Cem Behar – Orada Bir Musıki Var Uzakta… (2020)

Geleneksel Osmanlı/Türk musıkisi, esas olarak on altıncı yüzyılın ikinci yarısından itibaren oluşmaya başlar.

Dolayısıyla da on altıncı yüzyılın ikinci yarısı ve on yedinci yüzyılın başları musıki geleneğimizde önemli bir eşik, bir kırılma noktası teşkil eder.

Müzik tarihi alanında yaptığı çok değerli çalışmalarıyla bildiğimiz Cem Behar, şimdi de 16. yüzyıl Osmanlı müziği üzerine derinlemesine bir incelemeyle karşımızda.

Behar burada, 16. yüzyılın ikinci yarısında bazı yeni siyasî, sosyal ve ekonomik koşulların imparatorluk başkenti İstanbul’da yeni ve yerel bir “tarz-ı Osmânî” musıkinin oluşumuna nasıl bir zemin teşkil ettiğini irdeliyor, bu değişen koşulların ortaya çıkardığı musıki değişimine kimi örnekler veriyor.

Bu dönemde İstanbul’da özgün ve yerel bir Osmanlı/Türk musıki geleneğinin ortaya çıkışının şehir toplumundaki temelleri üzerine çok iyi bir çalışma olarak okunabilecek eser, bu süreçte hem Osmanlı İmparatorluğu’nu hem de İstanbul toplumunun bütününü etkileyen çeşitli siyasî, askerî, ekonomik, sosyal, kültürel, görsel, hatta edebî gelişmelerin etkilerini aydınlatıyor.

Kitapta karşımıza çıkan kimi konular şöyle:

  • yüzyılın ikinci yarısından itibaren İstanbul’da gözlemlenen servet birikimi ve metropolleşme,
  • İstanbul’un yeni zenginleri ve yeni yoksullarının kültür ve müziği,
  • İstanbul’da kamusal buluşma mekânları olarak meclisler ve kahvehaneler,
  • Bu dönemde kahvehanelerin açılmasıyla musıkinin Saray’dan halka inmesi,
  • Avâm/havass karşıtlığı,
  • yüzyılda musikide eserler, çalgılar ve müzikler bağlamında yaşanan değişim,
  • yüzyıl güfte mecmuaları,
  • İcraya yönelik Acem etkisi…

Künye: Cem Behar – Orada Bir Musıki Var Uzakta…: XVI. Yüzyıl İstanbulu’nda Osmanlı/Türk Musıki Geleneğinin Oluşumu, Yapı Kredi Yayınları, müzik, 264 sayfa, 2020

Phillip Turetzky – Zaman (2020)

Zaman felsefesinin Avrupa düşüncesi içindeki gelişimi nasıl oldu?

Estetik, zaman felsefesi, felsefe tarihi, postyapısalcılık ve fenomenoloji alanlarında çalışan Phillip Turetzky’nin bu kitabı, Antik Yunan düşüncesinden çağdaş Batı felsefesine uzanarak zaman felsefesinin dört dörtlük bir tarihini sunuyor.

Kitabını kronolojik bir tarzda tasarlayan Turetzky, ilk olarak antik ve modern düşüncede zaman felsefesinin geçirdiği dönüşümü izliyor.

Yazar bu bağlamda, Aristoteles’ten Nietzsche’ye uzanan geniş tarihsel aralıkta hareket ediyor.

Turetzky devamında da, üç büyük felsefe geleneğinin zamana bakışını çok yönlü bir bakışla tartışmaya açıyor.

Bunlardan ilki, McTaggart ve Mellor gibi filozofların temsil ettiği gelenek, ikincisi Husserl ve Heidegger tarafından geliştirilen fenomenoloji ve son olarak da Bergson ve Deleuze’ün katkıda bulunduğu özgün gelenek.

Çalışma, zaman felsefesinin Batı’daki serencamını ortaya koymakla kalmıyor, bunun yanı sıra, zaman felsefesindeki ana problemleri ve alana getirilmiş alternatif çözümleri de aydınlatıyor.

  • Künye: Phillip Turetzky – Zaman, çeviren: Mustafa Çağlar Atmaca, Otonom Yayıncılık, felsefe, 368 sayfa, 2020

Güneş Ayas – Müzik Sosyolojisi (2020)

Bir toplumu anlamanın en iyi yollarından biri de, o toplumun müziğine bakmaktır.

