Billie Holiday ve William Dufty – Billie Holiday Otobiyografi (2020)

Billie Holiday, olağanüstü bir blues şarkıcısıydı, ama bundan çok daha fazlasıydı.

Irkçı önyargılar ve sömürüyle mücadele eden muhteşem bir kadındı mesela.

Bu kitap, Billie Holiday’in görkemli yükselişinin ve dokunaklı hayatının sağlam bir anlatısı olarak karşımızda duruyor.

Holiday kitabında, yetiştiği çevreyi, müzik kariyerinde tanıştığı sıra dışı simaları ve hem bir kadın hem de bir siyahi olarak ödediği akıl almaz bedelleri bizimle paylaşıyor.

Bunun yanı sıra, tekrar tekrar girdiği hapis günlerini, aşklarını, evliliklerini ve hayatını zindana çeviren eroin bağımlılığını da çekincesiz anlatıyor Holiday.

Kitap, tüm acılara rağmen tebessüm etmeyi başarabilmiş, trajedilere ince esprileriyle karşılık vermiş sıra dışı bir kadının dünyasına yakından bakmamıza olanak veriyor.

  • Künye: Billie Holiday ve William Dufty – Billie Holiday Otobiyografi, çeviren: Avi Pardo, Encore Yayınları, otobiyografi, 207 sayfa, 2020

Maurizio Lazzarato – Borçlandırılmış İnsanın İmali (2020)

Bugün her bebek, gözlerini Devlet “Ana”dan miras borçlara açıyor.

Sınıf mücadelesinin şimdi borç etrafında serpilip yoğunlaştığını belirten Maurizio Lazzarato da, Nietzsche, Deleuze, Guattari, Foucault ve Marx’ın fikirleri ışığında, neoliberal sistemin kamu borcuyla tüm toplumu nasıl borçlandırıp esir aldığını ortaya koyuyor.

Dünyanın dizginlerini ele geçirmiş neoliberal iktisada sıkı bir eleştiri olarak okunabilecek kitapta Lazzarato, borç dediğimiz olgunun kapitalist ekonomi için tehdit olmak bir yana, bizzat neoliberal projenin tam merkezinde bulunduğunu belirtiyor.

Lazzarato’ya göre, alacak-borçlu ilişkisi, sömürü ve tahakküm mekanizmalarını çaprazlama şiddetlendiriyor.

Zira bu ilişki, çalışanlar ile işsizler, tüketiciler ile üreticiler, çalışan ve çalışmayan nüfus yahut emekliler arasında hiçbir ayrım yapmıyor.

Bu kesimlerin tümü sermaye karşısında borçlu, suçlu ve sorumluyken, sermaye ise kendini Büyük Alacaklı, Evrensel Alacaklı olarak gösteriyor.

Borç ekonomisini ve onun tabi kılma politikasını kapsayan ve aşan borç ekonomisini analiz etmek için teorik araçlardan, kavramlardan yoksunduk.

‘Borçlandırılmış İnsanın İmali’, tam da bu boşluğu doldurmasıyla büyük öneme haiz.

  • Künye: Maurizio Lazzarato – Borçlandırılmış İnsanın İmali: Neoliberal Durum Üzerine Deneme, çeviren: Murat Erşen, Dergah Yayınları, siyaset, 143 sayfa, 2020

Kolektif – Mekânsal Ağlar (2020)

Anadolu’nun arkeolojik, kültürel mirası ve kimliği hakkında çok önemli bir haritalama.

Daha önce burada ‘Lydia Arkeolojisi‘ adlı önemli bir kitabına da yer verdiğimiz Christopher Roosevelt’in derlediği bu derleme yayın, bunu da, geçmişi incelemek için Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve diğer analitik araçların kullanıldığı araştırma projelerine odaklanarak yapıyor.

Arkeoloji ve kültürel miras alanlarında görece yeni tekniklere de odaklanan çalışma, veri koleksiyonlarını mekânsal boyuta taşıyan ve web tabanlı haritalamaya yönelik çalışma yapan farklı disiplinlerden araştırmacıları bir araya getiriyor.

