A. C. S. Peacock – Moğol Anadolu’sunda İslam, Edebiyat ve Toplum (2023)

 

Tarihçi A. C. S. Peacock, ‘Moğol Anadolu’sunda İslam, Edebiyat ve Toplum’da, yaklaşık 1240 ile 1380 yılları arasında Moğol egemenliği altındaki Anadolu’yu ele alıyor.

Çoğu daha önce yayımlanmamış Arapça, Farsça ve Türkçe kaynakları bir araya getirerek Osmanlı İmparatorluğu’nun ve nihayetinde modern Türkiye’nin doğuşunun temellerini oluşturacak Ortaçağ Anadolu’sunu inceliyor.

Bu önemli ama göz ardı edilmiş tarih, tasavvufun yayılmasında ve İslam’ı yaymak için yeni edebi biçimlerin gelişmesinde belirleyici bir aşamayı oluşturuyordu.

Yazar, Anadolu’yu daha geniş İslam dünyası içinde ele alarak Ortadoğu tarihinin bir dönüm noktasına ışık tutuyor.

  • Künye: A. C. S. Peacock – Moğol Anadolu’sunda İslam, Edebiyat ve Toplum, çeviren: Renan Akman, Koç Üniversitesi Yayınları, tarih, 376 sayfa, 2023

Peter Hopkirk – Büyük Oyun (2022)

Tüm 19. yüzyıl boyunca dünyanın iki büyük gücü, Britanya İmparatorluğu ile Çarlık Rusyası arasında Orta Asya’nın ıssız geçitlerinde, çöllerinde, doruklarından kar ve buz hiç eksik olmayan yüksek dağlarında gizli bir savaş sürmüştü.

Dev Asya kıtasındaki nüfuz alanlarını genişletmek ve ellerindekileri korumak amacıyla hareket eden iki imparatorluktan Rusya, bir yandan Kafkasya ve Orta Asya’daki topraklarını genişletirken, diğer yandan da Britanya İmparatorluğu’nun en büyük sömürgesi olan, “alt-kıta” Hindistan’a giden yollara ve geçitlere hâkim olma yarışında adım adım ilerlemeye çalışıyordu.

Britanya ise Afganistan, Özbekistan, İran ve Kafkasya gibi pek çok coğrafyada Rusya’yı stratejik olarak “çevrelemeye” gayret ediyor; bölge, yerel hanların kalelerine varıncaya dek, iki tarafın temsilcileri arasında amansız bir mücadeleye sahne oluyordu.

Bu gizli savaşın aktörleri tarafından söz konusu mücadeleye konan “Büyük Oyun” adı, ünlü yazar Rudyard Kipling tarafından ‘Kim’ adlı romanında ölümsüzleştirilmişti.

Peter Hopkirk’ün artık klasikleşmiş kitabı ‘Büyük Oyun: Orta Asya’da Gizli Savaş’, bu mücadeleyi Britanya ve Rusya tarafındaki genç subayların ve görevlilerin soluk kesici maceraları üzerinden anlatıyor: Kılık değiştirip derviş veya at tüccarı kılığına girenler, gizli geçitlerin haritasını çıkarmak için hayatlarını tehlikeye atanlar, astığı astık güçlü hanların karşısında pazarlık masasına oturanlar…

  • Künye: Peter Hopkirk – Büyük Oyun: Orta Asya’da Gizli Savaş, çeviren: Renan Akman, İş Kültür Yayınları, tarih, 632 sayfa, 2022

Christine M. Philliou – Bir İmparatorluk Biyografisi (2022)

Osmanlı 19. yüzyılda isyanların olumsuz etkilerinden kurtulmak amacıyla diplomasi alanında Fenerlilerden yararlanmıştı.

Christine Philliou’nun bu önemli çalışması da, Fenerli elitin önemli bir üyesi olan Stefanos Vogoridis’in mesleki kariyeri üzerinden bu kritik döneme ışık tutuyor.

Osmanlı İmparatorluğu’nda 19. yüzyıla girilirken siyasette resmi kurumları ve din ayrımlarını aşan projeler oluşturmak için aile ve himaye ilişkilerini kullanan bireysel aktörlerin önemli bir ağırlığı vardı.

