Raoul Vaneigem – Gençler İçin Hayat Bilgisi (2020)

 

“Çağımızın tarihi, görmedikleri bir uçurumun kenarına doğru çılgınca koşturan şu çizgi film kahramanlarını akla getiriyor; hayal güçleri ile havada asılı kalıyorlar, ama aşağıya bakıp da nerede olduklarını anlar anlamaz, düşüyorlar.”

Raoul Vaneigem böyle diyor ve günümüzün yönünü kaybetmiş bireyini verili iktidarla yüzleşmeye ve kendine devrimci bir rota bulmaya davet ediyor.

Bizde yeni baskısı yapılan ‘Gençler İçin Hayat Bilgisi’, modern kapitalizmin at koşturduğu bugünün dört dörtlük bir analizini yapıyor ve çoğunluğu esir almış nihilist tüketimciliğe, narsisizmi besleyen gösteri toplumuna ve meta tüketimciliğine karşı neler yapabileceğimizi tartışıyor.

Kitabın ilk bölümü, verili iktidarın sağlam bir resmini çekiyor, ikinci bölümü ise, bu iktidar perspektifini tersine çevirmenin yollarını anlatıyor.

Kitapta ele alınan kimi konular şöyle:

  • Zorunluluklar toplamı olarak iktidar,
  • Aşağılanma, tecrit, ıstırabın egemen olduğu, çalışmanın çöktüğü bir dünyada yaşamanın en anlama geldiği,
  • Evrensel dolayım olarak iktidar,
  • Teknoloji ve onun dolaylı kullanımının beraberinde getirdiği sorunlar,
  • Baştan çıkarmalar toplamı olarak iktidar,
  • Hayatta kalma hastalığı,
  • Düzmece muhalefet,
  • İktidar karşısında uzam-zaman ve geçmişin düzeltilmesi,
  • Kendini gerçekleştirme, iletişim ve katılımın daha iyi bir dünya kurmak konusunda neden vazgeçilmez olduğu…

Künye: Raoul Vaneigem – Gençler İçin Hayat Bilgisi, çeviren: Işık Ergüden, Sel Yayıncılık, felsefe, 295 sayfa, 2020

Kenneth Allan – Çağdaş Sosyal ve Sosyolojik Teori (2020)

Yirmi birinci yüzyılın ilk onyıllarına özgü bir birey tipi, modernitenin başlangıcından bu yana dramatik değişimlere uğradı.

İşte Kenneth Allan’ın bu harika çalışması, bu değişimi merkeze alarak modernitenin serüvenini anlamaya koyulmuş zengin çağdaş sosyal ve sosyolojik teorileri izliyor.

Dört kısımdan oluşan kitabında Allan ilk olarak, modernite dediğimiz dönemin nasıl başladığına odaklanıyor, modern zamanların belirli bir amaçla başladığını ve daha da önemlisi, bu başlangıcın bütün bilme biçimlerinden daha fazla değer atfedilen bir bilme biçimini, bilimi beraberinde getirdiğini gösteriyor.

Yazar ardından, Frankfurt Okulu’nun eleştirel teorisi ile Talcott Parsons’ın teorisinin sosyal düşünce üzerindeki etkisini anlatıyor, ayrıca ırk, toplumsal cinsiyet ve sınıf gibi sosyolojik söylemin ve sosyal hayatın merkezinde yer alan teorilere odaklanıyor.

Daha sonra modern olmaktan çıkmış olma ihtimalimizi, ya da eğer hâlâ modernsek modernite projelerinin sakatlanmış ya da kontrolden çıkmış olabileceği ve ayrıca kültürün yoldan çıkmış olma ihtimalini değerlendiren Allan, kapitalizmle, kitle iletişimiyle, reklamla, sosyal bilimlerle ve cinsiyet hakkında müphem Freudyen fikirlerle hemhal olmuş bir toplumda ırkın, toplumsal cinsiyetin ve cinselliğin nasıl şekillendiğine ve ifade edildiğine odaklanıyor.

