Hasan Yazıcı – Bir Aşırma (İntihal) (2020)

Uğur Mumcu 1981 yılında, 12 Eylül cuntasının, kuvvetli ve kudretli YÖK başkanı Prof. İhsan Doğramacı’ya “Sen bir intihalcisin” demişti.

Bundan 19 yıl sonra Hasan Yazıcı, Mumcu’dan öğrendiğini tekrarlayıp bir gazete yazısında Doğramacı için “Bu yüz kızartıcı intihalden dolayı açık özür dilemelidir” dediği için Doğramacı tarafından dava edildi.

Bu dava süreci, adeta Doğramacı’nın intihalini bile gölgede bırakacak, Türkiye’nin yargısı ve aydını hakkında çok sayıda ibret dersi alınacak olaylarla gelişti.

Türkiye’nin yargısı ve aydınının bu süreçte verdiği sınav o kadar belirleyicidir ki, bu sıkıntılı günlere gelmemizin nedenleri arasında büyük paya sahiptir.

İşte bu kitap da, Türkiye’deki yargı süreci yedi yıla yaklaşan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce karara bağlanması yedi yıl daha süren Doğramacı-Yazıcı intihal davasını baştan sona izliyor.

Yazıcı bunu yaparken, aynı zamanda ülkedeki bilirkişi kurumu sorununu ve ayrıca unvanı ve görevi en üst düzey bir kişinin, yani Doğramacı’nın, yargıyı etkilemek yolunda olabildiğince talihsiz diğer bir girişimini de anlatıyor.

  • Künye: Hasan Yazıcı – Bir Aşırma (İntihal): Doğramacı-Yazıcı Davası Işığında Yargımız-Aydınlarımız, İletişim Yayınları, hukuk, 215 sayfa, 2020

Ian Heath, Keith Durham, Mark Harrison ve Rene Chartrand – Vikingler (2020)

 

Türkiye’de de son zamanlarda, özellikle de Vikingler adlı dizi vesilesiyle, gittikleri her yeri kasıp kavuran bu halk hakkında büyük merak uyandı.

İşte barındırdığı pek çok renkli illüstrasyonla da dikkat çeken bu çalışma da, Norveç’ten İrlanda ve Kuzey Amerika’ya kadar uzanmış Vikingler hakkında merak edilen hemen her şeyi anlatıyor.

Vikingler, tarihin acımasız akıncıları olarak bilinir.

Müthiş teknik ve denizcilik becerilerine sahiplerdi ve 250 yıl boyunca Avrupa kıyılarını yağmalamış, adeta kasıp kavurmuşlardı.

Kitap, hep söylendiğinin aksine, Vikinglerin acımasız ganimet avcılarından daha fazlası olduğunu, örneğin iyi kâşif ve yerleşimci olduklarını gözler önüne sermesiyle de önemli.

Kâşif yönleri o kadar güçlüdür ki, Kristof Kolomb’dan neredeyse 500 yıl önce Kuzey Amerika’ya çıkmışlardı.

Kitapta, savaşçı Vikingler olan hersir’den tehlikeli sularda yolculuk yapmalarına imkân sağlayan ikonik yelkenlilerine, ailelerinden topluluklarına, kültürlerinden günlük yaşamlarına Vikinglerin dünyasından pek çok ayrıntı aydınlatılıyor.

  • Künye: Ian Heath, Keith Durham, Mark Harrison ve Rene Chartrand – Vikingler: Denizlerin Efsanevi Savaşçıları, çeviren: Samet Özgüler, Kronik Kitap, tarih, 208 sayfa, 2020

Kolektif – Türkiye’de Feminist Yöntem (2020)

Kadın odaklı bir araştırma yöntemi olan ve 1980’li yıllardan itibaren ortaya çıkan feminist yöntem, bilimde erkek egemen anlayışı ve bununla ilişkili olarak modern yöntemlerdeki egemen ön kabulleri eleştirmesiyle öne çıkar.

