Albert Camus, Réne Char – Yazışmalar, 1946-1959 (2025)

“Sevgili René,

İşte plaklar. Onlara ve size canım sevinçler borçluyuz. Size borçlu olduğum daha çok şey var; yüreğimin derinliklerinde hissettiğim bir arkadaşlığı, bir ortaklığı hiç doğru dürüst anlatamadım size. Ama siz anlıyorsunuz.

Yorgunluğunuzu anlıyorum. Ben de şu sıralar yorgun hissediyorum kendimi. Ya dünya delirmiş ya da biz. Hangisine daha kolay katlanır insan?”

İki büyük yazar, Albert Camus ile Réne Char’ın, 1946 ile 1959 yılları arasındaki mektuplaşmaları bu kitapta bir araya getirilmiş. Kitap, savaş sonrası Fransa’sının entelektüel ve edebi ortamını yansıtırken, iki yazarın dostluklarını, sanata, edebiyata ve hayata dair düşüncelerini, kişisel ve toplumsal meselelere bakış açılarını gözler önüne serer.

Mektuplar, Camus ve Char’ın edebi ve felsefi tartışmalarını, ortak projelerini ve birbirlerine duydukları hayranlığı ve saygıyı ortaya koyar. İki yazarın savaşın yarattığı travma, özgürlük, adalet ve varoluş gibi temalara dair düşünceleri, mektupların satır aralarında belirginleşir. Camus’nün varoluşçu felsefesi ve Char’ın şiirsel dili, mektuplara derinlik ve anlam katar.

Kitap, sadece iki yazarın mektuplaşmalarından ibaret değildir; aynı zamanda savaş sonrası Fransa’sının kültürel ve siyasi atmosferine de ışık tutar. Mektuplar, dönemin entelektüel tartışmalarını, edebi akımlarını ve toplumsal sorunlarını yansıtır. Camus ve Char’ın mektupları, okuyucuya savaşın yarattığı yıkımın ardından yeniden inşa edilen bir dünyanın portresini sunar.

Kitap, iki yazarın edebi ve felsefi mirasını anlamak için önemli bir kaynaktır. Mektuplar, Camus ve Char’ın eserlerine ve düşüncelerine dair yeni bakış açıları sunar. İki yazarın dostluğu ve mektupları, okuyucuya edebiyatın ve düşüncenin gücünü hatırlatır.

  • Künye: Albert Camus, Réne Char – Yazışmalar, 1946-1959, çeviren: Orçun Türkay, Can Yayınları, mektup, 172 sayfa, 2025

Kolektif – Bedenin Tarihi (2021)

Bedenin tarihini Rönesans’tan günümüze kadar izleyen, eşi benzeri olmayan bir çalışma.

3 ciltlik 1760 sayfalık bu devasa külliyat, yepyeni baskısıyla raflardaki yerini aldı.

Farklı yazarların katkıda bulunduğu çalışmanın ilk cildinde, Ortaçağ boyunca Kilise baskısı altında şekillenen bedenin Rönesans ile Aydınlanma arasındaki zaman diliminde uğradığı dönüşümler inceleniyor.

‘Fransız Devrimi’nden Büyük Savaş’a’ başlığını taşıyan ikinci cilt, 19. yüzyıldaki yeni tıbbi buluşlar ve hastalıklar eşliğinde, Hıristiyan geleneğinden yakasını kurtarmaya çalışan bir beden kavramının işkence (Fransız Devrimi ve sonrasında yaşananlar), haz (erotik yazının kışkırttığı resimler), temizlik (bedenin suyla ilişkisi) ve spor (bedene biçim verme arzusu) bağlamlarında yaşadığı dönüşümleri irdeliyor.

Çalışmanın ‘Bakıştaki Değişim: 20. Yüzyıl’ başlıklı son cildi ise, 20. yüzyılda modern tıbbın ve görsel sanatların giderek fetişleştirdiği beden algısının ve yeni şiddet çağının beden üstündeki yıkımlarının izlerini sürüyor.

  • Künye: Kolektif – Bedenin Tarihi, hazırlayan: Alain Corbin, Jean-Jacques-Courtine ve Georges Vigarello, çeviren: Saadet Özen ve Orçun Türkay, Alfa Yayınları, tarih, 3 Cilt, 1760 sayfa, 2021

Alain Badiou ve Nicolas Truong – Aşka Övgü (2021)

‘Aşka Övgü’, hedonizmin ve tüketimciliğin kuşattığı 21. yüzyıl modernliği karşısına yeni bir aşk anlatısı koyma girişimi.

Alain Badiou, Nicolas Truong ile birlikte kaleme aldığı bu kitabında, Rimbaud’nun “Aşkı yeniden icat etmeli, besbelli” sözünden yola çıkarak aşkı varoluşsal bir proje, sürekli gelişen bir hakikat arayışı olarak ele alıyor.

