Platon – Gorgias (2011)

  • GORGİAS, Platon, çeviren: Furkan Akderin, Say Yayıncılık, felsefe, 173 sayfa

 

Platon’un en uzun diyaloglarından biri olarak kabul edilen ‘Gorgias’, aynı zamanda Sokrates’in felsefesi ve yöntemiyle ilgili en ayrıntılı metin. Diyalog, Sokrates’in ahlak öğretisinin temellerini ve çürütme yönteminin farklı örneklerini barındırmasıyla önemli bir kaynak. ‘Gorgias’, retorik konusu etrafında dönen bir diyalog olmakla beraber, retorik üzerinden, neyin insan için gerçekten iyi, neyin gerçekten kötü olduğu gibi daha derin ve önemli konulara da uzanır. Sokrates diyalogun ilk bölümünde, akıl yerine duyguları öne çıkaran ve felsefenin yerine retoriği koyan Gorgias’ı, mantıksal çürütme tekniğini uygulayarak eleştiriyor.

Platon – Ion: Şiir Üzerine (2011)

  • ION: ŞİİR ÜZERİNE, Platon, çeviren: Nihal Petek Boyacı, Kabalcı Yayınevi, felsefe, 77 sayfa

 

‘Ion’, Platon’un erken dönem diyaloglarından biri olarak kabul ediliyor. Platon’un, henüz siyasete adım atmadığı bir dönemde kaleme aldığı ‘Ion’, Sokrates ile şehir şehir dolaşarak ozanların şiirlerini halkın önünde okuyan bir rhapsodos olan Ion arasında geçer. Burada Sokrates, rhapsodos’un sanattan yoksun olduğunu; çünkü bir şeyin sanat niteliğini kazanması için, onun bilgi yoluyla icra edilmesi gerektiğini savunur. Ünlü filozofa göre, rhapsodos’un bir sanatı varsa, onun bir konusunun ya da nesnesinin de olması gerekir. Sokrates, ilerleyen sayfalarda, diğer sanatları örnek vererek, rhapsodosluğun bilgi ile icra edilmediğini savunur.

Leo Damrosch – Jean-Jacques Rousseau (2011)

  • JEAN-JACQUES ROUSSEAU, Leo Damrosch, çeviren: Özge Özköprülü, İş Kültür Yayınları, biyografi, 584 sayfa

 

Leo Damrosch elimizdeki kitabında, “huzursuz dâhi” olarak tanımladığı, dünya düşünce tarihinde önemli bir yeri olan Fransız düşünür Jean-Jacques Rousseau’nun biyografisi kaleme getiriyor. Damrosch’un bu kapsamlı biyografisini dikkat çekici kılan başlıca husus, Rousseau’nun olağanüstü özgün yazılarını, bu yazıları meydana getiren çalkantılı hayat hikâyesiyle harmanlaması. Yazar bunu yaparken de, Rousseau’nun kendi kelimeleri kadar, onu tanıyanların kelimelerine de yer vererek, çalışmasını zenginleştiriyor. Yazar bunların yanı sıra, Rousseau’nun düşüncelerinin insanları neden böylesine heyecanlandırdığına ilişkin önermelerde de bulunuyor.

İlham Dilman – Sevgi (2011)

  • SEVGİ, İlham Dilman, çeviren: Ertürk Demirel, Yapı Kredi Yayınları, felsefe, 314 sayfa

 

2003 yılında yaşama veda eden İlham Dilman’ın ‘Sevgi’ başlıklı elimizdeki kitabı, sevginin farklı biçimlerine, farklı veçhelerine ve bunların birbirleriyle ilişkisine odaklanıyor. Sevginin cinsellikle bağlantısı, sevginin önündeki engeller, sevginin hayal kırıklıkları, sevginin bozulup sona ermesi ve engellerle karşılaştığı zaman beraberinde getirdiği varoluş sorunları, kitabın barındırdığı bazı konular. Çalışmayı yetkin kılan hususlardan biri de, sevgi gibi kapsamı geniş ve zengin bir konuyu, Platon, Sigmund Freud, Marcel Proust, Erich Fromm, Søren Kierkegaard ve D. H. Lawrence gibi yazar ve düşünürlerin fikirleri üzerinden izlemesi.

Platon – Euthyphron: Dindarlık Üzerine (2011)

  • EUTHYPHRON: DİNDARLIK ÜZERİNE, Platon, çeviren: Güvenç Şar, Kabalcı Yayınları, felsefe, 104 sayfa

 

Platon’un Euthyphron’unun, Sokrates’in suçlanması, yargılanması ve ölümüyle ilgili diyalogların başında yer aldığı söylenir. Diyalog, gençleri yoldan çıkarmak ve tanrılara saygısızlık etmek savıyla mahkemeye verilen Sokrates ile cinayet işlediği için kendi babasını mahkemeye veren Euthyphron arasında geçer. Bu diyaloğu özgün kılan hususların başında, Sokrates’in dine ve dindarlığa yaklaşımının ne olduğu hakkında önemli detaylar sunması. Diyaloğun diğer tarafı olan Euthyphron ise, düşünsel olarak tümüyle Sokrates’in karşıtı olmaktan çok, Atina halkının dinle kurduğu gülünç ilişkinin temsilcisi olarak yer alır. Metin boyunca Sokrates, Euthypron’a yönelik abartılı övgülerde bulunurken, Euthyphron da saflığından ve cahilliğinden kaynaklı olarak, bir türlü bu övgülerin ardına saklanmış ironinin farkına varmaz.

