Secaattin Tural – Türk Romanında Mevlâna (2011)

  • TÜRK ROMANINDA MEVLÂNA, Secaattin Tural, Ötüken Yayınları, inceleme, 332 sayfa

 

Secaatin Tural eldeki çalışmasında, Türkiye edebiyatında Mevlâna’yı ve onun düşüncesini konu edinen beş romanı inceliyor. Değerlendirilen kitaplar, Nezihe Araz’ın ‘Aşk Peygamberi’, Cihan Okuyucu’nun ‘İçimizdeki Mevlâna’sı, Elif Şafak’ın ‘Aşk’ı, Ahmet Ümit’in ‘Bab-ı Esrar’ı ve Sinan Yağmur’un ‘Aşkın Gözyaşları’ adlı romanları. Çalışmasına, Mevlâna’nın Türkiye edebiyatında nasıl ele alındığını irdeleyerek başlayan Tural, devamında, Mevlâna’yı konu edinen romanları özetleyerek, burada sunulan belli başlı kahramanları değerlendiriyor; Mevlâna ve çevresinin roman kahramanlarına nasıl dönüştürüldüğü üzerinde duruyor. Yazar ayrıca, Mevlâna’nın hayatına ve eserlerine hakim olan “aşk”, “insan sevgisi”, “akıl-gönül” ve “sûret-mânâ âlemi” gibi tasavvufi kavramların, roman kurgusu içinde nasıl ele alındığını da araştırıyor.

Pamuk Yıldız – Babam Yalnız Öldü (2011)

  • BABAM YALNIZ ÖLDÜ, Pamuk Yıldız, Ayizi Kitap, roman, 357 sayfa

 

Pamuk Yıldız, ikinci kitabı ‘Babam Yalnız Öldü’de, uzun yıllar cezaevinde kalmış başkahramanının, hem devletin ceberrut yüzü hem de baba otoritesiyle hesaplaşmasını anlatıyor. Romanın başkahramanı Zeynep, 1980’de işkencelerden geçirilip, dönemin simge mekânlarından olan Mamak Cezaevi’ne kapatılmıştır. Şimdiyse, aradan yedi yıl geçmiş ve Zeynep, yaşadığı Tuzluçayır mahallesine geri dönmüştür. Fakat hiçbir şey, onun bıraktığı gibi değildir. Yalnızca aile bireyleri değil, arkadaşları ve hatta yaşadığı mahallede de çok değişmiştir. Zeynep’in en büyük acısı da, sorunlu bir ilişki sürdürdüğü babasıyla, gerçek anlamda hesaplaşamamasıdır.

Philip Mansel – Levant (2011)

  • LEVANT, Philip Mansel, çeviren: Nigâr Nigâr Alemdar, Everest Yayınları, tarih, 637 sayfa

 

Bir saray ve hanedan tarihçisi olan Philip Mansel, XVIII. Louis ve Prens Ligne biyografileriyle ünlü. Fakat Mansel’i Türkiyeli okur için daha ilgi çekici kılan başlıca yapıt, yazarın Osmanlı’nın son yıllarında saray hayatını anlattığı ‘Sultanların İhtişamı’ adlı çalışmaydı. Mansel’in elimizdeki çalışması ‘Levant’ da, tarih boyunca Levant’ı, üç temel limanı olan Smyrna (İzmir), İskenderiye ve Beyrut bağlamında anlatıyor. Bir Doğu bölgesi için kullanılan bir Batılı isim olan Levant, 16. yüzyıl ile 20. yüzyıl arasında, Osmanlı İmparatorluğu’na ait olan, Doğu Akdeniz kıyısındaki diyarlar anlamında bugünkü Yunanistan, Türkiye, Suriye, Lübnan, İsrail ve Mısır demekti. Mansel’in kitabı, yukarıdaki üç kilit şehrin tarihini anlatıyor ve bu şehirlerin Doğu ile Batı arasında kurduğu kozmopolit köprünün niteliğini araştırıyor.

