Kolektif – Sapkınlık ve Toplumsal İlişkiler (2025)

Slavoj Žižek, Molly Anne Rothenberg ve Dennis A. Foster’ın ‘Sapkınlık ve Toplumsal İlişkiler’ (‘Perversion and the Social Relatation’) adlı kitabı, sapkınlığın toplumsal ve psişik boyutlarını Lacancı psikanaliz, Marksist eleştiri ve queer teori perspektiflerinden inceleyen bir eserdir. Kitap, sapkınlığın sadece bireysel bir patoloji olmadığını, aynı zamanda toplumsal ve kültürel bir fenomen olduğunu savunuyor. Yazarlar, sapkınlığın, toplumsal normlara ve ideolojilere meydan okuyarak, toplumsal düzenin ve iktidar ilişkilerinin işleyişini açığa çıkardığını öne sürüyorlar.

Kitapta, sapkınlığın farklı biçimleri ve tezahürleri ele alınıyor. Yazarlar, fetişizm, sadomazoşizm, teşhircilik ve röntgencilik gibi sapkınlık türlerini, toplumsal ve psişik bağlamlarda inceliyorlar. Sapkınlığın, arzu, kimlik, cinsellik ve güç gibi temel kavramlarla ilişkisi tartışılıyor. Kitap, sapkınlığın sadece bir “sapma” olmadığını, aynı zamanda toplumsal ve kültürel normların inşasında ve sürdürülmesinde önemli bir rol oynadığını gösteriyor.

Yazarlar, sapkınlığın, toplumsal ve siyasi değişim için bir potansiyel taşıdığını da öne sürüyorlar. Sapkınlığın, toplumsal normlara ve ideolojilere meydan okuyarak, yeni düşünme ve eylem biçimlerinin ortaya çıkmasına katkıda bulunabileceği savunuluyor. Kitap, sapkınlığın, toplumsal ve siyasi eleştiri için bir araç olarak kullanılabileceğini gösteriyor.

  • Künye: Kolektif – Sapkınlık ve Toplumsal İlişkiler, derleyen: Slavoj Žižek, Molly Anne Rothenberg, Dennis A. Foster, çeviren: Aslı Önal, Axis Yayınları, psikanaliz, 336 sayfa, 2025

Alexander Kriss – Borderline (2024)

Alexander Kriss’in bu kitabı, borderline kişilik bozukluğu hakkında kapsamlı bir inceleme sunar.

Yazar, bu karmaşık ve sıkça yanlış anlaşılan psikolojik durumu hem bilimsel bir bakış açısıyla hem de bireysel deneyimleri merkeze alarak ele alıyor.

Bozukluğun ilk tanımlanmasından günümüze kadar olan süreçte yapılan araştırmalar ve teoriler detaylı bir şekilde inceleniyor.

Borderline kişilik bozukluğunun çeşitli belirtileri, bu belirtilerin nasıl ortaya çıktığı ve bozukluğun diğer psikolojik rahatsızlıklardan nasıl ayrıldığı açıklanıyor.

Genetik yatkınlık, çevresel faktörler ve beyin yapısı gibi borderline kişilik bozukluğunun olası nedenleri üzerine yapılan araştırmaların sonuçları sunuluyor.

Psikoterapi, ilaç tedavisi ve diğer tedavi yaklaşımları hakkında bilgi veriliyor.

Farklı tedavi yöntemlerinin etkinliği ve sınırlamaları tartışılıyor.

Borderline kişilik bozukluğuna sahip kişilerin ve yakınlarının yaşadığı zorluklar, duygusal iniş çıkışlar ve baş etme mekanizmaları gerçek hikayelerle destekleniyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Borderline hepimize dokunur. Normaldir ama normal olması onu bir kimlik yapmaz. Bilakis, bir kimliğin eksikliğidir. Kalınması değil, geçilip gidilmesi gereken bir uğraktır borderline; kendini tanıma yolunda bir ara duraktır; evrensel ıstırap deneyiminin ve ilişkilerin bizi nasıl şekillendirdiğine dair bir kabuldür.”

