Ludwig Wittgenstein – Estetik, Psikoloji ve Dinî İnanç Üzerine (2025)

Ludwig Wittgenstein bu eseri, Wittgenstein’ın 1938 yılında Cambridge’de öğrencileriyle yaptığı derslerin ve diyalogların derlemesini sunuyor. ‘Estetik, Psikoloji ve Dinî İnanç Üzerine: Konferanslar ve Söyleşiler’ (‘Lectures and Conversations on Aesthetics, Psychology and Religious Belief’), felsefi soruları yalnızca akademik düzlemde değil, gündelik dilin içinde düşünerek ele alıyor. Wittgenstein, estetik yargıları, psikolojik açıklamaları ve dinsel inancı teknik terimlerle değil, yaşamın içinde nasıl işlediklerine bakarak değerlendiriyor.

Estetik üzerine konuşmalarında Wittgenstein, “güzellik” gibi kavramların sabit tanımlarla değil, kullanım bağlamlarıyla anlaşıldığını savunuyor. Ona göre bir sanat eserini beğenmek, onu bir çerçeveye sokmaktan çok, onunla nasıl ilişkilendiğimizle ilgileniyor. Estetik deneyim, sadece nesneye ait değil, izleyiciye ve bağlama da bağlı bir anlam taşıyor. Müzik örnekleriyle estetik yargıların öğrenilmediğini, yaşandığını belirtiyor.

Psikoloji kısmında, zihinsel süreçlerin açıklanmasında betimleyici dilin önemine dikkat çekiyor. Özellikle “anlamak”, “niyet etmek” ya da “inanmak” gibi terimlerin soyut içsel durumlar değil, belirli bağlamlarda kullanılan eylem biçimleri olduğunu söylüyor. Bu yaklaşım, psikolojik açıklamaların daha çok gözlenen davranış biçimlerinden yola çıkması gerektiğini ima ediyor.

Dinsel inanç üzerine derslerinde ise Wittgenstein, inancı doğruluğu kanıtlanabilir bir önerme olarak değil, bir yaşam biçimi olarak ele alıyor. Dinsel söylemin kendi iç tutarlılığı ve işlevi olduğunu, bilimsel ya da mantıksal ölçütlerle değerlendirilmesinin hatalı olacağını savunuyor. İnanç, bir bilgi değil; bir tavır, bir yöneliş olarak ortaya çıkıyor.

Kitap boyunca Wittgenstein’ın yaklaşımı, felsefeyi gündelik hayatın diliyle buluşturan, katı tanımlar yerine kullanım biçimlerine odaklanan bir çizgide ilerliyor. Bu yönüyle eser, yalnızca felsefe meraklılarına değil, sanatla, insan doğasıyla ve inançla ilgili düşünen herkes için zihin açıcı bir kaynak sunuyor.

  • Künye: Ludwig Wittgenstein – Estetik, Psikoloji ve Dinî İnanç Üzerine: Konferanslar ve Söyleşiler, derleyen: Cyril Barrett, çeviren: Muhsin Yılmaz, Liberus Yayınları, felsefe, 108 sayfa, 2025

Kolektif – Wittgenstein ve Mimarlık (2024)

Céline Poisson’un editörlüğünü yaptığı ‘Wittgenstein ve Mimarlık’, filozof Ludwig Wittgenstein’ın hayatının ve düşüncelerinin, özellikle de mimariye olan ilgisinin kesiştiği bir noktaya odaklanıyor.

Kitap, Wittgenstein’ın Viyana’da kız kardeşi için tasarladığı ve inşa ettiği ev projesini (‘Wittgenstein Evi’ olarak bilinir) merkez alarak, filozoftan beklenmeyecek bir alandaki yaratıcılığını ve düşünsel derinliğini ortaya koyuyor.

Kitap, Wittgenstein’ın felsefi çalışmalarındaki mantıksal kesinlik arayışının, mimari tasarımındaki detaylara verdiği önemle nasıl bir paralellik gösterdiğini inceliyor. Filozofun, dilin sınırları ve dünyayla ilişkimiz üzerine yaptığı derinlemesine düşüncelerin, ev tasarımı sürecinde nasıl somutlaştığını gösteriyor.

