Julia Annas – Erdemler ve Beceriler (2025)

Julia Annas bu eserinde, erdemi donmuş kurallar bütünü olarak değil, pratik zekâyla gelişen dinamik bir yetkinlik olarak ele alıyor. Ona göre erdemli davranmak, hazır reçetelere uymaktan çok, yaşamın içinde tekrarlanan karar alma süreçlerinde ilerleyen bir beceri kazanmayı gerektiriyor. Bu yaklaşım, erdemi tıpkı bir zanaat ya da sanatsal yetenek gibi öğrenilebilir ve derinleşebilir bir pratik olarak yorumluyor. Böylece moral yaşam, dış baskılarla şekillenen bir zorunluluk değil, kişinin karakterini bilinçli seçimlerle geliştirdiği yaratıcı bir alan haline geliyor.

Annas, erdemin yalnızca doğru eylemi seçmekle sınırlı olmadığını, aynı zamanda neden o eylemin doğru olduğunu kavrama kapasitesiyle bütünleştiğini vurguluyor. Bu yüzden erdem, bilgi ve alışkanlığın birleştiği bir akıl yürütme sürecine dayanıyor. Kişi iyi bir yaşam sürmek için hem duygularını hem de düşüncelerini uyum içinde yönlendiren bir iç tutarlılık geliştirmeye çalışıyor. Böylece ahlaki karakter, tekil eylemlerden çok yaşamın geneline yayılan bir pratik bilgelik haline dönüşüyor.

‘Erdemler ve Beceriler’ (‘Intelligent Virtue’), erdemin değişen durumlara uyum sağlayabilen esnek bir akıl yapısı gerektirdiğini savunuyor. Bu esneklik, kişinin yeni koşullarda doğruyu bulmasını sağlayan yaratıcı bir yetenek olarak öne çıkıyor. Annas, modern etik tartışmalarında sıkça görülen kuralcılığı geride bırakarak, erdemin kişinin kendi yaşam projesiyle kurduğu ilişki içinde anlam kazandığını belirtiyor. Bu çerçevede erdemli yaşam, teorik ilkelerin mekanik uygulanışı değil, akıllı ve özgürce şekillenen bir karakter inşası olarak sunuluyor.

  • Künye: Julia Annas – Erdemler ve Beceriler, çeviren: Reha Kuldaşlı, İş Kültür Yayınları, felsefe, 280 sayfa, 2025

Carl Gustav Jung – Jung Konuşuyor (2025)

William McGuire ve R. F. C. Hull’un derlediği ‘Jung Konuşuyor: Söyleşiler ve Karşılaşmalar’ (‘C. G. Jung Speaking: Interviews and Encounters’) adlı kitap, Carl Gustav Jung’un yaşamı boyunca verdiği röportajları, katıldığı seminerleri ve yaptığı konuşmaları bir araya getiriyor. Kitap, Jung’un düşüncelerinin, inançlarının ve kişiliğinin farklı yönlerini ortaya koyuyor. Jung’un psikoloji, din, felsefe, sanat ve mitoloji gibi geniş bir yelpazedeki konulara dair görüşleri, bu derleme sayesinde okuyucuya doğrudan aktarılıyor.

Kitap, Jung’un analitik psikoloji kuramının temel kavramlarını, kolektif bilinçdışı, arketipler, bireyleşme süreci ve sembolizm gibi konuları Jung’un kendi sözleriyle açıklıyor. Jung’un rüya yorumları, sembollerin anlamları ve mitolojik figürlerin psikolojik yansımaları üzerine yaptığı açıklamalar, okuyucuya Jung’un düşünce dünyasına derinlemesine bir bakış sunuyor.

Kitap, Jung’un sadece bir kuramcı olmadığını, aynı zamanda bir düşünür, bir sanatçı ve bir insan olarak da zengin bir kişiliğe sahip olduğunu gösteriyor. Jung’un insan doğasına, topluma ve dünyaya dair gözlemleri, günümüzde de geçerliliğini koruyan önemli içgörüler sunuyor. Kitap, Jung’un düşüncelerini ilk elden öğrenmek isteyenler için değerli bir kaynak niteliği taşıyor.

