Louis Althusser – Kara İnekler (2025)

 

Louis Althusser’in ‘Kara İnekler’i, filozofun 1976’da kendi kendisiyle yaptığı hayali bir söyleşi aracılığıyla siyaset teorisiyle kişisel hesaplaşmasını bir araya getiriyor. Yayınlanmamış elyazmalarından derlenen bu metin, Althusser’in uzun yıllar düşünsel zeminini oluşturan Fransız Komünist Partisi’yle ilişkisini sorguladığı ve Marksist kuramın temel kavramlarını yeniden tartıştığı bir dönemin iç sesini yansıtıyor. Proletarya diktatörlüğü, SSCB deneyimi, demokratik merkeziyetçilik ve devrimci örgütlenme gibi başlıklar, hem bir militanın kaygıları hem de bir filozofun katı teorik mücadelesiyle iç içe işleniyor.

Eserin adı, Hegel’in Tinin Görüngübiliminde aktardığı “gece tüm ineklerin kara göründüğü” deyişine göndermede bulunarak, politik açıdan bulanıklaşan bir çağda ideallerle gerçekliğin nasıl çatıştığını imâ ediyor. Althusser, devrimci hareketin geri çekildiği bu dönemi yalnızca bir durum tespiti olarak değil, komünist ideallere bağlı kalarak yeni bir yön arayışı olarak yorumluyor. Devleti, sınıfsal egemenliği ve proletarya diktatörlüğünü burjuva iktidarının tek gerçek alternatifi olarak yeniden temellendirirken, kendi siyasi angajmanını da acı bir açıklıkla yeniden değerlendiriyor.

‘Kara İnekler’ (‘Les vaches noires. Interview imaginaire’), Althusser külliyatında uzun süre eksik kalan politik-felsefi halkayı tamamlıyor. Dogmatik bir Althusser imgesini kırarak, hem esnek hem çok yönlü bir düşünürü görünür kılıyor. Bu istisnai polemik, teorik sertliği ile kişisel özeleştiriyi bir arada taşıyan yapısıyla, Marksist felsefede özne, iktidar ve örgütlülük üzerine yürütülen tartışmalara özgün bir katkı sunuyor.

  • Künye: Louis Althusser – Kara İnekler, çeviren: Erkan Ataçay, Sel Yayıncılık, felsefe, 288 sayfa, 2025

Künye: Louis Althusser – Ne Yapmalı? (2021)

Louis Althusser’den ufuk açıcı bir Gramsci ve Machiavelli karşılaştırması.

“İşçi sınıfı ve halk mücadelesini burjuva sınıf mücadelesine karşı üstün gelecek şekilde yönlendirmeye ve örgütlemeye yardım etmek için ne yapmalı?” sorusunun yanıtını arayan Althusser, 1978’de kaleme aldığı ve ölümünden sonra yayımlanan bu metninde, sınıf mücadelesine güncel bir perspektif olması amacıyla Machiavelli ve Gramsci üzerine derinlemesine bir sondaja girişiyor.

Düşünür bunu yaparken de, Gramsci’nin mutlak ampirizmini, Gramsci ve Machiavelli arasındaki görüş farklılıklarını ve Gramsci’nin düşünceleri bağlamında avrokomünizm ve sınıf diktatörlüğü konularını tartışıyor.

  • Künye: Louis Althusser – Ne Yapmalı?, çeviren: Yağmur Ceylan Uslu, Sel Yayıncılık, felsefe, 94 sayfa, 2021

Louis Althusser – Psikanaliz ve İnsanbilimleri (2021)

Louis Althusser’in 1963-1964 akademik yılında École Normale Supérieure’de Lacan ve psikanaliz üzerine verdiği iki konferansı bu kitapta bir araya getirilmiş.

Kitap, psikanaliz ile insanbilimleri arasındaki ilişkiyi irdelemesi ve Lacan hakkındaki özgün yorumlarıyla alan açısından altın değerinde.

  • Psikanaliz nerede yer alır?
  • Yeri neresidir?
  • Henüz var olmayan bir alanda yeri nasıl tespit edilir?
  • Mevcut disiplinlerle sınırları nedir?
  • Mevcut disiplinlerle olmayan-sınırları nedir?

Bunlar, Lacan’ın düşüncesine sürekli musallat olan türden sorulardır.

Freud’un düşüncesine de musallat olduklarını söylemek abartı olmaz.