Wittgenstein’ın Mimarisi: Filozofun tasarladığı evin mimari özellikleri, kullanılan malzemeler ve iç mekân düzenlemesi detaylı bir şekilde inceleniyor.

Felsefe ve Mimari Arasındaki Bağ: Wittgenstein’ın felsefi düşüncelerinin, ev tasarımına nasıl yansıdığı ve bu iki disiplin arasındaki ilişki üzerine yeni bir bakış açısı sunuluyor.

Wittgenstein’ın Yaşamı ve Çalışmaları: Filozofun hayatının farklı dönemlerinde mimariye olan ilgisinin nasıl geliştiği ve bu ilginin felsefi çalışmalarına etkileri araştırılıyor.

Ev Tasarımının Sembolik Anlamı: Wittgenstein’ın evi, sadece bir yaşam alanı değil, aynı zamanda filozoftan beklenmeyecek bir sanatsal ve felsefi ifade biçimi olarak değerlendiriliyor.

Bu kitap, Wittgenstein’ı sadece bir filozof olarak değil, aynı zamanda yaratıcı ve multidisipliner bir düşünür olarak tanımamızı sağlıyor. Filozofun, felsefe ve mimari gibi farklı alanlardaki çalışmalarının birbirini nasıl beslediğini göstererek, düşünce dünyamızı genişletiyor.

  • Künye: Kolektif – Wittgenstein ve Mimarlık, editör: Céline Poisson, çeviren: Burcu Bilgiç, Arketon Yayıncılık, mimari, 213 sayfa, 2024

William Child – Wittgenstein (2024)

Ludwig Wittgenstein, çoğu düşünür tarafından yüzyılın en etkili filozofu olarak kabul edilir.

Mantık, matematik ve epistemolojinin yanı sıra dil, zihin ve psikoloji felsefesine yaptığı katkılar felsefi ortamı kalıcı olarak değiştirdi.

‘Tractatus Logico Philosophicus’ ve ‘Felsefi Soruşturmalar’ adlı eserleri ise dünyanın dört bir yanındaki araştırmacılar tarafından incelenmeye devam ediliyor.

William Child bu kitabında, Wittgenstein’ın dil, düşünce, bilgi, kesinlik, zihin, inanç gibi konulara ilişkin tüm düşüncelerini doyurucu bir biçimde ele alıyor; erken dönem görüşlerinden geç dönem görüşlerine kadar yaşanan geçişleri anlaşılır kılıyor.

Kronoloji, kısa bir sözlük ve her bölüm için ayrı bir ek okuma listesi de içeren bu eser, Wittgenstein’ı anlamaya çalışan herkes için vazgeçilmez bir rehber niteliğinde.

  • Künye: William Child – Wittgenstein, çeviren: Emrah Günok, Alfa Yayınları, felsefe, 416 sayfa, 2024

Ludwig Wittgenstein – Renkler Üzerine Düşünceler (2024)

Ludwig Wittgenstein’ın ölümünden bir yıl önce, 1950’de Oxford’da yazdığı, son eserlerinden olan ‘Renkler Üzerine Düşünceler’ yazarın tek bir felsefi konuya odaklandığı birkaç metinden biri.

Renklerle ilgili felsefi sorunların ancak ilgili dil oyunlarına dikkat edilerek çözülebileceğine inanan Wittgenstein, renklerin dildeki kullanımını açıklığa kavuşturmak için Goethe’nin Renk Öğretisi’ni ve Philipp Otto Runge’ın gözlemlerini de ele alıyor.

Renklerin açıklığı ve koyuluğu, renk körlüğü, renklerin göreceliği, farklı dil ve kültürlerdeki karşılıklarının birbiriyle ilişkisi ve renklerle ilgili dil oyunları gibi bağlamlarda renkler üzerine düşünen Wittgenstein kendi renk kuramını oluşturuyor.

  • Künye: Ludwig Wittgenstein – Renkler Üzerine Düşünceler, çeviren: Berkan Üze, Can Yayınları, felsefe, 72 sayfa, 2024

Denis McManus – Wittgenstein ve Tractatus Logico-Philosophicus İçin Bir Kılavuz (2024)

Analitik felsefenin öncülerinden Wittgenstein’ın erken dönem başyapıtı ve hayattayken yayımlanan tek eseri ‘Tractatus Logico-Philosophicus’, yayımlandığı 1922 yılından günümüze dek felsefe dünyasında radikal bir etki yarattı.