  • Künye: Carl Gustav Jung – Jung Konuşuyor: Söyleşiler ve Karşılaşmalar, editör: William McGuire, R. F. C. Hull, çeviren: Reha Kuldaşlı, Alfa Yayınları, psikoloji, 456 sayfa, 2025

Jean Bodin – Egemenlik Üzerine (2024)

Jean Bodin siyasal düşünce tarihine “egemenlik” kavramını hediye etmesi ile bilinir.

Politik arenaya bugünden baktığımızda egemenlik mefhumundan uzak bir yönetim erkini tahayyül edemez ve Bodin’in katkısının ne olduğunu tam olarak idrak edemeyebiliriz.

Oysa kilisenin ve feodal siyasi yapıların hâkimiyeti altında geçen Orta Çağ boyunca Avrupa’da monarkın/hükümdarın iktidarı mutlak olmaktan uzaktır.

Modern ulus-devletlerin bir önceki safhası olan mutlakıyetçi devletlerin ortaya çıkışında Bodin’in kavramsallaştırdığı egemenlik düşüncesi önemli ve ideolojik bir rol oynamış, kamu hukukunun bilimsel bir disiplin haline gelmesine yardımcı oldu.

Egemenliğin bölünemezliği ve erkin hükümdarda temerküz etmesinin devletin asli koşulu olduğu fikri, bugünden baktığımızda uygulanamaz derecede katı ve mutlakıyetçi görünse de sonraki yüzyılların anayasal ve idari tartışmalarına zemin hazırlamış ve kuvvetler ayrılığı, hukuk devleti, sivil toplum, insan hakları gibi egemenliğe ilişkin istisnai hallere dair tartışmalara da alan açtı.

‘Egemenlik Üzerine’, Bodin’in başyapıtı olan ‘Devletin Altı Kitabı’nın dört bölümünden oluşuyor ve modern bir siyasal kavram olan egemenliğin kurumsallaşma tarihi üzerine nitelikli bir tartışma sunuyor.

  • Künye: Jean Bodin – Egemenlik Üzerine, çeviren: Reha Kuldaşlı, Timaş Yayınları, siyaset, 176 sayfa, 2024

Samuel Pufendorf – Doğal Hukuka Göre İnsanın ve Yurttaşın Ödevi (2023)

1632-1694 yılları arasında yaşayan Samuel Pufendorf, Reform hareketleri, mezhep anlaşmazlıkları, Otuz Yıl Savaşları, Vestfalya Antlaşması ve Aydınlanma gibi 17. yüzyıl Avrupa tarihinin en önemli olaylarına tanıklık etmiş çok önemli bir düşünürdür.

Pufendorf, yaşamının son on sekiz yılında, başarılı, modern Protestan devlet kurucular ve aydınlanmış mutlakiyetçiliğin örnekleri olarak görülen üç hükümdara danışmanlık yapmıştır.

Bu nedenle yazıları, modern, devlet merkezli siyasi pratiğin felsefi sunumları olarak kabul edilmiştir.

Avrupa’da yeni düzenin hangi temeller üzerine kurulması gerektiği konusunda fikir yürüten Pufendorf’un düşüncelerini, kaleme aldığı çok sayıdaki eserde görürüz.

‘Doğal Hukuka Göre İnsanın ve Yurttaşın Ödevi’ başlığını taşıyan bu eser, Pufendorf’un Otuz Yıl Savaşları sonrasında Avrupa’nın yeni yapısının nasıl olması gerektiğine dair görüşlerini içeriyor.

Ona göre, tüm Avrupalıların yeni siyasi düzene rıza göstermesini sağlayabilecek ve barışı getirebilecek yeni bir ahlak, onları bölen dinsel farklılıklardan bağımsız olmalı ve bununla birlikte bu rakip dinlere yönelik inanç ve ibadete ahlak çerçevesinde izin verilmeliydi.

