Mutlu Arslan – Hepimizin Hikâyesi (2023)

Ulaştığı kitlesellik ve yarattığı deneyimlerle, bugünden bakıldığında oldukça kısa görünen bir zaman aralığında, toplumsal mücadeleler tarihimize damgasını vuran Devrimci Yol, bazı yörelerde çok daha derin etkiler yaratmıştır.

Anadolu’nun batısında küçük bir şehir olan Uşak da bunlardan biridir. Devrimci Yol dergisinin 1977 Mayıs’ında yayınlanan ilk sayısının manşetinde “Uşak Halkının Direnişi” yer alır.

İç savaş döneminin en yoğunlaştığı günlerde toplumu teslim almaya çalışan faşist saldırganlığa karşı verilen bu “yiğit direniş”, ülke çapında yürütülen mücadeleye örnek gösterilir.

17-18 Mart 1977 Uşak Direnişi, şehirde terör estiren faşistlere karşı canı pahasına direnen devrimci gençlerin kararlığının olduğu kadar, evlatlarına sahip çıkan Uşaklı ailelerin gözü kara cesaretinin de ürünüdür.

Devrimci hareketin ikirciksiz siyasal söylemiyle yoğrularak büyüyen bu kararlılık ve cesaret, kısa zamanda şehrin tüm mahallelerini özgürleştirmiş, köylerde eşi benzeri olmayan tarihsel pratikler yaratmıştı.

Ve elbette bu uğurda büyük bedeller ödenmişti.

‘Hepimizin Hikâyesi’, büyüdüğü sokaklara eli kanlı faşistlerin gölgesi değmesin diye yalın bilek kavgaya tutuşanları; hayatlarını devrim mücadelesine katarak aramızdan ayrılan gencecik insanları; tutulamayan yasları, akıtılamayan göz yaşlarını, yakılamayan ağıtları ve her şeye rağmen küllenmemiş bir umudu anlatıyor.

‘Hepimizin Hikâyesi’, onu yaratan devrimcilerin mütevazı suskunluğu ardında yıllardır saklı kalmış görkemli bir mücadele tarihini anlatıyor.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Ahmet Akkuş, Ahmet Savaştürk, Akın Yalçın, Alpay Bozkurt, Arslan Civan, Asude Güngör, Aydın Çağlayan, Aydoğan Sunal, Bahri Öner, Bilal Kul, Bülent Akın, Celile Üstüntaş, Cemal Gürsel Kırıcı, Ecevit Genç, Ertan Yıldırım, Fırat Güray, Gülfer Gültepe Keskin, Gülnur Sevinç, Hacer Bozkurt, Hasan Peker, Huriye Yıldırım, Hüdai O. Akcura, Hüdayi Mohan, Hüsamettin Aytaş, İbrahim Akın, İbrahim Uçar, İsmail Ertürk, İsmail Küçükakın, Kemal Türkekul, Mahmut Uludağ, Mehmet Erdal, Mehmet Soyatlar, Mesut Güngör, Muammer Sakaryalı, Mustafa Uysal, Mutlu Arslan, Müfide Akkuş Karakaya, Nihat Fırat, Osman Karakaya, Osman Mercimek, Önder Güner, Ragıp Atılgan, Ramazan Şenkul, Recep Çiydem, Semiha Durak, Sevil Kul, Sultan Kulalı, Süleyman Oktay, Süreyya Martin, Şefika Sakaryalı, Tahsin Özer ve Zekai Kömürcü.

  • Künye: Mutlu Arslan – Hepimizin Hikâyesi: Uşak’ta Devrimci Mücadele (1975-1981), Sol Kültür Yayınları, siyaset, 432 sayfa, 2023

Cevdet Kadri Kırımlı – Çin Mucizesinin Sonu mu? (2023)

‘Çin Mucizesinin Sonu mu?’, bugünkü Çin’i farklı yönleri ve yakın geçmişi ile anlamaya yönelik bir el kitabı.

Cevdet Kadri Kırımlı, Çin hakkında doğru bilinen yanlışları açıkladığı bu kitabında, bu gizemli ülke hakkında bütüncül bir değerlendirme sunuyor.

Kırımlı, Çin’in sadece siyasal gelişme seyrini, ekonomik büyüme dinamiğini, toplumsal hayatını tasvir etmekle kalmıyor, Çin’in zihniyet dünyasını inceliyor.

