Cemal Bâli Akal – Görünmeyen Machiavelli (2025)

Cemal Bâli Akal’ın ‘Görünmeyen Machiavelli’ adlı çalışması, Machiavelli’yi yalnızca ‘Hükümdar’ üzerinden okuyan yerleşik alışkanlığı kökten sarsıyor. Akal, Machiavelli’nin düşüncesinin tek bir metne sıkıştırılmasının onu basitleştirdiğini, ‘Söylevlerin’ de çoğu kez aynı dar yorum havuzuna çekildiğini göstererek okuru çok daha geniş bir düşünsel evrene davet ediyor. Kitap, “kötülüğü meşrulaştıran otoriter Machiavelli” ile “cumhuriyetçi, halkçı Machiavelli” gibi iki uç ve yüzeysel imgenin nasıl üretildiğini, bu ikiliğin ardında yatan teorik tembelliği ve siyasal mirasın nasıl yanlış kodlandığını açığa çıkarıyor.

Akal’ın argümanı, Machiavelli’nin bütün eserlerine birlikte bakıldığında Epikurosçu-Lucretiusçu bir damar taşıdığı, teleolojik ve idealist düşünce geleneklerine karşı radikal bir gerçekçilik geliştirdiği şeklinde. Bu yaklaşım, onu beklenmedik biçimde İbn Rüşd’den Sade’a, Spinoza’dan Marx ve Nietzsche’ye uzanan yönetim-karşıtı düşünce hattıyla buluşturuyor. Böylece Machiavelli, kalıplaşmış “Makyavelizm” etiketinden sıyrılarak kuşku, belirlenimsizlik ve maddi koşullar üzerinden siyasal analize yönelen bambaşka bir figür olarak beliriyor.

Akal’ın kitabı, hem siyasî teorinin klişelerini hem de Machiavelli’ye atfedilen popüler mitleri sökerek “görünmeyen” bir düşünürü görünür kılan kapsamlı bir yeniden okuma öneriyor; okuru, alışıldık ezberlerin ötesinde çok katmanlı bir Machiavelli ile yüzleşmeye çağırıyor.

  • Künye: Cemal Bâli Akal – Görünmeyen Machiavelli, Zoe Kitap, hukuk, 224 sayfa, 2025

Cemal Bâli Akal – Sonsuzluğun Portresi (2024)

 

Bu kitap ne yalnızca Spinoza ne de yalnızca resim sanatı hakkındadır.

Ama ikisinin ortasında bir yerlerde bir gezgin-ozan uçarılığıyla dolaşarak, felsefenin resmini konuşturur ve resmin felsefesini çizer.

Spinoza bize fikirlerin dilsiz suretler değil, sonsuz bütünün tüketilemez gücünün ve bilgisinin aktif ifadeleri olduğunu söylemişti.

  • Peki ya resim sanatı nedir?
  • Onun sonsuzla bağı nereden yakalanabilir, öznesiz bir içkinlik düşüncesiyle yakınlığı nasıl kavranabilir?

Spinoza’nın soluduğu havanın renklerine, yani 17. yüzyıl Hollanda resmine odaklanarak Akal’ın peşine düştüğü sorular bunlardır.

Burada artık Yüce’nin, Güzel’in, Aşkın’ın bir hükmü kalmaz.

Dönemin Hollanda resminin vazgeçilmez teması olan gündelik yaşamın sıradanlığı türlü görünümleriyle, çocukların kafalarından ayıklanan bitlerle, ortalıkta dolaşan kedi ve köpeklerle, dikiş dikenlerle, uyuklayan nöbetçilerle, deşilen kadavralarla, sırıtan ayyaşlarla, diş ağrısından kıvrananlarla, üzüm satanlarla arzı endam eder.