Başka bir deyişle müzik, diğer pek çok işaretten daha fazla toplumla, o toplumun sosyolojisiyle iç içedir.

Güneş Ayas’ın bu özenli çalışması da, müziğin toplumsal bağlamının nasıl işlediğini, müzik sosyolojisi alanına giren temel kavramları ve yönelimleri kapsamlı bir bakışla ortaya koyuyor.

Konuya iyi bir giriş yapmak isteyenlerin muhakkak edinmesi gereken çalışma, aynı zamanda müzik sosyolojisi alanındaki Türkçe literatürü eleştirel bir gözle değerlendirmesiyle de dikkat çekiyor.

Burada tartışılan kimi konular şöyle:

  • Sanatı kutsal olarak gören yaklaşımlar ile sanatı incelenebilir olgulardan biri olarak gören müzik sosyolojisi arasındaki gerilimler,
  • Müzikte anlamın oluşumundaki toplumsal faktörler,
  • Etnosentrizm ve oryantalist söylemlerin müziğe etkisi,
  • Max Weber’in çalışmalarında müzik sosyolojisinin yeri,
  • Adorno’nun müziğe getirdiği yorumların müzik sosyolojisine yaptığı katkılar,
  • Müzikte beğeninin oluşumu,
  • Müzik geleneklerindeki süreklilik ve değişimler,
  • Türkiye’de müzik sosyolojisi çalışmalarındaki temel sorunlar…

Konu hakkında aydınlatıcı bilgi ve tartışmalar barındıran kitabın, hem konunun uzmanlarına hem de müziksevere fazlasıyla hitap ettiğini söyleyebiliriz.

  • Künye: Güneş Ayas – Müzik Sosyolojisi, İthaki Yayınları, sosyoloji, 352 sayfa, 2020

Mariano Sigman – Zihnin Gizli Yaşamı (2020)

Bilim bizi bilinmeyen yerlere götüren bir pusuladır.

Bu kitabın yazarı Mariano Sigman da, son bilimsel gelişmelerin ışığında bizi algıyı, aklı, rüyaları, duyguları ve dili kodlayan sayısız nörondan oluşan insan beyninin en içteki parçalarına doğru bir yolculuğa çıkarıyor.

Kendimizi daha derinlemesine anlayabilmek için zihnimizi keşfetmemizin elzem olduğunu düşünen Sigman, yaşamımızın ilk günleri boyunca nasıl düşünce oluşturduğumuzu, temel kararlarımızı nasıl şekillendirdiğimizi, nasıl rüya görüp nasıl hayal kurduğumuzu, niçin belli duygular hissettiğimizi, beynin nasıl dönüştüğünü ve onunla birlikte bizim nasıl değiştiğimizi ortaya koyuyor.

Psikoloji ve nörolojinin iyi bir bireşimi olan çalışma, anlaşılabilir üslubuyla da konuya ilgi duyan her seviyeden okura hitap ediyor.

  • Künye: Mariano Sigman – Zihnin Gizli Yaşamı: Beyniniz Nasıl Düşünür, Hisseder ve Karar Verir, çeviren: Nur Küçük, Aylak Kitap, bilim, 288 sayfa, 2020

 

Tzvetan Todorov – Aydınlanmanın Gölgesinde: Goya (2020)

Edebiyat teorisyeni ve yapısalcı felsefenin önde gelem isimlerinden filozof Tzvetan Todorov’un bu çalışması, sanat, sanat tarihi, felsefe ve sanat felsefesi gibi farklı disiplinlerden ustaca yararlanmasıyla dikkat çekiyor.

Todorov burada, büyük ressam Francisco Goya’nın tablolarını, aydınlanma düşüncesinde durdukları yer bağlamında tartışıyor.

Aydınlanma döneminin geniş bir fotoğrafını çekmesiyle de büyük önem arz eden kitabında Todorov, Goya’nın ilk dönem eserlerinden olgunluk dönemi çalışmalarına uzanarak sanatçının macerasını kapsamlı bir bakışla izliyor.

