Friedrich Wilhelm Joseph von Schelling – Dünya Çağları (2022)

‘Dünya Çağları’, Schelling’in özgürlük felsefesi temalı çalışmalarının en etkileyici metinlerinden biri.

‘Dünya Çağları (Weltalter)’ taslakları, Schelling’in “özgürlük felsefesi” olarak adlandırılan ve en vurucu metinlerini ürettiği döneme aittir.

Ayrıntı Yayınları, bu dönemin ilk doruğu olan 1809 tarihli ‘İnsan Özgürlüğünün Özü Üzerine’yi ve eşinin ölümünden sonra kaleme aldığı 1810 tarihli ‘Clara’yı daha önce yayımlamıştı.

1811 tarihli ‘Dünya Çağları’ ile, “özgürlük felsefesi” döneminin ikinci doruğuna tırmanıyoruz.

Slavoj Žižek, bu kitap hakkında şöyle diyor:

“Bizden bağımsız” Gerçek ile tek “temas” ondan ayrılmamız ya da Heidegger’in “felaket” adını verdiği radikal yerinden oynamadır. Paradoks şudur ki, bizi “kendi içinde” Gerçek ile bağlayan şey, tam da ondan ayrı olduğumuzu deneyimlediğimiz boşluktur.

Schelling’in Dünya Çağları işte bu nedenle çok önemlidir: Bizzat mutlağın kendisindeki “yerinden oynama”nın nihai açıklamasını bize sunar.

  • Künye: Friedrich Wilhelm Joseph von Schelling – Dünya Çağları, çeviren: Mehmet Barış Albayrak, Ayrıntı Yayınları, felsefe, 112 sayfa, 2022

Paul Redding – Kıta İdealizmi (2021)

Genel eğilim, Alman felsefesinin klasik anlatımlarının Kant’la başladığı yönünde.

Paul Redding ise, Alman idealizminin öyküsünün ilk olarak Leibniz’le başladığını savunarak Kıta ve Avrupa felsefesinin kökenleri üzerine özgün bir tartışma sunuyor.

On dokuzuncu yüzyıl Alman felsefesinin klasik anlatımları genellikle Kant’la başlar ve ondan sonraki filozofları Kant idealizmine verdikleri cevaplar ışığında değerlendirir.

‘Kıta İdealizmi’nde’ Redding, Alman İdealizminin öyküsünün Leibniz’le başladığını savunuyor.

Redding, Leibniz’in Newton’la uzay, zaman ve Tanrı’nın doğası üzerine tartışmasını irdeleyerek başlıyor ve devamında Leibniz’in kendine özgü idealizm karakterine Platoncu ve Aristotelesçi unsurları dâhil etme biçimini vurgular.

Redding, Leibniz’in uzay ve zaman görüşlerine ilişkin düşüncelerinin nihayetinde Kant’ın “transendental” idealizm düşüncesini nasıl şekillendirdiğini gösteriyor.

Üstelik Redding, bir yanda Fichte, Schelling ve Hegel gibi Post-Kantçı idealistlerin, öte yandaysa Schopenhauer ve Nietzsche gibi metafiziksel kuşkucuları kapsayan her iki kanadın nihai olarak Leibniz’den türetilmiş bir idealizm biçimiyle boğuşmaya devam ettiklerini ileri sürüyor.

‘Kıta İdealizmi’, felsefe tarihinin en önemli felsefi hareketlerinden birinin yeni bir anlatımını sunmanın yanında, Kıta ve Avrupa felsefesinin kökenlerine duru ve kıymetli bir giriş imkânı yaratıyor.

  • Künye: Paul Redding – Kıta İdealizmi: Leibniz’den Nietzsche’ye, çeviren: Kenan Mutluer, Say Yayınları, felsefe, 376 sayfa, 2021

Friedrich Wilhelm Joseph von Schelling – İnsan Özgürlüğünün Özü Üzerine (2017)

Friedrich Wilhelm Joseph von Schelling, Alman İdealizminin Fichte ve Hegel’le birlikte en önemli filozoflarından biri.