Pufendorf, Reform hareketleri sonucunda Avrupa’da yaşanan mezhep savaşlarının Avrupa siyasi ve toplumsal sistemine verdiği zararın düzeltilmesi için kafa yoran ve bu amaçla fikirlerini yazıya döken önemli bir 17. yüzyıl düşünürü.

Yaklaşık 30 yıl süren bu savaş döneminin ardından yeni düzenin hangi temeller üzerine bina edilmesine dair kaleme aldığı bu eser, çeşitli tartışmalara kapı aralamış olsa da dönemin Avrupa siyasetinin sınırlarının çizilmesinde etkili oldu.

Bu nedenle bu eser, Batı siyaset düşüncesinin önemli çalışmaları arasında yer alıyor.

  • Künye: Samuel Pufendorf – Doğal Hukuka Göre İnsanın ve Yurttaşın Ödevi, editör: James Tully, çeviren: Reha Kuldaşlı, Timaş Yayınları, hukuk, 208 sayfa, 2023

Silvia Federici – Ücret Patriyarkası (2022)

Ev içindeki kadının görünmez emeğinin sömürüsüne dikkat çekerek mevcut ücret sistemindeki gelir paylaşımının adaletsizliğini görünür kılan ve Marksist teorinin feminist bir perspektifi içselleştirmek zorunda olduğunun farkına varılması açısından da önemli bir eşik olan uluslararası “Ev İşi İçin Ücret” hareketinin kurucularından Silvia Federici, Marx’ın başlıca metinlerinde öne çıkan ve basitçe ihmalle veyahut eril bakışın getirdiği gafletle açıklanması imkânsız yapısal boşluklara ilişkin teorik saptamalarını ‘Ücret Patriyarkası: Marx, Toplumsal Cinsiyet ve Feminizm Notları’nda geliştiriyor.

Federici, 1970’li yıllarda kapitalist ekonominin yeniden canlanmasının ve dolayısıyla da güçlenen toplumsal muhalefetin sönümlenmesinin altında cinsiyetçi bir işbölümünün sağladığı yalıtılmışlık içinde kadınların mahkûm edildiği bir ücretsiz emek rejiminin ya da kendi tabiriyle ücret patriyarkasının yattığına dair eleştirel yaklaşımını koruyarak, fabrikaya hasredilen “üretken emek” karşısında yeniden üretici emeğin hem tali hem de tabi kılınması ama asıl önemlisi bu yönden bakıldığında potansiyel “devrimci özneler” olarak kadınların yok sayılması handikapının güncelliğini vurguluyor.

  • Künye: Silvia Federici – Ücret Patriyarkası: Marx, Toplumsal Cinsiyet ve Feminizm Notları, çeviren: Reha Kuldaşlı, Sel Yayıncılık, feminizm, 152 sayfa, 2022

Phillip Cole – Kötülük Miti (2022)

Kötülük fikrinin insan davranışını anlama, eleştirme veya ıslah etmedeki yararına kuşkuyla yaklaşan Phillip Cole, kötülüğü dini veya ahlaki değil mitolojik bir kavram olarak düşünmeyi öneriyor.

Kitabı Mukaddes’teki Şeytan’dan popüler film ve romanlardaki “şeytani” karakterlere, cadı mahkemelerinden 18. yüzyılın “vampir salgınına” kadar çok çeşitli felsefi, tarihi ve edebi temayı ele alan yazar, metafizik kötülük problemiyle uğraşırken bir yandan da kötülüğün politik felsefesini yapmayı amaçlıyor.

‘Kötülük Miti’, çok yönlü ve katmanlı bir kitap: Tarih boyunca en büyük kötülük timsalinin “içimizdeki düşman” olduğunu, en çok, bizim gibi görünüp konuşanların tekinsizliğinden korktuğumuzu savunan Cole, bu özel korku türünün politik toplulukların kimlik inşasında oynadığı merkezi rolü tartışıyor.