Afyon Savaşları’ndan bağımsızlığa, Kültür Devrimi’nden “Mao2.0”a…

Her yerde hazır ve nazır partinin krizinden, ekonomik büyüme krizine, nüfus krizine…

Fotoğraflar, grafikler ve canlı gözlemlerle…

‘Çin Mucizesinin Sonu mu?’, tam anlamıyla bir Çin’i anlama kılavuzu.

Kitaptan bir alıntı:

“Napoléon’un ‘Çin uyuyan bir aslandır, bırakalım uyusun, uyandığında dünyayı titretecek,’ dediği rivayet edilir. Bir de geçmişi 14. yüzyıla kadar giden ‘kâğıttan kaplan’ var. Mao ilk kez 1956 yılında Amerika için kullanmaya başlayarak bu Çin deyişinin bütün dünyada tanınmasını sağlamıştı. Yeni dönemde rejimin içeride baskıcı karakteri, dış ilişkilerde ise şahin ve müdanasız tavrı… ülke içinde ve dışında gerginliklere, hatta sıcak temasa yol açar mı? ‘Çin Mucizesi’nin sonu mu yoksa her şey asıl şimdi mi başlıyor? Dünyayı titretecek bir aslan mı olacak, kâğıttan kaplan mı?”

  • Künye: Cevdet Kadri Kırımlı – Çin Mucizesinin Sonu mu?: Uyuyan Aslan, Kâğıttan Kaplan, İletişim Yayınları, inceleme, 208 sayfa, 2023

Elsa Dorlin – Cinsiyet, Toplumsal Cinsiyet ve Cinsellikler (2023)

Feminist felsefelerin külliyatı, feminist direnişlerin tarihine göbekten bağlıdır.

Elsa Dorlin’in bu kavrayışla yola çıkan kitabı, feminist düşünce ile mücadeleler tarihine ve feminist felsefeye büyük katkı sunuyor.

Feminizm dalga dalga yayılıyor.

Her yeni dalga yeni bir devrimi de beraberinde getiriyor.

  • Peki, erkek egemen toplumların kıyılarını aşındıran bu devrimci dalgalar bugüne kadar neleri değiştirdi?
  • Kadınların birlik olarak elde ettikleri kazanımlar bugün hangi noktada duruyor?
  • Feminist akımların dümen suyunda şekillenen 21. yüzyılın yeni dünyası ne gibi yenilikler getiriyor?

Bu kitap feminist hareketlerin temel çıkış noktalarını, cinsiyet, toplumsal cinsiyet ve cinsellik etrafında dönen hararetli tartışmaları, çatışmaları ve anlaşmazlıkları sade bir dille ve güncel örnekler üzerinden anlatıyor.

Bir kadın hareketinden azınlıkları kucaklayan kitlesel bir direnişe giden yolda feminist akımların farklı cinsel kimliklere sahip insanlarla kurabilecekleri ittifakların rengini ortaya koyuyor.

Baskı odaklarının kesiştiği yerde kadınların, geylerin, lezbiyenlerin, hatta erkek egemen toplumun baskısından yılmış erkeklerin kendilerine yeni yollar çizebilmelerine izin veren bir kılavuz görevi de görüyor.

  • Künye: Elsa Dorlin – Cinsiyet, Toplumsal Cinsiyet ve Cinsellikler: Feminist Teoriye Giriş, çeviren: Umay Vardar, Fol Kitap, feminizm, 120 sayfa, 2023

David J. Linden – Dokunmanın Büyüsü (2023)

Nörobilim profesörü olan David Linden, ‘Dokunmanın Büyüsü: Parmak Ucundan Kalbe ve Zihne Giden Yol’da, dokunmanın önemini anlatıyor!

Kitap, dokunma duyumuzla duygusal tepkilerimiz arasındaki arayüzün sosyal etkileşimlerimizi, genel sağlığımızı ve gelişimimizi nasıl etkilediğine dair ilgi çekici ve büyüleyici bir araştırma sunuyor.

‘Dokunmanın Büyüsü’, benlik algımızı ve dünya deneyimlerimizi açıklamaya yardımcı olan dokunma anlayışındaki bilimsel gelişmeleri araştırıyor.

Deriden sinirlere ve beyne kadar, vücudun dokunma devrelerinin organizasyonu hayatımızı güçlü bir şekilde etkiler; tüketici seçiminden cinsel ilişkiye, alet kullanımından dilin kökenlerine, kronik ağrıdan iyileşmeye kadar her şeyi etkiler.

