Reiner Stach – Bu Kafka mı? (2023)

Edebiyat tarihinin en özgün isimlerinden Franz Kafka’nın gerçek kişiliği, yıllar boyunca yaşam öyküsüne ilişkin rivayet ve varsayımların gölgesi altında kaldı.

Yarattığı Gregor Samsa, Josef K. gibi absürt olduğu kadar realist karakterler yazarın imajı üzerinde egemenlik kurdu.

2000’li yıllarda hakkında 130.000’e yakın internet sitesi bulunan Kafka, çoğunlukla ürkütücü, bazen patolojik, anlaşılmayacak kadar derin, rahatsız bir ruh olarak düşünülüyor, betimleniyordu.

Alman yazar ve araştırmacı Reiner Stach, uzun yıllara yayılan incelemesiyle Kafka üzerine bu rivayetler ve varsayımlar yığınına meydan okuyor.

Yazarın yaşamının çeşitli evrelerine, kişiliğinin farklı yönlerine ilişkin 99 keşif üzerinden, Kafka üzerindeki devasa gizem perdesini aralıyor.

  • Künye: Reiner Stach – Bu Kafka mı?: 99 Keşif, çeviren: Regaip Minareci, İş Kültür Yayınları, biyografi, 368 sayfa, 2023

Costas Despiniadis – İktidar Anatomicisi (2023)

Franz Kafka’nın eserleri üzerine yapılan çalışmalar son on yıllarda giderek genişleyen bir ilgiyle sürekli arttı.

Kaynaklarının genişliği ve yorumunun cesaretiyle ‘İktidar Anatomicisi: Franz Kafka ve Otorite Eleştirisi’ kitabı, yirminci yüzyılın en büyük yazarlarından biri hakkında etkileyici ve yeni bir bakış sunuyor.

Genel okuyucu kadar akademik okuyucunun da ilgisine hitap eden eser edebiyattan cinsiyet çalışmalarına, Yahudi çalışmalarına, modern tarihe ve siyasal teoriye kadar birçok disiplini kapsıyor.

Her ne kadar Kafka uzun yıllardır Batı edebiyatının parlayan yıldızı olsa ve yazılarına ilgi giderek artsa da henüz onun eserlerindeki iktidar eleştirisini yeterince odağına alan bir çalışma yapılmamıştır.

Kafka eserlerinin kurumsal eleştiride uzun süredir sessizlikle karşılanan anti-otoritaryen boyutu ilk defa bu kitapta inceleniyor.

Kitap, günlüklerinin dikkatli bir okumasının iskeletinde Kafka’nın 1909-1912 yılları arasında Praglı anarşist çevrelere aktif katılımını yeniden canlandırıyor.

Onun anarşist yazarlara yönelik derin ilgisini, Rus Devrimi’ne yönelik şüpheciliğini ve Ütopyacı Siyonizm ile ikircikli ilişkisini ele alıyor.

Kitapla ilgili iki değerlendirme:

“Bu kitap ender rastlanan bir olay: Kafka’nın yazılarının -kelimenin en soylu anlamıyla- politik bir yorumu. Daha da iyisi, ‘Dava’nın yazarına ilişkin konformist akademik düzyazının aksine, anarşist bir okumadır. Despiniadis takdire şayan bir yetenekle edebiyatı, felsefeyi ve çağdaş devrimci meseleleri bir araya getiriyor. —Michael Löwy, ‘Franz Kafka: Boyun Eğmeyen Hayalperest’ kitabının yazarı