Aslı Biçen – Tehdit Mektupları (2011)

  • TEHDİT MEKTUPLARI, Aslı Biçen, Metis Yayınları, roman, 138 sayfa

 

‘Elime Tutun’ ve ‘İnceldiği Yerden’ adlı kitaplarıyla bilinen Aslı Biçen, yeni romanı ‘Tehdit Mektupları’nda, askeri darbenin ertesindeki Türkiye’nin özgün bir panoramasını çiziyor. Bir mahkeme salonunda başlayan roman, sol harekete mesafeli olduğu halde silahlı örgüte yardım etmekten yargılanan bir genci; oğlunu kurtarmak için mücadele eden bir babayı ve davaya bakan ülkücü bir savcıyı karşımıza çıkarıyor. Hikâyesini, mahkeme tutanakları, tehdit mektupları, sanığın günlüğü ve bir sevgiliye yazılmış mektuplar üzerine kuran roman, Türkiye yakın tarihinin sıkıntılı bir döneminde farklı kişilikler üzerinden toplumun vicdanını sorguluyor.

Friedrich Nietzsche – Ahlakın Soykütüğü (2011)

  • AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ, Friedrich Nietzsche, çeviren: Zeynep Alangoya, Kabalcı Yayınları, felsefe, 172 sayfa

 

Friedrich Nietzsche, bir polemik kitabı olarak tasarladığı ‘Ahlakın Soykütüğü’yle, Paul Rée’nin ‘The Origin of The Moral Sensation’ adlı kitabında dile getirdiği ahlakın kökeniyle ilgili tezlerine yanıt veriyor. Düşünür, ahlak felsefesinin önemli kaynaklarından biri olan üç bölümlük kitabında, “iyi”, “iyi olmayan”, “kötü”, “efendi ve köle ahlakı” ve “adalet” gibi kavramları, bu kavramların kökenlerini de sorgulayarak tartışıyor. Buradaki denemeleriyle Nietzsche, kültürün ve ahlakın ebedi gerçeklikler olmaktan çok, insan yapısı kavramlar olduğunu ortaya koyarak, kendisinden sonra da sürecek bir tartışmaya önemli bir katkı sunmuştu.

Zeynep Bursa – Türkiye Solunda Kalkınma Düşüncesi (2011)

  • TÜRKİYE SOLUNDA KALKINMA DÜŞÜNCESİ, Zeynep Bursa, Versus Kitap, inceleme, 258 sayfa

 

Zeynep Bursa, bu nitelikli çalışmasında, 1920’lerden 1970’lere uzanan zaman diliminde Türkiye sol hareketinde kendine ağırlıklı bir yer bulmuş olan kalkınma düşüncesini irdeliyor. Türkiye’de kalkınma konusunda temel sol yaklaşımların, esas olarak 1960’lı yıllarda ortaya çıktığı biliniyor. Fakat söz konusu kalkınmacı vizyon 1974 sonrasında solun geniş kesimleri için artık fazla bir anlam ifade etmeyecekti. Bursa, kalkınmacı anlayışın Türkiye solundaki seyrini, 1920’lerin Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) programından, Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) 1978 Demokratikleşme İçin Plan’ına kadar uzanan geniş bir zaman diliminde araştırıyor.

Mahmut Muhammet Taha – İslam’ın İkinci Mesajı (2011)

  • İSLAM’IN İKİNCİ MESAJI, Mahmut Muhammet Taha, çeviren: Haydar Aslan, Ayrıntı Yayınları, din, 175 sayfa

 

İslam alimi Mahmut Muhammet Taha, ‘İslam’ın İkinci Mesajı’nda, İslamiyet’in özünde eşitlikçi ve insani bir din olduğunu savunarak, dinin daha sonraki yorumunu eleştiriyor. Taha, İslam’ın ilkin, Peygamber’in ırk, cinsiyet ve sosyal köken bağlamında ayrım yapmaksızın tüm erkek ve kadınlar arasında eşitlik ve bireysel sorumluluğu öğütlediği Mekke’de sunulduğunu; fakat Peygamber’in ve ashafının baskı görüp Medine’ye hicret etmesiyle, mesajın bazı yönlerinin değiştiğini savunuyor. İki dönemdeki ayetleri karşılaştıran yazar, Müslümanların günümüzde bildiği tarihsel İslam şeriatı kanununun, ikinci aşamaya ait ayetlere dayandığını belirtiyor.

