Kolektif – Türkiye’de Kent ve Çevre Yönetimi (2023)

İnsanlık ve doğa son yıllarda pek çok sorunla karşılaşıyor.

Bu sorunların ortaya çıkışında kent ve çevre yönetiminde yaşanan aksaklıkların da dikkat çeken etkileri bulunuyor.

Afetler, orman yangınları, pandemi, gıda güvensizliği, küresel ve yerel tedarik zincirlerindeki kopmalar, iklim değişikliği, küresel ısınma, atıklar, aşırı hava olayları, nükleer riskler, kirlilik, artan enerji ihtiyacı, çarpık kentleşme gibi sorunlar irdelendiğinde, bu gerçeklik daha da görünür hale geliyor.

Bu kitap, söz konusu etkileri Türkiye özelinde ele alarak literatüre bu bağlamda katkı sunuyor.

‘Türkiye’de Kent ve Çevre Yönetimi’ kitabı, bu alanlarda çalışan akademisyenler, araştırmacılar ve öğrenciler için olduğu kadar, insanlığın ve doğanın karşı karşıya olduğu sorunlar ve bu sorunlara karşı geliştirilebilecek çözüm yollarıyla ilgilenen tüm okurlar için de kapsamlı ve bütüncül bir başucu kaynağı.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Ruşen Keleş, Tayfun Çınar, Ayşegül Mengi, Yücel Çağlar, Nilgün Görer Tamer, Halil Semih Eryıldız, Demet Irklı Eryıldız, Mehmet Tunçer, Aygül Akkuş, Nuray Şahin, Harun Tanrıvermiş, Yeşim Tanrıvermiş, Sabriye Ak Kuran, İklim Ceren Gürseler, Sinem Atay, Arda Özkan, Levent Ürer, Hikmet Kuran, Mehmet Ozan Özbek, Yusuf Erbay, Asmin Kavas Bilgiç ve Hayriye Şengün.

  • Künye: Kolektif – Türkiye’de Kent ve Çevre Yönetimi, editör, Ruşen Keleş ve Hikmet Kuran, Nika Yayınevi, ekoloji, 440 sayfa, 2023

Peter Sloterdijk – 20. Yüzyılda Ne Oldu? (2023)

Çağdaş düşünür Peter Sloterdijk, önceki yüzyılın bizlere miras bıraktığı yükleri, öğretileri ve umutları farklı perspektiflerden irdeliyor.

Okurlarını ters köşeye yatırmayı seven yazar, insanlık tarihine savaş, kıyım ve devrimleriyle damgasını vuran aşırı yüklü bu yüzyılı alışıldık tarihsel ya da ideolojik bakış açılarıyla ele almaz; çünkü kendi deyişiyle olaylara ve ideolojilere odaklanarak 20. yüzyılı anlamak olası değildir.

Sloterdijk’a göre 20. yüzyılın baskın motifi, hakikati burada ve şimdi dolaysızca harekete geçirme iradesi olarak kendini gösteren şeydir.

Geçmiş yüzyılı anlamak için ekonomiden felsefeye tüm alanlarda tümden yeni yaklaşımlara gereksinim olduğunu öne süren Sloterdijk; ‘20. Yüzyılda Ne Oldu?’ ile okurları Antroposen’in anlamı, insanların evcilleştirilmesi, denizin önemi, küreselleşmenin felsefi veçheleri gibi bir dizi ilgili konunun yanı sıra Derrida ve Heidegger’in siyaseti üzerine de yeniden düşünmeye davet ediyor.

  • Künye: Peter Sloterdijk – 20. Yüzyılda Ne Oldu?, çeviren: Mustafa Tüzel, Tellekt Kitap, siyaset, 280 sayfa, 2023

Salisburyli Johannes – Siyasal Yönetim Üzerine Bir İnceleme (2023)

Salisburyli Johannes tarafından kaleme alınan ‘Policraticus’, Orta Çağ siyaset düşüncesinin en kapsamlı ve yaratıcı metinlerinden biri.

Yunancadan türetilen ve uydurma bir sözcük olan ‘Policraticus’ başlığı, Johannes tarafından eserin siyasal muhtevasını yansıtmak için icat edilmiş gibi görünüyor.