Yazar, geçit törenlerinin tek sırasından bihaber bu tekillikler cümbüşüne yalnızca Rembrandt ve Vermeer’ı değil 17. yüzyıl Hollanda resminin kadın ressamlarını da, Spinoza portrelerinin Calvino ve Borges öykülerini hatırlatan serüvenini de, De Stijl okulundan romantiklere ve gerçeküstücülere uzanan türlü Spinozacı sanatçıyı da katarak anlatılmaya değer tek şeyi, yani yaşamı anlatır.

Akal’ın sözcükleriyle: Bu metin felsefe ve resim sanatı üzerine değil, bir şimşek anı kadar kısa bir süre içinde kalırken içimize çektiğimiz ve ne olduğunu sezmeye çalıştığımız hayata ve çoğunlukla onun hasmı olan Yasa’ya ilişkindir.

  • Künye: Cemal Bâli Akal – Sonsuzluğun Portresi: Spinoza ve 17. Yüzyıl Hollanda Resmi, Zoe Kitap, resim, 144 sayfa, 2024

Cemal Bâli Akal ve Yalçın Tosun – Sözün İkiz Çocukları (2023)

Bu kitap, tükenmiş olan ‘Edebiyat, Hukuk ve Sair Tuhaflıklar’ adlı derlemede Cemal Bâli Akal ve Yalçın Tosun’a ait olanlardan ve onlara eklenmiş altı yazıdan oluşuyor.

Edebiyat ve hukuk, “Sözün İkiz Çocukları” onlar…

Aralarındaki ilişki yüzyıllar öncesinden bu yana araştırılıyor, üzerine düşünülüp eserler veriliyor.

Bazen düşman kesiliyorlar birbirlerine, anlayamıyorlar.

Bazense beklenmedik bir yakınlık duyuyorlar, kan çekmesi misali.

Sonra geçiyor ama.

Çünkü ne kadar yakın bir kaynaktan doğmuş olurlarsa olsunlar, hatta benzeyen yönlerinin altı sıklıkla çizilse de bir çekişme olduğu gerçek aralarında.

  • Hangisi önce doğmuştur mesela, hangisinin sözü daha çok geçer, hangisi daha fazla ciddiye alınır ya da önemser ciddiye alınmayı?
  • Hangisi ebeveynlerinin göz bebeğidir?
  • Hangisi kendiyle dalga geçmeyi bilir, hangisi asık suratlı hangisi meraklı gözlerle bakar dünyaya?
  • Peki siz hangi kardeşin yanında dururdunuz, zorunda kalsaydınız?

Künye: Cemal Bali Akal ve Yalçın Tosun – Sözün İkiz Çocukları: Edebiyat ve Hukuk İlişkisi, Zoe Kitap, inceleme, 152 sayfa, 2023

Cemal Bâli Akal – Spinoza ve Sürekli Demokrasi (2023)

 

Spinoza’yı hayatımızın ortasına yerleştirmeliyiz.

Cemal Bâli Akal, Spinoza’nın özgürlük ve demokrasi anlayışının demokrasiye ve her gün daha da yakıcı hale gelen göç sorununa nasıl yanıt verdiğini tartışarak filozofun felsefesinin rasyonelliği oranında gerçek hayatla temas ettiğini gösteriyor.

‘Spinoza ve Sürekli Demokrasi’, yaygınlaşmaya hep açık bedensel-zihinsel özerklikleri, bunlara denk düştüğü için sınırlanması saçmalık olan bir ifade özgürlüğünü, göç sorununu içeren bir iletişim hakkını ve bunların sürekli devinimini anlatır: Tabiatla özdeşleşen sonsuz “bir” demokrasi.

İfade özgürlüğü, özerklik ve göç sorunları 2004’te yayımlanan ‘Varolma Direnci ve Özerklik’te ele alınmıştı.

Bu kitabı, Akal’ın Spinoza üzerine aynı fikri taşıyan bazı metinlerinin bulunduğu ‘Kimlik Bedenin Hapishanesidir’ başlıklı (Reyda Ergün’le) ortak çalışma izlemişti.

