Max Weber – Ekonomi ve Toplum (2025)

Max Weber bu eserinde modern sosyolojinin temel kavramlarını ortaya koyuyor. Toplumsal eylemin anlamını ve bunun sosyal düzenle ilişkisini analiz ediyor. ‘Ekonomi ve Toplum: Topluluklar’ (‘Wirtschaft und Gesellschaft: Gemeinschaften’), eylemin yalnızca bireysel değil, toplumsal bağlamda anlam kazandığını ve bu anlamın aktörlerin öznel niyetlerine dayandığını savunuyor. Toplum, bireylerin birbirine yönelmiş anlamlı eylemlerinin oluşturduğu bir ağ olarak tanımlanıyor.

Kitapta topluluk kavramı geniş bir çerçevede ele alınıyor. Weber, geleneksel topluluklardan modern toplumsal yapılara geçişi açıklarken, rasyonelleşme sürecinin etkilerini ortaya koyuyor. Karizmatik, geleneksel ve yasal-ussal otorite biçimleri arasındaki farkları göstererek modern devletin oluşum dinamiklerini irdeliyor. Bu bağlamda bürokrasi, rasyonelleşmenin en belirgin örneği olarak tanımlanıyor ve modern yönetim anlayışının vazgeçilmez bir unsuru haline geliyor.

Weber ayrıca ekonomik düzenin sosyal ilişkiler üzerindeki belirleyici rolünü inceliyor. Piyasa mekanizmalarının toplumsal yapıdaki etkisini, sınıf, statü ve güç kavramları üzerinden analiz ediyor. Dinsel ve kültürel faktörlerin ekonomik davranışlarla nasıl iç içe geçtiğini gösteriyor. Bu perspektif, toplumsal değişimi anlamak için hem ekonomik hem de kültürel boyutların birlikte değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.

Kitap, sosyoloji, siyaset bilimi ve ekonomi alanlarında çalışanlar için yalnızca teorik bir kaynak değil, toplumsal düzeni anlamaya yönelik kapsamlı bir rehber sunuyor.

  • Künye: Max Weber – Ekonomi ve Toplum: Topluluklar, çeviren: Şeyma Akın, Albaraka Yayınları, sosyoloji, 400 sayfa, 2025

Max Weber – Temel Sosyoloji Kavramları (2025)

Max Weber’in ‘Temel Sosyoloji Kavramları’ (‘Soziologische Grundbegriffe’) adlı eseri, sosyolojinin temel kavramlarını ve metodolojik yaklaşımlarını sistematik bir şekilde ele alan klasik bir çalışma. Weber, bu eserinde, sosyolojik analizin nesnesini “sosyal eylem” olarak tanımlar ve sosyal eylemi, bireylerin öznel anlamlar yükleyerek gerçekleştirdikleri ve diğerlerinin davranışlarını hesaba katarak yönlendirdikleri davranışlar olarak açıklar. Weber, sosyal eylemin farklı türlerini (amaçsal-rasyonel, değer-rasyonel, duygusal ve geleneksel eylem) analiz ederek, sosyolojik araştırmanın bu anlamları anlamaya ve yorumlamaya yönelik olması gerektiğini savunur.

Weber, sosyolojinin temel kavramlarından biri olan “sosyal ilişki”yi, birden fazla bireyin karşılıklı olarak birbirlerinin davranışlarına öznel anlamlar atfettiği ve bu anlamlar çerçevesinde eylemlerini yönlendirdiği bir durum olarak tanımlar. Weber, sosyal ilişkilerin farklı biçimlerini (örneğin, çıkar ilişkileri, otorite ilişkileri, dayanışma ilişkileri) inceler ve bu ilişkilerin toplumsal yapıların oluşumundaki rolünü vurgular. Ayrıca, Weber, “otorite” kavramını da detaylı bir şekilde ele alır ve geleneksel otorite, karizmatik otorite ve rasyonel-yasal otorite olmak üzere üç farklı otorite tipini ayırt eder. Bu otorite tiplerinin, toplumsal düzenin ve siyasi yapıların anlaşılmasındaki önemini açıklar.