“Costas Despiniadis, ilgi uyandıran çalışmasında Kafka’yı politik bir yazar olarak tartışıyor ve yazarın hayatını ve çalışmasını anarşist eleştiri merceğinden uyguluyor. Kafka’nın anarşist fikirlere olan yakınlığı ve Prag’daki anarşistlerle yakınlığı göz önünde bulundurulduğunda Despiniadis, Samsa, K. ve Josef K. gibi kahramanların uyumsuzluğunu ve iktidar yapılarına ve otorite figürlerine karşı radikal direnişlerini haklı, hatta kahramanca bir mücadele olarak yorumlar. . Freudcu, Lacancı, Marksist ve metafizik olanlar da dahil olmak üzere Kafka’ya tanıdık yaklaşımlarla çelişen Despiniadis, Kafka’nın kahramanına herhangi bir suçluluk veya ahlaki başarısızlık atfedilmesini reddeder, bunun yerine onun sistemik yozlaşma algılarını onaylar. Despiniadis’in ufuk açıcı analizi, keşfedilmemiş bir bölgeye götürüyor ve gelecekteki Kafka bilimi için yüksek bir çıta belirliyor.” —Dagmar Lorenz, Illinois Üniversitesi, Chicago, Amerika Kafka Derneği Başkan Yardımcısı

  • Künye: Costas Despiniadis – İktidar Anatomicisi: Franz Kafka ve Otorite Eleştirisi, çeviren: Eylem Akçay, Sümer Yayıncılık, inceleme, 160 sayfa, 2023

Hanns Zischler – Kafka Sinemaya Gidiyor (2022)

Franz Kafka, günlüklerinden de anlaşıldığı üzere tutkulu bir sinemaseverdi, anlatı tarzında sinemadan da çokça esinlenmişti.

Ayrıntıların peşinden dur durak bilmeden koşan azimli yazar Hanns Zischler, Kafka’nın metinlerini yıllarca inceledi, yerli ve yabancı pek çok arşivi taradı, kütüphanelerde araştırmalar yaptı, dönemin gazetelerini didik didik etti, fotoğraflar, program broşürleri, film ilanları, posterler topladı, Kafka’nın gittiği sinemaların, seyrettiği filmlerin, hayranlık duyduğu sahnelerin ve etkilendiği oyuncuların izini sürüyor.

Tüm bu çabalarının sonucunda ortaya çıkan ve Kafka araştırmalarına önemli bir temel oluşturan bu eşsiz eser, ele aldığı sessiz filmler ve yaratıcı sanatçılarla da sinemanın ilk zamanlarına büyülü bir keşif gezisi.

  • Künye: Hanns Zischler – Kafka Sinemaya Gidiyor, çeviren: Esen Akyel, Everest Yayınları, sinema, 208 sayfa, 2022

Peter Kuper – Kafkaesk (2022)

Franz Kafka’nın çizgi uyarlamaları içinde Peter Kuper’ın yaptıkları ayrı yere sahip.

‘Kafkaesk’ ise, ‘Akbaba’dan ‘Kanun Önünde’ye, ‘Bir Kardeş Cinayeti’nden ‘Köprü’ye Kuper’ın Kafka’nın on dört öyküsünün usta işi çizgiroman uyarlamalarını sunuyor.

Yirminci yüzyılın en önemli edebi figürlerinden biri olan Franz Kafka kuşaklar boyunca pek çok yazar ve sanatçıyı derinden etkiledi; öykü ve romanları edebiyat, müzik, resim, heykel, dans ve film gibi çok çeşitli alanlarda sayısız esere ilham kaynağı oldu.

Kafka’yı 1988 yılından beri “çizgi romana tercüme eden” görsel sanatçı Kuper’ın uyarlamaları da bu eserlerin arasında değerli bir yere sahip.

Kafka’nın öykülerinin bireysel yorumlara ilham verdiğini, her okura benzersiz bir kişisel bağlam sunduğunu belirten Kuper şöyle diyor:

“Kafka kırk bir yaşını doldurmadan öldü, bundan neredeyse yüz yıl önce, ama öyküleri daha dün yazılmış hissi veriyor. Ya da belki takipçilerinden Gustav Janouch’un dediği gibi, Kafka’nın eserleri ‘yarının bir aynası’dır. Bu eserler şimdiye ve buraya ait; Kafka’nın hikâyeleri insanlık durumumuza giden bir yol haritası teşkil ediyor. Bizi kurumlarımızın tehlikelerine karşı uyarıyor, bize zaaflarımızı hatırlatıyor, absürdlüklerimize gülmemiz için bizi dürtüyorlar. Dünyamız giderek daha çok ‘Kafkaesk’ sıfatını yansıtırken, Kafka’nın kulaklarımıza fısıldadığı bütün o mesajlarda yeni bir anlam bulabiliriz.”