İki kitapta ele alınan sorunlar, göç konusunda görüldüğü gibi güncelliklerini ağırlaşarak korudular, hatta artık iyice görünür oldular.

Kitapların tükenmesi, ana çizgiye sadık kalan, ama özellikle Epikuros, Lucretius, Machiavelli, Nietzsche ve Kelsen’e odaklanmış okumalar üzerinden, onlara farklı biçim ve içerik kazandıran bir bütünün oluşturulmasını gerektirdi.

Bu bütüne yeni metinler eklenirken, çalışmanın tamamı gözden geçirildi, değişiklikler ve kısaltmalar yapıldı.

Bazı ekler bölüm ya da dipnot olarak metne dahil edilirken, aralarından çıkarılanlar da oldu.

  • Künye: Cemal Bâli Akal – Spinoza ve Sürekli Demokrasi, Dost Kitabevi, felsefe, 317 sayfa, 2023

Kolektif – Doğa ve Evrim (2023)

Biyolojik evrim ya da kısaca adlandırıldığı şekliyle evrim, yeryüzündeki canlıların belli mekanizmalar dâhilinde değişip dönüşmeleri olgusunu ifade eder.

Bu içeriğiyle evrim, bir kuram değil bir olgudur.

Bu olgu tarihin çok erken dönemlerinden bu yana farklı düşünürler tarafından gözlemlenmiş, anlamlandırılmaya çalışıldı.

Evrim olgusunu yönlendiren başlıca mekanizmalardan birisi olan doğal seçilimin Charles Darwin tarafından ortaya konulması, bu düşünsel hattın önemli aşamalarından biridir.

Ancak evrimi anlama ve anlamlandırma yolundaki çaba orada başlamaz, çok daha gerilere uzanır.

Bu derleme Anaksimandros ve Epikuros’tan başlayan, El Câhız ve İbn Tufeyl’den geçen, Machiavelli, Humboldt ve Nietzsche’ye uğrayan, Subhi Edhem’i ve W.D. Hamilton’u kapsayarak Peter Singer’a uzanan bir çizgide, evrim düşüncesine yapılmış katkılardan bir seçki sunuyor.

  • Künye: Kolektif – Doğa ve Evrim, editör: Cemal Bâli Akal ve Ozan Erözden, Zoe Kitap, inceleme, 282 sayfa, 2023

Kolektif – Natüralizm ya da Yitirirken Doğayı Hatırlamak (2021)

 

Natüralizm, resmi felsefenin görmezden geldiği akımlardan.

Doğanın büyük yıkımdan geçtiği bugünlerde yeniden dikkatleri üzerine çekmeye başladı.

İşte bu nitelikle derleme de, farklı alanlardan gelen uzmanlar Natüralizmin ilk çağlardan bugüne uzanan hikâyesine dikkatimizi çekiyor.

Felsefeciler, hukukçular, siyaset bilimciler ve tarihçilerin katkıda bulunduğu çalışma, resmî felsefe tarihinin gölgesinde kalmış Natüralizmin M.Ö. birinci yüzyıldan günümüze uzanan gelişimini izliyor.

Gerçeğin bilgisini yalnızca Doğa’da aradıkları için yok sayılmış, bazıları sapkınlıkla suçlanmış, hatta yok edilmiş düşünürleri gün yüzüne çıkarıyor.

Doğa’nın elimizden kayıp gitmekte olduğu bir çağda, bizleri onun hakkında kapsamlı bir şekilde yeniden düşünmeye davet ediyor.

Fakat bu sefer başka türlü: Doğa’nın mahvında pay sahibi olan eril hâkim söylemi dinleyerek değil, fikirlerin yeraltı akıntılarını izleyerek, bir karşı-düşünce hattının denenmemiş yollarından giderek.

