Simone de Beauvoir – Sessiz Bir Ölüm (2009)

Simone de Beauvoir ‘Sessiz Bir Ölüm’de, annesinin ölümünü bütün ayrıntılarıyla betimliyor.

Ölüm karşısındaki korkusunu sık sık dile getirmiş olan de Beauvoir, hasta annesinin başında ölümü bambaşka bir gözle görmeye başladığını, başkalarının ölümünü aklı başında bir seyirci gibi izlemekten vazgeçtiğini anlatıyor.

Yazar, bu süreç içinde yaşadığı karmaşık ve yoğun duygularını ve annesiyle arasına giren büyük yabancılaşmayı, incelikli ve duyarlı bir üslupla okurlara sunuyor.

Bir can çekişme sürecinin sergilendiği ve aynı zamanda annenin bütün yaşamının da anlatıldığı kitapta, de Beauvoir’in arınmış, süzülmüş bir ifade gücüne ulaştığının altını çizmekte fayda var.

  • Künye: Simone de Beauvoir – Sessiz Bir Ölüm, çeviren: Bilge Karasu, İmge Kitabevi, anlatı, 126 sayfa

Zeynep Direk – Cinsel Farkın İnşası (2018)

Zeynep Direk’in elimizdeki ufuk açıcı çalışması, cinsiyet konusunu geniş bir felsefi ve siyasi çerçevede irdelemesiyle alan için çok değerli bir çalışma.

Simone de Beauvoir, Hegel, Platon, Georges Bataille, Julia Kristeva, Elizabeth Grosz, Luce Irigaray, Jean-Luc Nancy ve Paul Ricoeur gibi isimlerin düşüncelerini irdeleyen Direk hem iktidarın veya siyasi egemenliğin kadına bakışının düşünsel dayanaklarını hem de felsefenin buna verdiği yanıt üzerinden toplumsal cinsiyet, cinsiyet farklılığı, arzu, erotik deneyim, erotik ilişki, eros etiği, ezilme, şiddet, egemenlik, öznelik ve özerklik gibi pek çok kavramı tartışıyor.

Kitapta,

  • Simone de Beauvoir’da içkinlik,
  • Kristeva ve Battaile’ın dine bakışları,
  • Erotik deneyim ve cinsiyet farklılıkları,
  • Hegel’in birer feminist okuru olarak Irigaray ve Buttler,
  • Egemenlik ve toplumsal cinsiyet,
  • Jean-Luc Nancy’de cinsel ilişki, arzu ve keyif,
  • Ve Paul Ricoeur’de kırılganlık ve özerklik gibi konular ele alınıyor.

“Direniş toplumsal bağlar, ilişkiler kurmaktır; kırılgan öznelerin birlikte güçlenme ve bir toplum inşa etme sürecidir. Bu bakımdan direniş, feda etme veya kurban etmeyi meşrulaştıran bir varoluş biçimi olmamalı, bir oluş, bir yaşam savunusu, bir hayatta kalma mücadelesi olabilmelidir.” diyen Direk, sadece kadınların değil, bütün ezilenlerin bize dayatılan bu hayatla nasıl mücadele edebileceğini, nasıl özerk özneler haline gelebileceğimizi tartışıyor.

  • Künye: Zeynep Direk – Cinsel Farkın İnşası: Felsefi Bir Problem Olarak Cinsiyet, Metis Yayınları, toplumsal cinsiyet çalışmaları, 296 sayfa, 2018

Sarah Bakewell – Varoluşçular Kahvesi (2017)

Jean-Paul Sartre’ın varoluşçuluk felsefesini nasıl geliştirdiğini, onun etrafında bulunan insanların hikâyeleriyle harmanlayarak anlatan keyifli ve aydınlatıcı bir kitap.

Yer: Paris

Tarih: 1933…

Üç genç arkadaş, Sartre, Simone de Beauvoir ve Raymond Aron, bir barda kayısı kokteyllerini yudumlamaktadır.

Bu esnada Aron, Sartre’a, “Bu kokteyl üzerinden felsefe yapabilirsin!” der.

İşte bu soru, Sartre’ın geliştireceği ve ardından Fransa’da olduğu kadar dünya çapında da ün kazanacak varoluşçu felsefesinin ilk nüvelerinin ortaya çıkmasına vesile olacaktır.

Sarah Bakewell’in çalışması, Sartre’ın yanı sıra Simone de Beauvoir, Albert Camus, Martin Heidegger, Edmund Husserl, Karl Jaspers, Maurice Merleau-Ponty ve daha birçok ismin, gerek hikâyeleri ve gerekse düşünceleriyle varoluşçu felsefenin gelişiminde ne gibi etkilere sahip olduklarını ilgi çekici ayrıntılar eşliğinde izlemesiyle dikkat çekiyor.

‘Nasıl Yaşanır’ adlı biyografi çalışmasıyla iki ödül kazanmış Bakewell, şimdi de okurunu, çığır açıcı bir felsefi sistemin yaratıldığı 1930’ların Paris’inde keyifli bir gezintiye davet ediyor.

  • Künye: Sarah Bakewell – Varoluşçular Kahvesi, çeviren: Emre Gözgü, Domingo Kitap, felsefe, 440 sayfa, 2017

Julia Kristeva – Simone de Beauvoir Aramızda (2017)

Simone de Beauvoir, yaşamı ve eserleriyle (1908-1986), kendisini önceleyen ve çevreleyen kadınların özgürlük hareketlerini toparlayıp bir araya getiren, müstesna şahsiyetlerden biri.

Dilbilim, göstergebilim, psikanaliz üzerine yazıları post-yapısalcı teorinin gelişmesinde belirleyici konuma sahip olan Julia Kristeva da bu kitabında, Simone de Beauvoir’ın hayatı ve çalışmaları ekseninde, kadınların dünya çapındaki özgürlük mücadelelerinin izini sürüyor.

Kristeva,

  • Simone de Beauvoir’ın çalışmalarıyla ortaya koyduğu antropolojik devrimin nitelikleri,
  • Beauvoir’ın güncel mirası,
  • Beauvoir’dan önce ve sonra feminist kuramın geçirdiği dönüşümler,
  • Çin’de kadın hakları hareketinin gelişimi,
  • Ve Pakistan’da köktenciliğe karşı Malala Yusufzay’la simgeleşen kadın mücadelesi gibi önemli konu ve meseleleri ele alıyor.

Kristeva bu konuları irdelerken, nüansları ve güncelliğiyle bizi sorgulamaya ve şaşırtmaya devam eden Beauvoir’ın kurucu deneyimini yeniden ve derinlemesine keşfetmeye davet ediyor.

  • Künye: Julia Kristeva – Simone de Beauvoir Aramızda, çeviren: Özgü Berksoy, Sel Yayıncılık, kadın çalışmaları, 118 sayfa