Niccoló Machiavelli – Prens (2013)

  • PRENS, Niccoló Machiavelli, çeviren: Buğra Poyraz, Kabalcı Yayınları, siyaset, 244 sayfa

PRENS

Niccoló Machiavelli’nin ‘Prens’i veya diğer adıyla ‘Hükümdarlıklar Hakkında’sı, dört yüz yıldır okunan bir siyaset kitabı klasiği. Machiavelli ismi olumsuz telaffuzların hedefi olsa ve bu eseri de diktatörlüğün el kitabı olarak yaftalansa da, kendisinin ideali, barbar saldırılarına karşı İtalyan birliğini kurmaktı. Machiavelli burada, hükümdarlık çeşitleri, kendi yasalarına göre yaşayan kentlerin nasıl yönetilmesi gerektiği, hükümdarlıkların güçlü olup olmadıklarının nasıl anlaşılabileceği, paralı askerler, hükümdarların sözlerini nasıl tutmaları gerektiği ve bir hükümdarın saygı görmesinin koşullarını ele alıyor.

Mircea Eliade – Yoga (2013)

  • YOGA, Mircea Eliade, çeviren: Ali Berktay, Kabalcı Yayınevi, inceleme, 578 sayfa

 YOGA

Ünlü din tarihçisi Mircea Eliade ‘Yoga’da, yoga tekniğinin belirli biçimleri, kuramları, uygulamaları ve tarihini kapsamlı bir bakışla anlatıyor. Yoga öğretileri, yogada özerkleşme teknikleri, yoga ve Brahmancılık, Budizm’de yoga teknikleri, yoga ve tektanrıcılık, yoga ve simya, yoga ve yerli Hindistan, yoga tekniklerinin yayılımı sonucunda Hindistan ile dünya arasındaki kültürel temaslar gibi konuları ele alan Eliade, aynı zamanda Yoga öğretileri ile ilgili Sanskrit ve Pali dilindeki çok sayıda metni de kitabına dahil ediyor. Konuyla ilgili güncel tartışmaları da barındıran kitap, yoga için önemli bir kaynak eser.

Irvin D. Yalom – Spinoza Problemi (2012)

 

Irvin D. Yalom ‘Spinoza Problemi’nde, bir yandan Spinoza’nın yaşadığı ddöneme uzanırken, öte yandan ondan üç yüzyıl sonra yaşamış Nazi ideologu Alfred Rosenberg’in iç dünyasına iniyor.

Rosenberg, henüz on altı yaşındayken, okuldaki bir konuşmada sarfettiği anti-Semitik sözler yüzünden, okul müdürü tarafından cezalandırılır.

Cezası, Alman yazar Goethe’nin otobiyografisinde, Spinoza’yla ilgili yazdığı pasajı ezberlemektir.

Irkçı Rosenberg için, çok sevdiği Goethe’nin Yahudi düşünüre hayranlığı büyük bir şoktur.

Rosenberg, yıllar sonra, Yahudilerin yok edilmesinde büyük roller üstlenirken, bu problemle yeniden yüzleşecektir.

  • Künye: Irvin D. Yalom – Spinoza Problemi, çeviren: Ahmet Ergenç, Kabalcı Yayınevi, roman, 445 sayfa

Gershom Scholem – Sabetay Sevi (2012)

  • SABETAY SEVİ, Gershom Scholem, çeviren: Eşref Bengi Özbilen, Kabalcı Yayınevi, biyografi, 857 sayfa

 

Gershom Scholem elimizdeki kitabında, “mistik mesih” olarak tanımladığı Sabetay Sevi’nin ve onun hareketinin kapsamlı bir öyküsünü kaleme almış. Sabetaycı hareketin, İkinci Tapınak’ın yıkılmasından beri Yahudilikteki en önemli Mesihçi hareket olduğunu savunan Scholem, kitabında, Sabetay Sevi ile onun peygamberi Gazzeli Nathan’ın ölümlerine kadar hareketin kapsamlı bir tarihini sunuyor. Sabetaycı hareketin arka planı, Sabetay Sevi’nin ilk yılları, Filistin’de Sabetaycı hareketin başlaması, Sevi’nin Gelibolu’da hapsedilmesi, Sevi’nin dininden dönme süreci ve hayatının son yılları, kitapta yer alan konulardan birkaçı.

David Ross – Aristoteles (2011)

David Ross’un ilk olarak 1923’te yayımlanan Aristoteles’i, kimilerince, düşünür üzerine kaleme alınmış en yetkin çalışmalardan biri olarak kabul ediliyor.

Kuşkusuz bunu sağlayan etmenlerin başında, Ross’un, Aristoteles’in düşüncesini çok kapsamlı bir bakışla ele alması.

Yani Aristoteles’in mantığını, fiziğini, biyolojisini, psikolojisini, metafiziğini, ahlakını, siyasetini, retoriğini ve poetikasını ayrı ayrı bölümler halinde açıklaması.

Düşünürün kitaplarını sırasıyla takip ederek bunlarda savunulan görüşleri, tezleri, kuramları sergileyen ve açıklayan Ross, böylece Aristoteles’in külliyatının nitelikli bir özetini ortaya koymuş oluyor.

