Zygmunt Bauman – Parçalar Halinde Hayatım (2025)

Zygmunt Bauman, ‘Parçalar Halinde Hayatım’ (‘My Life in Fragments’) adlı bu kitabında yaşamının farklı dönemlerinden anılar, fikirler ve izlenimlerle örülü bir anlatı kuruyor. Kitap bir otobiyografiden çok, düşünsel bir günlük gibi ilerliyor. Bauman, yaşamını bütüncül bir hikâye olarak değil, parçalı ve geçişli bir deneyim ağı olarak sunuyor. Bu nedenle her bölüm, bir yaşam kırıntısına, bir zihinsel dönemeç ya da tarihsel bir kesite işaret ediyor. Sürgünlük, belirsizlik ve kimlik temaları, kitabın temel yapı taşlarını oluşturuyor.

Polonya’daki çocukluk yılları, Nazizm’den kaçış, savaş döneminde yaşadığı deneyimler ve sosyalizme duyduğu geçici inanç, anlatıda belirgin şekilde yer alıyor. Bu yaşanmışlıklar, onun sosyolojik bakışını şekillendiriyor. Göçlerle, sınırlarla, kimlik krizleriyle örülü hayatı, modernliğin çelişkilerini anlamasında etkili oluyor. Bauman, yerleşikliğin değil, hareketin ve geçiciliğin insan üzerindeki etkisini irdeliyor.

Kitap boyunca, özel olanla kamusal olan sürekli iç içe geçiyor. Bir birey olarak yaşadıklarıyla, teorik olarak ele aldığı kavramlar arasında sıkı bir bağ kuruluyor. Aile ilişkileri, akademik çevrelerle hesaplaşmaları, Doğu Avrupa’nın çelişkili siyaset iklimi ve Batı’daki entelektüel hayatın yüzeysel yönleri üzerine kişisel notlar aktarıyor. Bauman, bu parçalı yapı sayesinde hem kendini açıyor hem de düşünsel mirasını sorguluyor.

  • Künye: Zygmunt Bauman – Parçalar Halinde Hayatım, çeviren: Akın Emre Pilgir, Ayrıntı Yayınları, anı, 240 sayfa, 2025

Zygmunt Bauman, Keith Tester – Bauman ile Sohbetler (2025)

Zygmunt Bauman ile Keith Tester’in söyleşilerini bir araya getiren bu kitap, modern toplumun kırılgan yapısını, bireyin çağdaş dünyadaki konumunu ve değişen değer sistemlerini derinlemesine inceleyen bir diyalog. Bauman’ın sosyolojik bakışı, Tester’in dikkatli ve sezgisel sorularıyla yön buluyor; bu söyleşilerde modernlik, postmodernlik, etik, kimlik ve toplumsal sorumluluk gibi ana kavramlar canlı ve samimi bir dille tartışılıyor.

Bauman, modern dünyanın bireyi özgürleştirme vaadini sorgularken, bu özgürlüğün aynı zamanda yalnızlık, güvencesizlik ve sürekli seçim baskısıyla örülü olduğunu vurguluyor. “Akışkan modernlik” kavramını ayrıntılandırırken, bireyin sabit kimliklerden uzaklaşarak sürekli kendini yeniden inşa etmek zorunda kaldığını, bunun da insanı köksüz ve tedirgin bir varlık hâline getirdiğini dile getiriyor. Bu bağlamda tüketim toplumunun birey üzerindeki etkisi, artık yalnızca ekonomik değil, varoluşsal bir mesele olarak ele alınıyor.

Tester ile olan söyleşilerde Bauman, etik sorumluluğu da merkeze alıyor. Bireyin ötekiyle kurduğu ilişki, özgürlükle sorumluluk arasındaki gerilim ve insanlığın ortak kaderi üzerine yaptığı yorumlar, kitabın en dokunaklı bölümlerini oluşturuyor. Etik, onun için sistemin değil, bireysel vicdanın ve karşılaşmanın alanıdır. Bu nedenle Bauman, modern kurumların insanı anonimleştiren doğasına karşı kişisel sorumluluğu savunuyor.