Bu son derece zorlu ve ufuk açıcı eser, dile dair güçlü bir anlama çabasının ürünüdür.

Önde gelen Wittgenstein uzmanlarından Denis Mcmanus’un hazırladığı bu kılavuz çalışma, Tractatus’teki metafizik, etik, zihin, dil ve mantık konularına ışık tutmayı hedefliyor.

McManus, başta mantıksal hakikat, nesneler, isimler, çıkarım, öznellik, solipsizm ve tarif edilemezlik tartışmaları olmak üzere Tractatus’un tüm ana meselelerini ele alıyor.

Wittgenstein’ın Tractatus’un amacını neden etik olarak ilan ettiğine, kendini saçma ilan eden bir kitabın nasıl olup da hem düşüncelerimizi açıklığa kavuşturup hem de onu okurken akıl yürütme kapasitemizi kullanmamızı gerektirdiğine ve Wittgenstein’ın daha sonra Tractatus’un başarısını nasıl yeniden değerlendirdiğine dair özgün açıklamalar sunuyor.

Wittgenstein düşüncesiyle yeni tanışacaklar için ideal bir başlangıç niteliğindeki bu çalışma, tüm felsefe öğrencileri ve meraklıları için bir kılavuz niteliği taşıyor.

  • Künye: Denis McManus – Wittgenstein ve Tractatus Logico-Philosophicus İçin Bir Kılavuz, çeviren: Osman Baran Kaplan, Babil Kitap, felsefe, 356 sayfa, 2024

Wolfram Eilenberger – Büyücüler Çağı (2023)

Yaşam ve insan varoluşu hakkında yeni soruların sorulduğu, bazı fikirlerin ilk kez düşünüldüğü bir on yıl.

Uzun yıllar Philosophie Magazin dergisinin yayın yönetmenliğini yapan Wolfram Eilenberger; iki dünya savaşı arası dönemde 1920’lerin ruh halini, büyük belirsizliği, biten bir savaşın ardında bıraktığı tahribatı ve bir sonrakinin yaklaşan ayak seslerini, yükselen ekonomik krize karşın her şeye eşlik eden yaşam sevincini, eskinin yıkıldığı ama yeninin ne olduğunun da tam bilinemediği bir zaman aralığını dört büyük filozofun hayatı üzerinden anlatıyor.

Dünyaya çarpan bir göktaşı misali aniden ortaya çıkan ve Hannah Arendt’e olan aşkıyla kavrulan Martin Heidegger. Cambridge’deki herkes bir felsefe tanrısı olarak ona taparken taşrada ilkokul çocuklarına yoksulluk içinde ders vermeyi seçen, servetini reddetmiş bir milyarderin oğlu, büyük dâhi Ludwig Wittgenstein. Letonyalı bir anarşistle Capri’de yaşadığı aşkın bir devrimciye dönüştürdüğü Walter Benjamin.

Ve son olarak, ülkesini terk etmeden önce Hamburg’un burjuva mahallelerinde Nazi iktidarının ve Yahudi düşmanlığının yükselişine çıplak gözle tanık olan Ernst Cassirer.

Farklı kökenlerden, farklı dünya anlayışlarından gelip farklı bir geleceğe yelken açsalar da temelde peşine düştükleri soru aynıdır: İnsan nedir?

Eilenberger, bu dört aykırı filozofun yaşamlarında ve devrimci düşüncelerinde bugünkü dünyamızın kökenlerini görüyor.

1920’lere felsefe tarihi üzerinden bu bakış; aynı zamanda günümüz dünyasındaki benzer anlamsızlığa, tıkanmışlığa dair hem bir hatırlatma hem de bir ilham kaynağı.

Ama hepsinden önce büyüleyici bir okuma deneyimi.

  • Künye: Wolfram Eilenberger – Büyücüler Çağı: Felsefenin İhtişamlı On Yılı 1919-1929, çeviren: Ali Nalbant, Kolektif Kitap, felsefe, 376 sayfa, 2023

Ludwig Wittgenstein – Kesinlik Üzerine (2022)

‘Kesinlik Üzerine’, Wittgenstein’ın ‘Tractatus’ ve ‘Felsefi Soruşturmalar’ıyla birlikte üç önemli kitabından biri.