Derlemede fikirleri ele alının düşünürler ve yazarlar şöyle:

Lucretius (Thomas Nail); Plinius (M. İbrahim Ertuğrul); Hallacı Mansur (Önder Kulak); İbn Rüşd (Diego Tatián); Marguerite Porete (Eylem Canaslan); Isotta Nogarola (Saadet Yediç); José de Acosta (Cansu Muratoğlu); Giordano Bruno (Fırat İlim); Cesare Vanini (Cemal Bâli Akal); Pierre Gassendi (Baver Demircan); Nicolas Steno (Maxime Rovère); J. O. de La Mettrie (Kağan Kahveci); Olympe de Gouges (Eylem Yolsal-Murteza); Beşir Fuad (Fatma Gül Karagöz); Constance Naden (Özgür Şahin); Willard Van O. Quine (Erhan Demircioğlu) ve Arne Næss (Gaye Çankaya Eksen).

  • Künye: Kolektif – Natüralizm ya da Yitirirken Doğayı Hatırlamak, editör: Eylem Canaslan ve Cemal Bâli Akal, Dost Kitabevi, felsefe, 482 sayfa, 2021

Kolektif – Özgür İrade? (2021)

Özgür irade, Antik Çağ’dan bu yana hararetle tartışılan konulardandır.

Bu derlemede ise, hukuk, felsefe, psikoloji, nörobilim, mühendislik gibi çeşitli alanlarda çalışan akademisyenler, özgür irade konusunu farklı açılardan tartışıyorlar.

Özgürlük yalnızca hukuki-siyasi değil, aynı zamanda felsefi bir kavramdır.

Filozoflar Antik Çağ’dan bu yana “özgür olmanın başlıca koşulu, özgür irade sahibi olmak mıdır?” sorusu üzerine düşünmüş; insan toplumlarının ve kültürlerinin büyük çoğunluğunda karşımıza çıkan, insanın özgür iradeyle donatılmış bir canlı olduğu yargısını tartışmaya açmışlardır.

Yirminci yüzyılda nörobilimcilerin de bu tartışmaya katıldıklarını ve zihin felsefesinin bu çetrefil sorunsalını farklı bir açıdan ele almaya başladıklarını görüyoruz.

İşte bu derlemede yer alan yazılarda, özgür irade konusu farklı açılardan tartışıldığı gibi, özgür irade varsayımının bilimsel gelişmeler sonucunda geçersiz kalması ihtimalinin yaratacağı etkiler de değerlendirmeye alınıyor.

Kitaba katkıda bulunan isimler şöyle: Cemal Bali Akal, Diego Tatián, Tevfik Alıcı, Cansu Muratoğlu, Eylem Canaslan, Neslihan Serap Şengör, Mehtap Doğan, Zülfiye Yılmaz, Kadir Berk Kapancı, Zafer İçer, Dante Jorge Dorantes-Gonzalez, Güçlü Akyürek, Tuna Çakar, Özge Yücel, Çağrı Kan ve Enes Dağ.

  • Künye: Kolektif – Özgür İrade?: Hukuk, Nörobilim, Psikoloji ve Ötesi, editör: Cem Uysal, Mustafa Ebrar Palteki, Ozan Erözden ve Salih Haydar Günler, Zoe Kitap, hukuk, 288 sayfa, 2021

Cemal Bâli Akal – Hukuk ya da Kukla Tiyatrosu (2021)

Felsefe ve edebiyattan beslenemeyen bir hukuk, bazı hukukçular bunu bilmese de zayıf, yetersiz bir hukuktur.

Cemal Bâli Akal’ın bu özgün çalışması da, edebiyattaki hukukun izini sürüyor.

Sofokles, Euripides, Shakespeare, Cervantes, Swift, Sade, Büchner, Stendhal, Dostoyevski, Melville, Kafka, Conrad, Barrie, Musil, Camus, Faulkner ve Koestler gibi devlerin eserlerine uğrayan Akal, edebi metinler ile siyasi hukuk kuramı arasındaki ilişkiyi çok yönlü bir şekilde irdeliyor.

Yazar bunu yaparken de, bizi özgür irade ya da zorunluluk, soyut bir hukuk sisteminde hak mücadelesi gibi ilgi çekici konuları üzerine düşünmeye davet ediyor.

