Bob Avakian – Kültür, Sanat, Bilim ve Felsefe Üzerine (2011)

  • KÜLTÜR, SANAT, BİLİM VE FELSEFE ÜZERİNE, Bob Avakian, çeviren: Şükrü Alpagut, Yordam Kitap, siyaset, 223 sayfa

 

Bob Avakian, Amerika’da 1975’te kurulan Maoist Devrimci Komünist Parti’nin (RCP) başkanı. Avakian, siyaset sahnesinde yer aldığı uzun yıllar boyunca, Marksist hareketin genel teorik konularının yanı sıra, Çin Devrimi, Mao Zedung’un düşünceleri, bilim, kültür ve sanat gibi konularda çok sayıda eser vermiş. Bu deneyimlerin seçme örneklerini barındıran elimizdeki kitap da, Avakian’ın ağırlıklı olarak kültür, sanat, bilim ve felsefe konusundaki yazılarını bir araya getiriyor. Buradaki yazılarında, varolan tartışmalara kendi cephesinden katkı sunan Avakian’ın kitabını ilgi çekici kılan husus da, keyifli üslubuyla akıcı bir metne imza atması.

Bryan D. Palmer – Karanlığın Kültürleri (2011)

  • KARANLIĞIN KÜLTÜRLERİ, Bryan D. Palmer, çeviren: Şebnem Kaptan, Ayrıntı Yayınları, inceleme, 608 sayfa

 

Kitaplarında sol ve devrimci hareket üzerine yoğunlaşan Bryan D. Palmer, ilgi çekici kitabı ‘Karanlığın Kültürleri’nde,  gecenin tarihi, siyasî ve kültürel yönlerini araştırıyor. Gece ve karanlığın, iktidarın kısıtlamalarından uzak ve güçsüzlüğün arzularını dile getirmeye uygun bir zaman yarattığı kadar, gündüzün umumi şeffaflığından uzakta yaşanan hakimiyet ve tabiyet ilişkilerini de yeniden ürettiğini belirten Palmer, buradan yola çıkarak karanlığın içinden doğan farklı kültürlerin izini sürmeye koyuluyor. Kitapta, eski zamanların köylü gecelerinden blues ve cazın doğduğu, neşeli ve hüzünlü “soul geceleri”ne; pornografinin yeraltı dünyasındaki varlığından dünyanın gidişatını tümden değiştiren devrim gecelerine ve meyhane kültürünün beraberinde getirdiği gece sosyalleşmelerine kadar birçok konu ele alınıyor.

Serdar Şahinkaya – Mutfaktan Sofraya (2011)

  • MUTFAKTAN SOFRAYA, Serdar Şahinkaya, İmge Yayınları, yemek, 176 sayfa

 

Serdar Şahinkaya ‘Mutfaktan Sofraya’ adlı elimizdeki kitabında, klasik yemek tariflerini vermek yerine, hayattan zevk almanın özgün bir biçimi olarak yemek yapmayı anlatıyor. Şahinkaya’nın yemek üzerine yazıları, yemek yapmanın aslında eğlenceli, heyecanlı, huzurlu ve dinlendirici bir etkinlik olduğunu gösteriyor. Yazarın, çocukluğunun geçtiği İzmir’de şeker bayramlarındaki baklava imecesini anlatarak başladığı kitabı, Türkiye’nin bazı bölgelerindeki lezzetlerin de izini sürüyor. Şahinkaya bunun yanı sıra, çiftlik çipurası, İzmir usülü enginar dolması, kurutulmuş biber dolması, limon kabuğu rendeli dil tavası, bardak tatlısı ve asma yaprağında sardalye gibi bazı ilgi çekici yemek tarifleri de veriyor. Kitap, yemek yapma meraklıları için olduğu kadar, sofra muhabbetini sevenlerin de ilgisini çekebilecek nitelikte.