Fakat daha da önemlisi feminist yöntem, araştırma sürecinde çok yönlü bakışı ve analizi temel almasıyla, aslında olması gereken yöntemi işaret eder.

Bu derlemede bir araya getirilen metinler ise, feminist yöntemi hem kuramsal düzeyde hem de Türkiye’deki uygulamaları bağlamında tartışıyor.

Kitap iki kısımdan oluşuyor.

İlkinde, 1980’lerden itibaren geliştirilen feminist yöntem tartışmaları sırasında oluşturulmuş temel kavramları açan İngilizce metinlerin çevirileri yer alıyor.

Kitabın ikinci kısmındaysa, feminist yöntem sorunsalını kuram ve yöntemin iç içe geçtiği bir yaklaşımla ele alan yazılar yer alıyor.

Bu kısmın araştırmacılar ve özellikle de sosyal bilimciler için asıl önemi, farklı deneyimler ve farklı çalışma nesnelerinin farklı sorunlar yarattığını ve araştırmacıların da bu sorunların üstesinden gelebilmek için birbirinden farklı ve yaratıcı çözümler ürettiğini gözler önüne sermesi.

Çalışmanın feminist yöntem sorunsalına en önemli katkısı ise, bizzat araştırmacının konumu ile ilgili tartışmalara yeni bakış açısı getirmesi.

Zira yazarlar, çeşitli biçimlerde yalnızca araştırmacının nötr kalması gerektiği mitini yıkmakla kalmıyor, nötr kalınmadığında ortaya ne gibi sorunlar çıkacağını da ayrıntılı bir şekilde gösteriyor.

Kitaba katkıda bulunan isimler de şöyle: Atilla Barutçu, Ayla Deniz, Emine Erdoğan, Ezgi Burgan, Gülay Toksöz, Leyla Bektaş-Ata, Mehtap Öztürk, Nehir Gündoğdu, Nükhet Sirman, Sandra Harding, Sara Carpenter, Shahrzad Mojab, Sibel Yardımcı ve Uma Narayan.

  • Künye: Kolektif – Türkiye’de Feminist Yöntem, hazırlayan: Emine Erdoğan ve Nehir Gündoğdu, Metis Yayınları, feminizm, 344 sayfa, 2020

Sultaniyeli Johannes – Timur’un Sarayında (2020)

Timur’un hükümdarlığı hakkında kapsamlı bir kaynak arayanlara bu kitabı öneriyoruz.

Kitap, Timur’un elçisi olarak 1398’de Venedik ve Cenova’ya, 1402’de de Avrupa’ya gönderilen Sultaniyeli Johannes’in anlatımlarına yer veriyor.

Elçi olarak görev yaptığı ülkelerde Timur ile ilgili anlattıklarının neticesinde ortaya çıkmış kitap, Timur’un yerel bir gücün başıyken nasıl olup da kıtaları aşan bir hükümdara dönüştüğünü ayrıntılı bir şekilde anlatıyor.

Kitabın yazarıyla ilgili de birkaç bilgi verelim.

Sultaniyeli Johannes, İran’da bulunan Sultaniye Katolik kilisesinin başpiskoposuydu.

Timur Sultaniye’yi ele geçirdikten sonra da Timurlu sarayına yakın bir kişi haline geldi.

Bu kitaptaki anlatımlarına bakıldığında da, Timur’un elçiliği vazifesini layıkıyla yerine getirdiği anlaşılıyor.

Timur, Mîrân ve Fransa Kralı arasındaki yazışmaların da yer aldığı kitap, Timur ve elçisi hakkında dönemin muhtelif kroniklerinde verilmiş bilgileri de barındırıyor.

Bu alanda çalışanların muhakkak edinmesi gereken, altın değerinde bir kaynak.