  • Künye: Cemal Bâli Akal – Hukuk ya da Kukla Tiyatrosu: Edebiyat ve Hukuk, Zoe Kitap, hukuk, 192 sayfa, 2021

Kolektif – Düşmanı Yargılamak (2020)

Yaşadığımız çağda savaş tekrar kutsanan bir değer haline gelmeye başladı ve olağanüstü hal olağanlaştırıldı.

Keyfilik, belirsizlik, kontrolsüzlük, tutarsızlık ve tekinsizlik, hem içe hem dışa yönelik diktatörce uygulamaların hız kazandığı bu dönemin öne çıkan kavramları haline geldi.

Bu kitap ise, şiddet ile yasa, kural ile istisna, savaş, güvenlik ve özgürlük gibi kavramlar üzerine yeniden düşünen makaleler sunuyor.

Bütün canlıları kapsayacak bir politikanın imkânlarını sorgulayan kitapta,

  • İyi ve kötünün yaratılışı olarak istisna halinin sürekliliği,
  • Özgürlük ve egemenliğe dair yanılsamalar,
  • Düşman ceza hukuku,
  • Karanlığa aralanan bir kapı olarak Weimar Cumhuriyeti yargısı,
  • Toplumsal gerçekçi bir diktatörlük tahlili olarak Ernst Fraenkel’in ‘İkili Devlet’ yapıtı,
  • İslami söylemde “Yasa”nın imkânsızlığı,
  • Türkiye’de hukukun şiddetinin etnografik analizi,
  • Olağanüstü muhakemenin anayasallığı,
  • Ve Barbarlık mitosu bağlamında düşmanı yargılamak gibi konular tartışılıyor.

Çalışmaya katkıda bulunan isimler ise şöyle: Abdurrahman Aydın, Boran Ali Mercan, Cansu Muratoğlu, Cemal Bâli Akal, Deniz Yonucu, Fehmiye Ceren Akçabay, Işıl Kurnaz, Mehmet Cemil Ozansü, Ozan Değer, Serdar Tekin ve Zehra Çiğdem Özcan.

  • Künye: Kolektif – Düşmanı Yargılamak, hazırlayan: Ozan Değer, Zoe Kitap, hukuk, 320 sayfa, 2020

Kolektif – Spinoza Daima (2019)

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde, dünyadaki önemli felsefecilerin de katılımıyla 2008 ve 2009 yılında iki ayrı Spinoza paneli düzenlenmiş ve bu panele sunulan tebliğler daha sonra ‘Spinoza Günleri’ ve ‘Spinoza Günleri 2’ adıyla kitaplaştırılmıştı.

Bu kitaplar, uzun bir süredir temin edilemiyordu.

İşte elimizdeki çalışma da, ilk baskıları tükenmiş olan söz konusu kitaplardan hazırlanmış bir seçki.

Burada, yerli katılımcılardan çok sunum için Türkiye’ye gelmiş Spinozacı konukların metinlerine yer verilmiş.

Kitapta Spinoza’nın duygu felsefesinden anayasal iktisadına, Almanya’da Spinoza’nın alımlanışından Kantçı Spinozacılıka ve Spinoza’nın din ve siyaset ilişkisine yaklaşımına kadar pek çok konu ele alınıyor.

Türkiye’de Spinoza bibliyografyasıyla da zenginleşen kitap, Spinoza üzerine düşünen ve çalışanların kaçırmak istemeyecekleri türden.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Diego Tatián, Marilena Chauí, Miriam van Rejien, Maria das Graças de Souza, Manfred Walter, María Jimena Solé, Natalia Andrea Lerussi, Birden Göngören Bulgan ve Reyda Ergün.

  • Künye: Kolektif – Spinoza Daima, çeviren: Cemal Bâli Akal, Reyda Ergün ve Sinem Özer, Zoe Kitap, felsefe, 191 sayfa, 2019