Kitap, Weber’in sosyolojik metodolojisine dair temel ilkeleri de içerir. Weber, sosyolojinin ampirik verilere dayanması gerektiğini ancak aynı zamanda bu verilerin “anlayıcı sosyoloji” (verstehende Soziologie) yaklaşımıyla yorumlanması gerektiğini savunur. Ona göre, sosyolojik açıklama hem nedensel ilişkileri ortaya koymalı hem de sosyal eylemlerin öznel anlamlarını anlamaya çalışmalıdır. Bu eseri, Weber’in sosyolojik düşüncesinin temelini oluşturan kavramları ve metodolojik yaklaşımları anlamak için vazgeçilmez bir kaynak.

  • Künye: Max Weber – Temel Sosyoloji Kavramları, çeviren: Mustafa Tüzel, Can Yayınları, sosyoloji, 96 sayfa, 2025

Hans Henrik Bruun – Bilim, Değerler ve Politika (2024)

Türkçe literatürde Weber metodolojisine ilişkin kitapların sayısı bir elin parmaklarını geçmez.

Oysa Almanca metinlerin yanı sıra, İngilizcedeki Weber külliyatı bile belirgin bir ivmeyle birikerek Weberyan bir Babil Kulesi inşa edilmesine katkı sunuyor.

Kimi yorumcular Weber’in kendi ikincil literatürünün gölgesinde kaldığından yakınırken kimileri Weber’in dağınık, polemikçi, kılı kırk yaran metinlerindeki karmaşayı anlamanın bundan başka bir yolu olmadığını savunuyor.

İşte ‘Bilim, Değerler ve Politika’ tam da bu çatallanmanın eşiğinde durur.

Bir yandan, Weber’in yayımlanmış metinlerini, mektuplar, derkenarlar, göz ardı edilmiş notlar ve sözlü tartışmaların ışığında, bütünlüklü bir manzara olarak yeniden inşa ederken; diğer yandan, başka büyük Weber yorumcuları ile yürüttüğü tartışmada kendi özgün konumunu belirginleştirir.

Dolayısıyla, bu kitap halihazırda zayıf olan Türkçe literatür için mükemmel bir pusula işlevi görüyor: Hem Weber’in orijinal metinlerinin okunmasına yardımcı olur hem de ikinci literatürdeki belli başlı yorumların eleştirel bir haritasını oluşturur.

Hans Henrik Bruun’un kitabı, Türkçede hâlâ pozitivizm-hermeneutik ikiliği ve Marx-Weber karşıtlığı gibi elli yıl öncesinin tartışmalarıyla anılan Weber metodolojisine; bilim, değerler ve politika ilişkisi açısından odaklanan taze ama güçlü bir soluk niteliğinde.

  • Künye: Hans Henrik Bruun – Bilim, Değerler ve Politika: Max Weber’in Metodolojisi, çeviren: Ozan Başdaner, Özge Tuncer, Livera Yayınevi, sosyoloji, 496 sayfa, 2024

Henri Mendras, Jean Etienne – Sosyolojinin Kurucuları (2024)

Bu kitap bir sosyolojik düşünce tarihi değildir.

Dört büyük sosyolog bu kitapta kendi namına değil, çağdaş sosyologlara faydalı olmaya devam ettikleri için incelenmiş.

Her birinin dehası, modern toplumları anlamak amacıyla genel bir paradigma geliştirirken, aynı zamanda bu paradigmayı kusursuzlaştırmak ve yorumlayıcı bir toplum kuramına dönüştürmek için özel tanımlayıcı çalışmalar yürütmeleridir.

Genelleme ve ampirik araştırma arasında gidip gelmek sosyal bilimlerin, hatta aslında tüm bilimlerin başvurduğu bir yaklaşımdır.

Toplumu okumaları kadar yöntem konusundaki dersleri de sosyal bilimlere yeni giriş yapanların ilgisini çekmelidir.

