Gilles Deleuze – Kritik ve Klinik (2007)

  • KRİTİK VE KLİNİK, Gilles Deleuze, çeviren: İnci Uysal, Norgunk Yayıncılık, felsefe, 189 sayfa

 

‘Kritik ve Klinik’, Gilles Deleuze’ün edebiyat felsefesine odaklanan metinlerinden oluşuyor. Deleuze, kitabı için, “yazı meselesi etrafında dönen metinlerden oluşuyor” diyor. Deleuze, “yazı meselesi”ni merkeze alırken, bu meseleyi, Lewis Carrol, Louis Wolfson, Nietzsche, Aziz Pavlus, Walt Whitman, Herman Melville, T. E. Lawrence, Platon ve Spinoza gibi isimlerden örnekler vererek ayrıntılandırıyor. Deleuze, yazmanın kişisel bir mesele olmaktan çok, hep yeniden icat edilen bir Tarihin ve bir coğrafyanın yapıtaşlarını oluşturduğunu belirtiyor. Kitap, bu yeniden icat sürecinde, yazma ediminin, Deleuze’ün deyimiyle “sabuklama”, yani “klinik” boyutunu ele alıyor.

Barry Loewer (ed.) – 30 Saniyede Felsefe (2011)

  • 30 SANİYEDE FELSEFE, editör: Barry Loewer, çeviren: Zeynep Delen, Caretta Yayınları, felsefe, 160 sayfa

 

Barry Loewer’in editörlüğünü üstlendiği ’30 Saniyede Felsefe’de, her biri otuz saniyede açıklanmış, en düşündürücü elli felsefe kavramı bulunuyor. Descartes’in “Düşünüyorum, öyleyse varım”ı, Sokrates’in yöntemi, Hegel’in diyalektiği, Russell’ın paradoksu ve Heidegger’in hiçliği, bu kavramlardan birkaçı. Her bir felsefi kavramın en fazla iki sayfa ve bir resimle ele alındığı kitap boyunca Aristoteles, Karl Popper, Rene Descartes, Friedrich Nietzsche ve Immanuel Kant gibi felsefenin ünlü isimleri ile Theseus’un Gemisi, Tramvay Problemi, Matrix filminde yer alan Tüpteki Beyin ve Platon’un Mağarası gibi pekçok konu karşımıza çıkıyor.

José Ortega y Gasset – Kütüphanecinin Görevi (2011)

  • KÜTÜPHANECİNİN GÖREVİ, José Ortega y Gasset, çeviren: M. Türker Acaroğlu, yayına hazırlayan: Osman Torun, Türk Kütüphaneciler Derneği İstanbul Şubesi Yayınları, inceleme, 56 sayfa

 

Ünlü İspanyol düşünür José Ortega y Gasset’nin ‘Kütüphanecinin Görevi’, kütüphanecilik-felsefe ilişkisini detaylı bir gözle irdeliyor. Gasset bu ilişkiyi incelerken, kitap, kütüphaneci ve okur kavramlarını tartışmaya açıyor. Kütüphanecilik mesleğine dair tarihsel değerlendirmelerin de yer aldığı kitap, e-kitapların ve büyük teknolojik değişimlerin yaşandığı günümüz dünyasında, kitabın yaşamdaki yerini sorgulamaya katkıda bulunurken, kitap ve kütüphanenin hayati işlevleri üzerine yeniden düşünmeye davet ediyor. Kitapta eserin çevirisinin yanı sıra, Gasset’in hayatı ve yapıtları hakkında çevirmenle yapılmış bir söyleşi de bulunuyor.

Platon – Symposion (2007)

  • SYMPOSION, Platon, çeviren: Eyüp Çoraklı, Kabalcı Yayınları, felsefe, 278 sayfa

Symposion, Platon’un, aşk ve ahlak konusundaki metinlerinden oluşuyor. Metinlerin ilgi çekiciliği, Platon’un bilinen uzun tartışmalar, karmaşık akıl yürütmelerden mürekkep tarzından çok, derin düşüncelerle temellendirilmiş eğlendirici hikâyelerden meydana gelmesi. Atinalı tragedya şairi Agathon İÖ 416 yılında ilk tragedyasıyla kazandığı birinciliği kutlamak amacıyla o dönemde Atina’nın önde gelen bilim, sanat, politika ve felsefe adamlarının katıldığı bir symposion düzenler. Bu symposiona katılan herkes aşka övgü niteliğinde bir konuşma yapar. Platon’un bu kitaptaki metinleri de, Agathon’un öncülük ettiği söz konusu symposiona dayanıyor.

