Max Horkheimer – Alacakaranlık (2025)

Max Horkheimer’ın bu kitabı, 1926-1931 Almanya’sına dair kısa notlardan, kısa öykü ve denemelerden oluşuyor. ‘Alacakaranlık: Almanya’dan Notlar, 1926-1931’ (Dämmerung. Notizen in Deutschland’), Weimar döneminin çalkantısı, yükselen milliyetçilik, antisemitizm ve toplumsal huzursuzluk yansıtılıyor.

Horkheimer, keskin gözlemleriyle dönemin ideolojik kaymalarını ve siyasi kutuplaşmayı çarpıcı biçimde ortaya koyuyor. Notlar, faşist rejimlerin yükselişine zemin hazırlayan psikolojik dinamiklere dair ipuçları sunuyor. Aforizma benzeri yoğun ifadelerle aydınların rolü, kitle manipülasyonu ve özgürlüklerin kısıtlanması gibi temalar işleniyor. Eleştirel düşüncenin önemi vurgulanıyor.

Kitap, gelecekteki felaketlerin habercisi gibi okunabilir. Horkheimer’ın eleştirel teorisinin erken izlerini taşıyan bu notlar, toplumsal adaletsizliklere karşı duyulan kaygıyı gösteriyor. Weimar dönemi Almanya’sına dair çarpıcı bir portre sunarken, günümüz tehlikelerine karşı da düşündürüyor.

Bu kitap, en çok da burjuva demokrasisi ile faşizm arasındaki mesafenin varsaydığımızdan çok daha küçük olduğunu gözler önüne sermesiyle önemli.

  • Künye: Max Horkheimer – Alacakaranlık: Almanya’dan Notlar, 1926-1931, çeviren: Haluk Barışcan, Metis Yayınları, anlatı, 168 sayfa, 2025

Martin Jay – Aklın Tutulması ve Geri Dönüşü (2025)

 

Martin Jay’in bu çalışması, Aydınlanma düşüncesinin temel kavramlarından biri olan “akıl”ın Frankfurt Okulu içindeki dönüşümünü ele alır. ‘Aklın Tutulması ve Geri Dönüşü: Geç Dönem Eleştirel Kuram Üzerine’ (‘Reason after Its Eclipse: On Late Critical Theory’), özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde, “akıl” kavramının nasıl eleştirildiğini ve yeniden tanımlandığını tartışıyor.

Kitap, Max Horkheimer ve Theodor Adorno’nun Aydınlanmanın Diyalektiği eserindeki akıl eleştirisini merkez alarak başlar. Bu düşünürlere göre, akıl kendi araçsal doğası içinde çökmüş, özgürleştirici bir güç olmaktan çıkmıştır. Jay, bu eleştirinin modernliğe karşı bir karamsarlık ürettiğini belirtiyor.

Ancak Jay, Frankfurt Okulu’nun sonraki kuşaklarında – özellikle Jürgen Habermas’ta – akla yönelik daha yapıcı bir yaklaşımın geliştiğini gösteriyor. Habermas’ın iletişimsel akıl kuramı, aklı yeniden normatif bir temel olarak kurmaya çalışıyor.

Yazar, Antik Yunanlardan Kant, Hegel ve Marx’a uzanan Batılı kanonun konuya değgin yaklaşımlarını serimliyor.

Jay, kitabında yalnızca Frankfurt Okulu’nun iç gelişimini değil, aynı zamanda bu tartışmaların günümüz siyasal ve felsefi bağlamdaki etkilerini de değerlendirir. Böylece “akıl” kavramının krizinin, sadece akademik değil, toplumsal sonuçları da olduğu ortaya konur.

Kitap, eleştirel teorinin gelişiminde aklın geçirdiği evrimi takip eden, ustaca yazılmış tarihsel ve felsefi bir inceleme.

  • Künye: Martin Jay – Aklın Tutulması ve Geri Dönüşü: Geç Dönem Eleştirel Kuram Üzerine, çeviren: Arif Geniş, Dipnot Yayınları, inceleme, 360 sayfa, 2025

Stuart Jeffries – Büyük Uçurum Oteli (2024)

Yirminci yüzyılın en heybetli entelektüel hareketlerinden biri olan Frankfurt Okulu’nun tarihi hakkında harika bir çalışma.

1923 yılında bir grup entelektüel modern dünyanın işleyişini çözümlemek, kapitalist sistemin eleştirisini yapmak üzere Frankfurt’ta bir araya geldi.

