Nergis Yazgan – Avcı Babam ve Ben (2011)

  • AVCI BABAM VE BEN, Nergis Yazgan, Yapı Kredi Yayınları, anı, 212 sayfa

 

Nergis Yazgan’ın kaleme aldığı ‘Avcı Babam ve Ben’, karşıt eğilimlere sahip bir baba ile kızının hikâyesi olarak okunabilir. Nergis Yazgan, babası Şadi Yazgan’ın hayat hikâyesini kaleme getirirken, avcı babası ile doğa koruma çalışmaları yapan kendisi arasındaki çelişkiler üzerinden ilerliyor. Dolayısıyla burada, ava ve avcılığa âşık bir baba ile Doğal Hayatı Koruma Derneği ve Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) gibi sivil toplum kuruluşlarında görevler üstlenmiş kızının öyküsü karşımıza çıkıyor. Yazgan, babasının 104 yıllık renkli hayatını, 19. yüzyıldan 2000’li yıllara uzanarak anlatıyor. Kitap böylece, Erenköy’ün bir zamanların meşhur üzüm bağlarından, Türkiye’nin doğal özelliklerine ve doğa karşısındaki önemli tehditlere; Hitler dönemi Almanyası’ndan 1940’lar Anadolusu’na ve ilginç avcılık hikâyelerine uzanıyor.

Edward O. Wilson – Karınca Tepesi (2011)

  • KARINCA TEPESİ, Edward O. Wilson, çeviren: Ahmet Aybars Çağlayan, Sayfa 6 Yayınları, roman, 381 sayfa

 

Edward O. Wilson ‘Karınca Tepesi’nde, doğa aşığı Raff Coddy’nin açgözlü müteahitlerle mücadelesini hikâye ediyor. Cody hayatın anlamını ve güzelliği, Nokobee Gölü civarındaki çam ormanlarında bulur. Hukuk eğitimi almış olan Cody, çevreyi korumak için mahkeme salonlarında da savaşmaktadır. Şimdi onu, zorlu bir sınav beklemektedir. Çünkü ikamet ettiği çevre, para hırsından başka gözlerinin hiçbir şeyi görmediği müteahitlerin iştahını kabartmaktadır ve bunlar, Cody’nin yaşadığı doğal cenneti parsellemek ve asfaltlamak için harekete geçmiştir. Bu durum, şehir planlamacıları, çevreciler ve vaizlerin dahil olduğu bir savaşa yol açacaktır.

Nicholas Stern – Yaşanabilir Bir Gezegen Projesi (2011)

  • YAŞANABİLİR BİR GEZEGEN PROJESİ, Nicholas Stern, çeviren: Gizem Altın Nance, Doğan Kitap, ekoloji, 251 sayfa

 

Nicholas Stern ‘Yaşanabilir Bir Gezegen Projesi’nde, dünyanın yakın gelecekteki felaketi olduğu söylenen küresel iklim değişikliğinin etkilerine karşı, tüm kesimleri işbirliği yapmaya davet ediyor. “Bu kitabın ana mesajı umutsuzluk değil” diyen Stern, iklim değişikliğine karşı harekete geçilmemesi halinde insanlığın karşısına çıkacak tabloyu tüm karanlığıyla ortaya koyduktan sonra, varolan sorunun makul bir harcamayla azaltılabileceğini gözler önüne seriyor. Kitap, tehlikeyi kapsamlı bir şekilde saptaması ve bunun aşılması konusunda somut, pratik ve uygulanabilir yöntemler ortaya koymasıyla önemli bir boşluğu dolduruyor diyebiliriz.

