Kolektif – Akışkan Modern Dünyada Yönetim (2024)

Zygmunt Bauman’ın “akışkan modernlik” olarak tanımladığı içinde yaşadığımız çağ, her alanda muazzam belirsizliklerle karakterize olur.

Bunun en önemli neticelerinden biri, bireylerin referans alabilecekleri yerleşik toplumsal yapı, kurum ve örgütlerden mahrum kalmasıdır.

Böylesi bir belirsizlik hali, yönetim kuramından ve onun denetim ve öngörülebilirlik gibi vaatlerinden önemli ölçüde ayrışır.

Dahası akışkan modernlik çağında “yönetim”, ait olduğu profesyonel alanın sınırlarını çoktan aşıp özel hayatın neredeyse tüm alanlarını kuşatır hale gelmiştir.

Akışkan modernliğin öngörülemezliği ile yönetimin vaat ettiği denetim arasındaki karşıtlık, ister istemez bazı soruları akla getirir:

  • Yönetsel pratik, akışkan modernliğin olumsuz etkilerinin önüne geçebilir mi?
  • Akışkan modernliğin şu an içinde bulunduğu dehşet verici durumun sorumlusu, hayatımızın her alanında yönetime duyduğumuz sarsılmaz inanç olabilir mi?
  • Eğer öyleyse, yönetime olan yaklaşımımızı değiştirebilir miyiz?

Örgüt ve yönetim bilimciler Jerzy Kociatkiewicz ile Monika Kostera, mimar ve kentsel çalışmalar uzmanı Irena Bauman ve çağımızın en önemli sosyologlarından Zygmunt Bauman bireycilik, tüketim kültürü, toplumsal eşitsizlikler ve iklim değişikliğinin belirleyici olduğu bu “fetret devri”ndeki başlıca sorunların çözümünde “yönetim” kavramının oynadığı merkezi rolü, heterotopya, mezo-düzey örgütlenme, yöneticisiz yönetimler, üretken tüketicilik gibi ufuk açıcı kavramlar ışığında tartışmaya açıyorlar.

  • Künye: Zygmunt Bauman, Irena Bauman, Jerzy Kociatkiewicz, Monika Kostera – Akışkan Modern Dünyada Yönetim, çeviren: Aslı Önal, Ayrıntı Yayınları, inceleme, 160 sayfa, 2024

Nancy Folbre – Ataerkil Sistemlerin Yükselişi ve Düşüşü (2023)

  • Ataerkil sistemler nasıl oluyor da ayakta kalabiliyor?
  • Toplumsal cinsiyet eşitsizliği neden hâlâ bu denli yaygın?

Feminist kuramın uzun zamandır cevabını aradığı bu soruların peşine düşen Nancy Folbre, Marksist siyasal iktisadın eleştirisi ve yeniden formülasyonuyla yola koyuluyor.

Neoklasik iktisat, sosyoloji, psikoloji ve evrimsel biyoloji gibi alanların dahil olduğu son derece kapsamlı bir bilimsel çerçeve içinde, kapitalist kalkınmanın ataerkil sistemlerin devamlılığında büyük rol oynayan çelişkili taraflarını masaya yatırıyor.

Sınıf, toplumsal cinsiyet, yaş, ırk/etnisite ve yurttaşlık temelli eşitsizlik ve sömürünün iç içe geçen yanlarını temel alan “kesişimsel siyasal iktisat” yaklaşımını benimseyen Folbre, mevcut piyasa ekonomilerinde bilhassa savunmasız konumda olan bakım verenleri mercek altına alıyor.

Bakım emeğinin neden değersizleştirildiği veya karşılığının yeterince ödenmediğine dair analizlerinde, çocuk doğurma, çocuk yetiştirme, varlıkların miras bırakılması, fiziksel ve beşeri kaynaklara zor ve şiddet yoluyla el konulması gibi piyasa dışı süreçlere dikkat çekiyor.