  • Künye: Alexander Kriss – Borderline: Bir Kişilik Bozukluğunun Biyografisi, çeviren: Aslı Önal, Say Yayınları, psikoloji, 360 sayfa, 2024

Charlotte Beradt – Rüyaların Üçüncü Reich’ı (2024)

Totaliter, faşist rejimler takipçileri olmadan ayakta kalamaz.

Charlotte Beradt’ın kitabı, insanların nasıl birer yandaşa dönüştüğünü ortaya koyuyor, nasıl eğilip büküldüklerini, içsel dirençlerinin nasıl kırıldığını gözler önüne seriyor.

Bu yönüyle ‘Rüyaların Üçüncü Reich’ı aynı zamanda mutlak tahakkümün teorisi olarak okunabilir.

Beradt, bu olağanüstü vurucu kitabında, terzisinden, komşusundan, teyzesinden, sütçüsünden, arkadaşlarından dinlediği, Nazi döneminde gördükleri rüyaları aktarıyor ve içgörüyle yorumluyor.

Rüyalardaki keskin imgeler üzerinden, bu baskıcı totaliter rejimin insanları nasıl bir ruhsal yabancılaşmaya, köksüzleşmeye, izolasyona, kimliksizleşmeye ittiğini gösteriyor.

Edebi bir tatla, ürpertili hikâyeler gibi de okunabilecek bu metinler, faşizmin bilinçdışındaki aynası gibidir.

Alabildiğine politik bir “rüya tabiri” kitabı…

Yayımlandığı 1962’den beri faşizm incelemeleri literatüründe saygın bir yer edinen ‘Rüyaların Üçüncü Reich’ı, bugün her zamankinden daha güncel sayılıyor.

  • Künye: Charlotte Beradt – Rüyaların Üçüncü Reich’ı, çeviren: Aslı Önal, İletişim Yayınları, siyaset, 148 sayfa, 2024

Michael Scott-Baumann – Kısa İsrail – Filistin Tarihi (2024)

İsrail ve Filistin arasında devam eden mücadele derin küresel sonuçları olan, tarihin en acı çatışmalarından biridir.

Orta Doğu uzmanı Michael Scott-Baumann çatışmanın kökenlerini kısa ve öz bir şekilde açıklarken bir yandan da iç savaştan günümüze dek mücadelenin evrimini gözler önüne seriyor.

Her bölüm anlaşmazlıktan etkilenen Filistin ve İsraillilerin kişisel ifadeleriyle sona eriyor.

Yirminci yüzyılın başında İngilizlerin rolü, 1948’de İsrail devletinin kuruluşu, 1967’deki Altı Gün Savaşı ve Trump yönetiminin barış planı da dahil olmak üzere İsrail-Filistin çatışmasının dönemeç noktalarını okuyarak İsrail’in Filistin topraklarındaki kontrolünün ve Filistin direnişinin niteliği hakkında bilgi edineceksiniz.

Kitaptan bir alıntı:

“Filistinliler ve İsrailliler her zaman birbirlerine komşu olacaklar. Dolayısıyla, eşitlik ve adalete dayalı bir uzlaşma her iki halkın barış ve güven içinde yaşamasını sağlayabilir. Ne var ki mevcut durumda bu epey uzak bir ihtimalmiş gibi görünüyor.”

  • Künye: Michael Scott-Baumann – Kısa İsrail – Filistin Tarihi, çeviren: Aslı Önal, Say Yayınları, tarih, 312 sayfa, 2024

Kolektif – Akışkan Modern Dünyada Yönetim (2024)

Zygmunt Bauman’ın “akışkan modernlik” olarak tanımladığı içinde yaşadığımız çağ, her alanda muazzam belirsizliklerle karakterize olur.

Bunun en önemli neticelerinden biri, bireylerin referans alabilecekleri yerleşik toplumsal yapı, kurum ve örgütlerden mahrum kalmasıdır.

Böylesi bir belirsizlik hali, yönetim kuramından ve onun denetim ve öngörülebilirlik gibi vaatlerinden önemli ölçüde ayrışır.