Kitapta fikirleri kapsamlı bir şekilde tartışılan isimler ise şöyle: Talcott Parsons, Max Horkheimer, Theodor W. Adorno, Herbert Blumer, Erving Goffman, Harold Garfinkel, George Homans, Peter Blau, Randall Collins, William Julius Wilson, Janet Saltzman Chafetz, Pierre Bourdieu, Michel Foucault, Immanuel Wallerstein, Manuel Castells, Jürgen Habermas, Jeffrey C. Alexander, Anthony Giddens, Patricia Hill Collins, Cornel West, Dorothy E. Smith ve Judith Butler.

  • Künye: Kenneth Allan – Çağdaş Sosyal ve Sosyolojik Teori: Toplumsal Dünyaları Görünür Kılmak, çeviren: Aksu Bora, Simten Coşar, Hakan Ergül, Mete Pamir ve Erkal Ünal, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, sosyoloji, 592 sayfa, 2020

Robert Bernasconi – Irk Kavramını Kim İcat Etti? (2020)

Irk sorusu felsefe tarihinde kendine nasıl yer buldu?

Robert Bernasconi’nin yeni baskısıyla raflardaki yerini alan bu kitabı, uzun bir süre görmezden gelindi, bunun asıl sebebi ise,  Kant, Hegel, Herder gibi filozofların felsefelerindeki ırkçı fikirleri veya örneğin John Locke gibi bir düşünürün köle ticaretine müdahil olduğunu ve felsefesinde bunu hiçbir şekilde sorun olarak görmediğini gözler önüne seriyor.

Kitapta, Hegel’in ırkçı fikirlere sahip olması, kendisinin Afrika’yla ilgili görüşleri bağlamında ele alınıyor.

Bernasconi, Hegel’in Afrika’yı nasıl gördüğünü, kullandığı seyahatnamelerde anlatılan tecrübeleri nasıl Afrikalıların aleyhine çarpıtıp abartarak, onları dünya kültürünün tarihsel gelişimine hiçbir olumlu katkıda bulunmamış halklar konumunda bıraktığını anlatıyor.

Bernasconi, kitaba adını veren makalesinde ise, uzun yıllar ırkçılığı beslemiş, ırkın bilimsel bir gerçeklik olduğu savının ortaya çıkma sürecini irdeliyor ve bu süreci bizzat Kant’ın başlattığını savunuyor.

Felsefenin “Batı uygarlığı”nın temel çelişkilerini sergilediği bir alan olduğunu söyleyen Bernasconi’nin çalışması, tarihin önde gelen Batılı düşünürlerinde ırk fikrinin izlerini takip ederek ırkçılık ve köleciliği sömürgecilik pratikleriyle ilişkilendiren ve böylece felsefenin masumiyetini de sorgulayan çığır açıcı bir çalışma.

  • Künye: Robert Bernasconi – Irk Kavramını Kim İcat Etti?: Felsefi Düşüncede Irk ve Irkçılık, çeviren: Zeynep Direk, İsmail Esiner, Tendü Meriç ve Nazlı Ökten, Metis Yayınları, felsefe, 192 sayfa, 2020

Donna J. Haraway – Tıpkı Bir Yaprak Gibi (2020)

İnsan-hayvan-makine arasındaki ilişkilenme tarzlarının insanlık durumu nasıl dönüştürdüğünü irdelemiş Donna J. Haraway, Siborg Manifestosu ile teknolojinin kadının kurtuluşuna nasıl katkıda bulunabileceğini irdelemiş ve özcülük karşıtı eleştirinin ilk örneklerini vermişti.

Bu kitap ise, Haraway ile yapılmış uzun soluklu ve ufuk açıcı bir söyleşi barındırıyor.

