Stefan Zweig – Castellio Calvin’e Karşı (2018)

On altıncı yüzyılın reform hareketinin önderlerinden Calvin, Katolik Kilisesi’ne karşı mücadele ederken “düşünce ve inanç özgürlüğü”nü savunmuş ve zorlu bir savaştan sonra, Cenevre’de iktidarı ele geçirmişti.

Fakat iktidar süreci, Calvin’in bir diktatöre dönüşmesiyle sonuçlandı.

Bu dönemde insanları diri diri yaktıracak denli vahşileşmiş Calvin, kendi düşünceleri dışında her türlü fikri sert biçimde bastıran, topluma kendini zorla kabul ettiren bir tirana dönüşür.

Fakat Calvin’in diktatörlüğünün nefes aldırmadığı bu yıllarda, döneminin önde gelen bilginlerinden Sebastian Castellio, bu teröre isyan edecektir.

Calvin’in kendi görüşlerine aykırı fikirleri savunduğu gerekçesiyle Miguel Servet adında bir başka bilgini din adına yaktırmasından sonra Castellio, “Bir insanı öldürmek asla bir öğretiyi savunmak değildir, bilakis: Bir insanı öldürmektir.” diyecektir.

İşte tarihsel kişiliklere dair biyografileri çok sevilen Stefan Zweig, şimdi bu iki karakteri, yaşadıkları çağın gerçekleri içinde karşımıza çıkarıyor.

Zweig, Castellio bağlamında, zorbalığa karşı tek başına ayakta duran bir vicdanın çarpıcı mücadelesini sunuyor.

Kitap, sadece kendi dönemini değil, kendinden sonraki düşünce, vicdan ve inanç özgürlüğü mücadelesine büyük katkı sağlayacak Castellio’nun efsanevi mücadelesini bize yeniden hatırlatmasıyla önemli.

  • Künye: Stefan Zweig – Castellio Calvin’e Karşı: Ya da Bir Vicdan Zorbalığa Karşı, çeviren: Mustafa Topal ve Kıvanç Koçak, İletişim Yayınları, biyografi, 241 sayfa, 2018

Stefan Zweig – İnsanlık Tarihinde Yıldızın Parladığı Anlar (2014)

Stefan Zweig’tan, on dört tarihsel olaya adanmış, incelikli denemeler.

Pasifik Okyanusu’nun keşfi, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethi, özgürlük marşı Marseillaise’in bestelenmesi, Napolyon’un Waterloo yenilgisi ve Goethe’nin Marienbad Ağıdı’nı kaleme alışı Zweig’ın usta kaleminin işlediği bazı konular.

  • Künye: Stefan Zweig – İnsanlık Tarihinde Yıldızın Parladığı Anlar, çeviren: Ahmet Arpad, Everest Yayınları

Stefan Zweig – Buluşmalar: İnsanlar, Kentler, Kitaplar (2008)

‘Buluşmalar’, dünya edebiyatının önemli isimlerinden Stefan Zweig’ın denemelerini bir araya getiriyor.

Dört bölüme ayrılan kitabın ‘İnsanlarla Buluşmalar’ başlıklı birinci bölümünde Zweig, sanat ve siyaset dünyasından 20. yüzyılın önemli isimlerini ele alıyor.

Kitabın ‘Kentlerle Buluşmalar’ bölümü, Zweig’in dünyanın farklı kentlerine yaptığı yolculukları,

‘Kitaplarla Buluşmalar’ kendisini etkileyen eserler üzerine düşüncelerini,

Ve ‘Zamanla Buluşmalar’ başlıklı son bölüm de, 20. yüzyılın ilk yarısında tanık olduğu olaylara dair gözlemlerini barındırıyor.