Dahası akışkan modernlik çağında “yönetim”, ait olduğu profesyonel alanın sınırlarını çoktan aşıp özel hayatın neredeyse tüm alanlarını kuşatır hale gelmiştir.

Akışkan modernliğin öngörülemezliği ile yönetimin vaat ettiği denetim arasındaki karşıtlık, ister istemez bazı soruları akla getirir:

  • Yönetsel pratik, akışkan modernliğin olumsuz etkilerinin önüne geçebilir mi?
  • Akışkan modernliğin şu an içinde bulunduğu dehşet verici durumun sorumlusu, hayatımızın her alanında yönetime duyduğumuz sarsılmaz inanç olabilir mi?
  • Eğer öyleyse, yönetime olan yaklaşımımızı değiştirebilir miyiz?

Örgüt ve yönetim bilimciler Jerzy Kociatkiewicz ile Monika Kostera, mimar ve kentsel çalışmalar uzmanı Irena Bauman ve çağımızın en önemli sosyologlarından Zygmunt Bauman bireycilik, tüketim kültürü, toplumsal eşitsizlikler ve iklim değişikliğinin belirleyici olduğu bu “fetret devri”ndeki başlıca sorunların çözümünde “yönetim” kavramının oynadığı merkezi rolü, heterotopya, mezo-düzey örgütlenme, yöneticisiz yönetimler, üretken tüketicilik gibi ufuk açıcı kavramlar ışığında tartışmaya açıyorlar.

  • Künye: Zygmunt Bauman, Irena Bauman, Jerzy Kociatkiewicz, Monika Kostera – Akışkan Modern Dünyada Yönetim, çeviren: Aslı Önal, Ayrıntı Yayınları, inceleme, 160 sayfa, 2024

Nancy Folbre – Ataerkil Sistemlerin Yükselişi ve Düşüşü (2023)

  • Ataerkil sistemler nasıl oluyor da ayakta kalabiliyor?
  • Toplumsal cinsiyet eşitsizliği neden hâlâ bu denli yaygın?

Feminist kuramın uzun zamandır cevabını aradığı bu soruların peşine düşen Nancy Folbre, Marksist siyasal iktisadın eleştirisi ve yeniden formülasyonuyla yola koyuluyor.

Neoklasik iktisat, sosyoloji, psikoloji ve evrimsel biyoloji gibi alanların dahil olduğu son derece kapsamlı bir bilimsel çerçeve içinde, kapitalist kalkınmanın ataerkil sistemlerin devamlılığında büyük rol oynayan çelişkili taraflarını masaya yatırıyor.

Sınıf, toplumsal cinsiyet, yaş, ırk/etnisite ve yurttaşlık temelli eşitsizlik ve sömürünün iç içe geçen yanlarını temel alan “kesişimsel siyasal iktisat” yaklaşımını benimseyen Folbre, mevcut piyasa ekonomilerinde bilhassa savunmasız konumda olan bakım verenleri mercek altına alıyor.

Bakım emeğinin neden değersizleştirildiği veya karşılığının yeterince ödenmediğine dair analizlerinde, çocuk doğurma, çocuk yetiştirme, varlıkların miras bırakılması, fiziksel ve beşeri kaynaklara zor ve şiddet yoluyla el konulması gibi piyasa dışı süreçlere dikkat çekiyor.

Gerek bireyleri gerek toplulukları çelişkili konumlara sokan ve çoğu zaman birbiriyle kesişen kolektif iktidar yapılarından oluşan toplumsal sistemleri tanımlamanın yeni bir yolunu ortaya koyan bu kitap, bazı toplulukların sahip olduğu iktidar ve imtiyazları daha da pekiştirmesini sağlayan pazarlık süreçlerini gözler önüne seriyor.

Ataerkil iktidarın kökenleri, kapitalist kurumların ortaya çıkışı, refah devletlerinin yükselişi, bakım emeğinin iktisadi olarak cezalandırılması gibi tarihsel süreçleri yeniden yorumlayarak, ilerici bir toplumsal dönüşüm için kurulması elzem geniş koalisyonlara yön verecek genel bir iktisadi adalet teorisine duyulan ihtiyacı görünür kılmaya çalışıyor.

