Jacqueline Pauwels – Büyük Sınıf Savaşı (2019)

Jacqueline Pauwels’in Amerika Birleşik Devletleri’nin 2. Dünya Savaşı’ndaki rolünü irdelediği, bir yönüyle Amerika’nın gizli tarihi olarak dikkat çeken çalışması ‘Hayırlı Savaş Söylencesi’, bizde yakın zaman önce yayımlanmıştı.

Pauwels’in elimizdeki çalışması ‘Büyük Sınıf Savaşı’ ise, emperyalizm ve Büyük Savaş’ın ilişkisini, büyük sınıf savaşının en önemli durağı olarak Birinci Dünya Savaşı üzerinden izliyor.

Bu savaşı, kesinlikle bir sınıf savaşı, hatta “Büyük Sınıf Savaşı” olarak resmeden Pauwels, kitabına, 19. yüzyılın sosyoekonomik tarihindeki önemli gelişmeleri tasvir ederek başlıyor.

Yazar burada, Büyük Savaş’ın esasen soyluluğun, yani büyük toprak sahiplerinin ve özellikle sanayici ve bankacılardan oluşan büyük burjuvazinin ya da “üst orta sınıfın” bir ortakyaşam biçimi olan Avrupalı seçkinler tarafından istendiğini ve başlatıldığını ortaya koyuyor.

Pauwels ardından, 1914 yılının o muhteşem yazında sefil bir savaş neden ve nasıl çıktı sorusunun yanıtını arıyor.

Yazara göre sembolik olarak 1789’da başlayan on dokuzuncu yüzyılın Birinci Dünya Savaşı’nı yaratması gibi, Birinci Dünya Savaşı da İkinci Dünya Savaşı’nı, Soğuk Savaş’ı ve hatta günümüzdeki “Teröre Karşı Savaş”ı da içeren yirminci yüzyılı üretti.

Dolayısıyla kitap bu yönüyle 19. yüzyıl emperyalizminin nasıl Büyük Savaş’a yol açtığını ve 20. yüzyılda ve 21. yüzyılın başlarında emperyalizmin gelişmesi üzerinde nasıl bir iz bıraktığını da açıklamasıyla oldukça dikkat çekici.

  • Künye: Jacqueline Pauwels – Büyük Sınıf Savaşı, 1914-1918, çeviren: Çağdaş Sümer, Yordam Kitap, tarih, 491 sayfa, 2019

Joseph Heller – Madde 22 (2019)

Joseph Heller’ın kült yapıtı ‘Madde 22’, İkinci Dünya Savaşı üzerine şu ana kadar yazılmış en muazzam romanlardan biri.

Özellikle sıra dışı karakterleri ve kendine has kurgusuyla öne çıkan roman, hem faşizmle hesaplaşması hem insanın savaşta nasıl korkutucu bir varlığa dönüşeceğini çarpıcı şekilde göstermesi ve hem de kara mizahı adeta bir enstrüman gibi kullanmasıyla çoktan bir modern klasik oldu.

‘Madde 22’, İkinci Dünya Savaşı sırasında Amerikan ordusunda bombardıman pilotu olarak görev yapmış Yossarian’ın başından geçenler üzerine kurulmuş.

Yossarian burada, savaş bürokrasinin nasıl çalıştığını görecek, iktidarın ne denli pervasız olabileceğine ve insanın nasıl raydan çıkabileceğine yakından tanıklık edecektir.

Çürümüş, yoldan çıkmış bir dönemi resmetmekle birlikte ‘Madde 22’, edebiyata mizahı getiren bir roman olarak da bilinir ve ayrıca yayımlandığı günden itibaren savaş karşıtlığının en güçlü metinlerinden biri haline geldi.

Kitabın başkahramanı Yossarian gibi Joseph Heller’ın de İkinci Dünya Savaşı’nda bombardıman uçağı pilotu olarak çalıştığını ve romanın aslı gücünü Heller’ın bu deneyimden aldığını da ayrıca belirtelim.

  • Künye: Joseph Heller – Madde 22, çeviren: Niran Elçi, İthaki Yayınları, roman, 608 sayfa, 2019

Robert Gerwarth – Mağluplar (2018)

Birinci Dünya Savaşı sonrasında imzalanan anlaşmalar ve sözüm ona çözümler, Avrupa’yı barışa ihtiyaç duyulan barışa kavuşturabildi mi yoksa İkinci Dünya Savaşı’nı neden olan koşulları alttan alta besledi mi?

Modern tarih alanında uzmanlaşmış bir profesör olan Robert Gerwarth, ikincisinin geçerli olduğunu düşünüyor.

Savaş sonrası anarşi ortamını, yıkılan imparatorlukların ve doğan ulus devletlerin gelişimini derinlemesine irdeleyen Gerwarth, Avrupa’nın 20. yüzyılı üzerine yeniden düşünmemizi sağlıyor.

