Mehmet Nuri Yardım – Safiye Erol (2011)

  • SAFİYE EROL, Mehmet Nuri Yardım, Anonim Yayıncılık, biyografi, 184 sayfa

Mehmet Nuri Yardım elimizdeki çalışmasında, Türkiye’nin belki de en çok ihmal edilen yazarlarından Safiye Erol’un kapsamlı bir biyografisini sunuyor. Erol’un doğup büyüdüğü çevrenin anlatımıyla başlayan kitap, yazarın ilk eğitimi, Almanya’daki tahsili ve doktorasını bitirerek yurda dönüşüyle devam ediyor. Erol’un, döndükten sonra eserlerini yazması, romanlarının yarattığı etkiler ve fikirlerinde dönüşüm yaşamasını sağlayan Sâmiha Ayverdi ile tanışması, kitapta ele alınan konulardan. Kitap bunun yanı sıra, uzun bir süre unutulmaya terk edilen Erol’un, 2001’de kitaplarının yayınlanmasıyla nasıl yeniden keşfedildiğini de ortaya koyuyor.

Jean-Jacques Rousseau – Toplum Sözleşmesi (2011)

  • TOPLUM SÖZLEŞMESİ, Jean-Jacques Rousseau, Ahmet Şensılay, Anahtar Kitaplar, felsefe, 214 sayfa

Jean-Jacques Rousseau’nun, Aydınlanma çağının en iyi ürünlerinden olan ‘Toplum Sözleşmesi’, ünlü “İnsanoğlu özgür doğmuştur, ama her yerde zincire vurulmuştur” sözleriyle başlar. Rousseau bu eserinde, insanlığın önceleri doğal durumda yaşarken daha sonra özel mülkiyetin ortaya çıkması, devletin zenginlerin çıkarını savunması ve uygarlığın gelişmesiyle beraber yozlaşmanın başladığını savunur. İnsanın doğal duruma dönmesinin mümkün olmadığını belirten düşünür, ideal devletin nasıl olması gerektiğini ele alır. Ona göre bu, yeni bir toplum sözleşmesiyle mümkündür. Bu yolla bireysel özgürlük ile insanlığın ortak yararını birleştirmeye çalışır.

Besim F. Dellaloğlu – Romantik Muamma (2011)

  • ROMANTİK MUAMMA, Besim F. Dellaloğlu, Ayrıntı Yayınları, inceleme, 147 sayfa

Romantik hareketin modernliğe karşı ilk isyan olduğunu savunan Besim F. Dellaloğlu ‘Romantik Muamma’da, Kant sonrası Alman idealist düşüncesinde yer etmiş romantik düşünürlerin görüşlerini ve bunların modern hayata ne gibi eleştiriler sunduğunu ele alıyor. Dellaloğlu, August Wilhelm, Friedrich Schlegel, Friedrich von Hardenberg (Novalis), Friedrich Wilhelm Joseph von Schelling, Friedrich Schleiermacher, Ludwig Tieck, Caroline Schlegel-Schelling, Dorothea Schlegel ve Friedrich Hölderlin gibi romantik düşünürleri incelerken, aynı zamanda bu isimlerle temsil edilen romantik hareketin, bugünün modern hayatının anlaşılmasına ne gibi katkılar sunduğunu irdeliyor.

Daryl Glaser ve David M. Walker (ed.) – 20. Yüzyılda Marksizm (2011)

  • 20. YÜZYILDA MARKSİZM, editör: Daryl Glaser ve David M. Walker, çeviren: Burak Gürel, Onur Koyunlu ve Sungur Savran, Versus Kitap, siyaset, 336 sayfa

Makale derlemelerinden oluşan ’20. Yüzyılda Marksizm’, 20. yüzyıl Marksizminin bugüne, yani 21. yüzyıl kuşağına bıraktığı mirası detaylı bir bakışla sunuyor. İlk bölümün Lenin’e ayrıldığı kitabın devamında, sosyal demokrasi, Stalinizm ve devrimci Marksizm gibi, 20. yüzyıl işçi hareketinin üç ana akımının öncüleri ele alınıyor. Lev Trotskiy, Rosa Luxemburg, Kautsky, Bernstein ve Menşevikler gibi önemli aktörlerin Marksizme katkılarının da irdelendiği kitabın asıl özgünlüğü ise, Avrupa, Asya, Latin Amerika ve Afrika’da Marksizmin gelişmesini incelemesi. Çalışmanın, Sungur Savran imzalı kapsamlı bir önsözle açıldığını da belirtelim.