Kitap, Haraway’in doğup büyüdüğü çevreden başlayarak onun feminist yaklaşıma getirdiği kendine has yorumlara uzanıyor.

Kitapta, tarihten eleştirel teori olarak organikçiliğe, formdan primatolojiye, siborglar ve kadınlardan eleştirel bilinç olarak kırınıma, dünyevi pratikten bilinçdışına, vampir kültüründen telepatik öğrenmeye ve tutkudan ironiye pek çok ilgi çekici konu ele alınıyor.

Teknobilim, antropoloji, feminizm, felsefe, zooloji gibi apayrı disiplinleri bir arada düşünebilmiş Haraway’in bu söyleşisi, hem alanla ilgilenenler hem de farklı disiplinlerin bir arada nasıl ustaca kullanılabildiğine daha yakından bakmak isteyenlerin ilgisini çekebilecek nitelikte.

  • Künye: Donna J. Haraway – Tıpkı Bir Yaprak Gibi: Donna J. Haraway ile Söyleşi, söyleşi: Thyrza Nichols Goodeve, çeviren: Aksu Bora, İletişim Yayınları, feminizm, 189 sayfa, 2020

Frantz Fanon – Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar (2020)

 

‘Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar’, devrimci psikiyatrist Frantz Fanon’un daha önce yayımlanmamış yazılarını bir araya getiriyor.

Kitap iki bölümden oluşuyor.

Kitabın ilk bölümünde yer alan psikiyatri yazılarında düşünür, sömürgeciliğin beraberinde getirdiği yabancılaşmayı ve bu yabancılaşmanın tetiklediği akıl hastalıklarını çok yönlü bir bakışla irdeliyor.

Kitabın ikinci bölümünde yer alan siyaset yazılarında da Fanon, bizzat katıldığı Cezayir Bağımsızlık Savaşı’nda tanık olduklarını, savaşın seyrini ve devrimci mücadelenin dönüm noktalarını değerlendiriyor.

Bir isim diziniyle de zenginleşen çalışmada ele alının kimi konular ise şöyle:

  • Müslüman erkeklerde sosyal terapi,
  • Cezayir’de ruhsal destek,
  • Etnopsikiyatri,
  • Kuzey Afrika’da itiraf tavırları,
  • Mağribi Müslümanın delilik karşısındaki tutumu,
  • Müslüman kadınlarda algı ve hayal gücü,
  • Psikiyatri ortamında ajitasyon olgusu,
  • Toplum-psikiyatri buluşması,
  • Cezayir’in bağımsızlığı mücadelesi,
  • Cezayir ve Fransa krizi,
  • Cezayir’de demokratik devrim,
  • Cezayirlinin devrimci bilinci,
  • Sömürgeci aşırılıkçıların yarattığı tahribat,
  • Batı dünyası ve Fransa’da faşist deneyim,
  • Antiemperyalist hareketin gelişimi,
  • Afrika ülkelerinin dayanışması…

Künye: Frantz Fanon – Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar, derleyen: Jean Khalfa ve Robert J. C. Young, çeviren: Kahraman Çayırlı, Sel Yayıncılık, felsefe, 357 sayfa, 2020

Ali Ekber Yıldırım – Üretme Tüket (2020)

 

Türkiye tarımda kısa süre önceye kadar dahi kendine yetebilen bir ülke iken, özellikle son yıllarda iktidarın yanlış politikaları nedeniyle bugün hemen her ürünü ithal eder duruma geldi.

Bunun en olumsuz sonuçlarından biri ise, köylerde, kırsalda çiftçilerin üretimden çekilmesidir.

İşte tarım ekonomisi alanında bizde önde gelen isimlerden olan Ali Ekber Yıldırım bu kitabında, tarımda, gıdada ve kırsal yapıda yaşanan olumsuzluklarla ilgili kapsamlı bir kesit sunuyor.