Bu “uzun yüzyıl”ın ilk otuz yılında imparatorluğu sarsan ihtilaller sürecinde –1821’de başlayan ve 1832’de bağımsızlıkla sonuçlanan Yunan isyanı; 1826’da yeniçeriliğin kaldırılması ve bu ortamda Mısır’da Mehmed Ali Paşa’nın ciddi bir tehdit oluşturacak şekilde yükselişi– resmi iktidar aygıtının dışında kalsalar da söz edilen ilişkileri kullanarak Osmanlı “yönetişim” sistemi içinde yer almış bu aktörler de önemli roller oynadılar.

İsyanlar patlak verince, merkezi devlet suçlu olarak algıladıklarını ve ortaklarını cezalandırma politikasını benimsedi.

Bunu yapınca, Fenerlilerin ve yeniçerilerin içinde yer aldıkları pek çok siyaset alanında bir güç boşluğu ortaya çıktı.

Osmanlı devletinin restorasyonu ancak 1830’larda, yeni bir yönetişim düzenlemesiyle sağlanabildi.

Bu yeni düzenlemede Büyük Güçler’in ağırlığı giderek daha çok hissedilirken, içeride de diplomasinin askeri güç karşısındaki önemi en azından Tanzimat döneminin sonuna kadar sürekli arttı.

Babıâli de, devletteki merkezileşme çerçevesinde kendi kordiplomatiğini yeniden yapılandırıncaya kadar, Fenerlilerden yararlanmayı sürdürdü.

Philliou, Fenerli elitin önemli bir üyesinin, Stefanos Vogoridis’in (1780-1859) mesleki kariyerinin farklı aşamaları üzerinden bu kritik döneme ışık tutarken, bir “Fenerli” biyografisini Osmanlı İmparatorluğu’nun bu belirleyici değişim sürecinin anlatısına, ‘Bir İmparatorluk Biyografisi’ne dönüştürüyor.

  • Künye: Christine M. Philliou – Bir İmparatorluk Biyografisi: İhtilaller Çağında Osmanlı Yönetimi ve Fenerliler, çeviren: Renan Akman, İş Kültür Yayınları, tarih, 384 sayfa, 2022

James H. Meyer – İmparatorluklar Arası Türkler (2021)

Osmanlı’da İttihat ve Terakki’nin iktidarında siyasi ve kültürel arenada başı çeken iki merkez vardı.

Bunlardan biri Pan-Türkçüler, diğeri de Türk Yurdu dergisi çevresiydi.

İşte James Meyer de, bu yapıların Osmanlı-Çarlık Rusyası sınır boylarında Türk milliyetçiliği ve Müslüman kimliğini pazarlama stratejilerini geniş bir bağlamda izliyor.

‘İmparatorluklar Arası Türkler’, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde; 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyıl başında, söz konusu çevrenin hikâyesini merkeze alarak Türk milliyetçiliğinin de kurucuları arasında sayılan Yusuf Akçura, İsmail Gasprinskiy ve Ahmet Ağaoğlu’nun Rusya ve Osmanlı’daki dünyalarını mercek altına alıyor.

Meyer bunu da, eş merkezli üç çevreye odaklanarak yapıyor: En içerideki çemberde Türk Yurdu yer alıyor.

Bir sonraki daha geniş çemberde, Rusya taşrasında eğitim reformu için idareyle olduğu kadar kendi cemaatleri içinde de mücadele veren “usul-i cedid” taraftarları yer alıyor.

En geniş üçüncü çember ise, “imparatorluklar arası Müslümanlar”dan, yani imparatorluklar arasında gidip gelen; kâh birinde kâh diğerinde yaşayan tüccarlar, hacılar, mülteciler ve sayısız Müslümandan oluşuyor.

Arşivlerden kişisel mektuplara pek çok belgeden yararlanan Meyer, Akçura ve arkadaşlarının bu imparatorluklar arası cemaatin de ayrılmaz bir parçası olduklarını savunuyor.