Charles Dickens – Mister Pickwick’in Serüvenleri (2011)

  • MISTER PICKWICK’İN SERÜVENLERİ, Charles Dickens, çeviren: Tektaş Ağaoğlu, çizimler: Robert Seymour, Robert William Buss ve Phiz, Yapı Kredi Yayınları, roman, 906 sayfa

Charles Dickens, ilk romanı olan ‘Mister Pickwick’in Serüvenleri’ni yayımladığında, henüz yirmi dört yaşındaydı. Önce tefrika olarak yayımlanan ve kendisine büyük ün kazandıran romanında Dickens, Pickwick Kulübü’nün kurucusu Samuel Pickwick ile üç arkadaşının, Londra’dan yola çıkıp İngiltere’nin içlerine doğru yaptıkları yolculuğu ve bu yolculuk esnasında başlarından geçen gülünç olayları hikâye ediyor. Yolculuk boyunca karşılaşılan birçok mekanı ve insanı, kendine has güçlü mizahıyla harmanlayarak resmeden Dickens, aynı zamanda 19. yüzyıl İngiltere’sine dair önemli ayrıntılar da sunuyor. Dickens’ın mizahını güçlü kılan hususlardan biri, güldürü unsurlarını sadece tiplemeler ve olaylarla değil, anlatım ve dili özellikleriyle de sağlaması. Kitabın çeviri serüveninin de, yaklaşık kırk yıl sürdüğünü belirtelim.

William S. Burroughs – Yumuşak Makine (2011)

  • YUMUŞAK MAKİNE, William S. Burroughs, çeviren: Süha Sertabiboğlu, Sel Yayıncılık, 140 sayfa

‘Yumuşak Makine’, Beat kuşağının önemli temsilcisi William S. Burroughs’un “cut-up” tekniğiyle yazdığı üçlemenin ilk romanı. Hatırlanacağı gibi, yazarın bu üçlemeye dahil ettiği diğer iki romanı da, ‘Patlamış Bilet’ ve ‘Nova Ekspresi’ydi. Burroughs’un zorlu tarzını bilenler bilir fakat, biz yine de hatırlatalım. Bu romanlar, olay örgüsü ya da karakterleriyle değil, daha çok yazım teknikleriyle öne çıkıyor. Zira Burroughs’un “cut-up” tekniğiyle ortaya çıkardığı roman, fark teyp bantlarının kesilip rastgele birbirine yapıştırılmasıyla aynı sonucu veriyor. Yazar cümleleri, düşünceleri kesip birbiriyle rastgele birleştiriyor ve böylece tuhaf, aynı zamanda okunması da zor bir roman oluşturuyor. Bu yolla düşüncenin sınırlarını belirsizleştiren yazar, “anti-edebiyat” olarak da tanımlanabilecek bir metne imza atmış.

Bekir Balkız ve Vefa Saygın Öğütle (ed.) – Bilim Sosyolojisi İncelemeleri (2011)

 

Birçok yazarın makaleleriyle katkıda bulunduğu ve kapsamıyla dikkat çeken ‘Bilim Sosyolojisi İncelemeleri’, konuya dair temel yaklaşımları, kavramları ve tartışmaları barındırıyor.

Beş bölümden oluşan çalışmada ilk olarak, alanın kapsamını ve alandaki temel konumlanmaları ortaya koyan metinlere yer veriliyor.

İkinci bölüm, kronolojik sırayla Marksist, pozitivist ve konvansiyonalist yaklaşımlara çığır açan kurucu metinlere; üçüncü bölüm de, alanda gerçekleştirilmiş bazı ampirik çalışmalara ayrılmış.

Kitabın, kuşkusuz en önemli bölümlerden olan dördüncü bölümünde, alanın usta kalemleri vasıtasıyla, bilim-ideoloji tartışmalar aktarılıyor.

Çalışmanın son bölümünün amacı ise, rölativist/konvansiyonalist yaklaşımların bilim sosyolojisine getirdiği katkılar kadar, alanı ne türden bir çıkmaza sürüklediklerini göstermek.