Kitapta yer alan makaleler, Ortaçağ Anadolu’sundaki Yahudi toplulukların haritalanması, Hrant Dink Vakfı’nın Türkiye Kültür Varlıkları Haritası, Osmanlı dönemindeki bostancıbaşı kayıtlarından yola çıkarak İstanbul kıyı şeridindeki sosyo-mekânsal farklılıkların araştırılması gibi farklı konuları ele alıyor.

  • Künye: Kolektif – Mekânsal Ağlar: Araştırma ve Kamu Erişimi İçin Anadolu’nun Geçmişinin Haritalandırılması, derleyen: Christopher H. Roosevelt, çeviren: Duygu Çamurcuoğlu ve N. Pınar Özgüner, Koç Üniversitesi Yayınları, arkeoloji, 224 sayfa, 2020

Vyvyan Evans – Dil Miti: Dil Neden Bir İçgüdü Değildir (2020)

Dil, çaba sarf edilmeksizin, kendiliğinden mi ortaya çıkar?

Dilin doğuştan geldiği tezlerine karşı çıkan Vyvyan Evans, anadilimizi kullandığımız ölçüde inşa ettiğimizi; doğuştan gelen evrensel bir dilbilgisi olmadığını, aksine anadilimizi edinmemizi sağlayan çeşitli genel öğrenme mekanizmalarının bulunduğunu belirtiyor.

Dünyada 7.000 civarındaki dilin tümünün altyapısını meydana getiren dilbilgisinin esasen aynı olduğu yaygın inanışının bir mit olduğunu gösteren Evans, dilin başka hayvan iletişim biçimleriyle bağlantılı olduğunu, dillerin çarpıcı bir çeşitlilik sergilediğini, anadilimizi öğrenirken doğuştan gelen “evrensel” bir dilbilgisinden ziyade, insan zihninin genel özelliklerinden, becerilerinden yararlandığımızı, dilin özerk değil zihinsel evrenimizin başka özellikleriyle yakından bağlantılı olduğunu ve son olarak, dil ile aklın, insanlarla iletişim kurma biçimimizi yansıttığını gösteriyor.

Evans’a göre dil, sanıldığının aksine çaba sarf edilmeksizin, kendiliğinden ortaya çıkmaz. Öncelikle, maruz kaldığımız dil girdisinden doğar.

Son yıllarda yapılmış pek çok araştırmanın verilerinden de yararlanan kitap, dil-zihin ilişkisi üzerine çok iyi bir çalışma.

  • Künye: Vyvyan Evans – Dil Miti: Dil Neden Bir İçgüdü Değildir, çeviren: Mehmet Doğan, Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, dilbilim, 328 sayfa, 2020

Alexander Anievas ve Kerem Nişancıoğlu – Batı’nın Egemenliği Nasıl Kuruldu? (2020)

Kapitalizmi küresel hâkimiyete taşıyan etkenler nelerdi?

Alexander Anievas ve Kerem Nişancıoğlu’nun özgün tezler barındıran bu çalışmaları, kapitalizmin kökenlerini ve tarihini uluslararası ve jeopolitik bir çerçeveden izliyor.

Tarihsel bir üretim biçimi olarak kapitalizmin temelinde bu “uluslararası olma halinin” yattığını belirten yazarlar, kapitalizmin ayrıksı bir üretim biçimi olarak ortaya çıkmasına imkân sağlayan “Avrupa dışı” jeopolitik koşulları ve faillik biçimlerini ele alarak, bu varsayımlarını destekliyor.

Yazarlar, yaygın kanıların aksine, kapitalizmin kökenlerinin kültürel ve coğrafi açıdan Avrupa’nın sınırlarına hapsedilemeyeceğini iddia ediyor ve buradan yola çıkarak Moğol istilalarının dünyayı birleştirmesinden vebanın yıkıcı ve yaratıcı etkilerine, Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa üzerindeki jeopolitik baskısından Amerika ve Asya’daki sömürgelerin sınıfsal ve toplumsal cinsiyete dayalı ilişkilerin ortaya çıkışındaki tarihsel rolüne, kapitalizmi yaratan farklı süreçleri birbirleri ile ilişkileri içerisinde analiz ediyor.