Gerek bireyleri gerek toplulukları çelişkili konumlara sokan ve çoğu zaman birbiriyle kesişen kolektif iktidar yapılarından oluşan toplumsal sistemleri tanımlamanın yeni bir yolunu ortaya koyan bu kitap, bazı toplulukların sahip olduğu iktidar ve imtiyazları daha da pekiştirmesini sağlayan pazarlık süreçlerini gözler önüne seriyor.

Ataerkil iktidarın kökenleri, kapitalist kurumların ortaya çıkışı, refah devletlerinin yükselişi, bakım emeğinin iktisadi olarak cezalandırılması gibi tarihsel süreçleri yeniden yorumlayarak, ilerici bir toplumsal dönüşüm için kurulması elzem geniş koalisyonlara yön verecek genel bir iktisadi adalet teorisine duyulan ihtiyacı görünür kılmaya çalışıyor.

  • Künye: Nancy Folbre – Ataerkil Sistemlerin Yükselişi ve Düşüşü: Kesişimsel Bir Siyasal İktisat, çeviren: Aslı Önal, Ayrıntı Yayınları, siyaset, 400 sayfa, 2023

Edward Said – Seçme Eserler (2023)

Edward Said, tanık olduğu olaylara alışılmışın ve anaakımın dışında, titiz, bilimsel ve polemikçi bir tavırla yaklaşan sıra dışı bir entelektüel.

Ölümünün yarattığı boşluğa rağmen, eserleriyle ve politik tutumuyla bugünün tartışmalarına ışık tutmaya devam ediyor.

Said’in kariyerindeki 40 yıllık dönemin ürünlerini kapsayan ‘Seçme Eserler’, onun entelektüel yolculuğunu, ilham aldığı kaynakları ve ilgi alanının genişliğini keşfetmek için eşi bulunmaz bir fırsat.

‘Seçme Eserler’, Said’in eserlerindeki temel tartışma noktalarını ve metinleri kapsıyor.

Yazarın yaşamöyküsü ile akademik faaliyetleri arasındaki ilişkinin bütünlüklü bir biçimde takip edilebileceği bir izleği okurlara sunuyor.

Böylece Said’in erken dönem esinlenmelerinden Sarkiyatçılık’a ve oradan ömrünün son döneminde kaleme aldıklarına uzanan, ayaklarını edebiyat ve kültür eleştirisinin oluşturduğu bir köprü kuruluyor.

‘Seçme Eserler’, hem Said ile yeni tanışacaklar hem Said okurları hem de onun düşünsel mirası üzerine çalışanlar için çok önemli bir kaynak.

  • Künye: Edward Said – Seçme Eserler (1966-2006), editör: Moustafa Bayoumi ve Andrew Rubin, çeviren: Aslı Önal, Ayrıntı Yayınları, inceleme, 576 sayfa, 2023

Willie Thompson – İnsanlık Tarihinin Dönüştürücü Güçleri (2021)

İnsanın binlerce yıllık serüveni üzerine muhteşem bir çalışma.

Willie Thompson, bilincin ortaya çıkışından geleceğimizi etkileyen çevresel felaket tehdidine pek çok çarpıcı konuyu iş, cinsellik ve iktidar temalarını merkeze alarak izliyor.

Aynı zamanda, insanların son derece belirsiz bir gelecekle nasıl başa çıkabileceklerine dair tartışmaya da katkı sağlayan kitapta,