En önemlisi de Gerwarth, bu dönemde çizilmek istenen sınırların, sürgünlerin, yeni milliyetçiliklerin ve bütün Avrupa’yı saran büyük şiddet dalgasının İkinci Dünya Savaşı’nın tohumlarını nasıl ektiğini gözler önüne seriyor.

Avrupa’nın Birinci Dünya Savaşı’ndaki mağlupları olan kara imparatorlukları ve onların savaştan sonraki durumları hakkında çok özgün bir çalışma olarak öneriyoruz.

  • Künye: Robert Gerwarth – Mağluplar: Birinci Dünya Savaşı Neden Bitmedi? (1917-1923), çeviren: Yüksel Taşkın, Doğan Kitap, tarih, 456 sayfa, 2018

Basil Liddell Hart – İkinci Dünya Savaşı Tarihi (2015)

Askeri tarihçiliğin dünyaca ünlü isimlerinden Basil Liddell Hart, eserleri içinde muhtemelen en en önde gelen bu çalışmasında, dünya tarihine yön vermiş büyük savaşlardan İkinci Dünya Savaşı’nı yıl yıl, cephe cephe inceliyor.

Savaş başlarken Almanya ve Batılı müttefiklerin durumundan savaşın yayılmasına, Rusya’da savaşın seyrinin değişmesinden Nazilerin düşüşüne pek çok detay.

Eserin bu baskısı için de söylenebilecek belirtilmesi gereken birkaç nokta var:

Eser ilk Türkçe baskısından on yedi yıl sonra, baştan aşağı gözden geçirilmiş çevirisi ve orijinal eserde bulundukları halde bu ilk Türkçe baskıda yer almamış olan toplam kırk adet haritasıyla birlikte sunuluyor.

  • Künye: Basil Liddell Hart – İkinci Dünya Savaşı Tarihi, çeviren: Kerim Bağrıaçık, İş Kültür Yayınları

Tony Judt – Savaş Sonrası (2009)

İngiliz tarihçi ve yazar Tony Judt imzalı ‘Savaş Sonrası’, 2. Dünya Savaşı sonrası Avrupa’yı ele alan en kapsamlı kitaplardan biri olarak kabul ediliyor.

Tony Judt’un 2006’da Pulitzer Ödülü’ne aday gösterilen eseri, Almanların “stunde nul” (“sıfır saati”) dediği 1945’ten başlayarak, 2005 yılına kadar Avrupa’nın çalkantılı öyküsünü sunuyor.

Savaşın uzun gölgesinin sonradan Avrupa’nın üzerine çöktüğünü söyleyen Judt, nesnel bir şekilde, Avrupa yakın tarihinin kişisel bir yorumuna girişiyor.

Ele aldığı konuyu dört kapsamlı bölümde inceleyen kitabın, hem özel baskısı hem de barındırdığı çok sayıda fotoğraf ve haritayla ilgi çekeceğini söyleyelim.

  • Künye: Tony Judt – Savaş Sonrası: 1945 Sonrası Avrupa Tarihi, çeviren: Dilek Şendil, Yapı Kredi Yayınları, tarih, 1031 sayfa

Simon van Booy – Yanılsamalar Atlası (2015)

Farklı zamanlarda ve farklı yerlerde, hayatın yokluğu ve acımasızlığıyla sınanmış bir grup insan, gönlü yüce bir adamın merhametinde bir araya gelir.

Simon van Booy, açlıktan kırılan bir çocuktan zalim bir Alman piyadesine, sıra dışı karakterler barındıran bu romanında, Dünya tarihinin en karanlık dönemlerinden olan İkinci Dünya Savaşı hakkında güçlü bir hikâye anlatıyor.

  • Künye: Simon van Booy – Yanılsamalar Atlası, çeviren: Şeyda İşler, Deli Dolu Yayınları

John Steinbeck – Bir Savaş Vardı (2009)

John Steinbeck, 2. Dünya Savaşı’ndan gelişmeleri, savaş muhabiri olarak çeşitli cephelerde izlemişti. Yazarın o dönem Avrupa ve Afrika’dan gönderdiği yazılar da büyük ilgiyle karşılanmıştı.

Söz konusu yazıları barındıran bu kitap, insanları seven, onların acılarını hisseden Steinbeck’in ne denli duyarlı olduğunu göstermeleriyle büyük öneme haiz.

“Yıllarca korku tarafından sömürüldük biz, sadece ve sadece korku tarafından.” diyen Steinbeck, hâlâ etkisini sürdüren bu korkunçluğu kayda geçiriyor; büyük acılarla yüz yüze bırakılan insanları tasvir ediyor.