Sonraları Frankfurt Okulu olarak anılacak Marksist Araştırma Enstitüsü kurulduğu andan itibaren reel siyasete mesafeli, siyasi mücadelelere karşı şüpheci bir tavır takındı.

Bu okulun ileri gelen üyeleri –Theodor Adorno, Max Horkheimer, Herbert Marcuse, Erich Fromm, Friedrich Pollock, Franz Neumann ve Jürgen Habermas– faşizmin habisliğini ve ka­pitalizmin batı toplumlarının içini oyan, çökerten etkilerini irdelemek ve eleştirmek konusunda ustaydılar ve sadece düşünme biçimimizi değil, tartışmaya değer gördüğümüz konu başlıklarını da değiştirdiler.

Frankfurt Okulu’nda ortaya konan fikirler ve yürütülen tartışmalar her şeye rağmen önemini hep korudu.

Kapitalizm ve faşizmin kendisini güncellediği, toplumun sosyal medya ve tüketim çılgınlığına mahkûm olduğu, makineleştiği çağımızın karanlığını çözümleme yolunda Frankfurt Okulu düşünürlerinin hâlâ söyleyecek sözleri var.

Stuart Jeffries’in ifadesiyle “Onların şişeye koydukları mesajı açıp okumanın vakti geldi artık.”

  • Künye: Stuart Jeffries – Büyük Uçurum Oteli: Frankfurt Okulu’ndan Yaşam Öyküleri, çeviren: Banu Karakaş, Minotor Kitap, felsefe, 504 sayfa, 2024

Kolektif – Çağımız ve Thomas Hobbes (2022)

‘Çağımız ve Thomas Hobbes’ çalışması, filozofun düşüncesini güncelleme amacını taşıyor.

Kitapta Carl Schmitt’in, Leo Strauss’un, Pierre Manent’ın, Jacques Derrida’nın, Max Horkheimer’ın, Franz Neumann’ın Hobbes okumalarına dair yaklaşımları yer alıyor.

Italo Calvino’nun “klasikler, haklarında asla ‘okuyorum’ sözünü değil, genellikle ‘yeniden okuyorum’ sözünü işittiğimiz kitaplardır” tanımı izlenirse, bu çağdaş filozofların Hobbes’unda hem filozofu yeniden okuma imkânı bulunmakta hem de çağın meselelerini yeniden kavramaya ilişkin düşünce stratejileri belirmektedir.

Bu haliyle modernliğin başlangıç uğrağı olarak 17. yüzyıl filozoflarının birbirleriyle olan uzaklıkları ve yakınlıkları kadar, çağımız 20. yüzyıl ve 21. yüzyıl filozoflarının modernlik krizi tartışmaları da, çağı anlamak, onun meselelerini tartışabilmek açısından zengin bir kavramsal kaynak oluşturmaktadır.

O halde, bir klasik olarak Hobbes’u okumak, yeniden okumak “tükenmeyen” bir metni güncel bağlamlarında yeniden keşfetmektir.

‘Çağımız ve Thomas Hobbes’ kitabı Hobbes metinlerinde çağımızın krizlerini düşünmeyi vaat ediyor.

  • Künye: Kolektif – Çağımız ve Thomas Hobbes, editör: M. Ertan Kardeş, Vakıfbank Kültür Yayınları, felsefe, 288 sayfa, 2022

Kenneth Allan – Çağdaş Sosyal ve Sosyolojik Teori (2020)

Yirmi birinci yüzyılın ilk onyıllarına özgü bir birey tipi, modernitenin başlangıcından bu yana dramatik değişimlere uğradı.

İşte Kenneth Allan’ın bu harika çalışması, bu değişimi merkeze alarak modernitenin serüvenini anlamaya koyulmuş zengin çağdaş sosyal ve sosyolojik teorileri izliyor.

Dört kısımdan oluşan kitabında Allan ilk olarak, modernite dediğimiz dönemin nasıl başladığına odaklanıyor, modern zamanların belirli bir amaçla başladığını ve daha da önemlisi, bu başlangıcın bütün bilme biçimlerinden daha fazla değer atfedilen bir bilme biçimini, bilimi beraberinde getirdiğini gösteriyor.

Yazar ardından, Frankfurt Okulu’nun eleştirel teorisi ile Talcott Parsons’ın teorisinin sosyal düşünce üzerindeki etkisini anlatıyor, ayrıca ırk, toplumsal cinsiyet ve sınıf gibi sosyolojik söylemin ve sosyal hayatın merkezinde yer alan teorilere odaklanıyor.