Kitapta, kırsaldaki çözülme ve oluşan yeni yapı, uygulanan yanlış politikaların yarattığı tahribat, ithalat sorunu, GDO, organik tarım, tohum, hayvancılık, kooperatifçilik, Avrupa’da ve dünyada tarım ve iklim değişikliğinin etkileri gibi pek çok konu ele alınıyor.

Yıldırım, bütün bu konuları kapsamlı bir şekilde irdelerken, tarımda ithalat sarmalını kırmak ve dışa bağımlılıktan kurtulmak için ne gibi çıkış yolları bulunabileceğini de irdeliyor.

Tarım alanında çalışanlar kadar, yediği ürünün hangi şartlarda üretildiğiyle ve hatta geleceğiyle ilgilenen her okurun da muhakkak edinmesi gereken bir çalışma.

  • Künye: Ali Ekber Yıldırım – Üretme Tüket: İthalat, Siyaset, Rant Kıskacında Tarım, Sia Kitap, tarım, 320 sayfa, 2020

Tahir Alangu – Türkiye Folkloru El Kitabı (2020)

1983 yılında Adam Yayınları tarafından basılan ‘Türkiye Folkloru Elkitabı’, Alangu’nun ölümünden on yıl sonra basılabilmişti.

Maalesef kitabın bugüne kadar yeni baskısı yapılmadı.

Bu şu anlama geliyor: Türkiye’de folklor alanında çalışanlar, Tahir Alangu ve onun folklor çalışmalarından habersizdirler.

Yeni baskısı yapılan kitap, ilk baskısından çok daha oylumlu bir hale gelmiş: ilki 343 sayfa iken, yeni baskı tam 936 sayfa olmuş.

Zira İsmail Görkem’in uzun yıllara yayılan çalışmaları sonucu, bu baskıya, Alangu’nun hiç bilinmeyen bitirme tezi de başta olmak üzere pek çok başka metni de eklenmiş.

Yararlı ve kapsamlı bir dizinle zenginleşen kitapta, Türk halk masallarının iç yapısı ve kahramanlarından çalgılı kahvelerdeki külhanbeyi edebiyatı ve numunelerine, halk mitolojisinden halk destanlarına, halk masallarından halk tiyatrosuna, folklor ve halk edebiyatından Balkan folkloruna kadar pek çok konu ele alınıyor.

Folklor alanında çalışanların ve konuyla ilgilenen okurların muhakkak edinmesi gereken bir çalışma.

  • Künye: Tahir Alangu – Türkiye Folkloru El Kitabı, hazırlayan: İsmail Görkem, Yapı Kredi Yayınları, folklor, 936 sayfa, 2020

Tony Judt – Kusurlu Geçmiş (2020)

İkinci Dünya Savaşı’nın hemen sonrasındaki Fransız fikir hayatı üzerine, her ne kadar anti-komünistliğiyle de meşhur bir yazarın kaleminden çıkmış olsa da, önemli bir inceleme.

Tony Judt burada, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Fransız entelektüellerinin Avrupa kültürel ve siyasal yaşamı içindeki seçkin rolünü çok yönlü bir bakışla irdeliyor.

Fransa’nın 1944’te işgalden kurtuluşunu izleyen yaklaşık on iki yıllık döneminde daha çok Fransız entelektüel, yazar ve sanatçı kuşağının çatışmalarını merkeze alarak ilerleyen Judt, komünizmin bu kesim tarafından nasıl değerlendirildiğini, Stalin’e ilişkin karmaşık tutumların bu kuşağın siyasi ve felsefi tavrına nasıl yön verdiğini ve Doğu Avrupa’da yeni kurulan sosyalist devletlerin bu kuşakta nasıl karşılık bulduğunu tartışıyor.

Judt bunu yaparken de Jean-Paul Sartre, Albert Camus ve Simone de Beauvoir gibi önde gelen isimler kadar Katolik felsefeciler, bağımsız gazeteciler, komünist ve komünist olmayan edebiyat eleştirmenleri ve şairler gibi geniş bir entelektüel kesimin tutumuna da bakıyor.