Goya’nın eserlerinde Aydınlanma dönemi düşüncesinin kendisine nasıl yer bulduğu, Goya’nın dehasını ortaya çıkaran atmosferin kendine has karakteri ve bu bağlamda Aydınlanma düşüncesinin uygarlığın gelişiminde ve bugün bile neden vazgeçilmez olduğu, Todorov’un irdelediği konulardan birkaçı.

  • Künye: Tzvetan Todorov – Aydınlanmanın Gölgesinde: Goya, çeviren: Sezin Şahin, Othello Kitap, felsefe, 308 sayfa, 2020

Maxime Rovere – Spinoza Tayfası (2020)

 

Maxime Rovere’nin bu dikkat çekici romanı, Benedictus Spinoza’nın yaşamını merkeze alarak büyük dönüşümlerin yaşandığı 17. yüzyıl Avrupa’sını anlatıyor.

Şahane bir dönem romanı olarak okunabilecek eser, modern akıl ve özgürlük anlayışının ortaya çıktığı bir dönem olarak tanımlanan 17. yüzyılda Spinoza’nın etkileşim içinde bulunduğu, kendisinin çığır açan fikirlerine beşiklik eden bu dünyanın dört dörtlük bir haritasını çıkarıyor.

Döneme renk veren fikirler ve tartışmalarla ilerleyen roman, Spinoza’nın kişisel dünyasına yakından bakmakla yetinmiyor, aynı zamanda Spinoza’yı derinden etkilemiş anatomistlerin, şairlerin, aktivistlerin, Yahudi cemaatinin önde gelen isimlerini de canlı bir şekilde tasvir ediyor.

Kitabın yazarı Maxime Rovere, Spinoza üzerine yaptığı özgün çalışmalarla, özellikle de mektuplarını çevirmesiyle biliniyor.

Bu durum, romanın yetkinliğini de açıklayan hususlardan.

  • Künye: Maxime Rovere – Spinoza Tayfası, çeviren: Osman Senemoğlu, Kolektif Kitap, roman, 496 sayfa, 2020

Kolektif – Varoluşçuluk, Fenomenoloji, Ontoloji (2020)

Bu usta işi derleme, çağdaş felsefede üç temel yaklaşım olan varoluşçuluk, fenomenoloji ve ontolojiyi farklı yönleriyle irdeleyen on beş metne yer veriliyor.

Bu metinlerin de, çağdaş düşüncenin önde gelen isimlerinden Jean-Paul Sartre, Hans-Georg Gadamer, Herbert Marcuse, Theodor W. Adorno, Hannah Arendt, Alain Badiou, Jacques Rancière, Giorgio Agamben, Jean-François Lyotard, Simon Critchley ve Jean-Marie Vaysse gibi gibi isimlere ait olması ise çalışmayı nitelikli kılan hususların başında geliyor.

Ali Akay’ın aydınlatıcı sunuşuyla açılan kitapta, Fransız felsefesinin macerasından filozofun varlık nedenine, Husserl felsefesinde idealizm probleminden varoluş ve ölüme, Satrte’ın varoluşçuluğundan Hegel ve Husserl’de epistemolojik fenomenolojiye ve çağdaşın ne anlama geldiğine kadar pek çok konu tartışılıyor.

  • Künye: Kolektif – Varoluşçuluk, Fenomenoloji, Ontoloji, derleyen: Güçlü Ateşoğlu, Ayrıntı Yayınları, felsefe, 2020

Herakleitos – Fragmanlar (2020)

İnsanın karakterinin onun kaderi olduğunu söylemiş Herakleitos’un fragmanları, felsefe tarihinin en ünlü metinlerinden biridir.

Şimdi bu fragmanlar, bir kez daha, bu sefer Cengiz Çevik’in usta işi çevirisiyle Türkçeye kazandırıldı.

Herakleitos’tan günümüze çok az fragman kalsa da, bu fragmanlar düşünce tarihinde çok önemli yere sahip.

Fragmanlar, bugün de hem bütün olarak hem de teker teker tartışılmaya ve yorumlanmaya devam ediliyor.

Gizemli, karmaşık, karanlık, kapalı, bazen de beklenmedik şekilde açık bu fragmanlar, çağlar boyunca güçlerinden hiçbir şey kaybetmedi.

