Emre Gör – Osmanlı Kaynaklarında Karşı Casusluk Vakaları (2023)

Otuz üç yıl gibi uzun bir hükümdarlık devri geçiren II. Abdülhamid, Osmanlı İmparatorluğu’nun büyük tehditlerle karşı karşıya kaldığı bir dönemde saltanat sürmüştü.

Nitekim çok sayıda tarihçiye göre Sultan II. Abdülhamid dönemi Osmanlı İmparatorluğu’nun siyasi bakımdan en çetin dönemi olmuştur.

Avrupa’nın Büyük Güçleri ile süren mücadeleler, Ermeni ve Rum komiteleri başta olmak üzere çeteci oluşumların faaliyetleri, dünyanın dört bir yanından gelen suikast haberleri ile zirveye tırmanan güvenlik endişeleri, bilhassa 1890’larda oldukça yaygınlaşan kolera gibi salgın hastalıklar ve daha sıralanabilecek onlarca farklı tehdit, bu dönemin neden “çetin” bir dönem olarak tanımlandığını ortaya koyar.

Üstelik bu tehditlere imparatorluğun içinde bulunduğu iktisadi ve mali problemler de eklenince, büyük bir açmazla karşı karşıya kalındığı anlaşılır.

Problemlere, 19. yüzyılın doğasından kaynaklanan toplumsal sıkıntılar da ilave edilebilir.

Fakat siyasi, mali ve sosyal tüm bu sıralanan ve sıralanabilecek problemler bir anlamda “görünür ve tanımlanabilir problemler”dir ve arka planda gizli, görünmeyen farklı birçok tehdit bulunuyor.

Bu kitap, II. Abdülhamid dönemine ait görünmeyen ve gizli kalmış tehditleri, örtülü yürütülen casusluk faaliyetlerini ve bu faaliyetlere nasıl karşı koyulmaya çalışıldığını irdeliyor.

Osmanlı kaynaklarına göre gizli komitacılık faaliyetleri, ihtilal/karışıklık çıkarma girişimleri, Osmanlı coğrafyası ve askeri tesisleri hakkında bilgi toplama, illegal oluşumlara silah ve para dağıtımı, stratejik muhabere kayıtlarını ele geçirme ve 19. yüzyıl dünyasına ait bir yenilik olan fotoğraf casusluğu en sık karşılaşılan casusluk türleri arasında yer alıyordu.

Araştırmacı-yazar Dr. Emre Gör’ün Osmanlı arşiv kayıtlarını inceleyerek hazırladığı bu kitap, 1876-1909 yılları arasında, Osmanlı ülkesinde meydana gelen casusluk faaliyetlerini ve bu faaliyetlere yönelik yürütülen casusluğa karşı koyma çalışmalarını ele alıyor.

  • Künye: Emre Gör – Osmanlı Kaynaklarında Karşı Casusluk Vakaları (1876-1909), Kitap Yayınevi, tarih, 96 sayfa, 2023

Árminius Vámbéry – 19. Yüzyıl Türkiyesi ve Türk Modernleşmesi (2022)

Meşhur Orta Asya seyahatiyle tanınan Árminius Vámbéry, uzunca bir süre bulunduğu İstanbul’da gerek Fransızca dersler vererek paşa konaklarında misafir kalması gerek şehirdeki ulemadan ders alması ve gerekse II. Abdülhamid’e müşavirlik yapması bakımından dikkate değer bir şahsiyet.

Bu eserinde Vámbéry İstanbul’a ilk geldiği zamanla kırk yıl sonrasını mukayese ederek Osmanlı bürokrasisini, Türk kadınlarını ve modernleşmeyi ele alır.

Genel olarak bakıldığında eserde kadınların değişimdeki rolünü, açılan kız okullarının kadınlar üzerindeki tesirini izah eder.

Batılıların Türk modernleşmesi üzerine yapılan söylemlerini haksız çıkartarak, yaklaşık yarım asırlık sürede şaşırtıcı bir dönüşüm yaşayan bir toplumu gözler önüne serer.

1898 senesinde Fransa’da yayınlanan bu risalenin bir kısmını Ceditçi aydınlardan Fatih Kerimî kısa süre içinde Tatarcaya çevirmiş ve Türk millî kimliğinin inşası için önemli bir metin olarak değer atfetmiştir.

Fakat Vámbéry’nin eşsiz risalesiyle beraber bu eksik nüsha da kenarda kalmış ve unutulmuştu.