‘Bauman ile Sohbetler’ (‘Conversations with Zygmunt Bauman’) , Bauman’ın sadece bir düşünür olarak değil, aynı zamanda bir tanık olarak konuştuğu bir zemin sunuyor. Nazizm, Holokost, göç ve küreselleşme gibi tarihsel travmalar üzerinden bireyin tarih karşısındaki çaresizliğini ve direncini işliyor. Kitap, sadece sosyolojiye değil, çağımızın insani durumuna dair derinlikli bir iç görü sunan bir söyleşi kitabı.

  • Künye: Zygmunt Bauman, Keith Tester – Bauman ile Sohbetler, çeviren: Akın Emre Pilgir, Ayrıntı Yayınları, söyleşi, 192 sayfa, 2025

Kolektif – Akışkan Modern Dünyada Yönetim (2024)

Zygmunt Bauman’ın “akışkan modernlik” olarak tanımladığı içinde yaşadığımız çağ, her alanda muazzam belirsizliklerle karakterize olur.

Bunun en önemli neticelerinden biri, bireylerin referans alabilecekleri yerleşik toplumsal yapı, kurum ve örgütlerden mahrum kalmasıdır.

Böylesi bir belirsizlik hali, yönetim kuramından ve onun denetim ve öngörülebilirlik gibi vaatlerinden önemli ölçüde ayrışır.

Dahası akışkan modernlik çağında “yönetim”, ait olduğu profesyonel alanın sınırlarını çoktan aşıp özel hayatın neredeyse tüm alanlarını kuşatır hale gelmiştir.

Akışkan modernliğin öngörülemezliği ile yönetimin vaat ettiği denetim arasındaki karşıtlık, ister istemez bazı soruları akla getirir:

  • Yönetsel pratik, akışkan modernliğin olumsuz etkilerinin önüne geçebilir mi?
  • Akışkan modernliğin şu an içinde bulunduğu dehşet verici durumun sorumlusu, hayatımızın her alanında yönetime duyduğumuz sarsılmaz inanç olabilir mi?
  • Eğer öyleyse, yönetime olan yaklaşımımızı değiştirebilir miyiz?

Örgüt ve yönetim bilimciler Jerzy Kociatkiewicz ile Monika Kostera, mimar ve kentsel çalışmalar uzmanı Irena Bauman ve çağımızın en önemli sosyologlarından Zygmunt Bauman bireycilik, tüketim kültürü, toplumsal eşitsizlikler ve iklim değişikliğinin belirleyici olduğu bu “fetret devri”ndeki başlıca sorunların çözümünde “yönetim” kavramının oynadığı merkezi rolü, heterotopya, mezo-düzey örgütlenme, yöneticisiz yönetimler, üretken tüketicilik gibi ufuk açıcı kavramlar ışığında tartışmaya açıyorlar.

  • Künye: Zygmunt Bauman, Irena Bauman, Jerzy Kociatkiewicz, Monika Kostera – Akışkan Modern Dünyada Yönetim, çeviren: Aslı Önal, Ayrıntı Yayınları, inceleme, 160 sayfa, 2024

Zygmunt Bauman – Tüketici Hayat (2023)

Akışkan modernitenin gelmesiyle birlikte, üreticiler toplumu tüketiciler toplumuna dönüştü.

Bu yeni tüketim toplumunda, bireyler aynı anda hem metaların teşvikçisi hem de teşvik ettikleri metalar haline gelmişlerdir.

Bunlar hem mal hem pazarlamacı, hem ürün hem seyyar satıcıdır.

Hepsi, geleneksel olarak pazar terimiyle tanımlanan aynı sosyal alanda yaşarlar.

Göz diktikleri sosyal ödülleri elde etmek için geçmeleri gereken sınav, kendilerini dikkatleri üzerlerine çekebilecek ürünler olarak yeniden biçimlendirmelerini gerektirir.