Bu yazılar kuşkusuz, Steinbeck’in “çok eskiden” dediği savaş kadar, günümüzün “barışçıl” dünyasını da tasvir ediyor.

  • Künye: John Steinbeck – Bir Savaş Vardı, çeviren: Ülkü Tamer, Remzi Kitabevi, anlatı, 198 sayfa

Jacques Pauwels – Hayırlı Savaş Söylencesi: İkinci Dünya Savaşı’nda Amerika (2017)

Amerika Birleşik Devletleri’nin 2. Dünya Savaşı’ndaki rolü, kendilerinin savunageldikleri gibi başından sonuna değin pirüpak mıydı, yoksa birbirinden kirli ilişkilerin ve ittifakların üzerine mi inşa edilmişti?

Jacques Pauwels’in elimizdeki kitabı, ikincisinin daha ağır bastığını gözler sermesiyle, bir anlamda ABD’nin gizli tarihi niyetine okunacak bir inceleme.

  • ABD’li vatandaşlar savaştan önce neden faşizme o denli yoğun yakınlık duyuyordu?
  • ABD’li büyük kartellerin Nazilerle ilişkileri neydi?
  • Amerika neden Nazilere karşı harekete geçmede neden bu kadar geç davrandı?
  • Amerikalıların Dresden’i kentini yerle bir etmesinin altındaki nedenler nelerdi?
  • Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarının asıl amacı neydi?
  • Soğuk Savaş’ın ortaya çıkmasında, Amerika’nın bu savaştaki çelişik tutumunun payı neydi?

Pauwels bu ve bunun gibi birçok soruya yanıt ararken, ABD’nin dünyanın ikinci büyük savaşındaki rolünü çok yönlü bir bakışla aydınlığa kavuşturuyor.

  • Künye: Jacques Pauwels – Hayırlı Savaş Söylencesi: İkinci Dünya Savaşı’nda Amerika, çeviren: Çağdaş Sümer, Yordam Kitap, tarih, 368 sayfa, 2017

Kont Galeazzo Ciano – Savaş Günlükleri: 1939-1943 (2017)

Önemli bir tarihi figür olan Kont Galeazzo Ciano’nun çok sıra dışı bir hikâyesi var.

Kendisi, Mussolini’nin damadıydı.

Fakat onu daha da dikkat çekici kılan husus, Ciano’nun Yüksek Faşist Konsey’de Mussolini’nin görevden alınması lehine oy kullandığı ve kendisinin bu yüzden kurşuna dizilmiş olması.

Ciano’nun Savaş Günlükleri ise, 2. Dünya Savaşı ve Mussolini dönemi İtalya’sı açısından en önemli kaynaklardan biri.

Burada, Ciano’nun 2. Dünya Savaşı’na yön vermiş önemli aktörlerle yaptığı görüşmeleri ve fikirleri yer alıyor.

Günlüklerde,

  • İtalya’nın Arnavutluk’u nasıl ilhak ettiği ve Hırvatistan için hangi planlarının olduğu,
  • Ülkenin savaşa nasıl hazırlıksız yakalandığı,
  • Yunanistan ve Kuzey Afrika’da yaşadığı felaketlerin nedenleri ve bunun gibi pek çok önemli bilgiyi barındırıyor.

Bu günlüklerin bizi de ayrıca ilgilendiren yönü ise, İtalya’nın Balkanlar’da Türkiye’yi nasıl izlediğini ve İtalya’daki faşist iktidarın 2. Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında Türkiye’ye karşı düşüncelerinin neler olduğunu aydınlığa kavuşturması.

  • Künye: Kont Galeazzo Ciano – Savaş Günlükleri: 1939-1943, çeviren: Selçuk Uygur, Kronik Kitap, tarih, 640 sayfa

C. J. Sansom – Madrid’de Kış (2012)

  • MADRİD’DE KIŞ, C. J. Sansom, çeviren: Meral Gaspıralı, E Yayınları, roman, 727 sayfa

 

C. J. Sansom ‘Madrid’de Kış’ta, İngiliz İstihbarat Servisi için çalışan bir ajanın, Franco diktatörlüğü altında ezilen İspanya’da yaşadığı maceraları anlatıyor. İç Savaş’ın henüz sona erdiği İspanya’da iktidarda bulunan Franco diktatörlüğü, Nazilerle işbirliği yapıp 2. Dünya Savaşı’na girmeyi tasarlamaktadır. Ülkede olup bitenlerle fazlasıyla ilgili olan İngilizler de, başarılı ajan Harry Brett’i görevlendirir. Brett’in görevi, Madrid’de iş çevreleriyle karanlık ilişkiler kurmuş Sandy Forsty’nin gözüne girerek, onun ne işler çevirdiğini açığa çıkarmaktır. Roman, dönemin İspanyası’nın renkli bir panoramasını da sunuyor.