykülerinden. ‘Kurt Adam’, sağaltım için Freud’a başvuran bir Rus gencinin saplantılı korkularının ve saldırgan itkilerinin bir analizi. Genç adamın tedavisi uzun yıllar sürmüş ve hasta, ruh sağlığına yeniden kavuşmuştu. Olgu adını, hastanın, çocukluğunda kurtlara karşı duyduğu histerik korkudan ve saplantılardan alıyor. Kitap, Freud’un söz konusu gencin hastalık hikâyesi ve hastanın çevresi ile ilgili genel bilgiler vermesiyle başlıyor. Freud daha sonra, hastanın çocukluğunda yaşadığı baştan çıkarmayı ve ilk sonuçlarını; rüyada görülen primal sahneyi; saplantı nevrozunu; anal erotizm ve kastrasyon kompleksini ve primal döneme ait diğer ek bilgileri anlatıyor.

Thorsten Botz-Bornstein – Filmler ve Rüyalar (2011)

  • FİLMLER VE RÜYALAR, Thorsten Botz-Bornstein, çeviren: Cem Soydemir, Metis Yayınları, sinema, 207 sayfa

Thorsten Botz-Bornstein, ilginç çalışması ‘Filmler ve Rüyalar’da, Freud’un rüya kuramını film çalışmalarına uyguluyor. Yazar incelemesini, Andrey Tarkovski, Ingmar Bergman, Aleksandr Sokurov, Stanley Kubrick ve Wong Kar-Wai gibi sinema tarihinin önemli yönetmenleri üzerinden yapıyor. Film çalışmalarında rüya kuramına başvururken, rüyaları estetik ifadeler olarak ele alan Botz-Bornstein, adı geçen yönetmenlerin, bu ifadeleri nasıl geliştirdiklerini irdeliyor. Rüyaların, farklı şekillerde kullanabildikleri bir “rüya zamanı”na sahip oldukları ve böylece rüyaların filmlerle bünyevi benzerlikler taşıdığı, yazarın dikkat çeken tezlerinden.

Karen Horney – Nevrozlar ve İnsan Gelişimi (2011)

  • NEVROZLAR VE İNSAN GELİŞİMİ, Karen Horney, çeviren: Emre Erbatur, Sel Yayıncılık, psikanaliz, 432 sayfa

 

Karen Horney, ilk olarak 1950’de yayımlanan klasik çalışması ‘Nevrozlar ve İnsan Gelişimi’nde, hem psikanalitik kurama hem de insanlık durumuyla ilgili düşüncelere önemli bir katkı sunuyor. Horney’in çalışmasını özgün kılan başlıca husus, psikanalizin babası Freud’u temel almakla birlikte, bu ekole eleştirel bir yaklaşım sergilemesi. Nevrotik sürecin insan gelişiminin özel bir biçimi olduğunu söyleyen Horney, insanın bu yıkıcı süreci aşmasının tek yolunun kendini gerçekleştirmek olduğunu belirtiyor. Buradan hareketle özgürleşmenin temellerini araştıran Horney, kendini gerçekleştirmenin önkoşullarının nasıl yaratılabileceğini ele alıyor.

Saffet Murat Tura – Histerik Bilinç (2007)

  • HİSTERİK BİLİNÇ, Saffet Murat Tura, Metis Yayınları, psikanaliz, 238 sayfa

Saffet Murat Tura, ‘Histerik Bilinç’te, bilinç araştırmaları alanına yoğunlaşıyor. Tura çalışmasına şu temel sorularla başlıyor: “Hepimiz atomlardan oluşmuş maddi cisimler olduğumuz halde neden iç dünyamız, iç yaşantılarımız, bir ‘fenomenal bilincimiz’ var? Neden ‘içi karanlık’ biyolojik otomatlar değiliz?” Tura, bu sorunun cevabını ararken, bu soruları bilimsel olarak düşünülüp tartışılabilir sorunsallara dönüştürmeyi amaçlıyor. Tura’nın bunun yapılmasıyla amaçladığı şeyse, histerinin, bilincin gizemini açıklamada önemli bir görev üstleneceği inancı oluyor. Buradaki bilinçle kastedilenin, bilimsel bir bilinç kavramından çok, bilincin fenomenal yapısının, yani ‘fenomenal bilinç’ olduğunu belirtmekte fayda var. Tezini felsefe, psikiyatri, psikanaliz, psikoloji, nöroloji, sinirbilim, fizyoloji ve biyoloji üzerinden açıklayan Tura, klinik vakalardan da yararlanıyor.