Tüketicilerin metalara bu incelikli ve yaygın dönüşümü, tüketici toplumunun en önemli özelliğidir.

Şu anda içinde yaşadığımız tüketiciler toplumunun gizli gerçeği, en derin ve en sıkı korunan sırrıdır.

Zygmunt Bauman, ‘Tüketici Hayat’ta tüketimci tutum ve davranış kalıplarının sosyal yaşam siyaseti ve demokrasi, toplumsal bölünmeler ve tabakalaşma, topluluklar ve ortaklıklar, kimlik inşası, bilginin üretimi ve kullanımı ve değer tercihlerinin görünüşte bağlantısız çeşitli yönleri üzerindeki etkisini inceliyor.

  • Künye: Zygmunt Bauman – Tüketici Hayat, Kübra Oğuz, Tellekt Kitap, siyaset, 184 sayfa, 2023

Zygmunt Bauman – Akışkan Modernite (2023)

Zygmunt Bauman, Akışkan Modernite’de donanım odaklı “ağır” ve “katı” moderniteden yazılım tabanlı “hafif” ve “akışkan” moderniteye nasıl geçtiğimizi inceliyor.

Bu geçişin insanlık durumunun tüm yönlerine derin bir değişiklik getirdiğini ortaya koyan Bauman, müşterek insan yaşamına anlam katmaya yarayan beş temel kavramın –özgürleşme, bireysellik, zaman/mekân, emek ve cemaat– birbirini izleyen cisimleşmelerinin ve anlam değişikliklerinin izini sürmekle kalmıyor, aynı zamanda değişen sosyal ve politik yaşam koşullarının parlak bir analizini de sunuyor.

Kitaptan bir alıntı:

“‘Modern olmak’ demek, modernize etmek demektir – takıntılı, saplantılı bir şekilde modernize etmek; kimlik bütünlüğünü korumak bir yana, sadece ‘olmak’ değil, tamam olmaktan kaçarak, hep tanımsız kalarak, sonsuza dek ‘oluş’ içinde bulunmak. Bir yapının son kullanma tarihi geçip artık işe yaramaz ilan edildiğinde yerine yeni bir yapının konması, bir sonraki gerekliliğe kadar işe yarayacak geçici bir çözümden başka bir şey değildir. Her zaman bir şeyin ‘post-’u olmak, modernitenin ayrılmaz bir parçasıdır. Zaman geçtikçe modernite de, efsanevi Proteus gibi şekil değiştirir… Bir süre önce adına (yanlış bir şekilde) postmodernizm denilen ve benim daha yerinde bir ifadeyle ‘akışkan modernite’ demeyi tercih ettiğim olgu, değişmeyen tek şeyin değişim, kesin olan tek şeyin ise belirsizlik olduğunun gittikçe kesinleşen kanıtıdır. Yüz yıl önce ‘modern olmak’ demek, mümkün olan ‘en üst mükemmellik aşaması’na ulaşmaya çalışmak demekti – şimdi ise sonu gelmeyen bir gelişme süreci, ulaşılabilecek bir nihai amacın ve böyle bir isteğin olmaması demek.”

  • Künye: Zygmunt Bauman – Akışkan Modernite, çeviren: Sinan Okan Çavuş, Tellekt Kitap, siyaset, 296 sayfa, 2023

Zygmunt Bauman ve Leonidas Donskis – Akışkan Kötülük (2022)

Kötülüğe dair yeni bir şey yok, ezelden beri bizimle birlikte.

Ancak günümüzde akışkan-modern dünyamızı karakterize eden türde yeni bir kötülük söz konusu.

Daha önceki katı modernite biçimlerini karakterize eden kötülük, baskı araçları üzerinde tekel oluşturan ve zaman zaman korkunç derecede vahşi ve barbar amaçlarına ulaşmak için ellerindeki araçları kullanan devletlerin elinde yoğunlaşmıştı.

Buna karşılık, çağdaş akışkan-modern toplumlarımızda, kötülük tamamen daha yaygın ve aynı zamanda daha görünmez hale geldi.

