Şafak Nakajima – Ölümün İzinde (2025)

Ölüm, insanlık tarihi boyunca hem merak hem de korku uyandıran bir olgu olmuştur. Doğum gibi hayatın doğal bir parçası olan ölüm, bilinmezliğiyle insanı tedirgin eder. Ancak, doğumun kabullenildiği gibi ölümün de aynı doğallıkla karşılanabileceği bir anlayış geliştirilebilir.

Bir biyopsikososyal tıp doktoru ve yas danışmanı olan Şafak Nakajina ‘Ölümün İzinde’ adlı bu kitabı, bilgi ve deneyimlerini okuyucularla paylaşmak amacıyla kaleme almış. Mesleği gereği, yaşam ve ölüm arasındaki ince çizgiye defalarca tanıklık etmiş. O çizgiyi aşıp geri dönenlerle de geri dönme şansı olmayanlarla da yan yana olmuş.

Bu süreçte, bir doktorun görevinin sadece fiziksel acıyı dindirmek veya hayat kurtarmak olmadığını, aynı zamanda ölümle yüzleşenlere ve yas sürecindeki insanlara duygusal destek sağlamak olduğunu fark etmiş.

Kitap, ölümün biyolojik, psikolojik ve felsefi boyutlarına odaklanarak, ölüm üzerine düşünmeyi daha erişilebilir kılan bir yolculuğa eşlik ediyor.

Hayat, kayıplarla dolu bir yolculuk olsa da her acı, insanı bir adım daha olgunlaştırır ve güçlendirir. Hiçbir şey sonsuza kadar sürmez; bu zorlu süreç de zamanla hafifleyecek ve yerini huzura bırakacaktır. Ölümle yüzleşmek, yaşamı daha iyi anlamak için bir fırsat olabilir. Bu yolculukta kendine karşı sabırlı olmak, yaşanılan ve paylaşılan her anın kıymetini bilmek önemlidir.

  • Künye: Şafak Nakajima – Ölümün İzinde: Sonlu Bir Hayatta Sonsuz Sorgular, Doğan Kitap, psikoloji, 248 sayfa, 2025

Kolektif – Ölüm (2023)

Augustinus’tan Sade’a Epiktetos’tan Sartre’a ölümün öyküsü…

  • Ölüm nedir?
  • Felsefeye konu olabilir mi?
  • Deneyimlenebilecek bir olgu mudur, yoksa asla çözülemeyecek bir gizem midir?
  • Öldükten sonra yaşamak mümkün mü?
  • Nasıl ölmek gerekir?
  • Ölüler nasıl hatırlanır?

Sokrates’ten Cioran’a kadar pek çok düşünürün, edebiyatçının ve bilim insanının metinlerine yer veren bu kitap, tüm insanların “yaşadığı” ama hiç kimsenin ne olduğunu kesin olarak bilmediği ölüm gerçeğini derinlemesine 
tartışıyor.

Kitaptan birkaç alıntı:

“Kimi güçlü ve cüretkâr, kimi duyarlı ve tutkulu, ama hepsi de yeryüzüne onca ilgi ve bağla bağlı olan çeşitli türlerden pek çok yaratığın yüzyıllardır içine düştüğü bu uçurumdan kimse kaçamadı.”
 –  Constant

“Ölüm karşısında şaşırmaz bilge

Her an hazırdır göçüp gitmeye

Bilir ki açmamak olmaz

Ölüm kapıyı çalınca” – La Fontaine

“Ölüm olmaksızın felsefi bir etkinlikte bulunmamız olası bile değildir.”
 – Schopenhauer

“Kütüphanelerden daha sevimli bir şey yoktur. Ölüler oradadır: Bu ölülerin yapmış olduğu tek şey yazmaktır, uzun süredir yaşama günahından da kurtulmuşlardır ve ayrıca yaşamlarını ancak başka ölülerin onlar üzerine yazdığı kitaplar sayesinde biliriz.” – Sartre

  • Künye: Kolektif – Ölüm, editör: Patrick Dupouey, çeviren: Adnan Akan, Fol Kitap, felsefe, 264 sayfa, 2023

Emmanuel Levinas – Tanrı, Ölüm ve Zaman (2021)

‘Tanrı, Ölüm ve Zaman’, çağdaş fenomenolojiye etik alanında getirdiği yorumla dikkat çekmiş düşünür Emmanuel Levinas’ın 1975-76 akademik yılında Sorbonne Üniversitesi’nde vermiş olduğu; “Tanrı”, “ölüm” ve “zaman”  kavramları etrafında şekillenen derslerinden oluşuyor.

Düşünür bu derslerinde, Aristoteles, Platon, Kant, Hegel, Bergson gibi, felsefe tarihinin önde gelen figürlerini yeni bir okumaya tabi tutuyor.

Fakat dersleri asıl ilgi çekici kılan husus, Heidegger’in ‘Varlık ve Zaman’ adlı yapıtıyla bir hesaplaşmaya girişmesi.

Levinas ilk elden, Heidegger’in, nesnel zaman anlayışına getirdiği eleştiriler ile varoluşun kendine özgü zamansallığını bireyin ölümlülük koşuluyla yakın ilişki içinde ele alışını takdir ediyor.

Öte yandan Levinas, Heidegger’i, varlık, ölüm ve zaman gibi kavramları çözümlerken, temel varlık tasarısı içinde kaldığı için de eleştiriyor.

  • Künye: Emmanuel Levinas – Tanrı, Ölüm ve Zaman, çeviren: Işık Ergüden, Sel Yayıncılık, felsefe, 238 sayfa, 2021

W. M. Spellman – Ölümün Kısa Bir Tarihi (2020)

Tarihöncesi dönemlerde insanlar ölüme nasıl bakıyordu?

