Sayı her yerde: Badiou’nun dediği gibi, siyaset, anketler, Big Data, bilimler, bilgi-işlem ve tıp dahil her şeyde.
Her şeyi belirleyen bir güce sahip sayı, o konuşunca hepimiz susuyoruz, ama elimizde sayıya dair doğru düzgün bir kavram yok.
Geometri için aksiyomatiğimiz Euclid ile birlikte kurulmuşken, sayı ve aritmetik uzun zaman üvey evlat olarak görülmüş, aritmetiğin aksiyomatiği için 19. yüzyıl sonuna kadar beklememiz gerekmişti; üstelik, “her sayıyı saymayan” bir aksiyomatik.
Badiou’nun bu enfes kitabı, bir “her sayıyı sayma” girişimi.
Ama öte yandan bununla kısıtlı da değil: Öncelikle, sayma eylemini nasıl gördüğümüz, aslında Kozmos, Doğa, Tanrı gibi büyük harflerle yazabileceğimiz “Bir” varlık olup olmadığını da belirliyor.
Sonra, “Her yerde sayı var,” demek, Badiou’nun daha genel felsefesini anlamak açısından da önemli.
Sonuçta matematik ve ontoloji birbirine eşitse, bu, var olmanın çokluk olmayı gerektirmesinden kaynaklanır.
Kaçış yolu yok!
Ayrıca fizik ile matematik arasındaki gizemli uyumu çözmek gibi bir marifeti de vardır bu denkliğin.
Sayıyı düşünmek bizi hayli ilgilendiren bir soruya da yanıt sunar.
Siyasette, yani birlikte yaşama sanatımızda, “1”i, yani bireyi dayanak alan bir düşünce (bir kümenin elemanlarının sayısı, bireycilik, egemen kapitalist yapı) ile parçayı, topluluğu (bir kümenin parçaları, matematikteki “kuvvet kümesi”, komünizm) dayanak alan bir düşüncenin ürettikleri ne kadar farklıdır?
İşte bu kitap, matematik düşüncesinin estetiğini daha iyi kavramamız için birebir.
- Künye: Alain Badiou – Sayı ve Sayılar, çeviren: A. Nüvit Bingöl, İnka Kitap, felsefe, 334 sayfa, 2024