Kierkegaard, Platon, de Beauvoir ve Proust gibi isimlerin de karşımıza çıktığı çalışma, bizi, antikapitalist aşkın birleştirici gücüne yakından bakmaya, ondan korkmamaya, başkalarını keşfetmeye ve kendimize olan saplantımızdan uzaklaşmaya davet ediyor.

Kitaptan birkaç alıntı:

“Bu dünyayı doğrudan, ötekiyle birlikte olmanın bana kazandırdığı mutluluğun kaynağı olarak görüyorum ben.”

“‘Seni seviyorum’ sözü şuna dönüşür: Senin benim yaşamım için oluşturduğun kaynak bu dünyada var. Bu kaynağın sularında, sevincimizi, öncelikle seninkini görüyorum. Mallarmé’nin şu şiirindeki gibi görüyorum onu: Döndün dalga içinde Çıplak sevincine.”

  • Künye: Alain Badiou ve Nicolas Truong – Aşka Övgü, çeviren: Orçun Türkay, Tellekt Kitap, felsefe, 72 sayfa, 2021

Annie Collognat – Olympos’ta Kim Kiminle Nerede? (2020)

Olympos Tanrılarının görünmez dünyasında neler oluyor?

Kim onlar?

Nasıl doğdular?

Nasıl yaşarlar?

Annie Collognat, Apollon’dan Demeter ve Eros’a, Yunan tanrı ve tanrıçalarını birbirinden güzel çizimler eşliğinde bize anlatıyor.

Kitapta, her biri olağanüstü yeteneklerle donanmış varlıklar sırayla söz alıyor ve özel yeteneklerini, aşklarını, hırslarını, rakiplerini, mücadelelerini ve kıskançlıklarını bizlerle paylaşıyor.

Yunan mitolojisine iyi bir giriş yapmak isteyen okurlara muhakkak öneriyoruz.

  • Künye: Annie Collognat – Olympos’ta Kim Kiminle Nerede?: Yunan Tanrı ve Tanrıçalarının Efsanevi Hayatı, çeviren: Orçun Türkay, İletişim Yayınları, mitoloji, 263 sayfa, 2020

Chiara Pastorini ile Frédéric Morlot – Galileo ve Mevleviler (2020)

Felsefe, en temelde çevremizdeki dünya hakkında nasıl düşüneceğimizi öğrenmekle ilgilidir.

Bu tanıma tam hakkını vermiş isimlerden biri de, kuşkusuz Galileo Galilei’dir.

Galileo, dünyanın evrenin merkezi olmadığını, her şeyin güneşin etrafında döndüğünü ortaya koyarak, gerici Ortaçağ düşüncesini alaşağı etti.

İşte küçük filozoflar için kaleme alınan bu kitaplarında Chiara Pastorini ve Frédéric Morlot, Galileo’nun düşüncesini güzel bir hikâyeyle harmanlayarak anlatıyor.

‘Galileo ile Mevleviler’, Galileo’nun semazen bir dervişle karşılaştıktan sonra yaşadığı büyük aydınlanmayı merkeze alarak çağının çok ilerisinde bir zihne sahip bu bilim insanının bilim tarihine ve felsefesine yaptığı katkıları duru bir üslupla aktarıyor.

Junli Song’un çizimleri de kitaba ayrı bir güzellik katmış.

  • Künye: Chiara Pastorini ve Frédéric Morlot – Galileo ile Mevleviler, resimleyen: Junli Song, çeviren: Orçun Türkay, Metis Yayınları, felsefe, 64 sayfa, 2020

Frantz Fanon – Siyah Deri, Beyaz Maskeler (2020)

Frantz Fanon’dan modern siyahinin dünyasına tutulan güçlü bir ışık.

‘Siyah Deri, Beyaz Maskeler’, bugünkü siyah insanı, onun beyaz dünyadaki tutumlarını belirliyor, daha da önemlisi siyahın varoluş biçimini psikopatolojik ve felsefi anlamda yorumluyor.

Fanon, siyah insanın beyaza benzemek, onun gibi olmak istediğini, uzunca bir zamandan beri beyazın tartışılmaz üstünlüğünü kabul ettiğini ve böyle olduğu için de, beyaz insanın değerler örgüsüyle yoğrulmuş bir varoluş hamlesi gerçekleştirme eğilimi içinde olduğunu belirtiyor.

Siyah insanın varoluş biçimi bağlamında sömürgecilik psikolojisini çarpıcı bir şekilde ortaya koyan Fanon, siyah insana aşağılık kompleksinin nasıl aşılandığını ve sömürülenlerin nasıl sonunda zulmedicilerini taklit eder hale geldiğini psikanalitik bir bakışla gözler önüne seriyor.

‘Siyah Deri, Beyaz Maskeler’in, ABD’deki Kara Panterler ve Üçüncü Dünyadaki bağımsızlık mücadeleleri gibi siyasi hareketlere ilham kaynağı olduğunu, aynı zamanda sömürgecilik ve ırkçılıkla bağlantılı kimlik sorunlarının tartışılmasına öncülük ettiğini de ayrıca belirtelim.

