Walter Benjamin – Radyo Benjamin (2018)

‘Radyo Benjamin’, her şeyden önce, Walter Benjamin’in ne denli çok yönlü ve üretken bir düşünür olduğunu ortaya koymasıyla dikkat çekiyor diyebiliriz.

Bu kitap, düşünürün 1929-1933 arasında Frankfurt ve Berlin radyolarında yaptığı 80’i aşkın yayınından yapılmış bir derleme.

Adı ekseriyetle fotoğraf hakkındaki yazılarıyla ve sinema, mimari, Yahudi teolojisi, Marksizm, çeviri çalışmaları, şiddet ve egemenlik alanlarına yaptığı katkılarla anılan Benjamin’in, radyo tarihinin ilk dönemlerindeki katkıları ise nispeten gölgede kaldı.

İşte Benjamin’in çoğu çocuklara yönelik yapılmış bu programları, hayranlık uyandıran genişlikte bir konu yelpazesine yayılıyor:

  • Hızla değişen Berlin’in tipolojileri ve arkeolojileri,
  • Çocukluk dünyasının değişen yüzünden sahneler,
  • Doğru ile yanlışın sınırlarını belirsizleştiren örnek üçkâğıtçılık, dolandırıcılık, sahtekârlık vakaları,
  • Vezüv’ün patlaması ve Missisipi Nehri’nin taşması gibi felaketler ve daha niceleri…

Benjamin’in konuşmaları, çocuklara yönelik olanlarına ek olarak, edebiyat zevki, okuma pratiklerinin popülerleşmesiyle ilgili Aydınlanma dönemi tartışmaları ve insanların mutsuz olma kapasitesi gibi konuları da ele alıyor.

Kitabın birinci bölümünde, Benjamin’in Berlin Radyosu ve Frankfurt Radyosu’nun “gençlik saati” için yazıp sunduğu “çocuklar için radyo hikâyelerinden” günümüze ulaşan metinler yer alıyor.

İkinci bölümde, Benjamin’in çocuklar için yazdığı radyo oyunları olan Kaspercik Hakkında Kuru Gürültü ve Soğuk Kalp bulunuyor.

Üçüncü bölüm, Benjamin’in “edebi radyo konuşmalarını”, derslerini, okumalarını, radyo sohbetlerinden ulaşılabilen metinleri, Hörmodelle yani ibretlik radyo oyunlarını ve çocuklar için hazırlanmamış iki radyo oyununu bir araya getiriyor.

Son olarak dördüncü bölümde ise, Benjamin’in radyoda yayınlanmak üzere kaleme alınmamış olmakla beraber radyo üzerine olan yazılarından bir seçki sunuluyor.

  • Künye: Walter Benjamin – Radyo Benjamin, hazırlayan: Lecia Rosenthal, çeviren: Cemal Ener ve Elif Okan Gezmiş, Metis Yayınları, deneme, 440 sayfa, 2018

Walter Benjamin ve Gershom G. Scholem – Mektuplaşmalar, 1932-1940 (2018)

Walter Benjamin’i, 20. yüzyılın önde gelen edebiyat ve sanat eleştirmeni olarak biliyoruz.

Gershom Scholem ise, bizde pek tanınmasa da, Yahudi mistisizmi ve Kabala üzerine yaptığı çalışmalarla bilinen bir isim.

İşte bu kitap, bu iki entelektüel arasında, tamı tamına 8 yıla, Benjamin’in intihar ettiği 1940 yılına değin uzanan mektuplaşmalarını bir araya getiriyor.

Benjamin ve Scholem mektuplaşmaları, her şeyden önemlisi, onların eserlerinin yazılış süreçlerine dair bilinmeyen pek çok ayrıntıyı aydınlatması ve Avrupa’yı bir baştan diğer başa kuşatan faşizmin önlenemez yükselişinin kendileri üzerindeki yıkıcı etkilerine samimi bir şekilde ortaya koymasıyla değerli.

Mektuplarda ayrıca, dönemin edebiyat/sanat dünyası ve Yahudilik tartışmaları hakkında da önemli bilgiler ediniyoruz.

Mektuplar, bu iki önemli ismin kişisel ve entelektüel dünyasına daha yakından bakmak, bunun yanı sıra dönemin Avrupa’sının nitelikli bir panoramasını görmek için iyi bir fırsat.