  • Künye: Stefan Zweig – Buluşmalar: İnsanlar, Kentler, Kitaplar, çeviren: Ahmet Arpad, Yordam Kitap, deneme, 285 sayfa

Stefan Zweig – Vicdan Zorbalığa Karşı (2014)

Stefan Zweig, Kalvinizmin kurucusu olup, baskı ve şiddet üzerine kurulu yönetimiyle “Cenevre Diktatörü” olarak adlandırılan Jean Calvin’i ve onun zorbalığına boyun eğmeyen Sebastian Castellio’yu anlatıyor.

Gençliğinde Luther ve Erasmus’un yapıtlarına hayranlık duyan Calvin, Cenevre’ye geldikten sonraki yıllarında giderek otoriterleşir ve halkı tek inanç kaynağı olduğunu düşündüğü Kitab-ı Mukaddes taraftarı olmaya zorlar.

Calvin’in, hümanist din adamı Miguel Serveto’yu ölüm cezasına çarptırması bardağı taşıran son damla olur.

Şimdi sıra, Calvin’in karşısındaki tarihi yerini alacak din adamı Sebastian Castellio’dadır.

  • Künye: Stefan Zweig – Vicdan Zorbalığa Karşı, çeviren: Zehra Kurttekin, Can Yayınları, monografi, 235 sayfa

Stefan Zweig – Merhamet (2013)

  • MERHAMET, Stefan Zweig, çeviren: Deniz Banoğlu, Yordam Kitap, roman, 400 sayfa

 ???????????????????

Stefan Zweig’ın en önemli yapıtlarından oluşan bir seçkiyi yayınlamaya başlayan Yordam Kitap, yazarın sürgün döneminde kaleme aldığı eserlerinden ‘Merhamet’i okurların beğenisine sunuyor. Zweig, yetkin psikolojik tahlilleriyle dikkat çeken romanında, genç subay Hofmiller ile kasabanın önde gelen ailelerinden birinin kızı olan Edith arasında sevgi ve acıma arasında gidip gelen zorlu bir ilişkiyi hikâye ediyor. Hofmiller, katıldığı bir davette Edith’i dansa davet etmesiyle, genç kadına büyük acılar yaşatan bir sırrı öğrenir. Şimdi, Hofmiller’in içinde uyanan merhamet ve acıma duyguları, ona istemediği kararlar aldıracaktır.

Hartmut Müller – Stefan Zweig (2012)

 

Hartmut Müller elimizdeki kitabında, Türkiye’de ‘Dünün Dünyası’, ‘Satranç’ ve ‘Amok Koşucusu’ gibi kitaplarıyla tanınan Avusturyalı edebiyatçı Stefan Zweig’ın bir biyografisini sunuyor.

Müller çalışmasında, Zweig’ın çocukluğunu, Viyana’da aldığı yoğun eğitim dönemini, ilk eserlerini yayınlama sürecini ve Almanya’da Nazilerin iktidara gelmesinden sonra Avrupa’nın birçok ülkesinden sonra Brezilya’da neticelenen kaçışını anlatıyor.

Zweig’ın eserlerinin bir değerlendirmesini de yapan Müller, O’nun Rainer Maria Rilke, Thomas Mann, Franz Werfel, Sigmund Freud, James Joyce ve Maksim Gorki gibi isimlerle ilişkisini de anlatıyor.

  • Künye: Hartmut Müller – Stefan Zweig, çeviren: Merve Kalkan ve Elif Naime Arslanoğlu, Şule Yayınları, biyografi, 157 sayfa, 2012

Stefan Zweig – Satranç (2012)

  • SATRANÇ, Stefan Zweig, çeviren: Esen Tezel, Turkuvaz Kitap, öykü, 77 sayfa

 

Stefan Zweig’ın ‘Satranç’ı, ruhsal gelgitlerin en iyi tasvir edildiği metinlerin başında geliyor. Öykü, bir yolcu gemisinde, Dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic ile usta satranç oyuncusu Dr. B. arasında gerçekleşen bir satranç müsabakasına dayanıyor. Bu karakterlerin en sıra dışı olanı Dr. B., bir zamanlar Gestapo tarafından bir hücrede aylarca tutulmuştur. Onun satranç dehası, sorguda gizlice edindiği bir satranç kitabındaki oyunları, satranç tahtası olmadan oynayıp bütün oyunları ezberleyebilmesinden gelir. Fakat sorgulama süreci, kahramanımıza bu dehanın yanı sıra, büyük ruhsal sorunlar da armağan etmiştir.