Tocqueville, Marx, Weber ve Durkheim’den her biri kendi açıklama anahtarına vardı: Eşitliğin ilerlemesi, sınıf mücadelesi, toplumsal rollerin farklılaşması ve akılcılaştırma (rasyonalizasyon) her zaman çağdaş sosyologlar tarafından incelenen mekanizmalar oldu.

Bu makro-sosyolojik karşılaştırmacılık örnek teşkil etmeye devam ediyor; geleceğin sosyologları olsun ya da olmasın, tüm genç beyinler bu yaklaşımdan beslenmelidirler.

  • Künye: Henri Mendras, Jean Etienne – Sosyolojinin Kurucuları: Tocqueville, Marx, Durkheim, Weber, çeviren: Zuhal Karagöz, Albaraka Yayınları, sosyoloji, 220 sayfa, 2024

Max Weber – Mektuplar (2023)

Max Weber’in hayat, siyaset ve bilime dair mektupları, onun entelektüel evrenine yeni bir bakış sunuyor.

Sosyoloji, ekonomi ve siyaset bilimi alanlarına yaptığı derin katkılarla tanınan Weber’in akademik yazışmaları, onun entelektüel gücüne ve akademik yolculuğuna dair bir kanıt oluşturuyor.

Bu eşsiz yazışma koleksiyonu, Weber’in ailesi, dostları, meslektaşları, öğrencileri ve çağdaşlarıyla olan derin etkileşimlerini ortaya çıkararak sosyal bilimler tarihinin en dönüştürücü dönemlerinden birinin zengin dokusunu gösteriyor.

Weber’in öğrencilerine ve meslektaşlarına yazdığı mektuplar sadece onun olağanüstü zekâsını ve anlatım kabiliyetini değil, aynı zamanda etrafındaki zihinleri besleyen ve onlara meydan okuyan cömert ruhunu da ortaya koyuyor.

Her sosyal bilim öğrencisi için bir hazine olan bu mektuplar Weber’in bilimsel yolculuğunun inceliklerine dair derin bir kavrayış sağlıyor.

  • Künye: Max Weber – Mektuplar: Hayat, Siyaset ve Bilim, çeviren: Lütfi Sunar ve Ahmed Faruk Ergün, Albaraka Yayınları, mektup, 356 sayfa, 2023

Max Weber – Sosyalizm (2023)

Sosyolojinin ve sosyal teorinin kurucularından Max Weber pek çok sebeple kapitalizmin peygamberi kabul edilir.

Weber’in eserlerinin bilhassa sosyalizmin peygamberi kabul edilen Karl Marx’la birlikte değerlendirilmesi ortaya olağanüstü zenginlikte bir literatür çıkardı.

Fakat Marx’ın kapitalizme dair tespitleri tüm detaylarıyla bilinirken Weber’in sosyalizm hakkındaki değerlendirmeleri yeterince tartışılmadı.

Weber’in 1918’de Viyana’da yayınlanan ‘Der Sozialismus’ adlı incelemesi, Birinci Dünya Savaşı sırasında gerçekleşen Bolşevik Devriminin ardından Berlin ve Viyana’da da yükselen devrimci enerjiye istinaden Avusturya Genelkurmayına verdiği konferansın notlarına dayanıyor.

‘Sosyalizm’ başlığıyla dilimize ilk kez İrem Şalvarcı’nın kazandırdığı bu metne, yirminci yüzyılın önde gelen Weber uzmanlarından Gert H. Mueller’in kapsamlı analizi aydınlatıcı bir katkı sunuyor.

Bu kısa ama bilgi dolu eser, “burjuva Marx” olarak da nitelenen Weber’le “kızıl Prusyalı” olarak nitelenen Marx’ı, kapitalizmin mantığıyla sosyalizmin toplum tasarısını birlikte değerlendirmek isteyenler için her bakımdan zihin açıcı bir tartışma vaat ediyor.