Bu kitap, Kant’ın ‘Saf Aklın Eleştirisi’nden bu yana epistemolojiye yapılmış en büyük katkı olmanın yanı sıra Wittgenstein’ın Descartes’ın kuşkuculuğuna cevabıdır.

Descartes’ın yöntemi, kaya gibi sağlam bir kesinliğe, yani kuşku götürmez bir hakikate ulaşana dek her şeyden kuşkulanmaktan ibaretti.

Wittgenstein ise kuşkuyu formüle edebilmemiz için bazı temel kesinliklerin olması gerektiğini, bu kesinliklerin bilginin konusu değil temeli olduğunu savunuyor.

İngiliz filozof G. E. Moore’la daimi bir tartışma içerisinde yol alan bu metinleri okumak, okura kesinlik, bilme, kuşku, inanç ve öğrenme kavramlarına dair yeni bir bakış sunuyor.

Wittgenstein’ın çalışma ortamına girme ve onun sürekli gelişim hâlinde olan, hep yenilenen düşüncelerini izleme fırsatı veriyor.

Kitapta, Georg Henrik von Wright’ın, Wittgenstein biyografisi ve kitap üzerine değerlendirmeler de yer alıyor.

  • Künye: Ludwig Wittgenstein – Kesinlik Üzerine, çeviren: Zeki Özcan, Fol Kitap, felsefe, 176 sayfa, 2022

Ludwig Wittgenstein – Renkler Üzerine Düşünceler (2022)

Görmeyen yahut renk körü insanların zihinlerinde renklerle ilgili kavramlar nasıl oluşur?

Ludwig Wittgenstein, renk bağıntıları üzerine özgün bir metinle karşımızda.

Wittgenstein’ın ‘Renkler Üzerine Düşünceler’ adlı eseri, bir anlamda Goethe’nin ‘Renkler Kuramı’ eseriyle yüzleşiyor.

Goethe, kitabını yazarken Newton’ın optik öğretisinden etkilenmişti. Wittgenstein ise Goethe’nin eserinden etkilenmekle birlikte, daha farklı bir bakış açısı sunmaya çalışıyor.

Çünkü ona göre Goethe çok iyi bir renk kuramı ortaya koymuş değildir, mevcut kuramlar içerisinde en doğru kuramı oluşturmaya çalışmıştır. Wittgenstein’a göre Goethe’nin öğretisi tatmin edici bir öğreti olamadı, hatta o bir öğreti de değildi.

Çünkü onun ortaya koyduğu çıkarımlar ne kuramsal ne de deneyimseldi, aksine Goethe daha çok psikolojik bir söylemle renk öğretisini oluşturmaya çalışıyordu.

Wittgenstein, renkle ilgili düşüncelerini dil oyunları bağlamında dile getiriyor, renk bağıntılarını yine dilin kavramları içinde çözüme kavuşturabileceğine inanıyor.

Wittgenstein’ın temel tezi, renklerin açıklık ve koyuluk yönünden ele alınması gerektiği üzerine kurulu.

Eserin açılış önermesi de zaten dil oyunudur ve bu da renklerin açık ya da koyu olup olmadıklarını bildirmek demektir.

Dolayısıyla açıklık ve koyuluk, yeri geldiğinde beyazlık ve siyahlıkla eşdeğer kabul edilir.

Ancak Wittgenstein yer yer bu kavramsal yapının dışına çıkarak mantıksal sorgulamalar yoluyla renklerin imkânı hakkında farklı çıkarımlarda bulunuyor.

Sözgelimi görmeyen insanların ya da renk körü insanların zihnindeki kavramsal durumun normal saydığımız insanların zihinsel durumundan farklı olabileceğini vurgulayarak, bizim beyaz dediğimiz bir şeye onların başka bir ad verebileceklerini, hatta aynı rengi farklı durumlarda farklı görebileceklerini söylüyor.

Bunun sonucunda, dil oyununun renkleri belirlemede etkin olduğunu söylemeyi bize dikte ettiğini görmemiz gerekir.

  • Künye: Ludwig Wittgenstein – Renkler Üzerine Düşünceler, çeviren: İlyas Altuner ve Fatih Özkan, Hece Yayınları, 100 sayfa, 2022

Ray Monk – Wittgenstein’ı Nasıl Okumalıyız? (2022)

Wittgenstein, en zor anlaşılan filozoflardandır.