  • Künye: Herakleitos – Fragmanlar, çeviren: C. Cengiz Çevik, İş Kültür Yayınları, felsefe, 136 sayfa, 2020

Evelyne Bloch-Dano – Sebzelerin Efsanevi Tarihi (2020)

Evelyne Bloch-Dano, bir nevi sebze biyografisi olarak tanımlanabilecek bu çalışmasında, dünya kültür tarihinde ihmal edilmiş sebzelere hak ettiği değeri veriyor.

‘Sebzelerin Efsanevi Tarihi’, lahana turşusunun Hollanda denizciliğinin gelişmesine katkısı ve cadılar bayramında balkabağından önce hangi sebzenin yer aldığı gibi konular kadar, barındırdığı sebze yemekleri tarifleriyle de ilgiyi fazlasıyla hak ediyor diyebiliriz.

Kitaptan öğrendiğimiz birkaç önemli bilgi şöyle:

  • Rönesans döneminde enginar, afrodizyak etkilerinden dolayı çok rağbet görüyordu,
  • Avrupalılar yerelması yemeyi Kanada yerlilerinden öğrenmişlerdi,
  • Marcel Proust taze fasulye tutkunuydu,
  • Gregor Mendel kalıtım yasasını bezelyeler üzerinden keşfetmişti,
  • Domatesin adamotuyla karanlık ilişkisi, Avrupalıların uzun süre ondan sakınmalarına sebep olmuştu,
  • Külkedisi balkabağından arabası sayesinde prensesliğe terfi etmiş, başka bir prensesin prenses olduğuysa bir bezelye tanesi sayesinde anlaşılmıştı,
  • Biber gazının ana maddesi olan capsaicine’i en yoğun olarak barındıran biber türlerinden biri Kuzey Hindistan’da keşfedilmişti…

Bir sebze yediğimiz zaman dünya tarihiyle bütünleşiriz.

İşte Bloch-Dano edebiyat, sanat tarihi, müzik, şiir, sinema, tarih, prehistorya, coğrafya, jeoloji, jeomorfoloji, iklimbilim, genetik, bostancılık, bahçecilik gibi birçok disiplinden ustaca yararlanarak bunun tam olarak ne anlama geldiğini gözler önüne seriyor.

  • Künye: Evelyne Bloch-Dano – Sebzelerin Efsanevi Tarihi, çeviren: Nihan Özyıldırım, İletişim Yayınları, kültür, 124 sayfa, 2020

Boris Groys – Yeni Üzerine (2020)

Sanatta “yeni” dediğimiz gerçek anlamda ne kadar yenidir?

Başka bir deyişle, “yeni olan”ı belirleyen ölçütler tam olarak nedir?

Boris Groys’un tam da bu sorunu merkeze alan elimizdeki çalışması, sanatta yeniliğin ve bunun algılanması ve tanınmasının ardındaki karmaşık süreçleri irdeliyor.

Yeninin ne olduğunu tartışmaya, öncelikle günümüzde sanatın ne anlama geldiğini irdeleyerek başlayan Groys, bu bağlamda zamanımızın kültürel yapılarının kendilerine özgü niteliklerini kapsamlı bir şekilde ortaya koyuyor.

Modern kültürün başlıca yönlendiricileri olan entelektüel piyasayı ve arşivi harekete geçiren değiş tokuş ve değerleme ekonomilerini mercek altına almasıyla da dikkat çeken kitapta irdelenen diğer konulardan bazıları şöyle:

  • Geçmiş ve geleceğin kesiştiği yerde yeni,
  • Yeninin kökeninin piyasa veya sahicilikle ilişkisi,
  • Yeni ve ütopya,
  • Yeni ve moda,
  • İnsan özgürlüğü ve yenilik talebi,
  • Değerlere yeniden değer biçilmesi anlamında yenilik,
  • Yenilik ve yaratıcılık,
  • Değiş tokuşun kültürel ekonomisi,
  • Yenilikçi değiş tokuş ve Hıristiyanlık,
  • Kültürel değer sınırları ve toplumsal eşitsizlik…

Kitabı özgün kılan hususlardan biri de, yazar ve sanatçı olgusunu merkeze alarak kültürel yapıtların kendilerine özgü niteliklerini kapsamlı bir şekilde analiz etmesi.

  • Künye: Boris Groys – Yeni Üzerine: Geçmişle Gelecek Arasında Kültürel Ekonomi, çeviren: Zeynep Baransel, Koç Üniversitesi Yayınları, sanat, 208 sayfa, 2020