Kafka’nın uzunlu kısalı on dört öyküsüne Kuper’ın getirdiği yaratıcı yorumların, Kafka okurlarına yeni ve farklı bakış açıları sunarken, onunla henüz tanışmamış olan okurlar için de yazarın benzersiz dünyasına güzel bir giriş olacaktır.

  • Künye: Peter Kuper – Kafkaesk: On Dört Öykü, çeviren: Özde Duygu Gürkan, Metis Yayınları, çizgiroman, 160 sayfa, 2022

Franz Kafka – Dönüşüm (2016)

Edebiyat tarihinin en muhteşem girişlerinden biriyle açılan ve yabancılaşma denince ilk akla gelen öykülerden biri.

Romanın başkahramanı Gregor Samsa, bir sabah huzursuz uykularından uyanınca kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak bulur.

Bu durum, kendisinin hayatıyla, ailesiyle ve toplumla derin ve trajik bir hesaplaşmaya girişmesine vesile olur.

  • Künye: Franz Kafka – Dönüşüm, çeviren: Semih Uçar, Nora Kitap

Franz Kafka – Amerika (2016)

Franz Kafka’nın, diğer eserlerine göre daha fazla mizahi unsur barındıran ilk romanı, yeni bir çeviriyle Türkçede!

Romanın başkahramanı, Karl Rossmann adlı on altı yaşını süren, zeki ve meraklı bir göçmen.

Kahramanımız, Amerika’nın gökdelenlerini, pervasız zenginlerini, yoksullarını ve barındırdığı büyük çelişkilerini gözlemliyor.

  • Künye: Franz Kafka – Amerika, çeviren: Regaip Minareci, İş Kültür Yayınları

Franz Kafka – Babaya Mektup (2016)

Franz Kafka’nın, babası Hermann Kafka’ya yazdığı, edebiyat tarihinin en önemli itiraflarından biri sayılan ünlü mektubu.

Babasıyla arasındaki büyük yabancılaşmayı ve iletişimsizliği ironik bir üslupla anlatan Kafka, aynı zamanda babası tarafından hiçbir zaman anlaşılamamanın verdiği sonsuz acıyı da yalın bir üslupla tasvir ediyor.

  • Künye: Franz Kafka – Babaya Mektup, çeviren: Regaip Minareci, İş Kültür Yayınları

Roger Garaudy – Kıyısız Bir Gerçekçilik (2020)

Marksist düşünür Roger Garaudy’yi, Kafka’yı en iyi anlatan yazarlardan biri olarak biliriz.

Kendisi, şimdi de ufuk açıcı başka bir çalışmayla, ‘Kıyısız Bir Gerçekçilik’le karşımızda.

Garaudy, üç bölümden oluşan kitabında, Picasso, Kafka ve Saint-John Perse üzerine yoğun bir okuma geliştiriyor.

Yazar burada,

  • Picasso’da başkaldırının diyalektiğini,
  • Guernica tablosu bağlamında savaşım olarak resmin ne anlama geldiğini,
  • Picasso’nun sanat akımlarıyla hesaplaşması ve empresyonizm sürecini,
  • Kafka’nın içinde yaşadığı dünyayı ve yazarın yaşadığı çatışmaları,
  • Kafka’nın iç dünyasındaki belirsizlikleri,
  • Kafka’nın kurduğu dünyayı ve bunun çelişkilerini,
  • Saint-John Perse’in ikili evrenini,
  • Ve Perse’te benlik ve mülk olgularını tartışıyor.

Kitabın, Louis Aragon’un sunuş yazısıyla yayımlandığını da belirtelim.

  • Künye: Roger Garaudy – Kıyısız Bir Gerçekçilik: Picasso, Kafka, Perse, çeviren: Mehmet H. Doğan, Fol Kitap, sanat, 200 sayfa, 2020sanat, 200 sayfa, 2020

Maurice Blanchot – Kafka’dan Kafka’ya (2020)

Fransız düşüncesinin en parlak isimlerinden Maurice Blanchot’dan Kafka’yı farklı yönleriyle irdeleyen ufuk açıcı denemeler.

