Leo Strauss – Hegel Dersleri (2024)

Leo Strauss Hegel üzerine ayrıntılı bir inceleme yazmayı planlamış fakat buna fırsat bulamamıştı.

Strauss’un yirminci yüzyıl siyaset felsefesini şekillendiren başlıca figürlerden olduğu düşünüldüğünde, böyle bir eserin hayata geçirilememiş olmasını hem yirminci yüzyılın hem de bugünün felsefesi için büyük bir talihsizlik olarak değerlendirmek yanlış olmaz.

Öte yandan, Strauss’un 1965 Kış döneminde Chicago Üniversitesi’nde verdiği Hegel’in Tarih Felsefesi üzerine derslerin elinizdeki dökümü, bu talihsizliği hiç değilse en önemli başlıklarında telafi edebilecek bir metindir.

Şayet böyle bir inceleme yapabilseydi ele alacağı başlıca Hegelci temalar hangileri olurdu, Hegel’le kritik karşılaşmalarında beliren yol çatallarında hangi yöne gitmeyi tercih ederdi, hâlâ bütün canlılığını koruyan fakat Marksizm dolayımından yorumlanması gelenek hâline gelmiş Hegelciliğin hiç değilse siyaset felsefesi özelinde farklı bir yorumu mümkün müydü; elinizdeki metinde tartışmaya yer bırakmayarak cevaplanmış bu sorular ve daha nicesi, Strauss’un kendi Hegel’inin capcanlı biçimde gözlerimizin önünde belirmesi için yeterli görünüyor.

Hegel Dersleri, tam da bu yönüyle, Soğuk Savaş döneminin fokurdayan “Hegelci-Marksist” Avrupa’sından –elbette deyim yerindeyse– “Hegelci-Liberal” Birleşik Devletler’in sütliman çöllerine bakış olarak da okunabilecek, tam anlamıyla “diyalektik” bir metin.

  • Künye: Leo Strauss – Hegel Dersleri, çeviren: Enes Bilgin, Babil Kitap, felsefe, 556 sayfa, 2024

Leo Strauss – Doğal Hak ve Tarih (2023)

Çağdaş siyaset felsefesinin köşe taşlarından biri olan Leo Strauss’un 1949’da, yani II. Dünya Savaşı’nın bitmesinden kısa bir süre sonra, Soğuk Savaş kutuplaşmasının şekillenmeye başladığı bir dönemde Chicago Üniversitesi’nde verdiği altı dersin genişletilmiş versiyonu olan ‘Doğal Hak ve Tarih’ hâlâ onun en etkili yapıtı olarak kabul ediliyor.

Strauss bu klasik eserinde, doğal hak sorununu inceleyerek, Batı’nın ve Batı düşüncesinin damgasını yemiş coğrafyaların kendilerini içinde buldukları entelektüel krizin, tarihsicilik veya tarihsel yaklaşım yoluyla ortaya çıkan değer göreciliği ile karmaşık bir şekilde bağlantılı olduğunu savunur.

Bu siyasi krizler, yalnızca insanın insanlığa olan inancını değil, aynı zamanda insanlığın varlığını yok etme potansiyeli taşır ve entelektüel, ahlaki ve manevi bir krizle tamamen ilgisiz değildir.

Felsefe tarihi hakkında aynı zamanda felsefi bir araştırma olmayan hiçbir araştırma yoktur şiarıyla hareket eden Strauss’un felsefi projesi büyük oranda modern öncesi felsefeyi yeniden düşünme girişimi olsa da, bu yeniden değerlendirmenin itici gücü ve Strauss’u en çok rahatsız eden felsefi problemler kesinlikle moderndir.

Antik Yunan ve Roma’nın “doğal hak” kavramlarını –doğanın rasyonel düzenine içkin adaleti– rehabilite etmek yönündeki açık motivasyonuyla, onun görüşüne göre, yirminci yüzyıl siyasi düşüncesini karakterize eden görecilik ve tarihselciliği çürütmek üzere, işe sosyal bilim akademik disiplininin başlıca kurucularından biri olan Max Weber’in ve onun pozitivizminin bir analiziyle başlar.

Daha sonra, ona göre görüşleri belirli tarihsel bağlamların ötesinde ahlaki, politik veya bilimsel standartların olmadığı iddiasındaki tarihselci görecilikle sona eren Hobbes ile birlikte baş gösteren modern doğal hak anlayışlarını Platon ile başlayan antik kavramlarla karşılaştırır ve Rousseau, Locke ve Burke hakkında benzerine az rastlanan analizler sunar.