Döneminin önde gelen bürokratlarından biri olmasının yanı sıra, din adamı kimliği de bulunan Salisburyli Johnnes’in kendi tecrübe ve gözlemlerinden yararlanarak kaleme aldığı bu eser, dinin rehberliğinde toplumu en iyiye ulaştıracak yönetim şeklinin ayrıntılı bir izahıdır.

Ele aldığı problemlerin evrensel olması sebebiyle yazıldığı zamanı ve mekânı aşarak yerelliğe hapsolmaktan kurtulan bu kıymetli eser, aynı zamanda dönemin iktidar gruplarının arasındaki ilişkiye dair önemli ipuçları da barındırıyor.

Fatih Durgun tarafından ‘Siyasal Yönetim Üzerine Bir İnceleme’ adıyla Türkçeye çevrilen bu eser, siyasi açıdan olabilecek en iyi toplum yapısını anlatmasının yanı sıra, yazıldığı dönem için “aykırı” sayılabilecek bazı düşünceleri içermesi itibarıyla özgün bir metindir.

Zümreler arasındaki ilişkilerin keskin hatlarla çizildiği bir dönemde ortaya konan bu eser, toplumun her kesiminin kamuya sağladığı fayda ölçüsünde değerli ve vazgeçilmez olduğunu savunmasıyla çağdaşlarından farklı bir yerde konumlanır.

İngiliz bir din adamının Orta Çağ’da yazmış olduğu bu siyaset düşüncesi eseri, Klasik gelenek ile Hristiyan düşüncesini orijinal bir biçimde kaynaştırıyor ve bundan hareketle ideal hükümdarın ve siyasi yönetim şeklinin tarifini yapıyor.

  • Künye: Salisburyli Johannes – Siyasal Yönetim Üzerine Bir İnceleme, çeviren: Fatih Durgun, Timaş Yayınları, siyaset, 288 sayfa, 2023

Gareth B. Matthews – Felsefe ve Çocuk (2023)

Felsefe tarihinin ve kurumsallaşmış felsefenin sırtımıza yüklediği katı sorumluluklardan bir anlığına kurtulup gerçek bir felsefi duyarlılık geliştirmek, çocukların felsefi sorularına kulak vermek ve hayret duygusu ile zihnimizin çeperinin genişlemesine izin vermek belki de kaybedilen bu inancı yeniden kazanmayı sağlayabilir.

Matthews, çocukluk felsefesi alanındaki kilometre taşlarından birisi ve ‘Felsefe ve Çocuk’, filozofun bu alanda kaleme aldığı en önemli eserlerden.

Otantik bir varoluş olarak çocukluğa duyulan ilgi, aynı zamanda felsefenin diri kalmasını sağlayan hayret duygusuna bir övgüdür.

Yalnızca çocuklar ve çocuklarla çalışanlar için değil, felsefeyi yeniden çocuksu hayret ile buluşturmak isteyen herkes için cüretkâr bir kitap.

İdeal olarak, belirli bir soruya ilişkin literatürü iyice kavramak, kişinin kendi cevabına veya çözümüne ulaşabileceği besleyici bir bağlam sağlar.

Ama bu her zaman bu şekilde olmaz.

Bazen filozoflar başkalarının görüşlerini açıklamaya o kadar dalar ki başlangıçta o sorunun kendilerinde uyandırdığı merakı zaman içinde kaybederler.

  • Künye: Gareth B. Matthews – Felsefe ve Çocuk: Çocukların Felsefi Sorularına Yanıt Vermek, çeviren: Meryem Bülbül, Say Yayınları, felsefe, 144 sayfa, 2023

Patrik Hermansson, David Lawrence, Joe Mulhall ve Simon Murdoch – Uluslararası Alternatif Sağ (2021)

Alternatif Sağ’ın (alt-right olarak kısaltılıyor) bir grup internet bağımlısı ergenin kendi aralarında eğleşmesi olmadığı Charlottesville’deki (Virginia/ABD) “Sağı Birleştir” mitingi sırasında ırkçılık karşıtı gruptan bir eylemcinin arabayla ezilerek öldürülmesiyle ortaya çıkmıştı.