Hem Lacan’da hem de Freud’da eşit derecede çarpıcı olan şey şu paradokstur. Lacan’da yeniden karşılaşacağımız gibi, Freud’da da iki yönlü bir meşguliyet buluruz:

Psikanalizi, ona en yakın olduğunu iddia eden disiplinden (psikolojiden) kökten bir şekilde ayırmak ve tam tersine onu görünüşte ondan uzak olan disiplinlere (sosyoloji, antropoloji veya etnolojiye) bağlamaya çalışmak.

İşte bu kitap da, Althusser’in 1963-1964 akademik yılında École Normale Supérieure’de Lacan ve psikanaliz üzerine verdiği iki konferansı bir araya getiriyor.

Filozofun psikanalizin, özellikle Fransa’da, insanbilimleri, felsefe ve özellikle psikolojiyle olan ilişkisini ayrıntısıyla ele aldığı iki temel metin.

  • Künye: Louis Althusser – Psikanaliz ve İnsanbilimleri, çeviren: Murat Erşen, Alfa Yayınları, felsefe, 120 sayfa, 2021

Louis Althusser – Filozof Olmayanlar İçin Felsefeye Giriş (2016)

Louis Althusser’den, felsefeyi o sırça köşkünden indirme yönünde muazzam bir girişim.

Kitap felsefi soyutlama, idealizm ve materyalizm, felsefi pratik gibi felsefenin önemli temalarını tartışırken, özellikle Althusser’in 1966-1967 “teoricilik karşıtı” dönüm noktasından itibaren geliştirdiği felsefesiyle de tanıştırıyor.

  • Künye: Louis Althusser – Filozof Olmayanlar İçin Felsefeye Giriş, çeviren: İsmet Birkan, Can Yayınları

Pascale Gillot – Althusser ve Psikanaliz (2010)

Pascale Gillot ‘Althusser ve Psikanaliz’ başlıklı elimizdeki kitabında, Louis Althusser’in kuramının psikanaliz kuramıyla ilişkisinin boyutlarını ayrıntılı bir bakışla irdeliyor.

Lacan’ın teoriye dönüştürdüğü şekliyle Freud’un keşfinin, Althusser tarafından yeniden ele alınışının 1960’lı yılların başı ile 1970’li yılların sonu arasındaki zamanda Marx’a dönüşü çerçevesi içerisinde yeniden işlenişi, Gillot’nun çalışmasının omurgasını oluşturuyor.

Gillot, Lacan’ın geliştirdiği psikanalitik teoriden yola çıkarak, Althusser’in geliştirdiği “belirtilere dayalı okuma”, “çok nedenlilik” ve “yapısal nedensellik” gibi kavramları da inceliyor.

  • Künye: Pascale Gillot – Althusser ve Psikanaliz, çeviren: Nami Başer, Epos Yayınları, psikanaliz, 119 sayfa

Andy Merrifield – Karşılaşma Siyaseti (2015)

Kent siyasetini, özellikle kent hakkıyla bağlantısı dâhilinde yeniden yorumlayan bir eser.

Andy Merrifield mekân siyaseti alanında uzun zamandır çalışıyor.

Merrifield’ın burada, Lefebvre ve Althusser’i diyaloğa sokması, kitabın en özgün yanlarından biri.

Yazar bu diyalogdan yola çıkarak Tahrir’den Gezi’ye ve Wall Street’e birçok örnek eşliğinde, bizi “kent hakkı” üzerine yeniden düşünmeye davet ediyor.

  • Künye: Andy Merrifield – Karşılaşma Siyaseti, çeviren: Soner Torlak, Tekin Yayınevi

Pierre Macherey – Edebi Üretim Teorisi (2019)

Louis Althusser ekolünden gelen Pierre Macherey, bilindiği gibi ünlü ‘Kapital’i Okumak’ adlı çalışmanın Althusser’den başka, Étienne Balibar, Jacques Rancière ve Roger Establet gibi isimleriyle birlikte yazarlığını da üstlenmişti.

Macherey’nin, Althusserci ideoloji yaklaşımını edebi üretime uyguladığı bu çalışması ise, edebiyat incelemelerinde bir dönüm noktasıdır.

Macherey, artık bize aşina gelen bir tanım olsa da, “edebiyat (sanat) bir üretimdir” diyerek, o zamana kadar üzerinde hakkıyla durulmamış bir konuyu tartışmaya açmıştı.

Macherey burada, ideolojinin edebiyat alanında nasıl çalıştığını, başka bir deyişle bir yazarın yazma ediminde ideolojinin bu sürece hangi aşamada dâhil olduğunu gözler önüne seriyor.