Kişilerarası temas, sosyal bağ ve bireysel gelişim için çok önemlidir.

Linden, neyin iyi ve neyin kötü hissettirdiğine ilişkin algıları ayırt etmek için duyusal ve duygusal bağlamın birlikte nasıl çalıştığını anlaşılır bir şekilde açıklıyor.

  • Künye: David J. Linden – Dokunmanın Büyüsü: Parmak Ucundan Kalbe ve Zihne Giden Yol, çeviren: Gökçe Çakmak, Epsilon Yayıncılık, psikoloji, 2023

Kolektif – Ahlakın Yeni Soyağacı (2023)

Ahlak Psikolojisi köklü bir geçmişe sahip olsa da, evrimsel yaklaşımlar nispeten kısa bir süre önce ortaya kondu ve son yirmi yılda bu alanda kuramsal ve yöntembilimsel birçok yenilik meydana geldi.

Türkiye’de ahlak psikolojisi alanında çalışan dört nesilden on beş yazarın makalelerini bir araya getiren ‘Ahlakın “Yeni” Soyağacı’, ahlak psikolojisini tarihsel bir perspektife yerleştirirken, güncel kurumsal yaklaşımların bir özetini sunuyor.

Ahlakın biyolojik ve kültürel belirleyicilerine dair çeşitli tartışmaların yürütüldüğü on iki bölümden oluşan çalışma, ahlaka dair bütünlüklü bir resme ulaşmak için hem çevresel hem de biyolojik etkenlere odaklanılması gerektiğini ortaya koyuyor.

İnsan ahlakının şekillenişini ve işleyişini siyaset, insan ilişkileri, karar verme süreçleri, iktisadi davranışlar ve hatta iklim krizi gibi farklı alanlardaki yansımaları açısından ele alan bu kapsamlı derleme, güncel çalışmaları ve tartışmaları başarıyla sunuyor.

  • Künye: Kolektif – Ahlakın Yeni Soyağacı: Psikolojik ve Evrimsel bir Bakış, derleyen: Onurcan Yılmaz, Koç Üniversitesi Yayınları, psikoloji, 238 sayfa, 2023

Alfred North Whitehead – Doğa ve Yaşam (2023)

Alfred North Whitehead’in 1933’te Chicago’da verdiği iki konferanstan oluşan bu eser, doğadaki değişimler ve süreklilikler arasındaki ilişkiselliği ve bütünsel bir yaşam mefhumunun temellerini konu alıyor.

Birinci konferansta Whitehead, doğayı, ortodoks öğretiler dediği klasik mekân anlayışları dışındaki bir düşünce sahnesinde yeniden düşünmenin olanaklarını araştırıyor.

Klasik mekân anlayışlarının ve genel olarak atomcu öğretinin boş mekân ile onu dolduran madde zerreleri arasında kurduğu bağlantının zayıflığını sergiledikten sonra, faaliyet ve süreç eksenlerine oturan bir doğa mefhumu geliştiriyor.

Bu yeniden düşünme, doğayı bir süreç olarak kavrama girişiminde duyu-algısını temel hareket noktası olarak alıyor ve modern ontolojinin bazı ana dayanaklarına itiraz ediyor.

Bu eleştiri ve argümanlarla bağlantılı olarak ikinci konferansta ilişkisel bir yaşam mefhumu geliştiren Whitehead’e göre doğa ve yaşam, modern felsefenin başlangıcından beri bir bölünme içine sokulmuştur.

Özne, kendini, bedeninden ve maddi doğadan bağımsız bir varlıkmışçasına kurmuştur.

Bedeni yok sayan felsefi geleneğin ruhsuzlaştırdığı dünya, süreç ve faaliyet olarak kavranmalıdır.

İşte yaşam, ancak o zaman, içerisinde dinamik bir evren ilkesi şeklinde işleyen karşılıklı bağlantılar ve bir dayanışma bloğu olarak anlaşılabilir.

  • Künye: Alfred North Whitehead – Doğa ve Yaşam, çeviren: Sercan Çalcı, Say Yayınları, felsefe, 64 sayfa, 2023

Özen B. Demir – Tıp ve Tarih (2023)

Son yirmi ile yirmi beş yılda, modern tıp ideolojisi eleştirel sosyal teori tarafından yerden yere vuruldu.