Immanuel Kant – Eğitim Üzerine (2007)

  • EĞİTİM ÜZERİNE, Immanuel Kant, çeviren: Ahmet Aydoğan, Say Yayınları, felsefe, 135 sayfa

Immanuel Kant’ın ‘Eğitim Üzerine’si, yayınevinin yeni başladığı düşünürün toplu eserleri dizisinin ilk kitabını oluşturuyor. Kant’ın Türkçe yayımı için kuşkusuz sevindirici bir başlangıç olan kitap, ‘Ruhun Eğitimi’, ‘Ahlaki Eğitim’ ve ‘Pratik Eğitim’ başlıklı üç bölümden oluşuyor. “Özgürlük sevgisi doğal olarak insanda o kadar güçtür ki, bir kere özgürlüğe alıştığında, artık her şeyi onun uğruna feda edecektir. Sırf bu sebepten ötürü talim-terbiyenin disiplin kısmı çok erken dönemlerde yerini almalıdır, çünkü bu yapılmadığı zaman, hayatta daha sonra kişiliği değiştirmek kolay olmayacaktır. Disiplinden yoksun insanlar gelip geçici her arzuyu, her hevesi takip etmeye yatkındırlar.” diyen Kant, insanın Rousseaucu anlamda soylu özgürlük duygusuyla dolu olmadığını, henüz gelişmemiş ve dolayısıyla eğitilmek zorunda olan bir “insani tabiata” sahip olduğunu savunuyor.

Arthur Schopenhauer – Parerga ile Paralipomena (2007)

  • PARERGA İLE PARALİPOMENA, Arthur Schopenhauer, çeviren: Levent Özşar, Biblos Yayınları, felsefe, 300 sayfa

‘Parerga ile Paralipomena’ adlı bu kitap dizisi Arthur Schopenhauer’un, 1788-1860 yılları arasındaki metinlerinden oluşuyor. Schopenhauer felsefesinde önemli bir nokta olan metinlerin bu ilk cildi, dizinin özgün yapıtındaki ilk cildinde bulunan denemelerinin dördüne yer veriyor. Denemelerden ilkinin konusu, gerçek ile ideal arasındaki ilişkiyi ele alıyor. Sonraki iki denemenin konusunu da, felsefe tarihindeki önemli kişiler ile akımların değerlendirilmesinden oluşuyor. Schopenhauer’un, dördüncü ve son denemesiyse, eşzamanlılık diye adlandırılan olgulara, yazgı, talih ve iyilik perisi olarak tanımlanan güçleri felsefik bir incelemeye tabi tutuyor.

John Bellamy Foster – Marx’ın Ekolojisi (2011)

  • MARX’IN EKOLOJİSİ, John Bellamy Foster, çeviren: A. Ercüment Özkaya, Epos Yayınları, felsefe, 357 sayfa

Sosyoloji profesörü John Bellamy Foster, ana odağını Karl Marx’ın oluşturduğu ‘Marx’ın Ekolojisi’nde, devrimci bir ekolojik görüşü geliştiriyor; materyalizmin, ekolojik düşünce biçimlerinin gelişimine büyük bir katkıda bulunduğunu ortaya koyuyor. Marx’ın ekolojik perspektifinin onun materyalizminden kaynaklandığını ve onun eserlerinin, dikkate değer ekolojik sezgi içerdiğini belirten Foster, Marx’ın, modern burjuva ekoloji bilincinin ortaya çıkmasından daha önce, doğanın sömürülmesini kınadığını hatırlatıyor. Marx’ın ekolojik düşüncesini sistematik bir biçimde yeniden inşa etmeye koyulan Foster, bunun için ilk olarak ekolojinin kökenlerini araştırıyor. Kitap, bu kökenlerin oluşumunda, materyalizmin on yedinci yüzyıldan başlayıp on dokuzuncu yüzyıl boyunca devam eden gelişiminin önemli bir payı olduğunu gösteriyor.