“Akışkan kötülük”, insan etkileşiminin ve ticaretin akışkan-modern biçimleri tarafından dokunan kumaşın dikişlerinde, insanların birlikte yaşama dokusunda ve rutin işleyiş süreçlerinde gizlenir.

Şiddetli bireyselleşme, insanlar arası bağların gücünü aşındırırken, kötülük, acımasız rekabetin ve karşılıklı yabancılaşmanın işbirliği ve dayanışmanın yerini aldığı, tamamen kuralsızlaştırılmış ve özelleştirilmiş bir sosyal alanın kara deliklerinde gizlenir.

Mevcut haliyle kötülüğü tespit etmek, ortaya çıkarmak ve direnmek zordur.

Sıradanlığıyla bizi baştan çıkarır ve sonra aniden dışarı fırlar, görünüşte rastgele vurur.

Sonuç, mayın tarlasına benzeyen sosyal bir dünyadır: Patlayıcılarla dolu olduğunu ve patlamaların er ya da geç olacağını biliyoruz ama ne zaman ve nerede patlayacakları hakkında hiçbir fikrimiz yok.

Zygmunt Bauman ve Leonidas Donskis kötülüğün hem daha sıradan hem de daha sinsi hale geldiği, insanlığı hayallerinden, alternatif projelerden ve muhalefet gücünden arındırma noktasına ulaştığı bu yeni coğrafyada okura rehberlik ediyor.

  • Künye: Zygmunt Bauman ve Leonidas Donskis – Akışkan Kötülük, çeviren: Akın Emre Pilgir, Ayrıntı Yayınları, siyaset, 224 sayfa, 2022

Tony Blackshaw – Zygmunt Bauman (2022)

Dünyayı değiştirmek için sosyolog olan Zygmunt Bauman hakkında çok önemli bir kitap.

Tony Blackshaw, aynı zamanda Bauman’ın sosyolojisini daha iyi kavramamız için önemli ipuçları da sunuyor.

Bauman gündelik yaşamın ritmini, kendisini sosyolojik tahayyüllere kazıyan bilge ve eleştirel bir pratiğe dönüştürür.

Çoğumuz belki de Bauman’ın sosyolojisinde ele aldığı temaların çoğunu ayırt edebiliriz ama Bauman onları gerçek insanlar ve onların yaşamlarıyla ilgili anlatılara dönüştürme üstadıdır.

Bu kitap, yazarının tabiriyle “dünyayı değiştirmek için sosyolog olan” bir kuramcı hakkında.

Bauman’ın sosyolojisi yaşadığımız dünyanın karmaşıklığını tek bir modelle açıklamaya çalışmayan, insani deneyimlerin tümünü kucaklama iddiasında bulunmayan bir modernite eleştirisi.

İnsanların toplumsal ilişkilerini hem mikro hem de makro ölçekte eleştiren, aralardaki geçişleri neredeyse pürüzsüz ve ilmek ilmek dokuyan bir sosyolog Bauman.

Bu eser çalışmalarını daha iyi anlamaya, fikirlerine yeni merceklerle bakmaya, dünyamızı ve toplumumuzu eleştirel bir gözle değerlendirmeye meraklı okurlar için başucunda tutulması gereken bir çalışma.

  • Künye: Tony Blackshaw – Zygmunt Bauman, çeviren: Akın Emre Pilgir, Ayrıntı Yayınları, biyografi, 256 sayfa, 2022

Zygmunt Bauman – Kültür Teorisinde Eskizler (2021)

Zygmunt Bauman’ın 1968’de ülkesi Polonya’dan sınır dışı edilmesi sürecinde kaybolduğunu sandığı ‘Kültür Teorisinde Eskizler’, düşünürün daha sonraki fikirlerine zemin oluşturan çok önemli bir eser.

Sıkı bir teorik tefekkür olan bu kitabında Bauman, kitle kültürünün durumu, pedagojinin talepleri ve kırsal bölgelerdeki değişimler gibi ilgi çekici konuları tartışıyor.