Şimdilerdeyse, bir yandan piyasanın “performans” tazyiki “iyi hekimlik” şiârını tehdit ediyor, hatta imkânsız kılıyor…

Bir yandan da ülkede hekimlerin ve sağlıkçıların popülist hınç siyasetinin hedefine konarak (sadece mânen değil, bilfiil) yere çalındığı günlerden geçiyoruz.

Oysa “Türk modernleşmesi” denen toplumsal tecrübede hekimler geniş roller oynadılar; siyasette, sanatta, “toplum önderliği”nde öne çıktılar.

Hekimler, tedavi ve ameliyat makamında, beste ve siyaset de yaptılar.

Bu tarihsel tecrübede tıbbî mecazlar da büyük yer üstlendi: Toplumsal meselelere tababet terimleriyle “neşter atıldı”, böylelikle “teşrih edilmiş” oldular.

  • Peki hekimler, hekimlik sıfatıyla kendi fâilliklerini nasıl kurdular; yani mesleklerine nasıl bir anlam yüklediler, hekimlik pratiğini nasıl gördüler, bu pratik içinde kendilerine nasıl bir rol biçtiler?
  • Siyaseti, toplum bilgisini, gayrinizamî harbi, fen bilimlerini, biyolojik mühendisliği birleştiren bir “aşırı tabiplik” sorunu (Özen B. Demir’in kitapta kullandığı, en olumlu anlamıyla provokatif tabir ile) varsa ortada, bunun “tedavisi” nasıl mümkündür?
  • Hekimlik, hayat ve ölüm üzerindeki yarı-tanrısal iddiasının berisinde; nasıl olanca alçakgönüllülüğü, olanca merakı ve olanca heyecanıyla, hayatla ve ölümle meşgul bir zanaata dönüşebilir?

Demir, hem teorinin, sadece tıp eleştirisi literatürünün değil “bütün” sosyal teorinin alet-edevatına el atarak, hem de hekim biyografilerine, deneyimlerine, hekimliğin toplumsal tarihine eğilerek, bu sorular etrafında geziyor.

  • Künye: Özen B. Demir – Tıp ve Tarih: Türkiye’de Hekim Öznelliği (Taşkın Bir Polemik), Nota Bene Yayınları, tıp, 589 sayfa, 2023

Brian Clegg – Ne Olduğunuzu Düşünüyorsunuz? (2023)

Popüler bilim ustası Brian Clegg’in ‘Ne Olduğunuzu Düşünüyorsunuz?’u, sizi siz yapan şeyin biliminde okurlarını eğlenceli bir tura çıkarıyor.

Atom seviyesinden, yaşam ve enerjiye, genetikten kişiliğe kadar, sizi oluşturan milyarlarca parçacığın nasıl ortaya çıktığının peşine düşüyor.

  • Kesinlikle kraliyet soyundan geliyorsunuz, Avrupalı atalarınız varsa Charlemagne mutlaka sizin soy ağacınızda yer alıyor.
  • Vücudunuzdaki hidrojen, Büyük Patlama’dan hemen sonra, yaklaşık 13,5 milyar yıl önce yaratıldı.
  • Vücudunuzdaki elementler yaklaşık 125 £ değerindedir.
  • Bilinçli zihniniz, beyninizin yaptıklarının yalnızca küçük bir kısmıyla ilgilenir.
  • Sizi siz yapan şeyin yaklaşık yüzde 50’si genetik ve epigenetiktir; yine de genlerinizin yüzde 96’sını bir şempanzeyle (ve 60’ını bir muzla) paylaşıyorsunuz.
  • Sizi olduğunuz kişi yapan şeyin büyük bir kısmı (bir dinozorun soyundan gelmenin aksine) yaklaşık 65 milyon yıl önce gerçekleşen dünya üzerindeki kozmik çarpışmaydı.

‘Ne Olduğunuzu Düşünüyorsunuz?’, bizi biz yapan şeyin tam kalbine inen, bunu da aydınlatıcı ve eğlendirici bir üslupla yapan iyi bir çalışma.

  • Künye: Brian Clegg – Ne Olduğunuzu Düşünüyorsunuz?: Benzersiz Olmadığınızı Kabul Etmelisiniz, çeviren: M. Murtaza Özeren, Orenda Kitap, bilim, 248 sayfa, 2023

Wilhelm Windelband – Antik Yunan Felsefesi Tarihi (2023)

Avrupa felsefesinin temelini oluşturan fikirlerin geçirdiği evrimin ayrıntılı ve yoğun bir anlatımı.