  • Künye: Tony Judt – Kusurlu Geçmiş: Fransız Entelektüelleri, 1944-1956, çeviren: Nurettin Elhüseyni, Yapı Kredi Yayınları, 320 sayfa, 2020

Mustafa Altıntaş – Osmanlı İstanbul’unda Ta’âm Bişirüb Satanlar (2020)

 

Osmanlı dönemi yemek kültürü üzerine yapılan çalışmalar, daha çok ev veya saray mutfağına odaklanır.

Fakat ev dışında yeme olgusu veya parayla yemek satan işletmeler hakkındaki bilgilerimiz oldukça sınırlıdır.

İşte mutfak kültürü ve yemek tarihi üzerinde araştırmalar yapan Mustafa Altıntaş’ın eldeki çalışması, tam da söz konusu boşluğu doldurmasıyla büyük önem arz ediyor.

On beşinci yüzyıldan on sekizinci yüzyılın sonuna kadar İstanbul aşçı ve tatlıcı esnafının kapsamlı bir hikâyesini sunan Altıntaş, esnafın sayısından İstanbul’daki dağılımlarına, ne pişirdiklerinden kaça sattıklarına kadar pek çok konuyu aydınlatıyor.

Çalışma bir yandan bu ve bunun gibi konulara odaklanırken, bir yandan da on beşinci yüzyıldan on sekizinci yüzyıla Osmanlı mutfağının nasıl bir değişim geçirdiğinin ve bunun nedenlerinin de izini sürüyor.

Kitabın adı ise, 1501 tarihli İstanbul İhtisab Kanunnamesinde’ki bir tanımdan geliyor.

Bu kanunnamede, Altıntaş’ın konu ettiği esnaftan “aşçılar ve başçılar ve büryancılar ve börekçiler fi’l-cümle ta’am bişirüb satanlar” şeklinde bahsedilir.

  • Künye: Mustafa Altıntaş – Osmanlı İstanbul’unda Ta’âm Bişirüb Satanlar: Aşçılar, Başçılar, Büryancılar, Börekçiler, Tatlıcılar (1500-1800), Kitap Yayınevi, tarih, 176 sayfa, 2020

Terry Eagleton – Walter Benjamin ya da Bir Devrimci Eleştiriye Doğru (2020)

 

Walter Benjamin, geliştirdiği eleştirel felsefesiyle bize yol göstermeye devam ediyor.

Peki, bu eleştirinin temelindeki siyasi ve felsefi zemin nasıl işler?

Ve daha da önemlisi bu eleştiri bugün devrimci bir siyasetle nasıl ilişkilendirilebilir?

İşte Terry Eagleton’ın bu tartışması, Benjamin’in düşüncesini devrimci bir eleştirinin imkânları bağlamında adeta en küçük parçalarına kadar ayırmasıyla dikkat çekiyor.

Eagleton ilk olarak, devrimci eleştirinin bugün içinde bulunduğu çıkmazın geniş bir fotoğrafını çekerek çalışmasına başlıyor.

Yazar ardından, Benjamin’in eleştiriye dair ortaya koyduğu düşünceleri derinlemesine irdeliyor ve bu düşüncelerin devrimci siyasetle nasıl ilişkilendirilebileceğini tartışıyor.

Eagleton bunu yaparken de, barok ve alegori, aura ve meta, tarih, gelenek, devrim, Marksist eleştiri, retorik, metinsellik, Marksizm, yapısöküm, karnaval ve komedi bağlamında Bakhtin ve Brecht gibi pek çok konu ve kavramı yeniden tartışmaya açıyor.

  • Künye: Terry Eagleton – Walter Benjamin ya da Bir Devrimci Eleştiriye Doğru, çeviren: Ferit Burak Aydar, Sel Yayıncılık, felsefe, 231 sayfa, 2020