O günden sonra bu gruptakilerin hangi ideolojik yönelimlere sahip olduğu, nasıl bir toplumsal grubu temsil ettiği ve bundan sonra eylemlerinin nerelere varacağı pek çok araştırmacının, gazetecinin ve akademisyenin sorduğu soruların başında geldi.

Alternatif Sağ, on yıllardır ortaya çıkan en önemli yeni aşırı sağ gruptur.

Irkçılık karşıtı bir savunma grubu olan Nefret değil UMUT (HOPE not hate) grubunun araştırmacıları tarafından yazılan bu kitap, bu yeni ve tehlikeli fenomen üzerine yazılmış derinlemesine, çığır açan ve erişilebilir/ulaşılabilir bir özet olarak okunabilir.

Kitap ‘Alternatif Sağ’ın nereden geldiğini, şu âna kadarki tarihçesini özetliyor, inanışlarını inceliyor, nasıl örgütlendiğini ve işlediğini tanımlar ve gelecekteki yönüne ışık tutuyor.

Kitaba katkıda bulunan dört araştırmacı hem bu sorunu derinlemesine irdeliyor hem de Hindistan, Japonya ve Rusya gibi Avrupa dışı coğrafyalarda da Alternatif Sağ’ın izlerinin, desenlerinin ve ideolojik kaynaklarını derinlemesine araştırıyor.

Kitaptan bir alıntı:

“‘Uluslararası Alternatif Sağ’, internette faaliyet gösteren ama gerçek hayatta da faaliyetleri olan bir harekettir. Hareket ‘beyaz kimliğinin’ çokkültürlülük yanlısı ve liberal elitler ile sözde ‘Sosyal Adalet Savaşçıları’ tarafından tehdit altında olduğuna inanan, bu grupların ‘siyaseten doğruculuğu’ kullanarak Batı medeniyetini ve beyaz erkeklerin haklarını aşındırmaya çalıştığına inanan uluslararası bir dizi grup veya bireyden oluşur. Basitçe tanımlamak gerekirse ‘Alternatif Sağ’ aşırı sağ görüşlü, küreselleşmeye karşı, geleneksel/yerleşik muhafazakârlığa radikal bir ‘alternatif’ sunan bir gruplaşmadır. Mensuplarının eklektik ve birbirinden farklı yapısı ciddi anlaşmazlıklara yol açmakla birlikte, hepsi bir dizi çekirdek inanç etrafında bir araya gelmiştir.”

  • Künye: Patrik Hermansson, David Lawrence, Joe Mulhall ve Simon Murdoch – Uluslararası Alternatif Sağ: 21. Yüzyılın Faşizmi mi?, çeviren: Ertuğrul Genç, İletişim Yayınları, siyaset, 392 sayfa, 2023

Esra Kartal Soysal – Posthüman Dünyada Üreme (2023)

Üreme teknolojileri 21. yüzyılda altın çağını yaşayan biyoteknolojik gelişmelerin en dikkat çekeni.

Esra Kartal Soysal, bunun yol açtığı karmaşık etik sorunları ve bu sorunların çözümlerini felsefi açıdan sorguluyor.

Canlılık tarihi boyunca evrimin temel dinamosu niteliğini koruyan üreme, yumurta ve sperme bağlı işleyen geleneksel tanım ve işlevlerini içinde bulunduğumuz yüzyılda geride bırakmaya başladı.

Bu kitap, hızla gelişmeye devam eden üreme teknolojilerinin yol açtığı karmaşık felsefi sorunları düşünmeye ilişkin bir çağrı mahiyetinde.

Zira IVF ile başlayan, ufuktaki IVG ve yapay rahim araştırmaları ile devam eden, üçüncü tarafların –mitokondri, yumurta, sperm, embriyo veya rahim– katkılarıyla genişledikçe işbirlikçi üreme ve yetiştirme modellerine zemin hazırlayan yeni üreme teknolojileri, yerleşik etik kabullere meydan okuyor.

İnsan, üreme devriminin yarım asra yaklaşan yolculuğunda tüm canlılarla paylaştığı üreme özelliğini, yapay seçilim sayesinde üremeyi yeniden üreterek güncelliyor.