Güzel haber ise şu: kapsamlı Wittgenstein biyografisiyle bildiğimiz Ray Monk, filozofun sistemini daha iyi kavramamızı sağlayacak harika bir Wittgenstein okuma kılavuzuyla karşımızda.

Biz okurları “Nasıl okumalıyız?” sorusunu sormaya mecbur bırakan isimlerin başında Wittgenstein geliyor belki de.

Wittgenstein uzmanı Profesör Ray Monk’un yazdığı ‘Wittgenstein’ı Nasıl Okumalıyız?’ tam da bu soruyla cebelleşiyor.

Monk’a göre, Wittgenstein felsefesinin temelinde, çağımızın “bilimselci” karakterine karşı direnmek,  “bilimsel-olmayan”ın dürüstlüğü ve bağımsızlığında ısrarcı olmak yatıyor.

Bu sebeple, felsefe aracılığıyla ulaşmaya çalışmamız gereken kavrayış, bir insanda, bir müzik eserinde, dahası bir şiirde aradığımız kavrayışa benzemelidir.

Nitekim Wittgenstein, Ludwig Uhland’ın “Count Eberhard’s Hawthorn” şiirini okuduğunda son derece etkilenmiş, şöyle demişti: “Gördün mü? Söylenemeyecek olanı söylemeyi denemediğinde hiçbir şey yitmemiş olur. Söylenemeyen, söylenende –söylenemeyecek şekilde– kapsanır!”

‘Wittgenstein’ı Nasıl Okumalıyız?’, kısa ama dolu dolu bir iş.

Monk, her bölümün başında Wittgenstein’dan alıntı yapıp bölüm boyunca o alıntıyı didik didik etmek suretiyle adeta elimizden tutup Wittgenstein’la tanıştırıyor bizi.

  • Künye: Ray Monk – Wittgenstein’ı Nasıl Okumalıyız?, çeviren: Barış Şannan, Runik Kitap, felsefe, 104 sayfa, 2022

Oets Kolk Bouwsma – Wittgenstein ile Konuşmalar (2022)

Bu kısa ama etkileyici kitap, Wittgenstein’ın kişisel dünyasına yakından bakmak için şahane fırsat.

Oets Kolk Bouwsma’nın, Wittgenstein ile yaptığı pek çok görüşmeye dair notlarından oluşan kitap, düşünürün son iki yılına ışık tutmasıyla çok önemli.

‘Wittgenstein ile Konuşmalar (1949-1951)’, Bouwsma’nın o dönemde Wittgenstein ile gerçekleştirdiği çok sayıda felsefi müzakereden sonra tuttuğu notlardan oluşuyor.

Bu notlar, Bouwsma’nın, Austin’deki Texas Üniversitesi Beşeri Bilimler Araştırma Merkezi’nde muhafaza edilen toplu çalışmalarının bir parçası.

Orijinal kayıtlar, Bouwsma tarafından mutat çalışma tarzı olan günlük defterler biçiminde tutulmuştu.

Wittgenstein ile ilgili notlar daha sonra diğer defterler arasından çıkarılıp bir araya getirilmiş ve daktilo edilmişti.

Bouwsma, bazı bölümlerini arkadaşlarına gösterdiyse de bu defterlerin geniş bir çevreye yayılmasını istemedi.

Eldeki kitap, Wittgenstein’ın hayatının son iki yılına ilişkin bu notları ilk kez herkes için ulaşılabilir kılıyor.

Wittgenstein’ın yeğeni Thomas Stonborough, bu kitap için şöyle diyor:

“Aslına bakılırsa bu kitap, onun hakkında okuduklarımın en iyisi. Çünkü fırsat düştükçe, kendinize onun hakkında kişisel sorular sormuş ve onları cevaplamaya koyulmuşsunuz. Onu hatırlayabildiğim kadarıyla soruları doğru cevaplamışsınız, bir ruhun devinimleri kelimelerle ne kertede ifade edilebilirse.”

  • Künye: Oets Kolk Bouwsma – Wittgenstein ile Konuşmalar, çeviren: Muhammet Emin Güzel, Vakıfbank Kültür Yayınları, felsefe, 120 sayfa, 2022