  • Homo sapiens’in, yani insanın evrendeki ve kendi gezegeninin biyosferindeki yeri,
  • İnsan gelişiminin ilk birkaç binyılınındaki farklı insan türleri, göçleri, teknolojiler ve yaşam tarzları,
  • Günümüzden yaklaşık 10.000 yıl öncesine rastlayan ilk tarımsal dönüşüm, bunun nedenleri, sonuçları ve devam eden mirası,
  • İnsan hayatının tüm zaman ve mekânlardaki temel gerçekliği olan cinsellik, üreme ve akrabalık,
  • İktisadi ve toplumsal sömürü bağlamında tahakküm ve hiyerarşinin ortaya çıkışı,
  • Sömürü ve şiddet pratikleri,
  • Ahlak, din ve kimlik gibi, insan varoluşunun doğasına içkin olan toplumsal pratikler,
  • İkinci büyük sosyo-teknolojik dönüşümün nedenleri ve bu bağlamda Avrupa iktidarının Amerikalar, Avrasya, Sahraaltı Afrika ve Avustralasya’yı işgalinden önceki yüzyıllarda yaşananlar,
  • Avrupa tarafından dayatılan küreselleşme ve “Sanayi Devrimi” şeklinde zuhur eden dönüşümler,
  • Tarihsel gelişimi karakterize eden tahakküm ve sömürü yapılarını yıkmak için tarih boyunca gerçekleşmiş, en yakın ve küresel nitelikteki sosyalizmin de dâhil olduğu girişimler,
  • Ve bunun gibi ilgi çekici konular ele alınıyor.

Thompson ayrıca, insanların küresel çevre içindeki önemini ve bu bağlamda insanın geleceğine dair düşüncelerini de bizimle paylaşıyor.

  • Künye: Willie Thompson – İnsanlık Tarihinin Dönüştürücü Güçleri: İş, Cinsellik ve İktidar, çeviren: Aslı Önal, Runik Kitap, tarih, 400 sayfa, 2021

 

Hal Foster – Ya Farstan Sonra (2020)

Corona virüsünden bile daha tehlikeli olan “faşist virüs”ün sınır tanımadığı bugün, Sol’un sanatçı ve eleştirmenleri neler yapabilir?

Hal Forster bu ufuk açıcı çalışmasında, utanmak nedir bilmeyen bir siyasi elitin nasıl küçük düşürülebileceği veya absürdlükten beslenen parti liderleriyle nasıl dalga geçilebileceğini anlatıyor.

Forster’ın 2008 finansal krizinin ve Trump adlı daimi felaketin damga vurduğu son on beş yıllık süreçte kaleme aldığı yazılardan oluşan ‘Ya Farstan Sonra’, mevcut savaş, terör ve gözetim rejimi ile korkunç eşitsizlik, iklim felaketi ve medyada yaşanan büyük yozlaşma karşısında sanat, eleştiri ve kurmaca alanında yaşanan değişimlere dair yaptığı değerlendirmeler ve alternatif öneriler sunuyor.

Kitabın ilk kısmı, 11 Eylül’den beri varolan, travma, paranoya ve kitsch’in kullanımı ve suiistimalini içeren kültürel acil durum siyasetine odaklanıyor.

İkinci kısım, bu süre zarfında neoliberalizmin sanat kurumlarında yarattığı değişimi değerlendiriyor; zira gerek pazar gerek müzeler inanılmaz derecede büyümüş ve sanatçılar da bu muazzam değişime eleştirel veya başka türlü bir şekilde yanıt vermişlerdir.

Üçüncü ve son kısım, medyadaki dönüşümü, yakın zamana ait sanat eserleri, film ve kurmaca alanlarına yansıdığı haliyle mercek altına alıyor ve “makine görüşü/yapay görü” (herhangi bir insan arayüzü olmadan, makinelerin diğer makineler için ürettiği işaretler), “operasyonel imgeler” (dünyayı temsil etmekten ziyade ona müdahalede bulunan imgeler) ve günlük yaşamlarımızın her yerine nüfuz etmiş olan enformasyonun algoritmik kodlanışı gibi olguları keşfe çıkıyor.

  • Künye: Hal Foster – Ya Farstan Sonra: Çöküş Çağında Sanat ve Eleştiri, çeviren: Aslı Önal, Ayrıntı Yayınları, sanat, 224 sayfa, 2020

Terry Eagleton – Radikal Kurban (2019)

Terry Eagleton bu çarpıcı çalışmasında kurban mefhumunu Antikçağdan günümüze, pek çok düşünür ve yazarın eserlerini kat ederek tartışmaya açıyor.