  • Künye: Sultaniyeli Johannes – Timur’un Sarayında: Fransa’ya Gönderdiği Elçinin Kaleminden Emîr Timur’un Hayatı, Devleti ve Halkı, çeviren: Ahmet Deniz Altunbaş, Kronik Kitap, tarih, 112 sayfa, 2020

Eric Berkowitz – Arzunun Sınırları (2020)

Eric Berkowitz daha önce yayımlanan ‘Seks ve Ceza’ başlıklı kitabında, Antik Mezopotamya’da zina yapan bir kadının kazığa oturtulmasından 1895’te Oscar Wilde’ın “büyük ahlaksızlık” suçuyla hapis cezası aldığı döneme kadar uzanarak seks hukukunun uzun tarihini izlemişti.

Söz konusu kitap, mahkeme tutanaklarıyla tarihi belgelerde yer alan gerçek insanların hayatlarından yola çıkarak insanlık tarihinin ilginç bir yönüne ışık tutmuştu.

Berkowitz’in elimizdeki kitabı ise, yirminci yüzyılı merkeze alarak sekse dair teamüllerimizin nasıl değiştiğini ve bunun seks hukukunu nasıl etkilediğini ortaya koyuyor.

Seksin aile, iktidar, ırkçılık, sömürgeleştirme, cinsiyet ve kimlik mefhumlarıyla ikircikli ilişkisini izleyen Berkowitz, “cinsel devrim”, mağduru korumaktan uzak tecavüz yasaları, eşcinsel hakları mücadelesi, modern psikiyatrinin hukuk üzerindeki etkisi, insan ticareti ve sanal seks haberleri üzerinden bu ilişkinin izini günümüze kadar sürüyor.

Her bir bölümü, farklı bir dizi yasayı ele alan çalışma,

  • Cahil dindar gruplar tarafından ‘kurtarıldıktan’ sonra üzerine kilit vurulup istismar edilen fahişeler,
  • Nazi döneminde Alman sevgilisi olduğu için ‘üstün ırkı kirlettiği’ gerekçesiyle öldürülen Yahudiler,
  • Beyazlarla cinsel ilişkiye girdiği için linç edilen Afrikalı Amerikalılar,
  • Akıl hastanelerinde lobotomi ‘tedavisi’ gören eşcinseller,
  • ‘Uçkuru gevşek’ olduğu için zorla kısırlaştırılan siyah genç kadınlar,
  • Oyun arkadaşlarıyla deneysel keşifte bulunduğu için tehlikeli seks suçlusu yaftası yapıştırılan küçücük çocuklar,
  • Cinsel içerikli kısa mesaj paylaşmaktan çocuk pornocusu diye hapse atılan ergenler,
  • Ve bunun gibi pek çok çarpıcı örnek barındırıyor.

Künye: Eric Berkowitz – Arzunun Sınırları: Kötü Yasalar, İyi Seks ve Değişen Kimliklerin Yüzyıllık Tarihi, çeviren: İdil Aydoğan ve Can Evren Topaktaş, Kolektif Kitap, hukuk, 496 sayfa, 2020

Jonah Lehrer – Hayal Et (2020)

Antik Yunan’dan bu yana insanlar muhayyilenin diğer biliş türlerinden ayrı olduğunu varsaymışlardı.

Oysa en son bilimsel araştırmalar bu varsayımın yanlış olduğunu öne sürüyor.

Başka bir deyişle yaratıcılık, öbür dünyaya ait bir şey ya da sanatçılara, mucitlere ve diğer “yaratıcı tipler”e özgü bir süreç olarak görülmemelidir.

İşte Jonah Lehrer’in ‘Hayal Et’i, insan zihninin nihayetinde, işleyiş sisteminin ayrılmaz bir parçası olan yaratıcı bir itkiye sahip olduğunu, bir fikrin ilham dediğimiz anlık patlamalardan ziyade, çok daha farklı faktörlerin devrede olduğu bir süreç olduğunu ortaya koyuyor.