  • Künye: David Ross – Aristoteles, çeviren: Ahmet Arslan, Kabalcı Yayınevi, felsefe, 468 sayfa, 2011

W. K. C. Guthrie – Yunan Felsefe Tarihi 1 (2011)

  • YUNAN FELSEFE TARİHİ 1, W. K. C. Guthrie, çeviren: Ergün Akça, Kabalcı Yayınları, felsefe, 528 sayfa

 

W. K. C. Guthrie’nin kaleme aldığı altı ciltlik ‘Yunan Felsefe Tarihi’nin elimizdeki ilk kitabı, Sokrates öncesi ilk Yunan filozoflarını ve Pyhthagorasçıları anlatıyor. Yunanistan’da felsefenin başladığı dönemi anlatarak çalışmasına başlayan Guthrie, sırasıyla Thales, Anaksimandros, Anaksimenes, Pythagoras, Hippasos, Petron, Arkhytas, Alkmaion, Ksenophanes ve Herakleitos gibi filozofların düşüncelerini izliyor. Felsefenin varlık bulduğu coğrafyanın kendine has özelliklerinin de irdelendiği bu kaynak kitap, Aristo’ya gelmeden önce burada özgün düşüncelerle ortaya çıkmış ve kimi pek ünlü olmayan filozofları duru bir anlatımla ele alıyor.

Spinoza – Ethica (2011)

  • ETHICA, Spinoza, çeviren: Çiğdem Dürüşken, Kabalcı Yayınları, felsefe, 860 sayfa

 

‘Ethica’, tanımları, açıklamaları, önermeleri, kanıtlamaları, notları ve yoğun mantık örgüsüyle, felsefenin en sıkı ve doğal olarak en zor anlaşılan kitaplarından biri. Spinoza burada, geometrik yöntem ile mantık kurallarını kullanarak “Tanrı”, “İnsan”, Beden”, “Zihin”, “Akıl”, “Duygular” ve “Özgürlük” gibi, felsefenin konusu olagelmiş önemli kavramları tartışmaya açıyor. Spinoza’ya göre, varlıkları ilk nedenlerini göz önüne almadan bilmeye çalışmak, önyargıların oluşumuna zemin hazırlar ve önyargıların artış göstermesi sonucunda toplum, aklı bir kenara koyup batıl inançlara yönelir. Buradan yola çıkarak varlıkların ilk nedenlerini araştırmaya koyulan düşünür, söz konusu ilk neden olarak batıl inançlar yerine doğru bilgileri koyan sevgiyi, özellikle en mükemmel sevgi olduğunu düşündüğü Tanrı sevgisini görüyor.

Friedrich Nietzsche – Ahlakın Soykütüğü (2011)

  • AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ, Friedrich Nietzsche, çeviren: Zeynep Alangoya, Kabalcı Yayınları, felsefe, 172 sayfa

 

Friedrich Nietzsche, bir polemik kitabı olarak tasarladığı ‘Ahlakın Soykütüğü’yle, Paul Rée’nin ‘The Origin of The Moral Sensation’ adlı kitabında dile getirdiği ahlakın kökeniyle ilgili tezlerine yanıt veriyor. Düşünür, ahlak felsefesinin önemli kaynaklarından biri olan üç bölümlük kitabında, “iyi”, “iyi olmayan”, “kötü”, “efendi ve köle ahlakı” ve “adalet” gibi kavramları, bu kavramların kökenlerini de sorgulayarak tartışıyor. Buradaki denemeleriyle Nietzsche, kültürün ve ahlakın ebedi gerçeklikler olmaktan çok, insan yapısı kavramlar olduğunu ortaya koyarak, kendisinden sonra da sürecek bir tartışmaya önemli bir katkı sunmuştu.

Platon – Ion: Şiir Üzerine (2011)

  • ION: ŞİİR ÜZERİNE, Platon, çeviren: Nihal Petek Boyacı, Kabalcı Yayınevi, felsefe, 77 sayfa

 

‘Ion’, Platon’un erken dönem diyaloglarından biri olarak kabul ediliyor. Platon’un, henüz siyasete adım atmadığı bir dönemde kaleme aldığı ‘Ion’, Sokrates ile şehir şehir dolaşarak ozanların şiirlerini halkın önünde okuyan bir rhapsodos olan Ion arasında geçer. Burada Sokrates, rhapsodos’un sanattan yoksun olduğunu; çünkü bir şeyin sanat niteliğini kazanması için, onun bilgi yoluyla icra edilmesi gerektiğini savunur. Ünlü filozofa göre, rhapsodos’un bir sanatı varsa, onun bir konusunun ya da nesnesinin de olması gerekir. Sokrates, ilerleyen sayfalarda, diğer sanatları örnek vererek, rhapsodosluğun bilgi ile icra edilmediğini savunur.

Platon – Euthyphron: Dindarlık Üzerine (2011)

  • EUTHYPHRON: DİNDARLIK ÜZERİNE, Platon, çeviren: Güvenç Şar, Kabalcı Yayınları, felsefe, 104 sayfa

 

Platon’un Euthyphron’unun, Sokrates’in suçlanması, yargılanması ve ölümüyle ilgili diyalogların başında yer aldığı söylenir. Diyalog, gençleri yoldan çıkarmak ve tanrılara saygısızlık etmek savıyla mahkemeye verilen Sokrates ile cinayet işlediği için kendi babasını mahkemeye veren Euthyphron arasında geçer. Bu diyaloğu özgün kılan hususların başında, Sokrates’in dine ve dindarlığa yaklaşımının ne olduğu hakkında önemli detaylar sunması. Diyaloğun diğer tarafı olan Euthyphron ise, düşünsel olarak tümüyle Sokrates’in karşıtı olmaktan çok, Atina halkının dinle kurduğu gülünç ilişkinin temsilcisi olarak yer alır. Metin boyunca Sokrates, Euthypron’a yönelik abartılı övgülerde bulunurken, Euthyphron da saflığından ve cahilliğinden kaynaklı olarak, bir türlü bu övgülerin ardına saklanmış ironinin farkına varmaz.