Ayşen Ciravoğlu (ed.) – Ekolojik Perspektifler (2011)

  • EKOLOJİK PERSPEKTİFLER, editör: Ayşen Ciravoğlu, TMMOB Mimarlar Odası Yayınları, mimari, 305 sayfa

 

Uzun soluklu buluşmaların meyvesi olan ve birçok ismin katılımıyla zenginleşen ‘Ekolojik Perspektifler’, ekolojik düşünceyi siyasal, toplumsal ve yaşama dair vurgularıyla tartışıyor. Çevre tartışmalarının kavramsal içeriğinin irdelenmesiyle başlayan kitap, küresel iklim değişikliği, tarım politikaları ve beslenme kültürü gibi konuların irdelenmesiyle devam ediyor. Kitapta bunun yanı sıra, planlama ve ekoloji ilişkisi, mimarlığın nasıl bir ekolojik perspektife sahip olduğu, dünya çapında gözlenen ekolojik perspektifler gibi konular ile kentsel muhalefet, eko-köyler, ekofeminizm ve aktivizm gibi alternatif pozisyonlar da irdeleniyor.

Michael Pollan – Arzunun Botaniği (2011)

  • ARZUNUN BOTANİĞİ, Michael Pollan, çeviren: Sevin Okyay, Domingo Yayıncılık, ekoloji, 232 sayfa

 

Michael Pollan, insan-doğa ilişkisine odaklandığı ‘Arzunun Botaniği’nde, bitkilerle insani arzu arasındaki bağları araştırıyor. Pollan bunu da, elma, lale, kenevir ve patates gibi en çok bilinen dört bitkiyi, insanın dört temel arzusu olarak tanımladığı tatlılık, güzellik, sarhoşluk ve kontrolle ilişkilendiriyor. Dolayısıyla kitap, dört bitkinin toplumsal tarihini keşfetmeye doğru yol alırken, onları insanın hikâyesiyle birlikte örüyor ve bu bitkilerin tahrik ve teşvik ettiği dört insani arzunun doğa tarihini de anlatıyor. Pollan, örneğin patatesin Avrupa tarihinin seyrini nasıl değiştirdiğini veya kenevirin Batı’daki romantik devrimi nasıl ateşlediğini ortaya koyarken, erkek ve kadın tüm insanların zihinlerindeki fikirlerin bu bitkilerin görünüşünü, tadını ve zihinsel etkilerini nasıl dönüştürdüğünü de inceliyor.

Muammer Sakaryalı – Kışladağ’dan Mektup Var (2011)

  • KIŞLADAĞ’DAN MEKTUP VAR…, Muammer Sakaryalı, Yeni İnsan Yayınları, ekoloji, 237 sayfa

Muammer Sakaryalı ‘Kışladağ’dan Mektup Var’da, vahşi altın madenciliğinin Kışladağ’da sebep olduğu yıkımı, göz göre göre yaşanan doğa katliamını anlatıyor. Yüzde 99.56’sı Hollandalılara ait Eldoradogold-Tüpraş şirketi, Uşak’taki Kışladağ Altın Madeni’nde altın çıkarma faaliyetinde bulunuyor. Sakaryalı’nın mektupları, bu faaliyetin bölgedeki yaşamı, suyu, havayı, toprağı ve çiçeği nasıl mahvettiğinin hikâyesi. Madenin açılışının büyük bir hukuksuzluğun sonucunda gerçekleştiğini söyleyen Sakaryalı, Kışladağ’ın ikinci bir Bergama olmaması için verdikleri mücadeleyi, buna karşılık devletten gördükleri sonu gelmez baskıyı kaleme getiriyor.

John Bellamy Foster – Marx’ın Ekolojisi (2011)

  • MARX’IN EKOLOJİSİ, John Bellamy Foster, çeviren: A. Ercüment Özkaya, Epos Yayınları, felsefe, 357 sayfa