Ölüm, trajedi ve kurban gibi meseleler, kültür ve siyaset kuramcıları kadar bunları fazla teolojik bulan politik solun da pek incelemediği meselelerdir.

Eagleton’ın kitabı, tam da bu kavram ve konuları dert etmesiyle öne çıkan kitap, kurban mefhumu teolojik ve felsefi macerasının nasıl geliştiğinden kurban mefhumu ile çarmıha gerilme, tragedya, eros, ahlak ve aşırılık kavramlarıyla ilişkisine pek çok konuyu tartışıyor.

Eagleton ayrıca, kendi formülleştirdiği hâliyle “radikal kurban” fikrinin, siyaset ve devrimle nasıl ilişkilendirilebileceği üzerine de düşünüyor.

Kitap, Marksizm, göstergelim, psikanaliz ve edebiyat eleştirisi gibi farklı disiplinlerin bir araya geldiği zengin bir tartışma sunuyor.

  • Künye: Terry Eagleton – Radikal Kurban, çeviren: Aslı Önal, Ayrıntı Yayınları, inceleme, 224 sayfa, 2019

Frederick C. Beiser – Aydınlanma, Devrim ve Romantizm (2018)

Frederick Beiser, Alman İdealizmi, Alman Romantizmi, İngiliz Aydınlanması ve genel olarak 19. yüzyıl felsefesi konusundaki çalışmalarıyla, dünya çapında ün sahibi bir felsefeci.

Beiser’in bu kapsamlı çalışması da, 1790 ile 1800 arasındaki on yıllık zaman diliminde modern Alman politik düşüncesinin nasıl biçimlendiğini incelemesiyle çok değerli.

Beiser, bu on yıl zarfında, Fransız Devrimi karşısında oluşan reaksiyon, Almanya’da liberalizm, muhafazakârlık ve romantizm gibi üç karşıt politik geleneğin ortaya çıkmasına neden olduğunu ve bu geleneklerden her birinin, modern Alman politik düşüncesinin on dokuzuncu ve yirminci yüzyıllardaki gelişiminde merkezî rol oynadığını belirtiyor.

Yazar, bu geleneklerin köken ve bağlamlarını belirleyerek temel politik ideallerine dair bir analiz ortaya koyuyor.

1790’ların belli başlı politik düşünür ve hareketlerinin bir incelemesi niteliğinde olan çalışmada her bölüm, bu on yılın merkezî figürlerini, bunların politik teorilerinin kökenlerini, Fransız Devrimi karşısındaki tepkilerini ve savundukları düşüncelerde politikanın önemini tartışıyor.

Kitabın en dikkat çekici katkısı ise, Alman düşüncesinin on sekizinci yüzyıl ve hatta Fransız Devrimi boyunca apolitik olduğu yönündeki, hâlâ hâkim olan görüşe temelden karşı çıkması.

Beiser, 1790’lardaki Alman felsefesinde hâkim olan politik amacı ayrıntılı bir şekilde ortaya koyuyor.

  • Künye: Frederick C. Beiser – Aydınlanma, Devrim ve Romantizm: Modern Alman Politik Düşüncesinin Doğuşu (1790-1800), çeviren: Aslı Önal, Ayrıntı Yayınları, felsefe, 576 sayfa, 2018

Noam Chomsky – Korsanlar ve İmparatorlar (2018)

Amerika, Irak’ı tartışmasız bir biçimde işgal etti ve bu, ülkeyi yerle bir eden sebepsiz bir saldırı eylemiydi.

Peki, işgalci bir ordunun askerlerini öldüren bir saldırı, nasıl oluyor da bir “terör saldırısı” olabiliyor?