‘19. Yüzyıl Türkiyesi ve Türk Modernleşmesi’ adıyla ilk defa Türkçeye çevrilen bu metin hem Türk kadın yazarların yazılarından hem önemli Osmanlı bürokratlarının söylemlerinden hem de yazarın kendi gözlemlerinden hareketle fikrî anlamda büyük bir dönüşüm yaşayan Osmanlı Devleti’nin on dokuzuncu yüzyıl tarihine ışık tutuyor.

Kitaptan birkaç alıntı:

“Panislamizm, şu an için birbirine ince ipliklerle bağlı gibi görünüyor. Fakat Sünni Müslüman dünyanın manevi lideri olarak tanıdıkları halifeye karşı açık bir tehdit veya saldırı olması durumunda, bu ipler kolayca güçlü bir demet hâline gelebilir ve topyekûn bir savaşa sebebiyet verebilir.”

“Kırk sene kadar Avrupa’da yaşayıp yeniden İstanbul’a gelerek önceki dostlarım arasına girdiğim zaman, gittiğimden beri Türk kadınlarının durumlarında meydana gelen değişim ve büyük köklü devrimlerden oldukça hayrete düştüm. […] Önceki hâllerini bilen birisi için Şarklıların kalbine yerleşmiş tutuculuk ve eskilik fikrini bitirmeyi kırk sene kadar az bir sürenin nasıl olup da yeterli olduğunu görmek herhâlde şaşırmaya değerdi.”

“Nasıl ki Büyük Petro zamanında Ruslar, uzun yıllar Avrupalı valilerin ve memurların yardımını kabul ettilerse, Rusların o zamanki hâlinden daha iyi durumda olan Türkler neden aynısını yapmasınlar?”

  • Künye: Árminius Vámbéry – 19. Yüzyıl Türkiyesi ve Türk Modernleşmesi, çeviren: Murat Çaylı, Selenge Yayınları, tarih, 130 sayfa, 2022

Zeynep Bostan – Osmanlı Hariciyesinin Modern Temelleri (2021)

Osmanlı modernleşme sürecinde diplomasiye nasıl bir yatırım yaptı?

Zeynep Bostan bu özenli çalışmasında, Osmanlı hariciyesinin modernleşme serüvenini, merkez ve dış yapılanmasını ele alıyor.

Diplomasiyle bürokrasinin kesişim noktasında Osmanlı hariciyesinin modernleşme serüvenini, II. Abdülhamid dönemindeki dönüşümün hariciyeye yansımasını, modernleşme sürecindeki farklılıklar ve devamlılıklar bakımından irdeliyor.

İkinci Abdülhamid dönemini kapsayan yıllar boyunca (1876-1909) Hariciye Nezaretinin gelişimini, merkez ve yurtdışı teşkilatıyla ilgili yasal düzenlemeleri, dönemin değişen uluslararası dengeleri ve devletin dış politika amaçları doğrultusunda açılan ve faal olan elçilik ve şehbenderlikleri, statüsü değiştirilen elçilikleri, yeni elçilik projelerini, misyonlara tayin edilen diplomatların seçimindeki amaç ve kriterleri, elçilik kadrolarıyla elçi ve şehbenderlerin görev alanlarını inceleyen çalışma, Osmanlı Devleti’nin modernleşme döneminde diplomasiye yaptığı yatırımı ve diplomatik ilgi alanlarının boyutlarını çok yönlü bir bakışla ortaya koyuyor.

Türkiye’de modern diplomasinin kullanılması ve hariciye teşkilatının geliştirmesine ilgi duyanların edinmek isteyeceği bir çalışma.

  • Künye: Zeynep Bostan – Osmanlı Hariciyesinin Modern Temelleri: II. Abdülhamid Döneminde Diplomasi, Kitap Yayınevi, tarih, 318 sayfa, 2021

Tufan Buzpınar – Hilafet ve Saltanat (2016)

İkinci Abdülhamid’in İslamcı siyasete ilgi duymasının nedenlerini aydınlatan bir çalışma.

İkinci Abdülhamid döneminde Osmanlı hilafeti ile ilgili tartışmalar, Osmanlı-Arap ilişkileri, Ortadoğu’da Osmanlı’ya karşı yükselen tepkiler, Fransa’nın Cezayir’i işgal etmesi ile Filistin’e Yahudi göçünün başlamasının Osmanlı’daki yansımaları ve daha fazlası…

  • Künye: Tufan Buzpınar – Hilafet ve Saltanat, Alfa Yayınları

Janet Klein – Hamidiye Alayları (2020)

 

Hamidiye Hafif Süvari Alayları seçme Kürt aşiretlerinden oluşturulan düzensiz milis güçleriydi. Alaylar 1890’da Sultan II. Abdülhamid ve mutemet sır ortakları Şakir ve Müşir (Mehmed) Zeki paşalar tarafından oluşturuldu.