Lehrer bunu yaparken de, çalışmasını Procter and Gamble da Swiffer’ın icat edilişinden Bob Dylan’ın şarkı sözü yazarlığındaki sıra dışı bir döneme, şairlerin uyuşturucu bağımlılıklarının yaratıcılıkları üzerindeki etkilerinden Manhattan’da bir kimyacı gibi düşünen bir barmene, Elizabeth döneminde eğitim sistemindeki dönüşümün yaratıcılıkta nasıl bir patlamaya vesile olduğundan tümüyle yeni sörf teknikleri geliştirmesiyle dünya çapında ün kazanan otistik bir sörfçüye ve Shakespeare’in yaşadığı dönemin yazarlığı üzerindeki etkilere kadar pek çok çarpıcı örnekle zenginleştiriyor

Daha önce burada ‘Karar Anı’ kitabına da yer verdiğimiz Lehrer’in bu çalışması,  yaratıcılığın nasıl işlediğini gözler önüne serdiği gibi, kişisel olarak kendi yaratıcılığımızı nasıl geliştirebileceğimiz konusunda fikir vermesiyle de önemli.

  • Künye: Jonah Lehrer – Hayal Et: Yaratıcılığın Sırrı Nedir?, çeviren: Ferit Burak Aydar, Ayrıntı Yayınları, bilim, 240 sayfa, 2020

Kolektif – Marx & Foucault (2020)

Foucault’nun düşünsel serüveninde Marx’ın çok hayati yeri vardır.

Peki, iki düşünür arasındaki karmaşık ilişkiler ve bu ilişkilerin bize kattıkları üzerine neler biliyoruz?

İşte Balibar’dan Negri’ye ve Dardot’ya pek çok ismin metinleriyle katkıda bulunduğu bu zengin derleme, Foucault’nun Marx düşüncesiyle kurduğu zengin, çeşitli, evrimsel ve karmaşık ilişkileri sistematik bir biçimde sorgulamasıyla bu açıdan çok önemli.

Marx’ın ve Foucault’nun metinleri arasındaki diyalogu ortaya koyan ve bununla da yetinmeyerek bu ilişkinin bizim güncel düşünce ve eylem dünyamızı nasıl şekillendirdiğini izleyen derleme, Foucault’nun çalışmalarıyla kurduğumuz ilişkinin Marx’ı okuyuşumuzu nasıl dönüştürdüğünü de ele alıyor.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise yöyle: Ferhat Taylan, Christian Laval, Sandro Chignola, Rudy M. Leonelli, Roberto Nigro, Étienne Balibar, Jean-François Bert, Herve Oulc’hen, Julien Pallotta, Manlio Iofrida, Judith Revel, Antonio Negri, Pierre Dardot, Emmanuel Renault, Laurent Jeanpierre, Guillaume Sibertin-Blanc, Diogo Sardinha, Federica Giardini, Pierre Sauvetre, Jacques Bidet, Isabell Lorey, Stephane Haber, Massimiliano Nicoli ve Luca Paltrinieri.

  • Künye: Kolektif – Marx & Foucault: Okumalar, Kullanımlar, Yüzleştirmeler, derleyen: Ferhat Taylan, Christian Laval ve Luca Paltrinieri, çeviren: İsmet Birkan, İletişim Yayınları, felsefe, 438 sayfa, 2020

Paul Erickson ve Liam Murphy – Antropoloji Kuramları Tarihi (2020)

Antropoloji, tüm karmaşıklığı ve çeşitliliği içinde insanlığın ilginç ve sıra dışı özelliklerini anlamaya yönelik bilimsel çalışma tutkusunu belki de diğer herhangi bir Batılı akademik disiplinden çok daha fazlı bünyesinde barındırır.

Paul Erickson ve Liam Murphy’nin bu sürekli güncellenen antropoloji kuramları tarihi ise alanda bir referans kitap.

Kitap antropolojiyi, antropolojinin antik

Yunan-Roma dünyasındaki entelektüel kökenlerinden başlayarak erken 21. yüzyıldaki dijital çağın antropolojisine kadar izliyor.

Çalışma ayrıca, antropoloji ve antropoloji kuramı tarihinde yer etmiş “kurucu babalar” (ve anneler) ile ekolleri de ayrıntılı bir şekilde açıklıyor.