Daha sonra modern olmaktan çıkmış olma ihtimalimizi, ya da eğer hâlâ modernsek modernite projelerinin sakatlanmış ya da kontrolden çıkmış olabileceği ve ayrıca kültürün yoldan çıkmış olma ihtimalini değerlendiren Allan, kapitalizmle, kitle iletişimiyle, reklamla, sosyal bilimlerle ve cinsiyet hakkında müphem Freudyen fikirlerle hemhal olmuş bir toplumda ırkın, toplumsal cinsiyetin ve cinselliğin nasıl şekillendiğine ve ifade edildiğine odaklanıyor.

Kitapta fikirleri kapsamlı bir şekilde tartışılan isimler ise şöyle: Talcott Parsons, Max Horkheimer, Theodor W. Adorno, Herbert Blumer, Erving Goffman, Harold Garfinkel, George Homans, Peter Blau, Randall Collins, William Julius Wilson, Janet Saltzman Chafetz, Pierre Bourdieu, Michel Foucault, Immanuel Wallerstein, Manuel Castells, Jürgen Habermas, Jeffrey C. Alexander, Anthony Giddens, Patricia Hill Collins, Cornel West, Dorothy E. Smith ve Judith Butler.

  • Künye: Kenneth Allan – Çağdaş Sosyal ve Sosyolojik Teori: Toplumsal Dünyaları Görünür Kılmak, çeviren: Aksu Bora, Simten Coşar, Hakan Ergül, Mete Pamir ve Erkal Ünal, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, sosyoloji, 592 sayfa, 2020

Max Horkheimer – Alacakaranlık (2009)

Max Horkheimer ‘Alacakaranlık’ta, okuru, yaklaşık bir asır öncesinin Almanya’sına ve bir anlamda da geçen yüzyılın kapitalist dünyasına götürüyor.

Horkheimer’ın 1931-1934 yılları arasında kaleme aldığı kısa öykü ve denemelerinin bir derlemesi olan ‘Alacakaranlık’, kapitalizme, burjuva kültürü ve burjuva toplum düzenine sıkı eleştiriler getiriyor.

Horkheimer’ın bir yandan hummalı bir çalışma yürütürken, molalarda kâğıda döktüğü bu metinler konularını, o dönemin kapitalist düzenine özgü metafizik, karakter, ahlak, kişilik ve insan değeri anlayışı etrafında dönen eleştirilerden alıyor.

Yazarın kendi yaşamından hareketle yıllar önce kaleme aldığı bu metinlerin, bugün de bize birçok konuda ışık tutacağını söyleyebiliriz.

  • Künye: Max Horkheimer – Alacakaranlık, çeviren: İlknur Aka, Kırmızı Yayınları, deneme, 287 sayfa

Kurtul Gülenç – Frankfurt Okulu (2015)

Frankfurt Okulu, çağdaş sosyal bilimler felsefesinde bir dönüm noktasına tekabül eder.

Kurtul Gülenç’in kitabı, Frankfurt Okulu’nun önde gelen düşünürlerinden Max Horkheimer’ın fikirlerini merkeze alarak, bu ekolün görüşlerini ana çizgileriyle göstermekte, çağdaş sosyal bilimler felsefesinin kimi güncel sorunları konusunda kimi öneriler sunmakta.

Frankfurt Okulu’nun geleneksel felsefeye getirdiği eleştiri ve ekolün eleştirel toplum felsefesi; Frankfurt Okulu’nun toplum, kapitalist toplum, tarih, birey ve doğaya bakışı; Frankfurt Okulu’nun pozitivizm ve ampirik sosyal araştırmalar eleştirisi, Gülenç’in burada tartıştığı kimi konular.

  • Künye: Kurtul Gülenç – Frankfurt Okulu: Eleştiri, Toplum ve Bilim, Ayrıntı Yayınları, felsefe, 288 sayfa, 2015

Gerhard Schweppenhäuser – Eleştirel Teoriye Giriş (2015)

Adorno, Benjamin, Horkheimer ve Marcuse gibi düşünürlerin öncülük ettiği eleştirel teori için bir kaynak çalışma.

Profesör Gerhard Schweppenhäuser, eleştirel teorinin burjuva-kapitalist topluma yönelik eleştirilerinin kökenlerine ve kuramın 20. yüzyıl boyunca kat ettiği gelişme ve dönüşümlere yönelik kapsamlı bir inceleme sunuyor.

  • Künye: Gerhard Schweppenhäuser – Eleştirel Teoriye Giriş, çeviren: Hülya Yaman, Avesta Yayınları