Kitapta,

  • Kültürel antropolojinin krizini,
  • Yapısalcılıkla sibernetiğin potansiyellerini,
  • Göstergebilimsel kültür teorisini,
  • Göstergebilimin kültür teorisindeki araştırma sorunlarını,
  • Toplumun kültürel ve kültür dışı örgütlenmesini,
  • Toplumların ekonomisi ile kültürleri ve tipolojileri arasındaki girift ilişkiyi,
  • Çağdaş eğitimin problemlerini,
  • Ve kültürün sosyolojik işlevi gibi ilgi çekici konular tartışılıyor.

‘Kültür Teorisinde Eskizler’, gerek tarihi gerekse içinde sunulan fikirlerin değeri bakımından, ayrıca 1960’larda sosyal bilimlerde yaşanan dönüşümlerin çok önemli bir incelemesi olarak muhakkak okunmalı.

  • Künye: Zygmunt Bauman – Kültür Teorisinde Eskizler, çeviren: Akın Emre Pilgir, Ayrıntı Yayınları, sosyoloji, 400 sayfa, 2021

Zygmunt Bauman – Sosyoloji Ne İşe Yarar? (2021)

Sosyolojinin kendisi, keşfetmeye çalıştığı toplumsal dünyanın ayrılmaz bir parçasıdır.

Peki, sosyoloji tam olarak nedir, neden ve nasıl yapılır, neyi başarır?

Zygmunt Bauman’la Ocak 2012 ve Mart 2013 arasında yapılmış dört söyleşiden oluşan bu kitap, sosyologları, bir bilimin değer yargılarından bağımsız teknisyenlerinden ziyade, dünyaya seslenmek için kullanılan bir yöntemin etkin özneleri olarak tanımlamaya teşvik ediyor.

Okurunu, günümüzde ve gelecekte sosyologların neyi, neden, nasıl ve kimler için yaptığı üzerine taze fikirler üretmeye davet eden çalışma, sosyologları Bauman’ın eserlerindeki ahlaki ve politik mesajlara uyarlamayı hedefliyor.

“Sosyolojinin daha geleneksel ve hümanist varyasyonu, kararların derin kaynaklarını faaliyete sokarak, insanlara içinde bulundukları durum hakkında bol miktarda bilgi sağlayarak ve bu sayede tercih özgürlüklerinin sınırlarını genişleterek insan davranışlarını daha az öngörülebilir hale getirmeyi hedefler.” diyen Bauman’a göre, sosyologlar gerektiğinde akıntıya karşı yüzmelidir.

  • Künye: Zygmunt Bauman – Sosyoloji Ne İşe Yarar?, söyleşi: Michael Hviid Jacobsen ve Keith Tester, çeviren: Akın Emre Pilgir, Ayrıntı Yayınları, sosyoloji, 160 sayfa, 2021

Zygmunt Bauman ve Thomas Leoncini – Akışkan Doğanlar (2020)

‘Akışkan Doğanlar’, Zygmunt Bauman’ın son kitabı.

Özellikle ‘Akışkan Modernite’ kuramıyla ortaya koyduğu özgün ve sarsıcı görüşleriyle bildiğimiz Bauman, bu kitabında da, söz konusu kuramını daha da geliştirerek çağımızın öne çıkan sorunları üzerine derinlemesine düşünüyor..

Bauman’ın İtalyan gazeteci Thomas Leoncini ile yaptığı söyleşilerle ortaya çıkan bu küçük ama etkileyici çalışma, günümüz dünyasında öne çıkan gündem konuları olan saldırganlık, zorbalık, İnternet, estetik, çevrimiçi buluşma ve değişen cinsel kimlikler hakkında dikkat çekici saptamalar barındırıyor.

  • Künye: Zygmunt Bauman ve Thomas Leoncini – Akışkan Doğanlar, çeviren: Elçin Balçık, Sander Yayınları, siyaset, 80 sayfa, 2020