Tüm antropoloji öğrencilerinin ve antropolojiye ilgi duyan her seviyeden kişinin muhakkak edinmesi gereken; dilsel, arkeolojik ve fiziksel antropoloji ile ilgili önemli bölümler içeren kitabın elimizdeki beşinci baskısı da, bazı yenilikçi ve kullanışlı değişiklikler içeriyor.

Örneğin çalışmaya, dijital çağın antropolojisi üzerine yeni bir bölüm eklenmiş ve bunun yanı sıra, feminizm ve antropoloji bölümüyle, kitap toplumsal cinsiyet ve cinsellik yönünden geliştirilmiş.

  • Künye: Paul A. Erickson ve Liam D. Murphy – Antropoloji Kuramları Tarihi, çeviren: Özge Kanlı, Sümer Yayıncılık, antropoloji, 348 sayfa, 2020

Mahfi Eğilmez – Türkiye Ekonomisi (2020)

Türkiye ekonomisi sudan nem kapan, neredeyse her gelişmenin etkilediği ekonomilerden.

Mahfi Eğilmez’in bu yeni kitabı ise, Türkiye ekonomisinin statik ve dinamik unsurlarının envanterini sunması ve daha da önemlisi bu unsurlar arasındaki ilişkileri ortaya koymasıyla önemli.

Kitap, Türkiye ekonomisini yalnızca bildik yönleriyle ele alan çalışmalardan farklı.

Eğilmez, Türkiye ekonomisi kitaplarında yer alan alışılmış konulara ek olarak Türkiye’nin ekonomik yapısını, Türk Lirası’nı ve genel olarak parasal yapıyı, ekonomi yönetiminde görev alan kurumları, Türkiye’nin dış ekonomik ilişkilerini, Türkiye’nin borçluluğunu da ekleyerek tam bir Türkiye ekonomisi incelemesi sunuyor.

Çalışmayı, Türkiye ekonomisi dersi okuyanların yanı sıra, Türkiye’nin ekonomik yapısını ve ilişkilerini merak edenlerin ilgiyle okuyacakları bir kitap olarak öneriyoruz.

  • Künye: Mahfi Eğilmez – Türkiye Ekonomisi, Remzi Kitabevi, iktisat, 280 sayfa, 2020

Daron Acemoğlu ve James Robinson – Dar Koridor (2020)

Güçlü bir devlet, toplumu baskı altında tutar ve bu da özgürlüğün zayıflaması anlamına gelir.

Daron Acemoğlu ve James A. Robinson ‘Dar Koridor’da, özgürlüğün tarihsel gelişimini irdeliyor ve özgürlüğün yeşermesi için neden güçlü bir devletin yanı sıra güçlü bir sivil toplum hareketinin de vazgeçilmez olduğunu ortaya koyuyorlar.

Devlet, toplum, demokrasi, ekonomik büyüme gibi kavramları ekonomi politiğin tarihsel perspektifinden ve küresel gelişmeler bağlamında irdeleyen yazarlar, demokrasinin ve özgürlüklerin şu an içinde bulunduğu krizden kurtulmamız için şiddeti engelleyecek, yasaları uygulayacak ve insanların kendi tercihlerini yapıp hayata geçirmeleri için hayati öneme sahip kamu hizmetlerini sunacak güçlü bir devlete ve bununla paralel olarak devleti denetleyecek ve sınırlandıracak güçlü ve hareketli bir topluma ihtiyaç duyduğumuzu belirtiyorlar.

Özgürlüğün bir süreç olduğunu ve zaman içinde erişilebildiğini ifade eden yazarlara göre,  despotik devletlerce yönetilen toplumların bu yoldan çıkmalarının tek yolu örgütlenmek, haklarının bilincinde olmak ve demokrasiyi daha çok sahip çıkmak.

  • Künye: Daron Acemoğlu ve James A. Robinson – Dar Koridor, çeviren: Yüksel Taşkın, Doğan Kitap, siyaset, 648 sayfa, 2020