  • Künye: Kolektif – Bilim Sosyolojisi İncelemeleri, editör: Bekir Balkız ve Vefa Saygın Öğütle, çeviren: Barış Yıldırım, Bekir Balkız, Beno Kuryel, Dilek Hattatoğlu, Emrah Göker, Eren Buğlalılar, Erhan Işıklar, Kemal İnal ve Ümit Tatlıcan, Doğu Batı Yayınları, bilim, 592 sayfa

Cenk Saraçoğlu – Şehir, Orta Sınıf ve Kürtler (2011)

  • ŞEHİR, ORTA SINIF VE KÜRTLER, Cenk Saraçoğlu, İletişim Yayınları, inceleme, 192 sayfa

 

Cenk Saraçoğlu ‘Şehir, Orta Sınıf ve Kürtler’de, son dönemlerde sıklıkla tartışılan Kürt düşmanlığı olgusunu sistemli bir şekilde ele alıyor. Kasım 2009’da İzmir’de DTP konvoyuna yapılan taşlı saldırı inceleyerek başlayan kitap, bizzat Kürt karşıtı bir hissiyat taşıyanların zihniyet dünyasını analiz ederek, bir tutum olarak Kürt düşmanlığının ne tür söylemler üzerinden dile döküldüğünü ve nasıl bir mantıkla haklı çıkarılmaya çalışıldığını ortaya koymasıyla dikkat çekiyor. Saraçoğlu’nun çalışmasında karşımıza çıkan bir diğer önemli nokta da, gündelik/popüler milliyetçi kesimin Kürt algısındaki dönüşümü ayrıntılı bir şekilde açığa çıkarması. Bu amaçla, İzmir’in son yirmi yılda uğradığı toplumsal ve ekonomik dönüşümü irdeleyen yazar, bir dönemlerin başat yaklaşımı olan inkârın yerini, “tanıyarak dışlamaya” bıraktığını gösteriyor.

Sigmund Freud – Çocukta Fobinin Analizi (2011)

  • ÇOCUKTA FOBİNİN ANALİZİ, Sigmund Freud, çeviren: Dilman Muradoğlu, Say Yayınları, psikanaliz, 158 sayfa

Sigmund Freud ‘Çocukta Fobinin Analizi’nde, Hans isimli çocuğun hastalığını ve tedavi sürecini anlatıyor. Hans’ın hastalığının ilk raporları, çocuk üç yaşındayken kaleme alınmış, tedavi süreci de beş yaşındayken sona ermişti. Hans deneyimi, Freud’un birçok çalışmasında karşımıza çıkar. Örneğin Freud, Hans’ın hastalığını takıntılar, semptomlar, anksiyete, totemizm, fobi, hayvan korkuları ve “Kurt Adam” vakası gibi konular bağlamında, farklı çalışmalarında irdelemişti. Burada, genel olarak çocukluk nevrozu bağlamında Hans’ın yaşadığı sorunlara odaklanan Freud’un yaklaşımı, çocuğun masumiyetini elinden almakla suçlanıp eleştirilmişti.

Antonio Tabucchi – Zaman Hızla Yaşlanıyor (2011)

  • ZAMAN HIZLA YAŞLANIYOR, Antonio Tabucchi, çeviren: Nihal Önol, Can Yayınları, öykü, 133 sayfa

‘Zaman Hızla Yaşlanıyor’, İtalyan edebiyatçı Antonio Tabucchi’nin dokuz öyküsünü bir araya getiriyor. Adını, Yunanlı Kritias’a atfedilen, “Karanlığı izleyerek zaman hızla yaşlanıyor” cümlesinden alan kitapta Tabucchi, ağırlıklı olarak zaman mefhumuna odaklandığı öyküler kurguluyor. Yazar, zamanın elimizden kayıp gidişini, ölümlü olmanın verdiği yenilgi duygusunu, Avrupa’daki savaş kurbanlarının ve siyasî mücadelelerinde büyük hayal kırıklıkları yaşamış olanların gözünden anlatıyor. Zaman, her çağda ilgi çekebilecek temalardan. Kitabı asıl ilgi çekici kılan husus ise, Tabucchi’nin, böylesi canlı bir temayı kendine has üslubuyla işlemesi.