  • Künye: Max Weber – Sosyalizm, çeviren: İrem G. Şalvarcı, Beyoğlu Kitabevi, siyaset, 80 sayfa, 2023

Max Weber – Antik Uygarlıkların Tarım Sosyolojisi (2022)

Max Weber’den Antikçağın sosyal ve ekonomik gelişimi hakkında eşsiz bir inceleme.

Weber, 3000 yıllık bir tarih boyunca siyasi ve entelektüel gelişmeleri şekillendiren kurumsal çerçevenin izini sürüyor.

Modern sosyolojinin kurucularından biri sayılan ve sosyolojik yöntemi yetkinleştiren Max Weber’in iktisatçı, hukukçu ve tarihçi yönü zaman zaman göz ardı edilmiş, görüşleri ‘idealist’ diye yaftalanıp genellikle Karl Marx’ın fikirlerinin karşısına konmuştur.

Kimilerince ‘Antikçağın toplumsal ve iktisadi gelişimi hakkında bugüne dek yazılmış en özgün ve derinlikli çalışmalardan biri’ olarak görülen elinizdeki kitap, bir bakıma Weber’in işte bu gibi önyargılara bir itirazıdır.

Weber, uzun süre boyunca görmezden gelinmiş, değeri sonraları anlaşılmış bu çalışmasında sosyoloji, iktisat ve hukuk bilgisiyle donanmış bir tarihçi gözüyle 3000 yıllık bir tarih boyunca siyasi ve entelektüel gelişmeleri şekillendiren kurumsal çerçevenin izini sürüyor.

Antikçağın Mısır, Roma, Mezopotamya ve Ege uygarlıklarının iktisadi ve sınıfsal ilişkilerini somut, maddi koşullarından hareketle ve hayranlık uyandırıcı bilgi birikimi ve tartışmacı tavrıyla çözümlerken, bugün bildiğimiz kapitalizmin neden Antikçağ yerine feodal Ortaçağda sahneye çıktığı sorusuna bir yanıt arıyor.

  • Künye: Max Weber – Antik Uygarlıkların Tarım Sosyolojisi, çeviren: Gamze Karaca ve Özgür Balkılıç, Fol Kitap, sosyoloji, 520 sayfa, 2022

Max Weber – Borsa (2022)

‘Borsa’, Max Weber’in toplum ile iktisat arasındaki ilişkiye bakışını net olarak göstermesi açısından çok önemli.

Kitap, Alman toplumu içindeki sınıf çelişkilerine dair ipuçları vermesiyle de ayrıca dikkat çekiyor.

Weber bu metni, 20. yüzyılın eşiğinde, dünyada ticari küreselleşmenin zirvesine ulaştığı bir dönemde kaleme aldı.

Weber’e göre borsa bu ticari hareketliliği mümkün kılan en önemli araçlardan biridir.

Weber bir yandan sarih bir şekilde borsanın işlevlerini açıklarken diğer taraftan da borsaya dair soru işaretlerini gidermeye çalışır.

Metin Almanya’nın söz konusu dönemde dünya çapında bir iktisadi güç olma sancılarına ve aynı zamanda Alman toplumu içindeki sınıf çelişkilerine dair de ipuçları içerir.

Weber’in söz konusu hususlara dair yaptığı yorumlar onun toplum ile iktisat arasındaki ilişkiye bakışını net olarak gösterir.

Bu çerçevede ‘Borsa’yı, takip eden yıllarda Weber’i önemli bir sosyolog olarak sahneye çıkaracak diğer metinlerine temel teşkil eden çalışmalardan biri olarak okumak mümkün.

Fazıl Baş’ın kitabın ortaya çıkış bağlamına dair etraflı sunuş yazısı ile yayımlanan ‘Borsa’, Türkçedeki Weber literatürüne önemli bir katkı.

  • Künye: Max Weber – Borsa, çeviren: Gürkan Başay, Vakıfbank Kültür Yayınları, iktisat, 112 sayfa, 2022

Robert P. Crease – Bilim Devrimcileri (2021)

Siyasi olarak da toplumsal olarak da bilim karşıtı düşüncelerin tavan yaptığı günümüzde özellikle okunması gereken bir çalışma.

