Stefan Zweig – Dostlarla Mektuplaşmalar (2009)

Stefan Zweig, edebiyatın birçok dalında eserler vermiş usta yazarlardan. Zweig’in başlıca gereksinimlerinden biri de, bilindiği gibi mektup yazmaktı.

‘Dostlarla Mektuplaşmalar’ başlıklı bu kitap, Stefan Zweig ile Rainer Maria Rilke, Arthur Schnitzler, Hermann Bahr, Maksim Gorki, Sigmund Freud ve Hermann Hesse’in mektuplaşmalarını bir araya getiriyor.

Zweig’in ve mektuplaştığı diğer isimlerin iç dünyalarına dair bilinmeyenleri okuyuculara sunan mektuplar, bu yönüyle, bir dönemin kültürel panoramasını da çizmiş oluyor.

Kitap, “Her gölge, sonunda yine de ışığın çocuğudur. Ancak aydınlıkla karanlığı, savaşla barışı, yükselişle alçalışı yakından tanımış olan kişi, hayatı gerçekten yaşamış sayılır.” diyen Zweig’in, henüz yirmili yaşlarında bir gençken, o yıllarda tanıştığı kendisinden yaşça büyük yazarlarla mektuplaşmalarını okurların beğenisine sunuyor.

  • Künye: Stefan Zweig – Dostlarla Mektuplaşmalar, çeviren: Ahmet Arpad, Yordam Kitap, mektup, 368 sayfa

Michel Juffé – Freud, Spinoza Mektuplaşması 1676-1938 (2018)

Freud hakkındaki bilgilerimiz, kendisinin Spinoza’yı pek bilmediğini, en azından okumamış olduğunu düşündürüyor.

Çok nadiren bahseder Spinoza’dan.

‘Leonardo da Vinci’nin Bir Çocukluk Anısı’nda (1910) müphem bir imada bulunur: “Leonardo’nun gelişiminin Spinozacı düşünme biçimine yaklaştığı gibi bir saptamaya kalkışabiliriz.”

Ne demek istemiş? Anlamak mümkün değil.

Michel Juffé’nin elimizdeki özgün çalışması ise, Freud ile Spinoza arasındaki hayali mektuplaşmalar üzerinden ikisinin de eserlerine yeni bir ışık tutuyor ve yepyeni gelişmelere, bildiğimiz Spinoza ve Freud’dan daha ötesine götüren fikirlere kapı aralıyor.

On altı mektuptan oluşan yazışma, bir yıldan biraz fazla sürüyor.

Yazışmaya başladıklarında Freud’un iki buçuk yıllık ömrü kalmıştır ve Avrupa’yı kasıp kavuracak fırtınanın gelişini görmektedir.

Spinoza’nın ise sadece bir yılı vardır.

Bu iki ünlü düşünürün metinlerini birbiriyle konuşturan Juffé, böylece iki düşünürün ortak noktalarının neler olduğunu, ayrıca ayrıldıkları noktaları gözler önüne seriyor, bunu yanı sıra, birbirlerinin düşüncelerine getirecekleri eleştirilerin neler olabileceğini irdeliyor.

Kitap her şeyden önce felsefe ve psikanalizin ilgi çekici bir karşılaşması niyetine okunmalı.

  • Künye: Michel Juffé – Freud, Spinoza Mektuplaşması 1676-1938, çeviren: Siren İdemen, Metis Yayınları, psikanaliz, 320 sayfa, 2018

Mikkel Borch-Jacobsen ve Sonu Shamdasani – Freud Belgeleri (2018)

İkisi de alanında uzman Mikkel Borch-Jacobsen ve Sonu Shamdasani, psikanaliz tarihinin eleştirel bir okumasını yapıyor.

Bilhassa, psikanalizin kurucusu Freud’un yazışmalarından ve psikanalizin ilk kurulduğu zamanlardaki yoğun tartışmalardan yola çıkan yazarlar, psikanalizin diğer psikoterapi ve psikoloji ekolleri arasında ayrıcalıklı ve seçkin kültürel konumuna nasıl eriştiğini ve neden kendinden önceki ekolleri dışlayarak benzersiz olduğu iddiasını bu denli yoğun vurguladığını gözler önüne seriyor.

Alan için birçok ilgi çekici ayrıntı barındıran kitap, psikanalizin tarihsel gelişimini ortaya koymakla kalmayıp, aynı zamanda psikanalizin bilinçli olarak hangi efsaneler etrafında şekillendiğini de aydınlatıyor.