  • Künye: Walter Benjamin ve Gershom G. Scholem – Mektuplaşmalar, 1932-1940, derleyen: Gershom G. Scholem, çeviren: Saliha Yeniyol, Kolektif Kitap, mektup, 376 sayfa, 2018

Gerhard Schweppenhäuser – Eleştirel Teoriye Giriş (2015)

Adorno, Benjamin, Horkheimer ve Marcuse gibi düşünürlerin öncülük ettiği eleştirel teori için bir kaynak çalışma.

Profesör Gerhard Schweppenhäuser, eleştirel teorinin burjuva-kapitalist topluma yönelik eleştirilerinin kökenlerine ve kuramın 20. yüzyıl boyunca kat ettiği gelişme ve dönüşümlere yönelik kapsamlı bir inceleme sunuyor.

  • Künye: Gerhard Schweppenhäuser – Eleştirel Teoriye Giriş, çeviren: Hülya Yaman, Avesta Yayınları

Giorgio Agamben – İstisna Hali (2018)

“İstisna hali”, siyasal belirsizliklerin yaşandığı, iktidarın krizlerle boğuştuğu dönemlerde hukukun feshedilmesi anlamına gelir.

Bu kitabını, George W. Bush’un Irak işgali sonrasında yazan Georgio Agamben de, Batı toplumlarında demokrasinin zayıfladığı ve totalitarizm güç kazandığı dönemlerde ortaya çıkan bu durumu, Roma İmparatorluğu’ndan günümüze uzanan bir perspektifle irdeliyor.

Burada asıl olarak, hukuku ortadan kaldıran iradenin meşruiyetini nereden ve nasıl aldığıyla ilgilenen Agamben, bilhassa Carl Schmitt ve Walter Benjamin’in görüşlerinin sağlam bir tartışması bağlamında “kamu hukuku”, “siyasal olgu”, “kriz”, “hukuk ve şiddetin kaynağı”, “hukuki ve siyasal boşluk”, “zorunluluk”, “belirsizlik” ve “hukuk düzeni” gibi kavramları yeni bir zemine yerleştiriyor.

Agamben’e göre, başlarda istisnai durumlar söz konusu olunca hukuk askıya alınırdı, günümüzde ise bu durum sıradan bir hal almıştır.

Başka bir deyişle Agamben, kriz ve belirsizliklerin aşılması için başvurulan yasasızlık halinin günümüzde sürekli bir hal aldığını, yasasızlığın veya boşluğun artık normal hale geldiğini savunuyor ve bugün Devletin ve hukukun meşruiyetini sağlayan zemini yeni baştan değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyor.

  • Künye: Giorgio Agamben – İstisna Hali, çeviren: Kemal Atakay, Ayrıntı Yayınları, felsefe, 128 sayfa, 2018

Walter Benjamin – Walter Benjamin Kitabı (2018)

Kısa bir ömür sürmesine rağmen Walter Benjamin, ortaya koyduğu fikirlerle yirminci yüzyıl Batı düşüncesinin en etkili isimlerindendi.

Ve etkileri hiç sonlanmadı, bilakis son zamanlarda kendisine artan ilgide önemli bir artış da söz konusu.

Hannah Arendt’in “Zengin ve garip olan şeyleri, derinliklerindeki incileri ve mercanları alıp su üstüne çıkarmak için denizin dibine kadar inen bir inci avcısı,” dediği Benjamin, bir felsefeci ve eleştirel kuramcı olarak çok çeşitli alanlarda kalem oynattı.

İşte bu kapsamlı kitap da, Benjamin’in seçme yazılarını bir araya getiriyor.

Bu yazılar, estetik kuramından kültür kuramına, siyasal teolojiden Alman Romantizmine ve film kuramına, Benjamin’in ne denli zengin bir alanda düşünce ürettiğini gözler önüne seriyor.

  • Künye: Walter Benjamin – Walter Benjamin Kitabı: Seçme Yazılar, hazırlayan ve çeviren: Tunç Tayanç, Dipnot Yayınları, felsefe, 542 sayfa, 2018

Kolektif – Dar Kapıdaki Mesih: Walter Benjamin ve Politik Felsefesi (2017)

Bugün medeniyetin tüm kazanımlarını tehdit eden en önemli sorun, Dünya çapında yükselişe geçen aşırı sağ.

Walter Benjamin de, iki büyük dünya savaşının yaşandığı bir dönemin tanığı oluşuyla bu canavarlığı anlamaya çalışmış ve buna karşı mücadele etmişti.