Janet Klein de, yeni bir baskıyla raflardaki yerini alan bu nitelikli çalışmasında, Ermeni soykırımında önemli roller üstlenmiş ve bilhassa bu nedenle tartışma konusu olagelmiş Hamidiye Alayları’nı güç, periferi ve performans arasında bağlantı kurarak ayrıntılı bir bakışla irdeliyor.

Klein çalışmasında, Osmanlı’nın Kürt aşiretleri içinde Hamidiye Hafif Süvari Alayları’nı oluşturmaya başladığı dönemi, II. Abdülhamid ile Jön Türkler zamanında Hamidiye Alayları’nın nasıl roller üstlendiğini irdeliyor.

Kitabı dikkat çekici kılan bir husus da, bölgenin tamamını olduğu kadar uluslararası düzeyde Osmanlı politikalarının yörüngesini şekillendirmede de rol oynamış Hamidiye Alayları’nın mirasını da çok yönlü bir bakışla ortaya koyması.

  • Künye: Janet Klein – Hamidiye Alayları: İmparatorluğun Sınır Boyları ve Kürt Aşiretleri, çeviren: Renan Akman, İletişim Yayınları, tarih, 335 sayfa, 2020

Orhan Bahtiyar – Ateş Kırmızısı (2016)

Başrolünde Osmanlı’nın saray ressamı Fausto Zonaro’nun bulunduğu, II. Abdülhamit döneminin İstanbul’unu farklı karakterlerin yaşadıkları ekseninde tasvir eden bir roman.

İttihat ve Terakki liderleri ve Osman Hamdi gibi ünlü sanatçılarla dostluklar kuran Zonaro, meşrutiyetin ilanıyla sıkıntılı zamanların yaşandığı İstanbul’da yönünü bulmaya çalışacaktır.

  • Künye: Orhan Bahtiyar – Ateş Kırmızısı, İnkılap Kitabevi

Erdal Sarıçam – Sürgün Edilen Ünlüler (2010)

‘İntihar Eden Ünlüler’, Erdal Sarıçam’ın daha önce yayımlanan çalışmalarından.

Yazar, ‘Ünlüler’ serisinin elimizdeki kitabında ise, büyük kalabalıklara yön vermiş, önemli kitleleri etkilemiş isimlerin sürgün maceralarını işliyor.

Kitapta, yerli ve yabancı kırk bir ünlünün fikirleri, mücadeleleri, yaşadıkları trajediler, eserlerinden kısa alıntılar ve sürgün öyküleri yer alıyor.

Mehmet Akif Ersoy’dan Nâzım Hikmet’e, II. Abdülhamit’ten Ayetullah Humeyni’ye, Benazir Butto’dan Fidel Castro’ya, Şeyh Şamil’den Şivan Perwer’e, Ahmet Kaya’dan Rabia Kadir’e, Pablo Neruda’dan Yılmaz Güney’e kadar birçok ünlü isim, fırtınalı ve hayatları ve sürgün hikâyeleriyle okurun karşısına çıkıyor.

  • Künye: Erdal Sarıçam – Sürgün Edilen Ünlüler, Gezgin Yayınları, tarih, 271 sayfa

Yalçın Çakmak – Sultanın Kızılbaşları (2019)

 

Yalçın Çakmak’ın kapsamıyla da dikkat çeken bu çalışması, II. Abdülhamid döneminde Osmanlı’da Kızılbaş/Alevi algısını çok yönlü bir şekilde ortaya koyuyor.

Alevilik meselesinin II. Abdülhamid döneminde nasıl algılandığını, Osmanlı Devleti’nin bu meseleyi nasıl gördüğünü ve değerlendirdiğini, bu konuda nasıl bir politika oluşturduğunu açıklığa kavuşturan Çakmak, Kızılbaş-Alevi zümreleri sadece devletle kurdukları ilişkisellik bağlamında değil cemaat içi dinamikler açısından da yatay ve dikey hiyerarşileri dikkate alarak analiz etmesiyle önemli bir esere imza atmış.

Kitapta ayrıca, Osmanlı taşra idarecilerinin kaleminden çıkma rapor ve layihalara yer veriliyor ve bu belgeler de, Aleviliğe yönelik merkezi bakışın çeşitliliğin göstermesiyle oldukça dikkat çekici.

Çakmak’ın burada yer verdiği, dönemin misyoner ve konsolosluk raporları ise, Alevi nüfusun sayısı ve kültürü kadar bizzat Anadolu’daki misyonerlerin yaşamına da ışık tutmasıyla önemli.