Düşünür, 1809 yılında yayımlanmış elimizdeki önemli yapıtında, insan özgürlüğü ile Mutlak arasındaki ilişkiye odaklanıyor.

Martin Heidegger’in “Schelling’in en büyük eseri ve aynı zamanda Alman, dolayısıyla Batı felsefesinin en derin çalışmalarından biri” olarak selamladığı kitap, insanın özgür iradesiyle yasak meyveyi yediği için cennetten kovulması meselinden yola çıkıyor.

Düşünür, bu meselden üzerinden şu sorulara yanıt arıyor.

  • Tanrı mutlak iyi, mutlak kudretli ve mutlak iradeye sahipse neden insanın kötü olmasına izin vermiştir?
  • Ve eğer Tanrı kötülüğe yalnızca izin veriyorsa ve aslında her şey Tanrı’nın öngörüsüyle gerçekleşiyorsa, burada gerçek anlamıyla bir özgürlükten bahsedebilir miyiz?

Bu sorulara radikal bir alternatif sunan düşünür, iyilik ile kötülük arasındaki ilişkiyi salt insana özgü bir seçim ya da irade sorunu olmaktan çıkarıp, onu bizzat Tanrı’nın kendini tecelli etme sürecinin bir parçası olarak yorumluyor.

Schelling yine bu bağlamda, Tanrı’nın ilahi adaletinin kötülüğe izin verdiğini ya da insanı sınadığını savunan görüşlerle de hesaplaşmakta.

Nietzsche ve Heidegger’i etkilemiş bu klasik metin, Alman İdealizmini daha iyi kavramak açısından çok önemli.

  • Künye: Friedrich Wilhelm Joseph von Schelling – İnsan Özgürlüğünün Özü Üzerine, çeviren: Mehmet Barış Albayrak, Ayrıntı Yayınları, felsefe, 112 sayfa

Georg Lukács – Goethe ve Çağı (2011)

  • GOETHE VE ÇAĞI, Georg Lukács, çeviren: Ferit Burak Aydar, Sel Yayıncılık, inceleme, 299 sayfa

 

Georg Lukács, 20. yüzyılın en önemli felsefeci, edebiyat eleştirmeni, estetikçi ve Marksist teorisyenlerinden. Lukács’ın edebiyat incelemelerindeki yetkinliğinin en iyi örneklerinden biri olan elimizdeki eser, düşünürün 1930 ve 1940’lı yıllarda kaleme aldığı makalelerden oluşuyor. Lukács burada, Alman edebiyatının önde gelen yazarlarından Goethe’nin çalışmalarını ve onların Alman kültüründeki rolünü tartışıyor. Goethe’nin yanı sıra, Schiller, Hölderlin, Schelling ve Lessing gibi Alman yazarlarının da incelendiği kitap, Alman kültürünün ve sosyal düşüncesinin evrimleşme dinamiklerini özgün bir bakış açısıyla yorumlamasıyla dikkat çekiyor.

Besim F. Dellaloğlu – Romantik Muamma (2011)

  • ROMANTİK MUAMMA, Besim F. Dellaloğlu, Ayrıntı Yayınları, inceleme, 147 sayfa

Romantik hareketin modernliğe karşı ilk isyan olduğunu savunan Besim F. Dellaloğlu ‘Romantik Muamma’da, Kant sonrası Alman idealist düşüncesinde yer etmiş romantik düşünürlerin görüşlerini ve bunların modern hayata ne gibi eleştiriler sunduğunu ele alıyor. Dellaloğlu, August Wilhelm, Friedrich Schlegel, Friedrich von Hardenberg (Novalis), Friedrich Wilhelm Joseph von Schelling, Friedrich Schleiermacher, Ludwig Tieck, Caroline Schlegel-Schelling, Dorothea Schlegel ve Friedrich Hölderlin gibi romantik düşünürleri incelerken, aynı zamanda bu isimlerle temsil edilen romantik hareketin, bugünün modern hayatının anlaşılmasına ne gibi katkılar sunduğunu irdeliyor.