Kolektif – Kentlerin Türkiyesi (2021)

AKP iktidarında, Türkiye modernleşme tarihinin en dramatik dönüşümleri yaşandı.

Bu güzel kitap ise, Adana-Mersin, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Eskişehir, Gaziantep, İzmir, Kayseri, Konya, Samsun ve Van’ın, 2000’li yıllardan itibaren AKP’nin uyguladığı ekonomi politikalarından sonra nasıl dönüştüğünü izliyor.

Çalışma, küreselleşme ve politika arasındaki diyalektik ilişkiyi odağa alarak, küreselleşmenin son evresinde tanık olunan mekânsallıkları politik olarak inşa olunan, kendi içinde çelişki ve çatışmalar barındıran bir süreç olarak irdeleyerek açılıyor.

Kitabın devamında da,

  • Türkiye’nin kentleşme tarihinin temel nitelikleri ve dönüm noktaları,
  • 2000’li yıllarda kent-bölge oluşumlarını biçimlendiren maddi yapıları ve politik süreçler,
  • İkinci Dünya Savaşı sonrasını izleyen üç ayrı alt dönemde Türkiye kentleşmesini biçimlendiren yasal, kurumsal, politik ve ekonomik dinamikler,
  • 2000’li yıllarda Anadolu kentlerinin içinden geçtiği ekonomik dönüşüm süreci,
  • Adana-Mersin, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Eskişehir, Gaziantep, İzmir, Kayseri, Konya, Samsun ve Van’ın ulusal ölçekte birbirlerine kıyasla konumlarının ne yönde değiştiği, bu süreçte kentlerin ulus-üstü ölçeklerle ne derece eklemlendiği ve tüm bu sürecin toplumsal kalkınma açısından ne ölçüde tatminkâr sonuçlar ürettiği,
  • Ve bunun gibi pek çok ilgi çekici konu tartışılıyor.

Kitabın yazarları ise şöyle: Fırat Genç, Çağlar Keyder, E. Fuat Keyman ve Ayşe Köse Badur.

  • Künye: Fırat Genç, Çağlar Keyder, E. Fuat Keyman ve Ayşe Köse Badur – Kentlerin Türkiyesi: İmkânlar, Sınırlar ve Çatışmalar, İletişim Yayınları, kent çalışmaları, 248 sayfa, 2021

Fuat Keyman ve Berrin Koyuncu-Lorasdağı – Sekiz Kentin Hikâyesi (2020)

2014 yılında yürürlüğe giren bir kanun ile on dört il büyükşehir statüsüne çıkarılmıştı.

Bu kanuna göre bugün Türkiye nüfusunun % 92.5’i kentlerde yaşıyor.

Durum böyle olunca bu kentlerin iyi, adil, demokratik yönetimi, sadece kendilerinin geleceği için değil, kendilerine komşu kentlerin ve Türkiye’nin ekonomisinin, siyasi istikrarının ve kültürel birlikte yaşamasının geleceği için de kritik önem taşıyor.

İşte Fuat Keyman ve Berrin Koyuncu-Lorasdağı imzalı ‘Sekiz Kentin Hikâyesi’ adlı bu önemli çalışma da, Türkiye’de sermaye-mekân diyalektiğinin kentlerdeki yansımasının nasıl yönetileceği sorusuna cevap arayarak kentleşme ve kent olgusunu eleştirel bir biçimde ele alıyor.

Başka bir deyişle yazarlar, 2000’li yılların başından itibaren Türkiye’de ekonomik neoliberalleşmeden nemalanarak yükselen İslami / mütedeyyin burjuvazinin neden olduğu büyük yıkımın sosyal, kültürel ve siyasal anlamdaki yansımalarını irdeliyor.

Yazarlar, neoliberal hegemonyanın hâkimiyetini sınırlamanın, başka bir deyişle “kâr için değil, insanlar için kentler” anlayışının benimsenmesi için de “yeni yerellik” olarak kavramsallaştırdıkları bir yaklaşımdan hareket ediyor.

Burada tanımlandığı şekliyle “yeni yerellik”, kâr yerine toplumsal ihtiyaçları gözeten ve yerelden demokratik katılımı mümkün kılan bir kent siyaseti ve böylece kentlerin adalet, demokrasi ve farklılık siyasetine dair mücadele için taşıdıkları önemi ifade ediyor.

Yazarlar bu tartışmayı da Kayseri, Konya, Gaziantep, İzmir, Denizli, Eskişehir, Diyarbakır ve Şanlıurfa kentlerini merkeze alarak yapıyor.

Türkiye’de kentler, kent çalışmaları, kentler ve rant, yerel yönetim ve yerellik gibi konularda düşünen ve çalışan herkesin okuması gereken bir kitap.