Taşıyıcı annelik, tek veya üç ebeveynli çocuklar, soy hattına yönelik genetik müdahale gibi tartışmalı uygulamaları sorgulayan bu kitap, yüzleşmeye başladığımız üreme devriminin çetrefilli felsefi sorularına dikkat çekmeyi ve onlara gerekçelendirilmiş cevaplar aramayı deniyor.

Dişiyle erkeğin cinsel ilişkisine kayıtlı doğal üreme zorunluluğunun aşılmasıyla belirginleşen kararsızlık, çelişki, parçalanma, dağılma, belirsizlik gibi durumlar üreme meselesinin etrafına da kümeleniyor.

Son yarım asrın ezber bozan üreme hikayelerinin doğurduğu çağdaş etik sorunlar karşısında, emekleme evresindeki posthümanist canlılık bakışları, yeni soybağı anlayışlarına, aile ve akrabalık kurgularına can verecek saklı vaatler taşıyor.

Türkçedeki üreme literatürüne katkısıyla bu kitap, yeni üreme teknolojilerinin beraberinde getirdiği felsefi sorunları çözme iddiasında bulunmadan ve özenli bir tutumu elden bırakmadan, çözümlemeye yönelik bir tartışma açıyor.

  • Künye: Esra Kartal Soysal – Posthüman Dünyada Üreme: Felsefi Bir Giriş, Siyasal Kitabevi, felsefe, 208 sayfa, 2023

Niall Ferguson – Kıyamet (2023)

Felaketleri tahmin etmek işin doğası gereği zor hatta kimi zaman imkansızdır.

Depremler, orman yangınları, mali krizler ve savaşlar gibi salgın hastalıklar da normal dağılım göstermez; bir sonraki felaketi öngörmemize yardımcı olacak bir tarih döngüsü yoktur.

Ancak felaket gelip çattığında, Vezüv patladığında Romalıların ya da Kara Ölüm vurduğunda Orta Çağ İtalyanlarının olduğundan daha hazırlıklı olmalıyız.

Ne de olsa bilim bizim yanımızda, değil mi?

Niall Ferguson bu yeni kitabında geçmişin büyük felaketlerini inceleyerek devletlerin ve toplumların bunlara nasıl tepkiler verdiğini ele alıyor, felaket tecrübeleri altında daha derin patolojilerin iş başında olduğunu ortaya koyarak geleceğe yönelik ne gibi dersler çıkarabileceğimizi gösteriyor.

Kıyamet’te benimsediği multidisipliner yaklaşımla Ferguson bize afetlerin niteliklerine dair eleştirel içgörüler sağlıyor.

Bürokratik ve politik yapıların analizini yaparak politik hayal gücü eksikliğini, sosyal ağların etkilerini irdeleyerek, ileride yaşanabilecek felaketlere karşı eyleme geçirilebilir müdahale önlemleri sunuyor.

‘Kıyamet’, bir sonraki krizle daha iyi başa çıkabilmek ve geri dönüşü olmayan çöküşün nihai felaketinden kaçınmak isteniyorsa alınması gereken bir tarih dersi sunuyor.

  • Künye: Niall Ferguson – Kıyamet: Geçmişin Büyük Felaketleri ve Gelecek İçin Bazı Dersler, çeviren: Oğuz Satır, Kronik Kitap, tarih, 464 sayfa, 2023

Birgül Ayman Güler – Devlet Bilimi (2023)

Devlet toplumsal varlığın birincil ürünüdür.

Kişilerden ve kurumlardan ibaret bir şekilsizlik değil, kendi başına bir bütün ve maddi bir nesnedir.

O yüzden bilim için dört başı mamur bir konu oluşturur.

Buna karşın çağımızda devleti konu edinmiş kendi başına bir bilim dalı olmaması tuhaftır.

Oysa çağın gerekleri devletten kaçışmakla karşılanamaz.

Devleti nesnel değil öznel fikirler yumağı saymakla, hatta devlet diye bir nesne olmadığını ileri sürmekle, her kültürü kendi içine kapatıp devletin genel doğasını araştırmaktan vazgeçmekle olmaz.

Devlet olgusu, toplumsal gelişimin yasalarından hareketle bilimsel açıklamalar yapılmasını gerektirir.

Çünkü toplumların kaderi devlet üzerinden yazılıp bozulur.

Biz bunu en son küreselcilik atarında gördük.