  • Künye: Leo Strauss – Doğal Hak ve Tarih, çeviren: Murat Erşen, Ayrıntı Yayınları, felsefe, 320 sayfa, 2023

Efe Baştürk – Schmitt’ten Habermas’a Çağdaş Politik Felsefe (2022)

 

Schmitt’ten Habermas’a çağdaş politika felsefesinin yedi figürü hakkında rehber niteliğinde bir kitap.

Efe Baştürk, çağdaş politika felsefesiyle tanışmak veya okumalarını derinleştirmek isteyenler için açık ve anlaşılır üslubuyla şu soruların ardına düşüyor.

  • “Yalanla gerçek nasıl ayırt edilir? Kötülüğün sıradanlığı ne anlama gelir?” (Hannah Arendt)
  • “Felsefe ve Politika arasındaki gerilim çözülebilir mi?” (Leo Strauss)
  • “‘Politik olan’ın özerkliği niçin önemlidir? Dost ve Düşman Kimdir?” (Carl Schmitt)
  • “İnsan varoluşunu sadece şimdiki zamanın ampirik akışında kavrayabilir miyiz?” (Eric Voegelin)
  • “Kamusallığı sürekli olarak demokratikleştirmek nasıl mümkün olur?” (Jürgen Habermas)
  • “Modernliğin iki eğilimi bireysel özgürlük ve eşitlik niçin birbirlerini tamamlayıcıdır?” (John Rawls)
  • “Cumhuriyet, özgürlük için niçin gereklidir?” (Quentin Skinner)

Bu kitaba dâhil edilen düşünürler, tüm farklı yaşam hikâyelerine ve bunun yol açmış olabileceği politik düşüncelerine rağmen, çağdaş dünyanın krizine dair ortak bir eleştirel güzergâhı takip ediyorlar.

Politikanın teknik ögelerin hâkim olduğu bir akılsallığa indirgenişi karşısında felsefenin politik vaadini tekrar hatırlatıyorlar.

Buradaki düşünürler, işte bu çabanın somut timsalleridir.

Onlar, politikanın unutulmuş ve yitirilmiş olan felsefi kökenini çağdaş dünyanın gerçekleriyle ilişkilendirmeye çalışarak, yalnızca politik düşünceye ve politik felsefeye yeni bir soluk kazandırmakla kalmadılar, aynı zamanda politikanın kendisi üzerine yeniden düşünmenin olanağını hatta zorunluluğunu vurguladılar.

  • Künye: Efe Baştürk – Schmitt’ten Habermas’a Çağdaş Politik Felsefe, Fol Kitap, felsefe, 232 sayfa, 2022

Kolektif – Çağımız ve Thomas Hobbes (2022)

‘Çağımız ve Thomas Hobbes’ çalışması, filozofun düşüncesini güncelleme amacını taşıyor.

Kitapta Carl Schmitt’in, Leo Strauss’un, Pierre Manent’ın, Jacques Derrida’nın, Max Horkheimer’ın, Franz Neumann’ın Hobbes okumalarına dair yaklaşımları yer alıyor.

Italo Calvino’nun “klasikler, haklarında asla ‘okuyorum’ sözünü değil, genellikle ‘yeniden okuyorum’ sözünü işittiğimiz kitaplardır” tanımı izlenirse, bu çağdaş filozofların Hobbes’unda hem filozofu yeniden okuma imkânı bulunmakta hem de çağın meselelerini yeniden kavramaya ilişkin düşünce stratejileri belirmektedir.

Bu haliyle modernliğin başlangıç uğrağı olarak 17. yüzyıl filozoflarının birbirleriyle olan uzaklıkları ve yakınlıkları kadar, çağımız 20. yüzyıl ve 21. yüzyıl filozoflarının modernlik krizi tartışmaları da, çağı anlamak, onun meselelerini tartışabilmek açısından zengin bir kavramsal kaynak oluşturmaktadır.

O halde, bir klasik olarak Hobbes’u okumak, yeniden okumak “tükenmeyen” bir metni güncel bağlamlarında yeniden keşfetmektir.

‘Çağımız ve Thomas Hobbes’ kitabı Hobbes metinlerinde çağımızın krizlerini düşünmeyi vaat ediyor.

  • Künye: Kolektif – Çağımız ve Thomas Hobbes, editör: M. Ertan Kardeş, Vakıfbank Kültür Yayınları, felsefe, 288 sayfa, 2022

Kolektif – Siyaset Felsefesi Tarihi (2022)

Siyaset felsefesi alanında arşivlik bir eser arayanlar bu çalışmayı kaçırmasın.