Stefan Zweig – Montaigne (2012)

  • MONTAIGNE, Stefan Zweig, çeviren: Ahmet Cemal, Can Yayınları, deneme, 122 sayfa

Yetkin biyografi kitaplarıyla da bildiğimiz Stefan Zweig, elimizdeki tamamlanmamış kitabında, dünya edebiyatında denemenin babası olarak bilinen, büyük hümanist Montaigne’e ve onun çağına odaklanıyor. Zweig, yaşamının son yılında, 1942’de kaleme aldığı kitabında, kendisinden yüzlerce yıl önce yaşamış, Rönesans ve hümanizmin mirasçısı olarak insana yaklaşan ve onu sorgulayan Montaigne’in dünyasına iniyor. Zweig, kendi deyimiyle, kitle çılgınlığının doruğa vardığı bir zamanda, insanlığını korumaya çalışanların ne yapmaları gerektiğini, nereden yardım alabileceklerini sorgularken, Montaigne’in düşüncelerine uzanıyor.

Stefan Zweig – Joseph Fouché: Bir Politikacının Portresi (2007)

  • JOSEPH FOUCHÉ: BİR POLİTİKACININ PORTRESİ, Stefan Zweig, çeviren: Gülperi Sert, Can Yayınları, biyografi, 246 sayfa

 

‘Joseph Fouché: Bir Politikacının Portresi’, Stefan Zweig’ın biyografi yazarlığındaki başarısının doruk noktalarından biri. Zweig burada, Fransız Devrimi’nin en kanlı günlerinde, “Lyon Kasabı” adıyla tarihe geçen Fouché’nin öyküsünü anlatıyor. “Her devrin adamı”, devrimden terör dönemine ve monarşiye kadar siyasetin yönünü belirleyebilmiş Fouché için icat edilmiş bir kavram gibidir. “Fouché, aklını ve iradesini kontrol edebilen, Makyavelist ve gözü kara, her türlü etik ilkeden yoksun, değişen ideolojilere aynı hızla uyum gösteren, iktidar zevkini maskeleyebilen bir politikacı tipidir.” diyen Zweig, aslında “çağımızın bir kahramanı”nı anlatıyor.

Stefan Zweig – Unutulmuş Düşler (2007)

  • UNUTULMUŞ DÜŞLER, Stefan Zweig, çeviren: Burhan Arpad ve Ahmet Arpad, derleyen: Ahmet Arpad, Everest Yayınları, öykü, 248 sayfa

Stefan Zweig, romanları, biyografi kitapları ve denemeleriyle olduğu kadar, öyküleriyle de ilgi çekmişti. Bu kitap, onun ‘Bir Yankesiciyle Tanışmam’, ‘Çocuk Bakıcısı’, ‘Prater’de İlkyaz’, ‘Masalımsı Bir Gece’, ‘Kadın ve Doğa’, ‘Unutulmuş Düşler’ ve ‘Tek Başına Işıldayan Bir Yıldız’ adlı sekiz öyküsünden oluşuyor. Zweig, kitaba adını veren öyküsünde, yıllar sonra yolları kesişen iki aşığın dünyasına iniyor. Yazar, bir yandan “Gençlik dönemlerinin ölü sandıkları aşkı bir an için konuşmalarına ciddiyet getirdi, onları hüzünlendirdi” derken, öte yandan da, iki aşığın gerçekte birbirlerinden ne denli kopmuş olduklarını ortaya koyuyor.