  • Künye: Mikkel Borch-Jacobsen ve Sonu Shamdasani – Freud Belgeleri: Psikanaliz Tarihi Hakkında Bir İnceleme, çeviren: Reha Kuldaşlı, İş Kültür Yayınları, psikanaliz, 440 sayfa, 2018

Samo Tomšič – Kapitalist Bilinçdışı: Marx ve Lacan (2017)

Fransız psikanalist Jacques Lacan, Platon başta olmak üzere Descartes ve Hegel’den çokça etkilendi.

Kimilerine göre, Lacan’ın kuramında, Karl Marx’ın düşünceleri merkezi bir rol üstlenmemiştir.

Samo Tomšič ise, elimizdeki ilgi çekici çalışması ‘Kapitalist Bilinçdışı’nda, Lacan’daki Marx izlerinin kapsamlı bir fotoğrafını çekiyor.

Tomšič, Lacan’ın yapısal psikanalizini Marx’ın siyasal iktisada getirdiği eleştiriyle birlikte ele alıyor ve buradan hareketle bize, Freud’un kuramı ile Saussure ve Jakobson gibi yapısalcıların yaklaşımlarını da kompozisyona dâhil ettiği zengin bir tartışma sunuyor.

Bu sentez, bilinçaltının yapısıyla kapitalizmin yapısı arasındaki ilişkiyi psikanaliz, yapısalcılık ve siyasal iktisat eleştirisiyle harmanlıyor.

Tomšič, Lacan’ın 1960’ların sonunda Freud’a ikinci bir geri dönüşe kalkışmış olduğunu ve burada yapısalcı dilbilim göndermesinin Marx’ın siyasal iktisada yönelttiği eleştiriyle desteklendiğini savunuyor.

Kitap, Marx ve Lacan’ı, kapitalizm eleştirisi etrafında bir araya getirmesi, Lacan’ın düşüncesinin gelişimini ustaca izlemesi ve Marksizmin Lacancı psikanalize nasıl katkıda bulunduğunu ortaya koymasıyla önemli.

  • Künye: Samo Tomšič – Kapitalist Bilinçdışı: Marx ve Lacan, çeviren: Barış Engin Aksoy, Metis Yayınları, psikanaliz, 288 sayfa, 2017

 

Metin Sarfati – Uygarlığın Bunalımı (2014)

İnsan psikolojisi ve iktisat bilimi arasında nasıl bir ilişki var?

Metin Sarfati, aslında hep önemli olagelmiş bu ilişkiyi sorgularken psikanaliz aracılığıyla bir iktisat okuması yapıyor ve Freud, Rousseau, Smith ve Keynes gibi pek çok ismin görüşlerini ayrıntılı bir bakışla tartışıyor.

Yazar, bugünün iktisat dünyasındaki insanın trajik ruh halini incelerken, iyimserliği de elden bırakmıyor.

  • Künye: Metin Sarfati – Uygarlığın Bunalımı, Arvana Yayınları

Karen Starr ve Lewis Aron – Halk İçin Psikoterapi: İlerici Bir Psikanalize Doğru (2017)

Şu an için daha ziyade elit kesimlerle sınırlı kalmış psikoterapi nasıl halka inebilir?

Psikanalizi ilerici ve hümanist bir eksene oturtmak ne kadar mümkün?

Freud ve Ferenczi gibi psikanalizin kurucu babaları, psikanalizi “halk için psikoterapi” olarak tanımlamıştı.

Fakat bugünden bakıldığında, psikanalizin bu idealinden oldukça uzağa düştüğü, daha ziyade elitlere hitap eden bir pratik haline geldiği görülüyor.

İşte ikisi de alanında uzman Karen Starr ve Lewis Aron bu nitelikli ve kapsamlı kitaplarında, hem gerçek anlamda halka dokunabilecek hem de ilerici ve hümanist yönlerle zenginleştirilecek bir psikanalizin imkânlarına odaklanıyor.

Bu amaçla, psikanaliz tarihinde yer etmiş kimi ikili karşıtlıkları irdeleyen Starr ve Aron, ırkçılık, anti-semitizm, kadın düşmanlığı ve homofobi gibi sorunların psikanalizi nasıl etkilediğini, hatta ona nasıl yön verdiğini tartışıyor.

Yazarlar ardından, Freud’un tanımladığı şekliyle, geniş, esnek ve ilerici bir psikanalizin nasıl yeniden canlandırılabileceğini irdeliyor.