Geçtiğimiz yüzyılın önde gelen siyaset felsefecilerinden Leo Strauss ve Joseph Cropsey tarafından derlenen yaklaşık 1000 sayfalık kitapta, Antik Yunan’dan 20. yüzyıla kadar siyaset felsefesine yön vermiş tam 38 filozofun düşünceleri özetleniyor.

Alanında uzman isimlerin kaleme aldığı kitaptaki makaleler, başta öğrenciler olmak üzere siyaset felsefesine ilgi duyan herkes için bir başvuru kaynağı niteliğinde.

Çalışmada editör ve yazarlar, siyasal problemlerin felsefi alımlanışını irdelerken rasyonel siyasal düşüncenin önemli dönüm noktalarını tarihsel sırasına uygun biçimde ortaya koyuyor.

Siyaset filozoflarının yürüttüğü eşitlik, özgürlük, adalet gibi değerlere dair kadim tartışmaları ve siyasal sorunlara sundukları çözüm önerilerini aktarıyor.

Bu bağlamda büyük siyaset filozoflarının öğretileri yalnızca tarihsel bakımdan ele alınmıyor, aynı zamanda geçmişteki ve günümüzdeki toplumları anlamak adına mutlaka anlaşılması gereken birer fenomen olarak değerlendiriliyor.

  • Künye: Kolektif – Siyaset Felsefesi Tarihi, editör: Leo Strauss ve Joseph Cropsey, yayına hazırlayan: Mehmet Akkurt, Babil Kitap, siyaset, 992 sayfa, 2022

Leo Strauss – Platon’un Politik Felsefesi: Devlet (2018)

Leo Strauss’un bu eseri, Platon’un siyaset felsefesi alanında en çok başvurulan kaynakların başında gelen ‘Devlet’ diyaloğu üzerine şimdiye kadar yapılmış en sıkı okumalardan.

Kitap esasında, Strauss’un Chicago Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümünde 1957 bahar döneminde verdiği seminerin dökümü.

Strauss, burada yalnızca Platon’un ünlü mağara imgesinden yola çıkarak felsefe ve politika konularını tarihsel ve güncel bir sorgulamaya tabi tutmakla yetinmiyor, aynı zamanda felsefe yapmanın yollarını ve zorluklarını da derinlemesine irdeliyor.

Yazar, Platonik bir diyaloğun nasıl okunması gerektiğinden ‘Devlet’in merkezi zirvesi olarak felsefeye, pek çok konuyu tartışıyor.

  • Künye: Leo Strauss – Platon’un Politik Felsefesi: Devlet, editör: Peter Ahrensdorf, çeviren: Özgüç Orhan, Pinhan Yayıncılık, siyaset, 432 sayfa, 2018

Leo Strauss – Nietzsche: İyinin ve Kötünün Ötesinde (2018)

Leo Strauss, 1971-72 güz ve bahar döneminde St. John’s College’da, Friedrich Nietzsche’nin ‘İyinin ve Kötünün Ötesinde’ adlı kitabı üzerine seminer vermişti.

Bu seminerler, Nietzsche’nin söz konusu kitabı kadar, düşünürün sistemini farklı yönleriyle ele almasıyla da önemlidir.

Strauss burada, öncelikle Nietzsche’nin güç istencinin kendisinin sisteminde temel gerçek olduğu iddiasıyla ilgileniyor ve bu iddiaların yorumdan öteye geçemediğini savunuyor.

Strauss ayrıca, kendi düşünüşünde başat yer tutan doğa sorunu ya da doğa ve tarih sorununun da Nietzsche’nin merkezi temalarından biri olduğunu gösteriyor.

Strauss, seminerinde bu konulara merkezi yer verse de, Nietzsche’den yola çıkarak Platon, Spinoza, Locke, Kant, Hegel, Marx, Freud ve Heidegger gibi düşünürlerin fikirlerini de uzanıyor.

Mark Blitz’in editörlüğü ve sunuşuyla sunulan kitabın bir diğer ilgi çekici yanı ise, bu seminer esnasında Strauss ile öğrenciler arasında yapılmış ufuk açıcı tartışmaları da sunması.

  • Künye: Leo Strauss – Nietzsche: İyinin ve Kötünün Ötesinde, çeviren: Özgüç Orhan, Pinhan Yayıncılık, felsefe, 376 sayfa, 2018