İşte bu kitapta bir araya gelen genç akademisyenler, bugün yaşadığımız çıkmazı aşabilmemiz konusunda Benjamin’in felsefesinin bize ne şekilde rehberlik edebileceği üzerine düşünüyor.

Kitapta hukuk, ezoterizm ve teolojiye uzanan geniş bir perspektifle, Benjamin felsefesi farklı boyutlarıyla irdeleniyor ve bu felsefenin güncel sorunlarımızın çözümü konusunda sunduğu imkânlar tartışılıyor.

  • Künye: Kolektif – Dar Kapıdaki Mesih: Walter Benjamin ve Politik Felsefesi, derleyen: M. Ertan Kardeş, İthaki Yayınları, siyaset, 184 sayfa, 2017

Helmut Lethen – Soğuk Temas: İki Savaş Arasında Almanya’da Yaşama Deneyleri ve Mesafe Kültürü (2017)

Kültür eleştirmeni Helmut Lethen’in 1994’te yayımlanan ‘Soğuk Temas’ı, 1914-1945 arası dönemde Alman kültüründe yaşanan travmanın ve bunun sonraya miras kalan izdüşümlerinin izini sürüyor.

Alman İmparatorluğu’nun tarihin tozlu sayfalarında kendi yerini almasından sonra, Alman toplumu kendini bir anda modern hayatın getirdiği karmaşaların göbeğinde bulmuştu.

Modern hayat ve onun gereklerinin aniden su yüzüne çıktığı bu durum karşısında, insanlar cemaat adı altında bir topluluk ideali inşa etmeye koyulmuştu.

Fakat bu durum da, tarihten bildiğimiz gibi, tehlikeli siyasi sonuçlar doğurmuştu.

Öte yandan antropolog Helmuth Plessner de, ‘Cemaatin Sınırları’ adlı kitabıyla, bu cemaat fikrinin varacağı tehlikeli boyutları ortaya koymuş, cemaat fikrinin karşısına da yabancılardan oluşan açık bir toplum fikrini tartışmaya açmıştı.

İşte Helmut Lethen’in bu çalışması da, hem söz konusu sürecin kapsamlı bir belgeselini çekiyor hem de Helmuth Plessner’in tezlerini yeni baştan yorumlamaya koyuluyor.

Kitap bunun yanı sıra, “insan doğası” ve “mesafe” gibi kavramaların tarihsel kökenlerine doğru yol alıyor ve bunun Friedrich Nietzsche, Bertolt Brecht, Siegfried Kracauer, Walter Benjamin, Carl Schmitt ve Ernst Jünger gibi isimlerin fikirleri bağlamında tartışmaya açıyor.

  • Künye: Helmut Lethen – Soğuk Temas: İki Savaş Arasında Almanya’da Yaşama Deneyleri ve Mesafe Kültürü, çeviren: Tuncay Birkan, Metis Yayınları, kültürel çalışmalar, 304 sayfa

Kolektif – Çağdaş Toplum Kuramından Portreler (2017)

Son yıllarda kavramsal ve kurumsal dönüşümlere dair giderek artan bir farkındalık ortaya çıktı.

Elimizdeki kitap da, son yirmi-otuz yılda toplumsal ve siyasal tartışmalara hâkim olan 35 düşünüre dair eleştirel tartışmalar içeriyor.

Bu figürlerin sosyolog, tarihçi, felsefeci, psikanalist ve siyaset kuramcılarına uzanan geniş bir alana yayılması ise, kitabın kapsamlı kılan başlıca husus.

Kitapta, Jürgen Habermas’tan Jacques Derrida’ya, Julia Kristeva’dan Fredric Jameson’a, Richard Rorty’den Luce Irigaray’a, Michel Foucault’dan Erving Goffman’a ve Edward Said’ten Zygmunt Bauman’a kadar birçok önemli ismin katkıları güncel tartışmalar da gözetilerek eleştirel bir perspektifle ele alınıyor.

Kitap, öznellik, psikanaliz, feminizm, modernite, postmodernite, küreselcilik, Marksizm, post-Marksizm, postkolonyalizm ve Queer kuramı gibi, toplum bilim alanını etkilemiş önemli kavram ve konuları da detaylı bir bakışla açıklıyor.