Şeytanlaştırmanın, günümüzün moda tabiriyle “ötekileştirmenin” politik bir taktik olarak kullanımını sorgulamayı da ihmal etmiyor.

  • Künye: Phillip Cole – Kötülük Miti, çeviren: Reha Kuldaşlı, İş Kültür Yayınları, mitoloji, 312 sayfa, 2022

Robert C. Solomon – Akılcılıktan Varoluşçuluğa (2020)

Kant ve Hegel ile başlayan rasyonalist gelenek ile varoluşçular arasındaki bağ nedir?

Ünlü Amerikalı akademisyen Robert Solomon’un tam 710 sayfalık bu muazzam eseri, varoluşçuluğun kökenleri üzerine muazzam bir çalışma.

Solomon, 20. yüzyılın en popüler ve etkili entelektüel akımı olmuş varoluşçuluğun kökenlerini, Nietzsche, Kierkegaard, Husserl, Heidegger, Sartre ve Merleau-Ponty gibi bu geleneğin önde gelen düşünürlerini merkeze alarak açıklıyor.

Solomon bununla da yetinmeyerek, varoluşçuların rasyonalist gelenekle nasıl hesaplaştıklarını ve nasıl bir anlamda onun sürdürücüsü olduklarını tartışıyor.

Solomon’un burada en dikkat çeken tezi ise, kaygı, sahicilik, hiçlik, absürtlük, ümitsizlik, başkalarıyla ilişkiler gibi somut insani deneyimleri felsefenin merkezine taşıyan ve etki gücünü bu somutluktan alan varoluşçuluğun sanıldığı gibi akılcılık karşıtı bir felsefi gelenek olmadığı şeklinde özetlenebilir.

Tüm felsefe okurlarının edinmeleri gereken bir çalışma.

  • Künye: Robert C. Solomon – Akılcılıktan Varoluşçuluğa: Varoluşçular ve 19. Yüzyıldaki Kökleri, çeviren: Reha Kuldaşlı, İş Kültür Yayınları, felsefe, 710 sayfa, 2020

Mikkel Borch-Jacobsen ve Sonu Shamdasani – Freud Belgeleri (2018)

İkisi de alanında uzman Mikkel Borch-Jacobsen ve Sonu Shamdasani, psikanaliz tarihinin eleştirel bir okumasını yapıyor.

Bilhassa, psikanalizin kurucusu Freud’un yazışmalarından ve psikanalizin ilk kurulduğu zamanlardaki yoğun tartışmalardan yola çıkan yazarlar, psikanalizin diğer psikoterapi ve psikoloji ekolleri arasında ayrıcalıklı ve seçkin kültürel konumuna nasıl eriştiğini ve neden kendinden önceki ekolleri dışlayarak benzersiz olduğu iddiasını bu denli yoğun vurguladığını gözler önüne seriyor.

Alan için birçok ilgi çekici ayrıntı barındıran kitap, psikanalizin tarihsel gelişimini ortaya koymakla kalmayıp, aynı zamanda psikanalizin bilinçli olarak hangi efsaneler etrafında şekillendiğini de aydınlatıyor.

  • Künye: Mikkel Borch-Jacobsen ve Sonu Shamdasani – Freud Belgeleri: Psikanaliz Tarihi Hakkında Bir İnceleme, çeviren: Reha Kuldaşlı, İş Kültür Yayınları, psikanaliz, 440 sayfa, 2018

Martin Cohen – 101 Ahlak İkilemi (2017)

101-ahlak-ikilemi

Bu kitap, gerçek ve kurgusal hikâyelerin, felsefi kuramlar ve tefekkürlerin bir karışımı.

Cankurtaran filikası ikileminden tost makinesine, üstgeçit ikileminden Epikuros’un makul meseline, hastane ikileminden zengin adam ikilemine tamı tamına 101 ikilem, ilginç felsefi resimler de barındıran bu kitapta tartışılmakta.

  • Künye: Martin Cohen – 101 Ahlak İkilemi, çeviren: Reha Kuldaşlı ve Osman Çakmakçı, İş Kültür Yayınları