Robert Crease, tarih boyunca halkın bilim algısını ve bilimin “otorite” olarak rolünü şekillendiren önemli düşünürleri mercek altına alıyor.

  • Bilimsel bir keşif ne zaman kabul edilen bir gerçeğe dönüştü?
  • Bilimsel gerçekleri inkâr etmek neden kolaylaştı?
  • Ve biz bu konuda neler yapabiliriz?

Filozof ve bilim tarihçisi Crease ‘Bilim Devrimcileri’nde bu soruları, bilimsel altyapının kökenlerini ve dünyanın önemli on düşünürünün bilimsel aklı şekillendirmedeki rollerini bir bir tanımlayarak yanıtlıyor.

‘Bilim Devrimcileri’ kitabında günümüz politikacıları ve hükümet yetkilileri; bilim insanlarını bilim dışı yorumlarıyla eleştirirken, bu güvensizlik düzeyine nasıl geldiğimizi ve bundan nasıl kurtulabileceğimizi örnekleriyle ortaya koyuyor.

Eserde tarih boyunca gözlerini kırpmadan hayatlarını da tehlikeye atarak bilimsel aklı üstün kılmaya çalışan on düşünür ve bilim devrimcisine yer veriliyor.

Bilimin cehaletinin ve yanlış kullanımının insan yaşamına ve kültüre yönelik en büyük tehdidi nasıl oluşturduğu inceleniyor.

Bilimi ortak yarar için uygulamanın ne anlama geldiğine ve bilimden bağımsız siyasi eylemin tehlikesine dair güncel ve önemli bir araştırma olan ‘Bilim Devrimcileri’, hem mevcut bilim karşıtı söylemin kökenlerini hem de modern dünyanın dağılmasını önlemek için neler yapılabileceğini anlamamıza yardımcı oluyor.

Kitapta fikirleri ele alınan isimler şöyle: Mustafa Kemal Atatürk, Francis Bacon, Galileo Galilei, René Descartes, Giambattista Vico, Mary Shelley, Auguste Comte, Max Weber, Edmund Husserl, Hannah Arendt.

  • Künye: Robert P. Crease – Bilim Devrimcileri, çeviren: Özlem Özarpacı, The Kitap Yayınları, bilim, 328 sayfa, 2021

Kolektif – Sosyolojinin Öncüleri (2021)

Alman Sosyoloji Cemiyeti’nin 19-22 Ekim 1910’da Frankfurt’ta düzenlenen ilk kongresindeki konuşma ve tartışmalardan harika bir seçki.

Burada Weber’den Tönnies’e, Simmel’den Sombart’a daha sonra sosyolojide birer ekol haline gelecek isimlerin makaleleri yer alıyor.

Almanya’da sosyolojinin hem epistemolojik hem de örgütsel olarak tesis edilmesi için bu kongre bir eşik oluşturur.

Ren nehrinin öte yanında doğmuş bu pozitivist icadın Durkheim ve öğrencileri elinde kat ettiği mesafe 20. yüzyıl başında inkâr edilemez bir atılım teşkil ediyordu.

Georg Simmel, Ferdinand Tönnies, Max Weber, Werner Sombart, Ernst Troeltsch ve Hermann Kantorowicz gibi felsefe, hukuk, ilahiyat gibi alanlardan gelen büyük isimlerin bu sunuşları sosyolojinin katılaşmamış, ufku açık günlerinden bir hatıra olmanın ötesinde, sosyolojinin çağdaş krizlerini aşmak için yürünmemiş yollara işaret fişekleri bırakıyor.

  • Künye: Kolektif – Sosyolojinin Öncüleri: Alman Sosyoloji Cemiyeti’nin İlk Kongresi (1910), çeviren: Özgüç Orhan, Dergah Yayınları, sosyoloji, 302 sayfa, 2021