Şehmus Yıldız – Felsefeye Giriş (2011)

  • FELSEFEYE GİRİŞ, Şehmus Yıldız, Cinius Yayınları, felsefe, 345 sayfa

Şehmus Yıldız’ın derlediği ‘Felsefeye Giriş’, filozofların erdem, özgürlük, mutluluk, yaşam ve insana dair görüşlerini bir araya getiriyor. Yıldız belli bir konuyu işlerken, tek yönlü bir yaklaşım yerine, düşünce tarihi boyunca ortaya konmuş farklı görüş ve fikirleri aktarmaya özen göstermiş. Burada hem erdemi hem erdemsizliği, hem hazcılığı hem çileciliği, hem bireyselliği hem toplumsallığı, hem bencilliği hem özgeciliği savunan felsefi akımlar ele alınıyor. Antik Çağ’dan günümüze, 2500 yıllık düşünce tarihinde yer etmiş önemli akımları ele alan kitabı, benzer türdeki çalışmalardan ayıran etkenlerden biri de, bizzat bir okur tarafından kaleme alınması. Kendisini ne yazar ne de akademisyen olarak tanımlayan Yıldız, okurların, anlaşılmasının zorluğundan şikayet etmeyecekleri bir felsefeye giriş kitabı hazırlamış.

Louis William Francis – Sanatçılar ve Düşünürler (2011)

Şu ana kadar sanat ve felsefe temalı muhtelif çalışmalara imza atmış olan Louis William Francis ‘Sanatçılar ve Düşünürler’ adlı kitabında, filozof ve sanatçıların sanat hakkındaki düşüncelerini, çalışma yöntemlerini ve onların eserlerindeki önemli düşünsel ve sanatsal motifleri açığa çıkarmayı amaçlıyor.

Francis bu bağlamda, Maeterlinck, Wagner, Rodin, Hegel, Tolstoy ve Nietzsche’yi ele alıyor. Yazar, bu altı ismin sanatla ne tür bağlar geliştirdiğini irdelerken, aynı zamanda bir meseleye ve böylelikle bir felsefeye sahip olmanın, tümünün ortak yönü olduğunu gözler önüne seriyor.

“Sanatçı aslında bir düşünür, düşünür de bir sanatçı mıdır?” sorusunun yanıtını arayan Francis’in burada ilgilendiği asıl konu, sanat ile felsefe arasındaki etkileşim ile sanatçıdaki düşünürün ve düşünürdeki sanatçının izini sürmek.

  • Künye: Louis William Francis – Sanatçılar ve Düşünürler, çeviren: Orhan Düz, Kapı Yayınları, felsefe, 181 sayfa

Roy Boyne – Foucault ve Derrida’da Feminizm ve Ayırım (2011)

  • FOUCAULT VE DERRIDA’DA FEMİNİZM VE AYIRIM, Roy Boyne, çeviren: Ayşe Banu Karadağ, Sel Yayıncılık, inceleme, 91 sayfa

Roy Boyne, elimizdeki nitelikli makalesinde, Fransız düşünürler Michel Foucault ve Jacques Derrida’nın “cinsiyet”, “ayırım”, “kadın-erkek ilişkileri” ve “erk” konulu çalışmalarını inceleyerek, bu metinlerin feminizme ilişkin mesajlarının olup olmadığını araştırıyor. Yaptığı çalışmayı “metin kazısı” olarak  tanımlayan Boyne’un, iki düşünürün metinlerini ayrıntılı bir şekilde okuduğu görülüyor. Bir dönemin iki ünlü düşünürü Foucault ve Derrida’nın kadın özgürlüğü, kadının özne oluşu ve feminist mücadele konusundaki düşüncelerinin izini süren yazarın, aynı zamanda postmodern dönemin feminist harekete bakışını da ortaya koyduğu söylenebilir.