  • Künye: Nancy Folbre – Ataerkil Sistemlerin Yükselişi ve Düşüşü: Kesişimsel Bir Siyasal İktisat, çeviren: Aslı Önal, Ayrıntı Yayınları, siyaset, 400 sayfa, 2023

Edward Said – Seçme Eserler (2023)

Edward Said, tanık olduğu olaylara alışılmışın ve anaakımın dışında, titiz, bilimsel ve polemikçi bir tavırla yaklaşan sıra dışı bir entelektüel.

Ölümünün yarattığı boşluğa rağmen, eserleriyle ve politik tutumuyla bugünün tartışmalarına ışık tutmaya devam ediyor.

Said’in kariyerindeki 40 yıllık dönemin ürünlerini kapsayan ‘Seçme Eserler’, onun entelektüel yolculuğunu, ilham aldığı kaynakları ve ilgi alanının genişliğini keşfetmek için eşi bulunmaz bir fırsat.

‘Seçme Eserler’, Said’in eserlerindeki temel tartışma noktalarını ve metinleri kapsıyor.

Yazarın yaşamöyküsü ile akademik faaliyetleri arasındaki ilişkinin bütünlüklü bir biçimde takip edilebileceği bir izleği okurlara sunuyor.

Böylece Said’in erken dönem esinlenmelerinden Sarkiyatçılık’a ve oradan ömrünün son döneminde kaleme aldıklarına uzanan, ayaklarını edebiyat ve kültür eleştirisinin oluşturduğu bir köprü kuruluyor.

‘Seçme Eserler’, hem Said ile yeni tanışacaklar hem Said okurları hem de onun düşünsel mirası üzerine çalışanlar için çok önemli bir kaynak.

  • Künye: Edward Said – Seçme Eserler (1966-2006), editör: Moustafa Bayoumi ve Andrew Rubin, çeviren: Aslı Önal, Ayrıntı Yayınları, inceleme, 576 sayfa, 2023

Willie Thompson – İnsanlık Tarihinin Dönüştürücü Güçleri (2021)

İnsanın binlerce yıllık serüveni üzerine muhteşem bir çalışma.

Willie Thompson, bilincin ortaya çıkışından geleceğimizi etkileyen çevresel felaket tehdidine pek çok çarpıcı konuyu iş, cinsellik ve iktidar temalarını merkeze alarak izliyor.

Aynı zamanda, insanların son derece belirsiz bir gelecekle nasıl başa çıkabileceklerine dair tartışmaya da katkı sağlayan kitapta,

  • Homo sapiens’in, yani insanın evrendeki ve kendi gezegeninin biyosferindeki yeri,
  • İnsan gelişiminin ilk birkaç binyılınındaki farklı insan türleri, göçleri, teknolojiler ve yaşam tarzları,
  • Günümüzden yaklaşık 10.000 yıl öncesine rastlayan ilk tarımsal dönüşüm, bunun nedenleri, sonuçları ve devam eden mirası,
  • İnsan hayatının tüm zaman ve mekânlardaki temel gerçekliği olan cinsellik, üreme ve akrabalık,
  • İktisadi ve toplumsal sömürü bağlamında tahakküm ve hiyerarşinin ortaya çıkışı,
  • Sömürü ve şiddet pratikleri,
  • Ahlak, din ve kimlik gibi, insan varoluşunun doğasına içkin olan toplumsal pratikler,
  • İkinci büyük sosyo-teknolojik dönüşümün nedenleri ve bu bağlamda Avrupa iktidarının Amerikalar, Avrasya, Sahraaltı Afrika ve Avustralasya’yı işgalinden önceki yüzyıllarda yaşananlar,
  • Avrupa tarafından dayatılan küreselleşme ve “Sanayi Devrimi” şeklinde zuhur eden dönüşümler,
  • Tarihsel gelişimi karakterize eden tahakküm ve sömürü yapılarını yıkmak için tarih boyunca gerçekleşmiş, en yakın ve küresel nitelikteki sosyalizmin de dâhil olduğu girişimler,
  • Ve bunun gibi ilgi çekici konular ele alınıyor.