Çalışmasına felsefeyi ve felsefe tarihini tanımlayarak başlayan Wilhelm Windelband, Batılı anlamdaki felsefenin temel problemleriyle uğraşarak tarih sahnesinde kendilerine sarsılmaz bir yer edinen Yunan düşünürleri ve ortaya koydukları fikirleri kozmolojik, antropolojik ve sistematik gibi farklı yönleriyle irdeliyor.

Sadece geçmişin entelektüel dünyasını anlamak için değil, çağımızı meşgul eden soruları farklı bir perspektiften ele alabilmek için de felsefe tarihleri her zaman kütüphanelerimizin en güzide konukları oldular.

Windelband’ın bu eseri gibi, bir kısmı yazıldıkları günden beri alanın vazgeçilmez başvuru kaynaklarından oldular.

Yeni Kantçı Baden Okulunun kurucusu kabul edilen Windelband, “Felsefe Tarihi”nin bu ilk kitabında, tarih sahnesinde kendilerine sarsılmaz bir yer edinen Yunan düşünürleri ve ortaya koydukları fikirleri kozmolojik, antropolojik ve sistematik dönem başlıkları altında inceliyor.

Kozmolojik dönemde, “Tüm değişimlerin değişmeden kalan kaynağı nedir?” sorusu Antik dünyanın düşünürlerini uzunca bir süre meşgul etmiş ve dışarıdaki dünyayı anlama çabaları bilimin içeriğinde belirleyici olmuştu.

Antropolojik dönemde Sofistler ve Sokrates ile birlikte bilim, insanın içsel etkinlikleriyle ilgilenmeye başlayarak pratik bir önem kazandı.

Demokritos, Platon ve Aristoteles ise bu iki döneme ait düşünceleri kendi felsefelerinde bir araya getirmiş olduklarından, Windelband tarafından Antik felsefenin sistem filozofları olarak ele alındı.

Milet Okulunun doğa bilimcileri Thales, Anaksimenes, Anaksimandros’un evrenin kumaşını arayışları; Kynik ve Kyrene okullarının haz anlayışı; ‘karanlık’ Herakleitos’un değişim yasası; Parmenides’in ‘varlık’ öğretisi; Pythagorasçı sayı teorisi; Leukippos’un atomculuğu; Zenon’un paradoksları; Protagoras’ın bilgi kuramı bu kitabın sunduğu başlıca tartışma konuları.

  • Künye: Wilhelm Windelband – Antik Yunan Felsefesi Tarihi, çeviren: Ayşe Çevik, Fol Kitap, felsefe, 248 sayfa, 2023

Tom Higham – Bizden Önceki Dünya (2023)

Bundan 50 bin yıl önce, yeryüzündeki tek insan türü biz değildik.

Neandertaller, Hobbitler (H. floresiensis), Denisovalılar ve H. Luzonensis’in de dahil olduğu en az dört tür daha vardı.

‘Bizden Önceki Dünya’da, Denisovalıların keşfinde oldukça önemli bir rol oynayan arkeoloji profesörü Tom Higham, bu keşiflerin yapılmasına olanak tanıyan bilimsel ve teknolojik gelişmeleri anlatıyor.

Hem bu diğer insan türlerinin tam olarak ne kadar zaman önce yaşadıklarına hem de nasıl yaşayıp birbirleriyle nasıl etkileşimler kurduklarına ilişkin gerçekleri gözler önüne seriyor.

Dahası, bu türlerin sağ kalan tek tür Homo sapiens ile, yani bizim türümüzle olan genetik bağlarını gün yüzüne çıkarıyor.

Bu bizim hikâyemiz!

Ve ilk kez, tüm karakterleriyle birlikte eksiksiz anlatılıyor!

Tarihöncesi fosilleri tarihlendirme konusunda dünyanın en iyi uzmanlarından biri olan Higham, insan evrimi konusundaki kim, ne, nerede, nasıl ve ne zaman sorularına cevap vererek insanlığın erken tarihine yeni bakış açıları getiriyor.

  • Künye: Tom Higham – Bizden Önceki Dünya: İnsanlığın Kökenlerinin Yeni Tarihi, çeviren: Damla Karagöl, Nova Kitap, arkeoloji, 328 sayfa, 2023