  • Künye: Alexander Anievas ve Kerem Nişancıoğlu – Batı’nın Egemenliği Nasıl Kuruldu?: Kapitalizmin Jeopolitik Kökenleri, çeviren: Çağdaş Sümer, Yordam Kitap, tarih, 384 sayfa, 2020

Amir D. Aczel – Sıfır (2020)

Bugün kullandığımız Hint-Avrupa rakamları nereden geldi?

Amir Aczel, matematik tarihinde “sıfır”ın kaynağını keşfe çıkarak bu soruya çarpıcı yanıtlar veriyor.

Hayatı boyunca sayılara takıntılı bir şekilde ilgi duymuş Aczel, hem tozlu arşivlerde gizlenen metinleri tarayarak hem de sözde akademisyenlerin sayıların ortaya çıkışı konusundaki iddialarını karşılaştırarak antik dünyanın bir resmini çiziyor.

Bu yolculukta Hindistan’a, Tayland’a, Laos’a, Veitnam’a ve oradan da Kamboçya’nın derinliklerine uzanıyoruz.

Kamboçya’da yedinci yüzyılda inşa edilmiş bir tapınağın aşınmış duvarında en eski “sıfır”ı, yani sayı sistemimizin kilit taşını keşfeden Aczel’in “sıfır”ın kaynağına yönelik arayışı, bize matematik ve felsefe tarihine ilişkin derin düşüncelerle dolu bu kitabı armağan etmiş.

  • Künye: Amir D. Aczel – Sıfır: Sayıların Kökenine Yolculuk, çeviren: Zeynep Alpar, Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, bilim, 210 sayfa, 2020

Ali Arayıcı – Kemalist Türkiye’de Eğitim Sorunu ve Köy Enstitüleri (2020)

Kemalist dönem Türkiye’sinin eğitim-kültür politikaları ve bunların günümüz Türkiye’sindeki yansımaları üzerine iyi bir eleştirel analiz.

Köy Enstitüleri tartışmasını da konuya dâhil eden Ali Arayıcı’nın kitabı, bugün nasıl bir eğitim sistemi istediğimiz sorusuna yanıt olabilecek türden.

Kemalist dönem Türkiye’sinin eğitim-kültür politikaları, arayışları ve kırsal alanda eğitim üzerine önemli tezler içeren kitap, ilk olarak eğitimin sınıfsal niteliğinden hareketle, kapitalist ve sosyalist eğitim sistemlerini karşılaştırıyor.

Arayıcı ardından, Türkiye’nin eğitim serüvenini, Cumhuriyetin kuruluş yıllarından Köy Enstitüleri’ne kadar izliyor, daha sonra da Türkiye’nin bugünkü eğitim sisteminde öne çıkan sorunları ele alıyor.

Kitap, özellikle Köy Enstitüleri bağlamında bazı kesimler tarafından bilinçli yahut bilinçsiz şekilde saptırılan konulara açıklık getirmesiyle de önemli.

  • Künye: Ali Arayıcı – Kemalist Türkiye’de Eğitim Sorunu ve Köy Enstitüleri, Doruk Yayınları, tarih, 382 sayfa, 2020

Daniel R. DeNicola – Cehaleti Anlamak (2020)

Komplo teorilerinin ve yalan haberlerin cirit attığı bugünlerde, cehalet altın dönemlerini yaşıyor.

Sadece Boğaziçi Üniversitesi’nde olup bitenlere baktığımızda dahi, cehalet ile pervasızlığın köklü bir kuruma dahi nasıl göz koyabileceğini ve amacına ulaşmak için nasıl akla hayale gelmez adımlar atabileceğini görebiliyoruz.

Cehalet boldur ve çok da dirayetlidir.