Charles G. Nauert – Avrupa’da Hümanizma ve Rönesans Kültürü (2011)

  • AVRUPA’DA HÜMANİZMA VE RÖNESANS KÜLTÜRÜ, Charles G. Nauert, çeviren: Bahar Tırnakçı, İş Kültür Yayınları, inceleme, 328 sayfa

 

Charles G. Nauert ‘Avrupa’da Hümanizma ve Rönesans Kültürü’nde, Rönesans çağında Avrupa’nın hümanist kültürünün gelişimini ve önemini irdeliyor; bir kültür devriminin zaferinin ve yıkımının hikâyesini sunuyor. Hümanizma kültürünün İtalya’da ortaya çıkmasını sağlayan koşulları araştırarak başlayan çalışma, insanlığın bu en etkili kültür deneyimlerinden birinin başat özelliklerini birer birer ortaya koyuyor. Kitabı nitelikli kılan hususlardan birinin de, Nauert’in, 14. yüzyıl İtalya’sının kendine has toplumsal ve kültürel şartlarının ürünü olan hümanizmayı, Avrupa’nın kuzeyini de içine alan geniş bir kapsama yerleştirmesidir diyebiliriz.

Emine Gürsoy Naskali ve Hilal Oytun Altun (ed.) – Kasap (2011)

  • KASAP, editör: Emine Gürsoy Naskali ve Hilal Oytun Altun, Tarihçi Kitabevi, tarih, 195 sayfa

 

Türkiye’de kahvehanecilik, ayakkabıcılık ve kuklacılık gibi, Türk tarihinin belli başlı meslek gruplarıyla ilgili yapılmış azımsanmayacak sayıda çalışma bulunuyor. Bu kitap da, söz konusu mesleklerden olan kasaplığa odaklanıyor. Kitapta, kasaplıkta kullanılan araç ve gereçlerin isimlerinden, kasap dükkanı ile mezbahanenin mimari özelliklerine uzanan birçok ayrıntı yer alıyor. Çalışmada ayrıca, kasaplığın halk ve divan edebiyatında kendine nasıl yer bulduğu da araştırılıyor. Çalışmaya yazılarıyla katılan isimler ise şöyle: Pınar Kasapoğlu Akyol, Baktıbek İsakov, Priscilla Mary Işın, Ebru Zeren, Gözde Sazak, Fuzuli Bayat ve Yunus Kaplan.

Willy Lahaye, Jean-Pierre Pourtois ve Huguette Desmet – Kuşaktan Kuşağa Aktarım (2011)

  • KUŞAKTAN KUŞAĞI AKTARIM, Willy Lahaye, Jean-Pierre Pourtois ve Huguette Desmet, çeviren: Z. Canan Özatalay, İletişim Yayınları, inceleme, 341 sayfa

 

Émile Durkheim, her kuşağın önceki kuşağın aktardığı kültürel modellere dayanarak sosyalleşeceğini söylemişti. Düşünüre göre bu aktarımın en güçlü şekilde gerçekleştiği alan, ailedir. Elimizdeki kitap da, sosyalleşmenin aileyle sınırlı kalmadığı; okul, işyeri, spor kulübü, eş ilişkisi, arkadaş çevresi gibi başka ortamların da bireyin gelişimine katkıda bulunduğu gerçeğinden hareketle, aktarımın meydana gelme biçimlerini çok yönlü bir şekilde inceliyor. Kitap, her kuşağın, bir yandan aileden aldıklarını yeniden üretirken, öte yandan yeni düşünme ve yapma biçimleri geliştirmesini, yani aktarımdaki devamlılık ve kopuşları ortaya koyuyor.

Zeki Tez – Gizli Bilimlerin Serüveni (2011)

  • GİZLİ BİLİMLERİN SERÜVENİ, Zeki Tez, Hayy Kitap, kültür, 240 sayfa

 

Zeki Tez ‘Gizli Bilimlerin Serüveni’nde, geniş bir zaman diliminde büyü, simya, astroloji ve fal gibi, “kara sanatlar” olarak tanımlanan gizli bilimleri inceliyor. Eski uygarlıklar, İslam felsefesi ve Avrupa’da büyü ve gizli bilimler; inanç ve boşinanç; eskatolojik inançlar; eski tıpta renk simgeciliği; tıpta değerli taşların kullanımı; hayvansal manyetizma; nazar boncuğu ve dövme; hayvan ve bitkilerle ilgili tedavi amaçlı inançlar ve sayıların gizemi, Tez’in ele aldığı konulardan birkaçı. Kitap, büyü ve sihir gibi anlamsız etkinliklerin, uygarlık tarihinde ne denli önemli bir yer tuttuğunu ortaya koymasıyla dikkat çekiyor diyebiliriz.