Thompson ayrıca, insanların küresel çevre içindeki önemini ve bu bağlamda insanın geleceğine dair düşüncelerini de bizimle paylaşıyor.

  • Künye: Willie Thompson – İnsanlık Tarihinin Dönüştürücü Güçleri: İş, Cinsellik ve İktidar, çeviren: Aslı Önal, Runik Kitap, tarih, 400 sayfa, 2021

 

Hal Foster – Ya Farstan Sonra (2020)

Corona virüsünden bile daha tehlikeli olan “faşist virüs”ün sınır tanımadığı bugün, Sol’un sanatçı ve eleştirmenleri neler yapabilir?

Hal Forster bu ufuk açıcı çalışmasında, utanmak nedir bilmeyen bir siyasi elitin nasıl küçük düşürülebileceği veya absürdlükten beslenen parti liderleriyle nasıl dalga geçilebileceğini anlatıyor.

Forster’ın 2008 finansal krizinin ve Trump adlı daimi felaketin damga vurduğu son on beş yıllık süreçte kaleme aldığı yazılardan oluşan ‘Ya Farstan Sonra’, mevcut savaş, terör ve gözetim rejimi ile korkunç eşitsizlik, iklim felaketi ve medyada yaşanan büyük yozlaşma karşısında sanat, eleştiri ve kurmaca alanında yaşanan değişimlere dair yaptığı değerlendirmeler ve alternatif öneriler sunuyor.

Kitabın ilk kısmı, 11 Eylül’den beri varolan, travma, paranoya ve kitsch’in kullanımı ve suiistimalini içeren kültürel acil durum siyasetine odaklanıyor.

İkinci kısım, bu süre zarfında neoliberalizmin sanat kurumlarında yarattığı değişimi değerlendiriyor; zira gerek pazar gerek müzeler inanılmaz derecede büyümüş ve sanatçılar da bu muazzam değişime eleştirel veya başka türlü bir şekilde yanıt vermişlerdir.

Üçüncü ve son kısım, medyadaki dönüşümü, yakın zamana ait sanat eserleri, film ve kurmaca alanlarına yansıdığı haliyle mercek altına alıyor ve “makine görüşü/yapay görü” (herhangi bir insan arayüzü olmadan, makinelerin diğer makineler için ürettiği işaretler), “operasyonel imgeler” (dünyayı temsil etmekten ziyade ona müdahalede bulunan imgeler) ve günlük yaşamlarımızın her yerine nüfuz etmiş olan enformasyonun algoritmik kodlanışı gibi olguları keşfe çıkıyor.

  • Künye: Hal Foster – Ya Farstan Sonra: Çöküş Çağında Sanat ve Eleştiri, çeviren: Aslı Önal, Ayrıntı Yayınları, sanat, 224 sayfa, 2020

Terry Eagleton – Radikal Kurban (2019)

Terry Eagleton bu çarpıcı çalışmasında kurban mefhumunu Antikçağdan günümüze, pek çok düşünür ve yazarın eserlerini kat ederek tartışmaya açıyor.

Ölüm, trajedi ve kurban gibi meseleler, kültür ve siyaset kuramcıları kadar bunları fazla teolojik bulan politik solun da pek incelemediği meselelerdir.

Eagleton’ın kitabı, tam da bu kavram ve konuları dert etmesiyle öne çıkan kitap, kurban mefhumu teolojik ve felsefi macerasının nasıl geliştiğinden kurban mefhumu ile çarmıha gerilme, tragedya, eros, ahlak ve aşırılık kavramlarıyla ilişkisine pek çok konuyu tartışıyor.

Eagleton ayrıca, kendi formülleştirdiği hâliyle “radikal kurban” fikrinin, siyaset ve devrimle nasıl ilişkilendirilebileceği üzerine de düşünüyor.

Kitap, Marksizm, göstergelim, psikanaliz ve edebiyat eleştirisi gibi farklı disiplinlerin bir araya geldiği zengin bir tartışma sunuyor.

  • Künye: Terry Eagleton – Radikal Kurban, çeviren: Aslı Önal, Ayrıntı Yayınları, inceleme, 224 sayfa, 2019