Sosyoloji profesörü John Bellamy Foster, ana odağını Karl Marx’ın oluşturduğu ‘Marx’ın Ekolojisi’nde, devrimci bir ekolojik görüşü geliştiriyor; materyalizmin, ekolojik düşünce biçimlerinin gelişimine büyük bir katkıda bulunduğunu ortaya koyuyor. Marx’ın ekolojik perspektifinin onun materyalizminden kaynaklandığını ve onun eserlerinin, dikkate değer ekolojik sezgi içerdiğini belirten Foster, Marx’ın, modern burjuva ekoloji bilincinin ortaya çıkmasından daha önce, doğanın sömürülmesini kınadığını hatırlatıyor. Marx’ın ekolojik düşüncesini sistematik bir biçimde yeniden inşa etmeye koyulan Foster, bunun için ilk olarak ekolojinin kökenlerini araştırıyor. Kitap, bu kökenlerin oluşumunda, materyalizmin on yedinci yüzyıldan başlayıp on dokuzuncu yüzyıl boyunca devam eden gelişiminin önemli bir payı olduğunu gösteriyor.

Henry David Thoreau – Nerede ve Ne İçin Yaşadım? (2010)

  • NEREDE VE NE İÇİN YAŞADIM, Henry David Thoreau, çeviren: Yonca Yalçın Çakmaklı, Notos Kitap, anlatı, 156 sayfa

Amerikalı yazar, düşünür ve çevreci Henry David Thoreau, 1845’te Walden gölü kıyısında doğayla iç içe bir hayat yaşamaya başlamıştı. Thoreau’nun iki yılı aşan bu deneyiminin meyvesi olarak ‘Walden’ eseri ortaya çıkmıştı. Eser, modern hayatı geride bırakarak sade bir yaşam sürmenin en ünlü manifestolarından biri olarak kabul ediliyor. İşte ‘Nerede ve Ne İçin Yaşadım’, Thoreau’nun on yedi bölümden oluşan bu efsane eserinin dört bölümünü bir araya getiriyor. Kitabı dikkat çekici kılan başlıca husus, yalnızca Thoreau’nun Walden gölüne ve hayvanlara ilişkin gözlemleri değil, bunlardan hareketle farklı felsefi konulara uzanmasıdır diyebiliriz.

Mahmut Hamsici – Dereler ve İsyanlar (2010)

 

Gazeteci Mahmut Hamsici ‘Dereler ve İsyanlar’da, AKP hükümeti ve şirketler ile halk ve onların örgütleri arasında büyük bir mücadeleye dönüşen hidroelektrik santrallerini (HES) ele alıyor.

Teorik-politik analizlerden çok, bir gazetecilik araştırmasının sonucu olarak ortaya çıkan kitabında Hamsici, şirketlerin ve devlet kurumlarının projeleri yaşama geçirmek için, neden oldukları büyük yıkımı teşhir ediyor.

Araştırması için Kastamonu’dan İkizdere’ye, Şavşat’tan Tunceli’ye, Erzurum’dan Finike’ye, Anadolu’yu karış karış gezen yazar,  iktidarların ve güçlülerin karşısına dikilen derelerin isyanının ve yaşamın sesinin belgeselini sunuyor.

  • Künye: Mahmut Hamsici – Dereler ve İsyanlar, Nota Bene Yayınları, siyaset, 304 sayfa

Mikdat Kadıoğlu – Küresel İklim Değişimi ve Türkiye (2007)

  • KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİMİ VE TÜRKİYE, Mikdat Kadıoğlu, Güncel Yayıncılık, ekoloji, 382 sayfa

Küresel iklim değişimi, dünyayı bekleyen olası doğal felaketlerden biri. Dünya halkları açlıkla, savaşla, ekonomik krizlerle, yolsuzluk ve adaletsizliklerle başa çıkmaya çalışırken; insanlığı tehdit eden bir başka olayla, küresel ısınmayla karşı karşıya kaldı. Daha fazla para ve güç kazanma hırsı, doğal kaynakların tüketilmesi konusunda da sınırlarını zorladı. Mikdat Kadıoğlu, yıllardır bu tehdidi algılayan ve buna karşı yapılabilecekleri savunan isimlerden. Kadıoğlu kitabında, küresel ısınmaya giden süreci; bunun Türkiye’de nasıl bir değişim yaratacağını ve küresel ısınmayla nasıl baş edilebileceğini irdeliyor.