Nafi Çil – Mimarlık ve Resim Sanatında Yaratıcı Süreç (2011)

  • MİMARLIK VE RESİM SANATINDA YARATICI SÜREÇ, Nafi Çil, YEM Yayın, mimari, 250 sayfa

 

Hem ressam hem de mimar olan Nafi Çil, ‘Mimarlık ve Resim Sanatında Yaratıcı Süreç’te, felsefi düşünce, bilim ve sanatın birikimlerinden hareketle yaratma deneyimini irdeliyor. İnsan, varolma ve yaratma süreci gibi konular üzerine düşünmüş geçmiş çağların filozoflarının, bilim insanlarının ve sanatçılarının görüşlerini inceleyerek çalışmasına başlayan Çil, buradan çağımız sanat, felsefe ve biliminin bu konulara yaklaşımlarını değerlendiriyor. Yazar bunun devamında da, felsefi düşünce, mimarlık, resim ve bilim gibi disiplinlerin insan denen varlığa ve yaratıcılık konusuna nasıl yaklaştıklarını derli toplu bir bakışla ortaya koyuyor.

Ozan İşler ve Feridun Yılmaz (der.) – İktisadı Felsefeyle Düşünmek (2011)

  • İKTİSADI FELSEFEYLE DÜŞÜNMEK, derleyen: Ozan İşler ve Feridun Yılmaz, İletişim Yayınları, iktisat, 228 sayfa

 

Adam Smith, Karl Marx ve John Stuart Mill, hem önemli iktisat kuramcıları hem de Batı felsefesine yön vermiş isimler. Zira onların da içinde bulunduğu dönem, iktisat disiplininin diğer sosyal bilimlerden henüz ayrılmadığı, iktisat ve felsefenin iç içe geçtiği bir dönemdi. Fakat daha sonraki yaklaşım, iktisadı kendinden menkul, bağımsız bir disiplin olarak tasarlamaya girişerek, iktisat ile diğer sosyal bilimlerin arasına yüksek duvarlar ördü. İşte elimizdeki kitap, 19. yüzyılın son çeyreğinde neoklasik dönemle başlayan iktisat ve felsefe arasındaki kopuşun başlıca nedenlerini, bir köken sorgulaması eşliğinde irdeliyor. Kitaba yazılarıyla katkıda bulunan isimler şöyle: Eyüp Özveren, Feridun Yılmaz, Metin Arslan, Ozan İşler, Kaan Öğüt, Ragıp Ege, Ercan Eren, Bahar Ayaz Takay, Gülenay Baş Dinar ve Derya Güler Aydın.

Jacques Derrida – Önemsizin Arkeolojisi (2007)

  • ÖNEMSİZİN ARKEOLOJİSİ, Jacques Derrida, çeviren: Ali Utku ve Mukadder Erkan, Otonom Yayıncılık, felsefe, 136 sayfa

 

‘Önemsizin Arkeolojisi’, Jacques Derrida’nın, Fransız filozof Condillac’nın felsefesine odaklanıyor. Condillac yazılı dili incelerken, çok sayıda önemsizliği de buldu. Condillac bundan hareketle, dilde neden bu kadar hata ve anlamsızlık bulunduğunu, çarpıtmaların nereden kaynaklandığını ve bunlara nasıl çare bulunabileceğine odaklanmıştı. Derrida bu çalışmasında, Condillac’ın girişimini yeniden ele alarak, filozofun o zamandan bu yana epistemolojiyi ve dilbilimsel felsefeyi tıkayan pek çok meseleyi öngördüğünü göstermeyi amaçlıyor.

Hüseyin Draman – Toplum Felsefecisi Hilmi Ziya Ülken (2007)

 

Hüseyin Draman’ın ‘Toplum Felsefecisi Hilmi Ziya Ülken’ isimli bu kitabı, hem Ülken’in felsefesine, hem de felsefecinin yaşadığı döneme odaklanan bir çalışma.

Ülken’in, Türkiye felsefesine “sistematik felsefe” ve “değerler felsefesi” konusundaki öncü rolü düşünüldüğünde, çalışma daha bir önem kazanıyor.

Draman çalışmasında, Ülken’in toplum felsefesi alanında savunduğu değerlerin neler olduğunu saptadıktan sonra, felsefecinin bu değerlere bağlanma nedenlerine odaklanıyor.

Değerlerin saptanmasını toplumbilimle, Ülken’in bunlara bağlanma nedenlerini de toplumsal felsefe açısından değerlendiren kitap, Ülken’in felsefesine dair önemli bir çabanın ürünü.

  • Künye: Hüseyin Draman – Toplum Felsefecisi Hilmi Ziya Ülken, Boyut Yayınları, biyografi, 264 sayfa

Wang Nanshi ve Xie Yongkang – Marksist Pratik Materyalizm (2011)

  • MARKSİST PRATİK MATERYALİZM, Wang Nanshi ve Xie Yongkang, çeviren: Deniz Zarakolu ve Cem Kızılgeç, Kalkedon Yayınları, felsefe, 395 sayfa

 

İki yazarlı ‘Marksist Pratik Materyalizm’, materyalizm kavramının tarih boyunca aldığı farklı anlamları ortaya koyuyor ve Marksist felsefenin başlıca sorunlarını irdeliyor. Yazarlara göre Marx, kendi felsefesinin pratik materyalizm olduğunu belirtmesine karşın, ortodoks klasik yorum, bütün bir Marksist felsefeyi diyalektik materyalizm ve tarihsel materyalizm olarak adlandırmış, buna karşın “materyalizm” kavramının anlamı ve tarihi yeterince işlenmemiştir. Bunun, tüm felsefe tarihinin, materyalizm ve idealizm arasındaki mücadelenin tarihi olarak anlaşılmasına neden olduğunu savunan yazarlar, işe materyalizm kavramını irdeleyerek başlıyor.