Sanatçı ya da edebiyatçının, insanların anlam ve değer dünyalarında olup bitenleri verili ideolojinin verili örtülerini sıyırarak keşfettiğini belirten Macherey’nin öncü çalışması, edebiyat ve sanatı kendi maddi bağlamında kavramak isteyenler için harika bir kaynak.

Kitabın Türkçe çevirisi, Murat Belge’nin önsözüyle açılıyor.

  • Künye: Pierre Macherey – Edebi Üretim Teorisi, çeviren: Işık Ergüden, İletişim Yayınları, edebiyat inceleme, 342 sayfa, 2019

Alain Badiou – Fransız Felsefesinin Macerası (2015)

Alan Badiou’dan, bugün artık başlı başına bir felsefe okulu olmuş Fransız felsefesinin 1960’lardan günümüze öznel bir dökümünü sunuyor.

Bu dönemin Fransız felsefesinin tefekkür ve bilgeliğin yerine eylemi tercih etmeyi önerdiğini söyleyen Badiou, Sartre’dan Deleuze’a, Lacan’dan Foucault’ya birçok filozofu derinlikli bir okumaya tabi tutuyor.

Badiou, bunu yaparken 1960’lardan 1980’lere, oradan 1990’ların ortalarına uzanıyor ve Avrupa felsefesine yön vermiş bu isimlerin hem felsefi söylemlerini eleştirel bir bakışla analiz ediyor hem de bu isimlerin kendisindeki karşılıkları üzerine yoğun bir şekilde düşünüyor.

Badiou’nun burada tartıştığı düşünürlerin tam listesi:

Jean-Paul Sartre, Paul Ricœur, Georges Canguilhem, Louis Althusser, Jacques Lacan, Michel Foucault, Gilles Deleuze, Jacques Derrida ve Jacques Rancière.

  • Künye: Alain Badiou – Fransız Felsefesinin Macerası:1960’lardan Günümüze, çeviren: P. Burcu Yalım, Metis Yayınları, felsefe, 176 sayfa, 2015

Louis Althusser – Felsefede Marksist Olmak (2018)

Louis Althusser’in felsefe ve Marksizm arasındaki ilişkiyi derinlemesine irdelediği yazıları, bu kitapta.

Althusser bu ilişkiyi sorgularken,

  • Felsefi dil ve sıradan dil ilişkisi,
  • Öznesiz süreç,
  • Felsefi kurgu,
  • Mutlak hakikat,
  • İdealizm/materyalizm,
  • Bilimin felsefe tarafından sömürülmesi,
  • Doğruluk/haklılık,
  • Özne/nesne,
  • Pratik/teorik,
  • Materyalist felsefe,
  • Bilgi teorisinin çöküşü,
  • Marksist gnoseoloji ve mitoloji,
  • Maddenin düşünceye göre önceliği,
  • Sınıf mücadelesi,
  • Ve Felsefenin ideolojik ve politik işlevi gibi, birçok konu ve kavramı tartışıyor.

Althusser’in çalışması, tarihsel gelişim çizgisi içinde felsefenin ne olduğunu, siyasal mücadele alanı olarak bilgi üretiminin nasıl tanımlanacağını ve daha da önemlisi, felsefecinin sınıf savaşı açısından önemini ortaya koymasıyla dikkat çekiyor.

  • Künye: Louis Althusser – Felsefede Marksist Olmak, çeviren: İsmet Birkan, Can Yayınları, felsefe, 248 sayfa, 2018

Efe Baştürk – İçkinlik Demokrasisi (2018)

Gilles Deleuze’ün politik felsefesinin kaynakları, gelişimi ve etkileri hakkında sağlam bir inceleme.

“Deleuze’e başvurmadan politik felsefe mümkün müdür?” sorusunun yanıtını arayan Efe Baştürk, öncelikle Deleuze’ün Platon ve Hegel’e yaklaşımını analiz ederek kitabına başlıyor ve yine burada, Deleuze’ün “molar-felsefe” ve “diyalektik aklın olumsuzlayıcı işlevi” kavramlarını tartışıyor.

Baştürk, kitabının ikinci bölümünde ise, Louis Althusser, Jacques Rancière ve Jean-Luc Nancy gibi Deleuze’ün çağdaşı filozoflar ile Deleuze arasındaki etkileşimi irdeliyor.

  • Künye: Efe Baştürk – İçkinlik Demokrasisi: Deleuze ve Politik Felsefe, Norgunk Yayıncılık, felsefe, 174 sayfa, 2018