Levent Tülek – Lumpen Sözlüğü (2007)

  • LUMPEN SÖZLÜĞÜ, Levent Tülek, Sel Yayıncılık, sözlük, 135 sayfa

 

Levent Tülek’in ‘Lumpen Sözlüğü’, yazınsal veya bilimsel bir tavırdan çok, eğlenceli-eleştirel bir tavır gözetilerek hazırlanmış. Bu nedenle bazı madde veya örneklerin, daha çok eğlence ve mizah yönleriyle öne çıktığını belirtmek lazım. Lumpen umutsuz, politikasız, geçmişsiz ve geleceksiz kişi veya kişiler anlamına geliyor. Günü yaşayan, köşeyi dönmek isteyen ve kırla kent arasına sıkışıp kalmış bu kitlenin kendine ait bir dili bulunuyor. Bu dil, özellikle iletişim araçlarının çoğalmasıyla, kendilerine yeni mecralar bulup yayıldı. İşte Tülek’in çalışması, aslında gündelik hayatta sıkça karşılaştığımız bu lumpen dilin başat madde ve örneklerini sunmasıyla ilgiye değer.

Z. Tül Akbal Süalp ve Aslı Güneş (ed.) – Taşrada Var Bir Zaman (2010)

  • TAŞRADA BİR ZAMAN, editör: Z. Tül Akbal Süalp ve Aslı Güneş, Çitlembik Yayınları, kültür, 310 sayfa

‘Taşrada Bir Zaman’, taşra kavramı konusundaki tartışmaları bir araya getirmesiyle ilgi çekiyor. Birçok ismin katkıda bulunduğu kitap, özellikle son on yıldır Türkiye sinemasında öne çıkan “taşra” temasının sebeplerine dair yapılan bir araştırmanın sonucunda ortaya çıktı. Kitaptaki makaleler, taşranın sadece sinemada değil, diğer sanat kollarında, hatta toplumsal hayatın genelinde de popüler olduğunu ortaya koyuyor. Kitaba yazılarıyla katkıda bulunan isimler şöyle: Jale Parla, Z. Tül Akbal Süalp, Necla Algan, Tanıl Bora, Aslı Kayhan, Fatih Özgüven, Burçe Çelik, Behçet Güleryüz, Mesut Varlık, Aslı Güneş, Janet Barış ve Ayşe Kayhan.

Müslüm Yücel – Berdel (2007)

  • BERDEL, Müslüm Yücel, Kesit Yayınları, anlatı, 295 sayfa

Müslüm Yücel’in ‘Berdel’ isimli elimizdeki kitabı, aşiret geleneği içinde önemli bir yere sahip olan berdel konusuna odaklanıyor. Berdelin tarihi kökeni, türleri, farklı kültürlerdeki farklı yansımaları ve berdelin yol açtığı dramlar Yücel’in kitabının başlıca konuları. Ayrıca berdel miti, aşiretler ve berdel geleneği, berdelin neden olduğu kadın intiharları ve başlık parası, kitapta yer alan diğer konular. Çalışmanın ilgi çekici yönlerinden biri de, Müslüm Yücel’in berdele dair kişisel deneyimleri. Çünkü Yücel’in kendi ailesinden iki kadın da berdel geleneğine göre evlendirilmiş. On üç yaşındaki Kadriye’nin, yetmiş yaşındaki Süleyman Erdemir’e verilmesi ve genç kızın düğün gecesi intiharı, kitabın can yakıcı hikâyelerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.