Blanchot, Kafka’nın kitaplarından olduğu kadar, yazarın en az kurmaca eserleri kadar ünlü günlüklerinden de yola çıkarak Kafka’nın hayatının ve yazarlığının izini sürüyor.

Blanchot bunu yaparken, yalnızca Kafka değil, genel olarak edebiyat, yazmak ve yazarlık üzerine harikulade saptamalar da yapıyor.

Kitaptan birkaç alıntı:

“Bir yapıt ortaya koyan yazar kendini bu yapıtta ortadan kaldırır ve kendini onda onaylar. Onu kendinden uzaklaştırmak için yazmışsa, öyle olur ki bu yapıt onu angaje eder ve kendini çağırır, eğer onu kendine göstermek ve onda yaşamak için yazıyorsa, yaptığı şeyin hiçbir şey olmadığını, en büyük yapıtın en önemsiz edime değmediğini, yapıtın onu kendisinin olmayan bir varoluşa ve yaşam olmayan bir yaşama mahkûm ettiğini görür.”

“Yapıtı okur yapar; onu okuyarak yaratır; onun gerçek yazarıdır, Yazılı Şey’in bilinci ve canlı tözüdür; nitekim yazarın artık tek bir amacı vardır, bu okur için yazmak ve onunla özdeşleşmek.”

“Tamı tamına belli bir kitle için yazan yazar, hakikatte, yazıyor değildir: yazan bu kitledir ve bu nedenle de bu kitle artık okur olamaz; okuma sadece görünüştedir, gerçeklikte yok hükmündedir. Okunmak için yaratılmış yapıtların önem taşımaması buradan gelir, onları hiç kimse okumaz.”

“Yazmak gececil şeydir; kendini karanlık güçlere bırakmak demektir, aşağıdaki bölgelere inmek, kendini saf olmayan kucaklaşmalara teslim etmektir. Bütün bu ifadeler Kafka için dolaysız bir hakikati barındırır. Karanlık büyülenmeyi, arzunun iç karartıcı parıltısını, her şeyin radikal ölümle son bulduğu geceleyin zincirlerinden boşanan şeyin tutkusunu çağrıştırır.”

“Kendinden kaçmayı isteyerek kendi saplantısına daha da batan kör uyanıklığıyla edebiyat; eğer varoluş varoluştan çıkma olanaksızlığıysa, varlık her zaman varlığa geri itilen şeyse, dipsiz derinlikte olan şey çokta dipteyse, hâlâ uçurumun temeli olan uçurumsa, kendisine karşı çarenin olmadığı çareyse, varoluş saplantısının tek tercümesidir.”

  • Künye: Maurice Blanchot – Kafka’dan Kafka’ya, çeviren: Serdar Rifat Kırkoğlu, MonoKL Yayınları, 240 sayfa, 2020

Franz Kafka – Dönüşüm (2010)

1915 yılında yayımlanan kısa öykü ‘Dönüşüm’, Franz Kafka’nın gelmiş geçmiş en ünlü eseri.

Dünya edebiyatının en iyi girişlerinden birine sahip olduğu söylenen öykü, bir sabah, huzursuz edici uykusundan uyanan Gregor Samsa’nın, kendini dev bir örümceğe dönüşmüş halde bulmasıyla başlar.

İşte ‘Dönüşüm’ün elimizdeki çizgiroman uyarlaması, çalışmaları birçok ünlü dergide kendisine yer bulmuş Peter Kuper tarafından gerçekleştirilmiş.

Kuper’in çizimlerinin, hikâyenin karanlık mantığını gözler önüne sererek, edebi niteliği tatmin edici olan bir çizgiroman ortaya koyduğunu belirtelim.

Kuper, Kafka’nın karanlık atmosferini, klostrofobik karelerle resmediyor.

  • Künye: Franz Kafka – Dönüşüm, uyarlayan: Peter Kuper, çeviren: Ali İmren, Yurt Kitap, çizgiroman, 80 sayfa