Her müdahale, toplumdan önce devlete yöneldi.

Devletteki her reform da devletin üstünden akıp doğrudan topluma düştü.

Tarihin değişik zamanlarında hep olduğu gibi!

Bu kitap, devlet olgusuna ilişkin en temel varsayımlarla kuramları sorguluyor ve bunu Türkiye’den bakarak yapıyor.

  • Künye: Birgül Ayman Güler – Devlet Bilimi: Göçebe ve Yerleşik Devlet, İmge Kitabevi, siyaset, 277 sayfa, 2023

Ulrich Schulte – Yeşilin Gücü (2023)

Ulrich Schulte, bu kitabında Alman Yeşiller Partisi’ni anlatıyor.

Nereden kalkıp nereye geldiler?

Schulte, bu amaçla onlarca yıl, yüzlerce görüşme yaptı, sayısız parti toplantısına katıldı, bütün liderlerle birebir görüştü ve onların çalışmalarında bulundu.

Böylece sadece işin görünen yüzünü değil, arka planını da gözlemleme ve yazma şansı elde etti.

Bu kitap Yeşillere övgü kitabı değil.

Yıllar içinde değişen politikalar aktarılıp eleştiriliyor, partinin merkeze kayması değerlendiriliyor.

Ayrıca Yeşiller dışından, örneğin Friday For Future gibi kuruluşlardan aktivistlerin eleştirel görüşleri aktarılıyor.

Sadece Almanya’da değil, kurulduğu her ülkede, yıldan yıla büyüyen ve oylarını artıran Yeşiller nasıl bir politika izliyor, oyları arttıkça merkeze mi kayıyor, gelecek için bir umut mu yoksa bir hayal kırıklığı mı?

Ulrich Schulte, ‘Yeşilin Gücü’nde, bir gazeteci ustalığı ve eleştirel bakma yeteneğiyle bize mükemmel bir resim sunuyor.

Sonuç sadece Yeşiller için değil, bütün partiler için öğretici ve anlamlı.

Çünkü çıkarılacak dersler geleceğin politikasını belirliyor, bugünü değil…

  • Künye: Ulrich Schulte – Yeşilin Gücü: Eko-Parti Almanya’yı Nasıl Değiştirecek?, çeviren: Gözde Türker, Yeni İnsan Yayınevi, ekoloji, 224 sayfa, 2023

Melanie Challenger – Tersine Evrim (2023)

Hayvan doğamızı anlamak insan doğamızı anlamaktır.

Biz insanlar gezegenimizdeki en sorgulayıcı, duygusal, hayalperest, saldırgan ve şaşırtıcı hayvanlarız.

Ancak bizler aynı zamanda hayvan olduğunu düşünmeyen hayvanlarız.

Bir yarımız yaşlanan bir hayvan bedeninden, diğer yarımız zekâ ve öz farkındalıktan kaynaklanıyormuş gibi görünen o müstesna parçadan, yani ruhtan oluşur.

Binlerce yıldır süren bir macerada Homo sapiens köklerimizden tarımsal ve endüstriyel devrimlere, internet çağına yolculuk yaptık.

Bugünse yapay zekânın ve yarı insan yarı makineden oluşan arayüzlerin olduğu bir geleceğe doğru ilerliyoruz.

Peki aslında biz neyiz?

Kendimizi yeterince tanıyor muyuz?

Melanie Challenger ‘Tersine Evrim’de, insan olmanın ne anlama geldiğine dair şiirsel ve bilimsel bir hikâye anlatıyor.

Varlığımızın merkezinde hayvan olmakla ilgili ciddi bir mücadelenin olduğunu savunarak insanlık tarihini yeniden yazıyor.

Biyoloji, genetik, zooloji, hukuk, paleontoloji, evrimsel psikoloji ve felsefenin çarpıcı bir karışımı olan bu zengin kitap hem insan olmayı anlamanın büyüleyici bir yeniden değerlendirmesi hem de varlığımızla ilgili derin düşünmeye felsefi bir davet.

  • Künye: Melanie Challenger – Tersine Evrim: İnsan Olmanın Anlamının Yeniden Yazılan Tarihi, çeviren: Müge Özçelik, Beyaz Baykuş Yayınları, bilim, 264 sayfa, 2023