Victor-Lucien Tapié – Barok (2011)

 

 

Orta Avrupa sanatı üzerine uzmanlaşmış bir isim olan Victor-Lucien Tapié, ‘Barok’ adlı bu çalışmasında, Barok imgelem ve bu sanatsal duyarlılığın önemli karakteristiklerini anlatıyor.

Barok tarzın ortaya çıkış şartlarını irdeleyerek çalışmasına başlayan yazar, bu bölümde, hâlâ temel bir sorun olarak tartışılan Rönesans ile Barok arasındaki bağı ve modern Avrupa toplumlarında Barokun izlediği gelişim seyrini irdeliyor.

Konuya dair derli toplu bir eser olarak düşünülebilecek kitabında Tapié ayrıca, İtalya, Fransa, İspanya, İber Yarımadası ve Tuna boyu ülkelerinin Barok ve Klasisizm deneyimlerini de derli toplu bir şekilde inceliyor.

  • Künye: Victor-Lucien Tapié – Barok , çeviren: Işık Ergüden, Yapı Kredi Yayınları, sanat, 143 sayfa

Kolektif – Osmanlı ve Balkanlar: Bir Tarihyazımı Tartışması (2011)

 

Alanlarında uzman tarihçilerin incelemelerinden oluşan ‘Osmanlı ve Balkanlar’, Güneydoğu Avrupa tarihinde önem taşıyan konulara eğilerek, Osmanlı İmparatorluğu tarihyazımına hakkında süregelen tartışmalara katkıda bulunuyor.

Kitaptaki makaleler, son dönem Osmanlı tarihyazımında kimlik tanımlamaları ve kalkınma stratejileri; Kemalist dönem tarihyazımında Osmanlı İmparatorluğu; Cumhuriyet Türkiyesi tarihyazımında gayrimüslim azınlıklar; bir tarihyazımı sorunsalı olarak Balkanlar’da İslamlaşma ve 16. yüzyıldan 19. yüzyılın başlarına Osmanlı bölgeleri ve ayan gibi, halen tartışılmakta olan birçok konuyu ele alıyor.

Kitaba katkıda bulunan isimler şöyle: Christoph K. Neumann, Klaus-Peter Matschke, Büşra Ersanlı, Herkül Millas, Johann Strauss, Antonina Zhelyazkova, Fikret Adanır, Géza Dávid, Pál Fodor ve Suraiya Faroqhi.

  • Künye: Kolektif – Osmanlı ve Balkanlar, derleyen: Fikret Adanır ve Suraiya Faroqhi, çeviren: Beril İdemen, İletişim Yayınları, tarih, 496 sayfa

Hugh Stevens (yay. haz.) – Gey ve Lezbiyen Yazını (2011)

  • GEY VE LEZBİYEN YAZINI, yayına hazırlayan: Hugh Stevens, çeviren: Kıvanç Tanrıyar, Sel Yayınları, inceleme, 336 sayfa

 

İngiliz Dili alanında uzman bir isim olan Hugh Stevens’ın hazırladığı ve birçok yazarın katılımıyla ortaya çıkan ‘Gey ve Lezbiyen Yazını’, lezbiyen ve gey kültürü ile ilgili bir dizi temayı tartışıyor ve bu temaların edebi metinlerde nasıl ele alındığını gösteriyor. Konu hakkında rehber bir çalışma olarak düşünülebilecek kitapta yer alan bölümler, lezbiyen ve gey araştırmalarının içindeki ses ve yaklaşım çokluğunu olduğu kadar, günümüz queer hayatının farklılıklarını da yansıtıyor ve eşçinselliğe dair soruların sık sık politika ve kültürün diğer yönleriyle çakıştığını gösteriyor. Kitapta, eşcinsellik ve edebiyat; gey kurmacasında normallik ve queerlik; transgender kurmaca ve politika; günümüz lezbiyen ve gey kurmacasında geçmişle karşılaşmak; lezbiyen ve gey aşk şiiri ve AIDS edebiyatı gibi birçok konu irdeleniyor.