Irkçılık ve ayrımcılık halen büyük bir sorun olmaya devam ediyor ve modern eşitlikçi düşüncenin klasiklerinden biri olan bu kitap da, bu nedenden dolayı güncelliğini koruyor.

  • Künye: Frantz Fanon – Siyah Deri, Beyaz Maskeler, çeviren: Orçun Türkay, Metis Yayınları, psikanaliz, 192 sayfa, 2020

Jules Renard – Yazmak Üzerine Notlar (2014)

Jules Renard’ın günlüklerinden derlenmiş, yazarlık, yazma eylemi üzerine özlü sözler.

“Yalandan korkum düş gücümü öldürdü” diyen Renard, her bir yapıtın bir kriz, neredeyse bir devrim olması gerektiğini belirtiyor.

Öğütler ve samimi itiraflarla zenginleşen kitap, yazar adayları için de, okurlar için de tam bir pusula.

  • Künye: Jules Renard – Yazmak Üzerine Notlar, çeviren: Orçun Türkay, Sel Yayıncılık

Thierry Paquot – Lükse Övgü (2010)

Lüks, herkesin ona kendince anlamlar verdiği kavramlardan.

Dolayısıyla, bir hayli çeşitlilik gösteren lüks düşüncesi, gizli ve değişken bir öznellik payı da içerir. Thierry Paquot ‘Lükse Övgü’de, hem kavram hakkında yapılmış tanımlamaları hem de lüks konusunu enine boyuna irdeliyor.

“Lüks, insana düş kurdurur. Onun başlıca işlevi budur.” diyen yazar, eski lüks ürünlerle günümüzün “demokratik” lüks ürünleri arasındaki farkları, lüks ekonomisinin işleyişini ve bu sektörde çalışanları ele alıyor.

Paquot ayrıca, lüksün küreselleşen ekonomisinin, onun üretim alanlarının genişlemesini ve müşteri kitlesinin uluslararasılaşmasını sağladığını da gözler önüne seriyor.

  • Künye: Thierry Paquot – Lükse Övgü, çeviren: Orçun Türkay, Can Yayınları, kültür, 143 sayfa

Emil Michel Cioran – Umutsuzluğun Doruklarında (2019)

Emil Michel Cioran’ın henüz yirmi üç yaşındayken yazdığı ‘Umutsuzluğun Doruklarında’, düşünürün intihar fikri üzerine yoğun şekilde düşündüğü bir dönemde yazılmış.

Dolayısıyla kitap, Cioran’ın daha sonra adım adım geliştireceği düşüncesi içinde çok kilit bir role sahiptir diyebiliriz.

Zira düşünürün daha sonraki tüm kitaplarında anlatacaklarının geldiği asıl kaynak, bu kitaptır.

Kitaptan iki alıntı:

“Herkes aynı yanlışı yapıyor: Yaşamayı bekliyorlar, çünkü her anın yürekliliği yok onlarda. Neden her an yeterince tutkulu, yeterince ateşli olup anı sonsuzluğa dönüştürmüyor insan? Hepimiz yaşamayı ancak bekleyecek hiçbir şeyimiz kalmadığında öğreniyoruz; beklediğimiz sürece hiçbir şey öğrenemeyiz çünkü somut ve canlı bir şimdide değil, uzak ve donuk bir gelecekte yaşıyoruz. Oysa anın bize dolaysız olarak aşıladığı şeyler dışında hiçbir şey beklemememiz gerekiyor, zaman bilinci olmaksızın beklemeliyiz. Doğrudanlığın dışında kurtuluş olanaksız. Çünkü insan doğrudanlığı yitirmiş bir varlıktır. Bu yüzden, dolaylı bir hayvandır.”

“Anlamıyorum, neden bu dünyada bir şeyler yapmamız gerekiyor; neden arkadaşlarımız, arzularımız, hayallerimiz ve umutlarımız olmak zorunda. Kuytu bir köşede inzivaya çekilip, dünyanın tüm gürültüsü ve kargaşasından uzakta kalmak, daha iyi olmaz mıydı? İşte o zaman kültürden ve ihtiraslarımızdan kurtulabilirdik; her şeyi kaybetmiş olurduk ve hiçbir şey kazanmazdık; hem, bu dünyada kazanabilecek bir şey var mı ki?”

  • Künye: Emil Michel Cioran – Umutsuzluğun Doruklarında, çeviren: Orçun Türkay, Jaguar Kitap, felsefe, 152 sayfa, 2019

Élisabeth Marou – Bil Bakalım Nerede? (2015)

Mont-Saint Michel nerede?

En büyük buz çölü nerededir?

Meraklı afacanlar için hazırlanan bu keyifli ansiklopedi, insan yaşamından bitkiler ve hayvanlara, anıtlardan doğadaki ilginç şeylere, çocukların sıklıkla sorduğu 200 sorunun yanıtını barındırıyor.

Hem de bir sürü çıkartma hediyesiyle.

  • Künye: Élisabeth Marou – Bil Bakalım Nerede?, çeviren: Orçun Türkay, Yapı Kredi Yayınları