  • Künye: James H. Meyer – İmparatorluklar Arası Türkler (1856-1914), çeviren: Renan Akman, İş Kültür Yayınları, tarih, 336 sayfa, 2021

Marcel Léart (Krikor Zohrab) – Ermeni Meselesi (2015)

1915’te katledilen, dönemin en önemli edebiyat ve siyaset adamlarından Krikor Zohrab, belgeler ışığında, Ermenilere yönelik ağır mezalimi kayda geçiriyor.

Kitap, 1915’te Ermenilere karşı işlenen büyük suçun hemen öncesindeki durumun nitelikli bir panoramasını çizdiği için çok önemli bir tarihsel tanıklık.

  • Künye: Marcel Leart (Krikor Zohrab) – Ermeni Meselesi, çeviren: Renan Akman, İletişim Yayınları

Vahram Altounian ve Janine Altounian – Geri Dönüşü Yok (2015)

1915’te Bursa’dan Suriye çöllerine ölüm yolculuğuna çıkan bir Ermeni ailenin dehşet verici hikâyesi.

Kitap, bu yolculukta 14 yaşında olan Vahram’ın tuttuğu günceden, günceyi gün yüzüne çıkaran kızı Janine’nin yorumları ve günceyi dilbilimsel, tarihsel ve psikanalitik yönleriyle ele alan beş makaleden oluşuyor.

  • Künye: Vahram Altounian ve Janine Altounian – Geri Dönüşü Yok, çeviren: Renan Akman, Aras Yayıncılık

Nebahat Avcıoğlu – Turquerie ve Temsil Politikası (2014)

On sekizinci ve ondokuzuncu yüzyıllarda Avrupa’da tipik Osmanlı yapıları olan hünkâr köşklerinin küçük versiyonları, merkezi planlı tek kubbeli camiler ve hamamlar boy gösterdi.

Avcıoğlu’nun, Turquerie olarak adlandırılan bu mimari akımı kültürel, siyasi ve estetik açılardan irdelediği çalışması, bu alanda bir ilk.

  • Künye: Nebahat Avcıoğlu – Turquerıe ve Temsil Politikası, 1728-1876, çeviren: Renan Akman, Koç Üniversitesi Yayınları

Gary L. Francione – Hayvan Haklarına Giriş (2008)

  • HAYVAN HAKLARINA GİRİŞ, Gary L. Francione, çeviren: Renan Akman ve Elçin Gen, İletişim Yayınları, hayvan hakları, 328 sayfa

Gary L. Francione, ‘Hayvan Haklarına Giriş’te, “Çocuğunuz mu köpeğiniz mi?” ayrımını irdeliyor ve hayvan hakları bağlamında sıklıkla dillendirilen “insanca muamele”nin aslında hiçbir karşılığının ve geçerliliğinin olmadığını belirtiyor. Yazar, hayvanlar insanların malı olduğu sürece, hayvanların acısını azaltmaya yönelik hukuksal düzenlemelerin bir anlam ifade etmeyeceğini söylüyor. Hayvanlar hakkında söylenenler ile gerçekte onlara yapılan muamele arasındaki tutarsızlığı anlama çabasıyla, hayvanların ahlaki statüsünü irdeleyen Francione, mal sahibinin çıkarlarının her zaman malının çıkarlarından öncelikli olacağını ve bu durumda hayvanların payına yine zulüm düşeceğini savunuyor.

 

Bedross der Matossian – Parçalanan Devrim Düşleri (2017)

  • PARÇALANAN DEVRİM DÜŞLERİ, Bedross der Matossian, çeviren: Renan Akman, İletişim Yayınları, tarih

parcalanan-devrim-dusleri

1789 Devrimi’nin Osmanlı’ya yansıması, 1908’de ilan edilecek Meşrutiyet olacaktı. Bu kitap devrim hayalini, geniş coğrafi bölgeler ve farklı etnik, siyasi ve dini yapılardan gelen üç etnik grup, Araplar, Ermeniler ve Yahudiler açısından inceliyor ve bu kesimler açısından devrimin neden hayal kırıklığına dönüştüğünü açıklıyor.