Bu kitap, Gilles Deleuze ve Félix Guattari’nin “minör edebiyat” kavramı etrafında şekillenen düşüncelerini merkeze alarak, edebiyatın yalnızca estetik değil, aynı zamanda politik bir alan olduğunu gösteriyor. Minör edebiyat; merkezin diline içeriden yabancılaşarak yazmak, sessizleştirilmiş kimliklerin sesini duyurmak ve dilin yerleşik yapısını sarsmak demektir. Bu çerçevede edebiyat, azınlıkların, yoksulların ve dışlanmışların dilsizliğini bozan bir eyleme dönüşür.
‘Dili Yabana Sürmek’, yalnızca edebiyatseverlere değil; dilin iktidar tarafından nasıl biçimlendirildiğini, kimlik ve aidiyet ilişkilerini nasıl kurduğunu sorgulayan herkese sesleniyor. Dil ile iktidar arasındaki gerilim hattında minör edebiyat, temsil edilemeyeni temsil etmeye çalışırken, aynı zamanda temsilin sınırlarını da zorlar. Böylece edebi üretim, salt bireysel bir uğraş olmaktan çıkar, kolektif ve dönüştürücü bir direnişe evrilir.
Latife Tekin’in “yazabilmek için insanın evinden ve evinin dilinden kopması gerekir” sözü, Deleuze’ün “ana diline yabancı gibi yazmak” fikriyle doğrudan kesişir. Tekin’in edebiyatı, geleneksel dil kalıplarını yıkarak, yoksulların, kadınların ve görmezden gelinen toplulukların çoklu deneyimlerini dile taşır. Bu yazım biçimi, dili sadece anlatım aracı değil, aynı zamanda mücadele sahası haline getirir.
Bu eser, minör edebiyatın nasıl dönüştürücü bir güce sahip olduğunu gösterirken, edebiyatın sınıfsal doğasını, temsil krizini ve dilin ideolojik işleyişini tartışmaya açıyor. Deleuze, Guattari ve Latife Tekin’in düşünceleri arasında kurulan bağ, edebiyatın potansiyelini sınırsızlaştıran bir zemin sunuyor. Yazmak, bu bağlamda sadece ifade değil, aynı zamanda bir kopuş ve direniştir.
- Künye: Can Kalkan – Dili Yabana Sürmek: G. Deleuze & F. Guattari’nin İzinde Latife Tekin’de Minör Edebiyat, Nota Bene Yayınları, inceleme, 136 sayfa, 2025