Felsefe profesörü Daniel DeNicola da, bir nevi anlaşılamaz olanı anlamaya girişerek cehaleti keşfetmeye koyuluyor.

Cehaletin bilgiyle kurduğu karmaşık ilişkiyi daha iyi kavramamıza yardımcı olan DeNicola, düşünülenin aksine, cehaletin basit bir bilgi eksikliği olmadığını, bundan çok daha fazlası olduğunu ortaya koyuyor.

DeNicola cehaletin bir eksiklik ve boşluktan fazlası olduğunu, bilgi ile dinamik ve karmaşık etkileşimlerde bulunduğunu belirtiyor.

‘Cehaleti Anlamak’ın, 2018 yılında Amerikan Yayıncılar Birliği’nden PROSE ödülünü kazandığını da ayrıca belirtelim.

  • Künye: Daniel R. DeNicola – Cehaleti Anlamak: Bilmediklerimizin Şaşırtıcı Etkisi, çeviren: Semih Süren, Sola Unitas Yayınları, inceleme, 320 sayfa, 2020

Ethem Alpaydın – Yapay Öğrenme (2020)

 

Yapay öğrenme, son yılların en heyecan verici, en çığır açıcı keşiflerindendir.

Ethem Alpaydın da, yüz tanımadan şoförsüz arabalara, konuşma tanımadan otomatik çeviriye, yapay öğrenme hakkında bilinmesi gereken her şeyi açıklıyor.

Yapay öğrenmenin temellerini daha iyi kavramak açısından muhakkak okunması gereken çalışma, yapay öğrenmenin kullanımları ve sınırlarına ilişkin bizi aydınlatıyor.

Bilgisayar biliminin evrimi, derin sinir ağları, yapay zekâ, veri mahremiyeti ve veri güvenliğinin etik boyutları da, kitapta tartışılan diğer konular.

  • Künye: Ethem Alpaydın – Yapay Öğrenme: Yeni Yapay Zekâ, çeviren: Aylin Ağar, Tellekt Kitap, bilim, 152 sayfa, 2020

Noriko Nakayama – Köy Kadını, Modernite ve İslam (2020)

Bir Japon sosyal bilimcinin gözünden, 1990’ların Türkiye’si üzerine muazzam bir antropolojik okuma.

90’larda Zonguldak Ereğli’de bir yıl kalmış Noriko Nakayama’nın çalışması, köy kadınının yaşamında gelenek ve modernitenin rolünü ayrıntılı bir bakışla resmediyor.

Sosyolojik, antropolojik çalışmaların büyük çoğunluğu, kadın ve İslam konusunda genellikle şehirli kadınların konumunu merkeze alarak tartışır.

Nakayama’nın incelemesi ise, yaşayan köy geleneğinin içinde İslam’ın, açık veya kapalı olmanın anlamını irdelemesiyle konuya farklı bir yerden bakıyor.

Kitabın asıl katkısı ise, Kemalist, muhafazakâr yahut liberal gibi özünde kutuplaşmaya sebebiyet veren söylemleri dışlayarak ele aldığı coğrafyadaki kadını olduğu gibi aktarabilmiş olması.

Özellikle Zonguldak Ereğli’nin bir köyünde kadınların modern yaşamın içinde Cumhuriyet’in kurumlarını, değişen toplumsal koşulları ve köyün özgün kültürünü nasıl birleştirdiklerini gözler önüne sermesiyle dikkat çeken çalışma, modern toplumsal gerçekliğin tek bir şablondan ziyade çok yönlü bir açıklama gerektirdiğini bir kez daha vurgulamasıyla önemli.

Köy kadınının gelenek ve modernite ile nasıl bir ilişki kurduğuna yakından bakmak için çok iyi fırsat.

  • Künye: Noriko Nakayama – Köy Kadını, Modernite ve İslam: Bir Antropoloğun Gözünden 1990’ların Türkiyesi, çeviren: Tolga Özşen, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, antropoloji, 208 sayfa, 2021