Çalışma, toplum bilimine yeni ilgi duymaya başlayan okurlar kadar, bu alandaki güncel tartışmaları takip etmek isteyenlere de fazlasıyla hitap edecek nitelikte.

Kitapta düşünceleri ele alınan isimler şunlar: Martin Heidegger, Georges Bataille, Maurice Merleau-Ponty, Herbert Marcuse, Theodor Adorno, Walter Benjamin, Jürgen Habermas, Erving Goffman, Peter Berger, Michel Foucault, Jean-François Lyotard, Jacques Lacan, Jacques Derrida, Roland Barthes, Julia Kristeva, Luce Irigaray, Jean Baudrillard, Gilles Deleuze, Félix Guattari, Paul Virilio, Henri Lefebvre, Paul Ricoeur, Niklas Luhmann, Charles Taylor, Richard Rorty, Nancy Chodorow, Anthony Giddens, Ulrich Beck, Pierre Bourdieu, Zygmunt Bauman, Donna J. Haraway, Fredric Jameson, Stuart Hall, Juliet Mitchell ve Edward Said.

Kitabın yazarları ise şöyle: Richard Polt, Michel Richardson, Nick Crossley, Douglas Kellner, Andrew Bowie, Graeme Gilloch, Patrick Baert, Ann Branaman, Bryan S. Turner, Stephen Katz, Victor Jeleniewski Seidler, Christina Howells, Kelly Oliver, Caroline Bainbridge, Mike Gane, Paul Patton, John Armitage, Rob Shields, Kathleen Blamey, Jakob Arnoldi, Francis Dupuis-Déri, Marcos Anvelovici, Geoffrey Gershenson, Michelle Williams, Anthony Elliott, Nick Stevenson, Bridget Fowler, Barry Smart, Joseph Schneider, Patricia Ticineto Clough, Sean Homer, Chris Rojek ve Sarah Wright.

  • Künye: Kolektif – Çağdaş Toplum Kuramından Portreler, derleyen: Anthony Elliott ve Bryan S. Turner, çeviren: Barış Özkul, İletişim Yayınları, sosyoloji, 566 sayfa

Roland Boer – Cennetin Eleştirisi (2013)

Roland Boer, tartışma yaratacak çalışması ‘Cennetin Eleştirisi’nde, 20. ve 21. yüzyılların sekiz önemli Marksist düşünürünün çalışmaları yoluyla Marksizm ve teoloji ilişkisini eleştirel bir bakışla sorguluyor.

Ernst Bloch, Walter Benjamin, Louis Althusser, Henri Lefebvre, Antonio Gramsci, Terry Eagleton, Slavoj Žižek ve Theodor Adorno’nun teolojinin cazibesine kapıldıklarını ve bunlardan büyük bir kısmının da Hıristiyanlıkla ve kiliseyle kişisel bağlantıları olduğunu belirten Boer, bu isimlerin düşünceleri üzerinde teolojinin ne gibi etkileri olduğunu, ayrıca onların düşüncelerinin teoloji ışığında nasıl yeniden değerlendirilebileceğini irdeliyor.

  • Künye: Roland Boer – Cennetin Eleştirisi: Marksizm ve Teoloji, çeviren: Melih Pekdemir, Ayrıntı Yayınları, inceleme, 560 sayfa, 2013

Besim F. Dellaloğlu – Benjaminia: Dil, Tarih ve Coğrafya (2012)

  • BENJAMINIA: DİL, TARİH VE COĞRAFYA, Besim F. Dellaloğlu, Ayrıntı Yayınları, felsefe, 185 sayfa

 

Besim F. Dellaloğlu, yeni bir baskıyla yayımlanan ‘Benjaminia’da, Walter Benjamin’in hayatının ve düşüncesinin izini sürüyor. Benjamin üzerine çalışmanın, kendisi için bir arayış, keşfediş süreci olduğunu söyleyen Dellaloğlu, böylece düşünürle kişisel bir bağ kurduğunu belirtiyor. Çalışma bu nedenle, Benjamin’i biyografik  bir bakışla izlemekten ziyade, O’nun ima ettiklerini. çağrıştırdıklarını anlama çabası olarak düşünülebilir. Benjamin’in Marksistliğinden şüphe duyduğunu söyleyen Dellaloğlu’nun çalışmasının, düşünürün dinle, teolojiyle ve mistisizmle ilişkisini de araştırmasıyla ilgi çektiğini söyleyebiliriz.