  • Künye: Karen Starr ve Lewis Aron – Halk İçin Psikoterapi: İlerici Bir Psikanalize Doğru, çeviren: Elif Okan Gezmiş, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, psikanaliz, 520 sayfa

Banu Yazgan İnanç ve Esef Ercüment Yerlikaya – Kişilik Kuramları (2008)

Banu Yazgan İnanç ve Esef Ercüment Yerlikaya’nın ‘Kişilik Kuramları’, bu alanda ortaya çıkan değişik kuramları, kuramların fikir babalarının biyografileri eşliğinde anlatıyor.

İnanç ve Yerlikaya’nın konuya giriş niteliğindeki eseri, kişilik kuramları ve kuramcılarına dair genel bilgiler ihtiva ederken, öğrencilerin yanı sıra, konu hakkında bilgilenmek isteyen okurlara da hitap ediyor.

Kitapta, psikodinamik kuramlar, davranışçı-bilişsel kuramlar, araştırma odaklı kuramlar ve insancıl/varoluşçu kuramlar açıklanırken, Freud, Horney, Adler, Fromm, Sullivan, Allport, Costa, Marlow ve May gibi bu kuramların birçok yaratıcısının hayatı da anlatılıyor.

  • Künye: Banu Yazgan İnanç ve Esef Ercüment Yerlikaya – Kişilik Kuramları, Pegem Akademi Yayıncılık, psikoloji, 348 sayfa

Kolektif – Doğumunun 150. Yılında Freud Konuşmaları (2008)

Sigmund Freud’un 150. doğum yılı olan 2006’da, Yapı Kredi’nin Sermet Çifter Salonu’nda bir etkinlik dizisi düzenlenmişti.

İşte bu kitap, etkinliğe katkıda bulunan Bülent Somay, Yavuz Erten, İskender Savaşır, Murat Paker, Saffet Murat Tura, Nilüfer Güngörmüş Erdem, Bella Habip ve Melis Tanık’ın konuşmalarının kayıtlarından oluşuyor. Kitapta yer alan konuşmalar, Freud’un psikanaliz kuramının önemini, bunun bireysel ve toplumsal yaşama etkilerini ve psikanalize bıraktığı mirası ele alıyor.

Psikanalizin bilim, kültür ve edebiyata katkılarını da irdeleyen bu konuşmaların ilgi çeken bir diğer yönü de, kuramın Türkiye özelinde kaydettiği gelişmelere odaklanmaları.

Künye: Kolektif – Doğumunun 150. Yılında Freud Konuşmaları, Yapı Kredi Yayınları, psikanaliz, 150 sayfa

Raşit Tükel – Freud Okumaları (2014)

Freudyen kuramı ve bıraktığı etkileri kavramak açısından Türkçede yazılmış iyi kaynaklardan biri.

Ülkemizin önemli psikiyatristlerinden Profesör Raşit Tükel’in kaleminden.

Hem Sigmund Frued’un temel metinlerini irdelemek açısından hem de Freud’tan sonra Heinz Hartmann, Melanie Klein ve Donald Woods Winnicott gibi isimlerin psikanalize getirdiği katkılar için meraklısına da, bilgisini tazelemek isteyen uzmana da hitap eden derli toplu bir giriş.

  • Künye: Raşit Tükel – Freud Okumaları, Bağlam Yayınları, psikanaliz, 272 sayfa

Kolektif – Psikanalizin Yedi Büyüğü (2008)

Editörlüğünü J. D. Nasio’nun üstlendiği ‘Psikanalizin Yedi Büyüğü’, Sigmund Freud, Sándor Ferenczi, Georg Groddeck, Melanie Klein, Donald Woods Winnicott, Françoise Dolto ve Jacques-Marie Lacan’ın psikanalize yaptıkları katkıya odaklanıyor.

Yedi bölüme ayrılan kitapta her bölüm, okuyucuya o psikanalistin yaşamöyküsünü, yapıtlarındaki temel fikirlerin açıklamasını, yapıtlarından seçilmiş özetleri, yaşamındaki önemli olayların kronolojik seyrini ve yayınlanan yapıtlarından bir seçmeyi barındırıyor.

Kapsamlı olmasıyla dikkat çeken çalışma, uzmanlar ve öğrencilere olduğu kadar, konu hakkında bilgi sahibi olmayanlara da hitap ediyor.

  • Künye: Kolektif – Psikanalizin Yedi Büyüğü, editör: J. D. Nasio, çeviren: Kenan Sarıalioğlu, Kırmızı Yayınları, psikanaliz, 401 sayfa