  • Künye: Fuat Keyman ve Berrin Koyuncu-Lorasdağı – Sekiz Kentin Hikâyesi: Türkiye’de Yeni Yerellik ve Yeni Orta Sınıflar, Metis Yayınları, kent çalışmaları, 312 sayfa, 2020

Suraiya Faroqhi – Orta Halli Osmanlılar (2009)

Son dönemin en verimli Osmanlı tarihçilerinden Suraiya Faroqhi ‘Orta Halli Osmanlılar’da, 17. yüzyılda Ankara ve Kayseri’deki evleri, ev sahiplerini ve mülkiyet ilişkilerini inceliyor.

Faroqhi, söz konusu iki kentteki evlerin fiziksel şekilleri; bir ev satın almanın bedelleri; kentli mülk sahipleri ve kentli mülk sahibinin karşılaştığı zorluklar gibi konuları, kadı sicillerine dayanarak kapsamlı bir şekilde incelerken, Osmanlı tarihinin önemli bir evresine de ışık tutuyor.

Yazar bu esnada, “O dönemdeki Anadolu kentlerinin işleyişi nasıldı?”, “Söz konusu kentlerde ne tür binalar vardı?” ve “Bu binalar nasıl kullanılıyordu?” sorularının yanıtlarını arıyor.

  • Künye: Suraiya Faroqhi – Orta Halli Osmanlılar, çeviren: Hamit Çalışkan, İş Kültür Yayınları, tarih, 312 sayfa

Gürsel Korat – Sokakların Ölümü: Kayseri’de ve Şehirlerimizde… (2009)

Gürsel Korat imzalı ‘Sokakların Ölümü’nün ilk baskısı 1997 yılında yapılmıştı.

Gözden geçirilmiş, genişletilmiş bir baskıyla yeniden raflardaki yerini alan çalışmasında Korat’ın, Kayseri, Kapadokya ve Akdeniz havzasında buralara benzeyen başka şehirler üzerine kaleme aldığı yazılardan oluşuyor.

Buradaki yazıları özgün kılan bir hususun da, görülen yerleri tasvir etmekle yetinmeyip, önemli birer abide olan sokakların yok edilmesine duyulan bir tepkiyi ve öfkeyi dile getirmeleridir diyebiliriz.

“Sokakların sözünün” izini süren Korat, kayıp geçmişimizin izlerini bulmak için Kayseri’den yola çıkarak, Akdeniz havzasındaki Pompoeii’ye kadar uzanıyor.

  • Künye: Gürsel Korat – Sokakların Ölümü: Kayseri’de ve Şehirlerimizde…, İletişim Yayınları, şehir, 189 sayfa

William John Childs – Yürüyerek Anadolu: Samsun-Halep, 1911-1912 (2017)

William John Childs, ilginç bir sima.

Kendisi, Britanya Amirallik Dairesi’nde istihbarat subayıydı.

Childs’ın asıl ilginç yanı ise, kendisinden önceki seyyahların aksine, Anadolu yolculuğunu yürüyerek gerçekleştirmesi.

Yazarın ‘Yürüyerek Anadolu’ isimli bu kitabı, onun 1911-1912 yılları arasında beş aylık bir dönemde yaklaşık 2 bin kilometreyi bulan Anadolu yolculuğuna dair izlenimlerinden oluşuyor.

Trablusgarp Savaşı’nın yaşandığı bu dönemde Childs, önce bir gemiyle Samsun’a gider ve oradan da yanında eşyalarını taşıyan bir yük beygiri ve onun sürücüsüyle birlikte Anadolu’nun içlerine, oradan Halep’e ve Kırıkhan’a doğru yol almaya başlar.

Childs’ın asıl amacı elbette Britanya adına istihbarat toplamaktı.

Fakat kitap hem renkli anlatımı hem de dönemin iyi bir tanıklığına sunmasıyla, her şeyden önce değerli bir tarihi belge.

Yazar anlatısında, dönemin Osmanlı kent ve kasabalarına, toplumsal hayatına dair gözlemlerini paylaştığı gibi, Türklerin Çerkez, Laz, Ermeni ve Rum halklarıyla ilişkilerinin nitelikli bir fotoğrafını da çekiyor.

Kitabı önemli kılan bir diğer husus da, o dönemde etkileri yoğun olarak hissedilen Müslüman-Hıristiyan ve özellikle de Müslüman-Ermeni ilişkilerindeki gerilimleri saptaması.

Kitapta, Childs’ın kendi çektiği 62 fotoğrafın yer aldığını da belirtelim.

  • Künye: William John Childs – Yürüyerek Anadolu: Samsun-Halep, 1911-1912, çeviren: Füsun Tayanç ve Tunç Tayanç, Kitap Yayınevi, tarih, 438 sayfa