Noam Chomsky’ye göre, bunun tek bir yolu var:

Şayet saldıran taraf, kendisine istediği zaman bir yerleri işgal ve imha etme hakkı tanıyan biricik imtiyazlara sahipse, onun haklı eylemlerine karşı gösterilen her tür direniş terörizmdir.

İşte, ilk baskısı 1986’da yapılan, daha sonra da farklı baskılarla güncellenen ‘Korsanlar ve İmparatorlar’ın ilgilendiği konu tam da bu.

Daha açık bir ifadeyle kitap, uluslararası terörizm kavramının modern Batılı anlamdaki kullanımına ışık tutuyor ve bununla da yetinmeyerek Batı’nın üst düzey bir kinizm örneği sergileyerek uyguladığı şiddet için bir kılıf olarak kullandığı, hatta yakın zamana ait birtakım “terör” olayları üzerinden bu kullanımın ne denli çılgın boyutlar alabildiğini gözler önüne seriyor.

Kitap, bu algı ikliminin yaratılmasında medyanın, akademinin ve uluslararası kuruluşların nasıl ikiyüzlüce roller üstlendiğini açıkça ortaya koyuyor.

  • Künye: Noam Chomsky – Korsanlar ve İmparatorlar: Eskiler ve Yeniler, çeviren: Aslı Önal, Ayrıntı Yayınları, siyaset, 336 sayfa, 2018

Lars T. Lih – Lenin: Farklı Bir Yol (2017)

Profesör Lars Lih imzalı, sıra dışı tarihi figürlerden olan Vladimir İlyiç Lenin’in hayatı ve siyasi serüveni hakkında sağlam bir kaynak.

Lenin’in özel yaşamıyla siyasi hayatı arasındaki sıkı bağlantıyı gözler önüne seren Lih, bunu yaparken yalnızca tek yönlü kaynaklara değil, farklı yaklaşımlara da hak ettikleri değeri veriyor.

Kitap için hem Soğuk Savaş döneminde Batı’da üretilen, Lenin’le ilgili olumsuz ve önyargılı literatürden hem de Sovyet arşivlerinden yararlanılmış.

Lenin’in yetiştiği çevreyi, işçi ve köylü sınıflarına yaklaşımını, ortaya koyduğu devrimi mümkün kılan kişisel ve tarihsel koşulları, sosyalizme verdiği teorik ve pratik katkıları ve hem Sovyetler hem de sosyalizm deneyimindeki nerede durduğunu serimleyen, alan için önemli bir çalışma.

  • Künye: Lars T. Lih – Lenin: Farklı Bir Yol, çeviren: Aslı Önal, Ayrıntı Yayınları, biyografi, 256 sayfa

James M. Jasper – Protesto (2017)

Politika, ahlak ve kültür konuları üzerine çalışan James Jasper, Wall Street’i İşgal Et eylemlerinden Mısır’daki devrime ve Hindistan’daki Dalit hareketine, farklı yer ve farklı zamanlarda ortaya çıkmış toplumsal hareketleri izleyerek bir protestonun ortaya çıkışı ve gelişiminin altındaki etkenleri aydınlatıyor.

  • Protestolar hangi şartlarda ortaya çıkar?
  • Üyelerini nasıl kazanır?
  • Örgütlenme aşamasında hangi sıkıntılarla boğuşur?
  • Medya ve siyasi aktörlerle nasıl ilişkiler kurar?
  • Bireylerin bu eylemlerde bulunmalarını sağlayan temel etkenler neler?
  • Bireylerin psikolojik durumları ve dürtüleriyle siyasi tavırları arasında her zaman doğru bir orantı vardır mıdır?

Bu ve bunun gibi pek çok sorunun yanıtını veren Jasper, hiçbir protesto hareketinin ve onlara katılan bireylerin tek bir kategoriye indirgenemeyeceğini gözler önüne seriyor.

  • Künye: James M. Jasper – Protesto, çeviren: Aslı Önal, Ayrıntı Yayınları, siyaset, 256 sayfa