  • Künye: Yalçın Çakmak – Sultanın Kızılbaşları: II. Abdülhamid Dönemi Alevi Algısı ve Siyaseti, İletişim Yayınları, tarih, 472 sayfa, 2019

Refik Halit Karay – Üç Nesil Üç Hayat (2010)

‘Üç Nesil Üç Hayat’, Refik Halit Karay’ın Abdülaziz, II. Abdülhamid ve Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki İstanbul’a dair anlatımlarından oluşuyor.

Burada, Karay’ın yemek sofraları, ramazanlar, kadın-erkek ilişkileri ve sosyal konular gibi, söz konusu döneme dair gözlemleri ve yorumları yer alıyor.

Buradaki anlatımı ilgi çekici kılan hususlardan biri de, her biri kendine has nitelikler taşıyan üç dönemdeki kültürel, sosyal ve siyasal dönüşümleri ortaya koymalarıdır diyebiliriz.

Karay’ın renkli, mizahi ve keyifli bir üslupla kaleme aldığı kitap, 1850’lerden 1900 ve 1940’lara kadar, baş döndürücü bir hızla değişen sosyal yaşantıyı, gelenek ve görenekleri kaleme getiriyor.

  • Künye: Refik Halit Karay – Üç Nesil Üç Hayat, İnkılap Kitabevi, tarih, 230 sayfa

Edhem Eldem – V. Murad’ın Oğlu Selahaddin Efendi’nin Evrak ve Yazıları, 1. Cilt (2019)

Beşinci Murad’ın tek oğlu olan Selahaddin Efendi, II. Abdülhamid yönetiminin en karanlık, en kâbus dönemlerinde yaşadı.

Beşinci Murad henüz üç aylık saltanat sürmüşken tahttan indirilmişti ve Selahaddin Efendi de henüz on beş yaşındayken ailenin diğer fertleriyle birlikte gözetim altında yaşamak zorunda kalmıştı.

Bu acımasız tecrit, Beşinci Murad’ın öldüğü 1904 yılına kadar tam 28 yıl boyunca devam etti.

Selahaddin Efendi bu dönemde, zamanının önemli bir kısmını defterlere yazmaya ayırdı.

Edhem Eldem’in her bir bölümü döneme ilişkin analizlerle irdelediği yazıları eşliğinde sunulan bu kitap, Selahaddin Efendi’nin “Sada-yı Mahpus” (Hapisteki Ses) adı altında topladığı yazı ve kayıtlarına ek olarak günlüklerini de kapsıyor.

Son dönem Osmanlı tarihinin en ilginç ve özgün kaynaklarından birini oluşturan bu defterler, Eldem tarafından yeni harflere aktarılıp ayrıntılı açıklama ve yorumlarla bu kitapta sunuluyor.

Kitap, Selahaddin Efendi’nin metinlerinin tıpkıbasımlarının yanı sıra, Eldem’in her cildi tarihsel ve toplumsal bağlamı içine yerleştiren giriş yazılarıyla birlikte okuyuculara sunuluyor.

Dizinin bu ilk cildinde ise, Beşinci Murad ile Cléanthi Scalieri (1833-1892) arasındaki gizli yazışmanın kayıtları ele alınıyor.

Scalieri, Proodos (Terakki) mason locasının başındayken, o sırada henüz şehzade olan Murad’a yakınlığıyla bilinirdi.

Genç veliahdı 1872 yılında masonluğa kabul ettirmiş, kısa saltanatından sonra da onu tekrar tahta geçirmek için mücadele etmiş, 1878’de Atina’ya kaçtıktan sonra da Murad’la haberleşmeye devam etmişti.

1883 ile 1886 yılları arasındaki bu iki yönlü yazışmayı Çırağan cephesinde yürüten Selahaddin Efendi, bu deftere de kaydederek bugüne kadar gelmesini sağlamış.

Eldem’in yayına hazırladığı malzemenin bütününü tanıtıp dönemin genel bir değerlendirmesini yaptığı uzun giriş yazısıyla birlikte, Selahaddin Efendi’nin buradaki metinleri ve yazışmaları, II. Abdülhamid döneminin en karanlık süreçlerinden birine ışık tuttuğu gibi, dönemin siyasi ve zihniyet dünyasını daha iyi anlamamıza da vesile oluyor.

  • Künye: Edhem Eldem – V. Murad’ın Oğlu Selahaddin Efendi’nin Evrak ve Yazıları, 1. Cilt: V. Murad ile Cléanthi Scalieri, İş Kültür Yayınları, tarih, 224 sayfa, 2019