Arkeolog ve paleontologların çalışmalarına başvurarak bu soruya yanıt arayan W. M. Spellman’ın bu özgün çalışması, ölüm kavramının zaman içinde geçirdiği dönüşümü kayda almasıyla bilhassa dikkat çekiyor.

Kitapta,

  • Mezopotamya ve Mısır’daki ölüm algısının nasıl olduğu,
  • Antik Yunan ve Roma filozoflarının ruh ve beden üzerine tartışmaları,
  • Budizm, Hinduizm, Taoizm gibi inanç sistemleri ile semavi dinlerin ölüm, ölü bedenin akıbeti ve ölümden sonra yaşamın var olup olmadığına dair yaklaşımları,
  • İntihar, ötenazi, uzun yaşam ve yaşam kalitesi gibi çağdaş tartışmaların bize neler söyleyebileceği,
  • Ve insanlığın ilk günlerinden bu yana kendi ölümlülüğümüz ve onun olası sonraki yaşam formlarına karşı duygu ve tutumlarımız ele alınıyor.

‘Ölümün Kısa Bir Tarihi’, ölümü farklı zaman dilimlerinde, farklı mekânlarda, farklı kültürlerde ele alıyor ve daha da önemlisi, ölüm kavramının tarihin akışı içindeki gelişimini hem dinsel hem de seküler-bilimsel yaklaşımlara bakarak açıklıyor.

  • Künye: W. M. Spellman – Ölümün Kısa Bir Tarihi, çeviren: Ahmet Bora Pekiner, Tellekt Kitap, tarih, 264 sayfa, 2020

Françoise Dastur – Ölümle Yüzleşmek (2019)

İnsan, ölümün bilincindedir ki, en büyük trajedisi de budur.

Bunun sonucu olarak da felsefenin ezelden beri üzerinde en çok tartıştığı konulardan biri, şüphesiz ölümdür.

Peki, ölümle nasıl yüzleşiriz, neden ölümle yüzleşme cesareti gösterebilmeliyiz?

Ve daha da önemlisi, felsefe biz ölümlülere, ölümle yüzleşmenin yollarını sunabilir mi?

Françoise Dastur’un bu kısa ama çarpıcı metni, tam da bu soruların yanıtlarını aramasıyla önemli.

Dünyada var olmadığımızı hayal bile edemiyorsak, kendi ölümümüzle nasıl bir bağlantı kurabiliriz?

Bu yaman sorunun yanıtını arayanlar, ‘Ölümle Yüzleşmek’i muhakkak okumalı.

Kitaptan iki alıntı:

“Ruhun ölümsüzlüğüne olan inanç, ‘aydınlanmış’ modern çağda ne pahasına olursa olsun defedilmesi gereken salt metafizik bir hipotez ya da ideolojik bir üstyapı değildir.”

“Nasıl ki doğmuş olmak, her birimiz için pek çok belirlenimi ister istemez miras almak anlamına geliyorsa, gelmekte olan ölümümüzle de öyle yüzleşmeye mecburuz.”

  • Künye: Françoise Dastur – Ölümle Yüzleşmek: Felsefi Bir Soruşturma, çeviren: Sinan Oruç, Pinhan Yayıncılık, felsefe, 64 sayfa, 2019

Terry Eagleton – Radikal Kurban (2019)

Terry Eagleton bu çarpıcı çalışmasında kurban mefhumunu Antikçağdan günümüze, pek çok düşünür ve yazarın eserlerini kat ederek tartışmaya açıyor.

Ölüm, trajedi ve kurban gibi meseleler, kültür ve siyaset kuramcıları kadar bunları fazla teolojik bulan politik solun da pek incelemediği meselelerdir.

Eagleton’ın kitabı, tam da bu kavram ve konuları dert etmesiyle öne çıkan kitap, kurban mefhumu teolojik ve felsefi macerasının nasıl geliştiğinden kurban mefhumu ile çarmıha gerilme, tragedya, eros, ahlak ve aşırılık kavramlarıyla ilişkisine pek çok konuyu tartışıyor.

Eagleton ayrıca, kendi formülleştirdiği hâliyle “radikal kurban” fikrinin, siyaset ve devrimle nasıl ilişkilendirilebileceği üzerine de düşünüyor.

Kitap, Marksizm, göstergelim, psikanaliz ve edebiyat eleştirisi gibi farklı disiplinlerin bir araya geldiği zengin bir tartışma sunuyor.

  • Künye: Terry Eagleton – Radikal Kurban, çeviren: Aslı Önal, Ayrıntı Yayınları, inceleme, 224 sayfa, 2019

Elisabeth Kübler-Ross – Ölüm ve Ölmek Üzerine (2010)

  • ÖLÜM VE ÖLMEK ÜZERİNE, Elisabeth Kübler-Ross, çeviren: Ekin Uşşaklı, APRIL Yayıncılık, inceleme, 294 sayfa

Psikiyatrist Elisabeth Kübler-Ross ‘Ölüm ve Ölmek Üzerine’ adlı ilginç incelemesinde, ölüm psikolojisi hakkında kapsamlı bir çerçeve çiziyor. “Ölmek doktorlara, hemşirelere, din adamlarına ve ölenlerin ailelerine ne öğretmelidir?” sorusunun yanıtını arayan çalışma, ölüm için beş aşamalı bir model oluşturuyor. Yazar bu aşamaları, inkâr ve yalnızlaşma, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme şeklinde tanımlıyor. Ölümcül hastalara nasıl yaklaşılması gerektiği konusunda önerilerde bulunan Kübler-Ross’un kitabında, ölümcül hastalarla yapılan bazı söyleşiler ve ölümcül hastalar için nasıl bir terapinin uygulanabileceği konuları da yer alıyor.